Ana içeriğe atla
Submitted by Rojgar Merdoxi on 12 September 2010


Kürdistan Demokrat Partisi 2. Kongre'sini yaptıktan sonra da sorunlar bitmedi. Hem KDP içinde ve hemde KDP dışındaki kadroların içinde ciddi bir hareketlilik yaşanıyordu.. 1967 ve 1968 yıllarında dünyada yaşanan ulusal hareketler, gençlik hareketi ve sol hareketler içinde yaşanan ayrışmalar , Che ve Mao'nun çıkışları Doğu Kürdlerini etkiliyordu.
Bölge'de de bir dizi ayrışma yaşanıyordu.
İran sol hareketine uzun dönem rakipsiz denetim sağlayan ve hatta uzun süre KDP'sini dahi „Kürdistan Komitesi“ haline getiren Tudeh saflarındada ayrışmalar başlamıştı. Halkın Fedaileri oluşumu, Dr. Xulam Huseyini ve Ahmed Qasimi'nin Teduh'den ayrılmaları , „Sazmani İnqilabi Tedeh“in oluşumu ve Tofan'ın ortaya çıkışı var olan hareketliliği gösteriyor. Bu yapıların hepsi Mao Zedung'un uzun süreli halk savaşı stratejisinin etkisi altındaydılar.
Ayrıca tam o dönem Tudeh'ın Sazmani İnqilab kanadı Kureşi Laşani önderliğinde Bekirco'yu kendisine merkez haline getirmişti. Bu grup açık bir şekilde Mao Zedung'un düşüncelerini propaganda ediyordu. Irak Kürdistan Demokrat Partisi saflarında Molla Mustafa Barzani ve Politbüro arasında yaşanan sorunlar ve ilişkilerde Doğu Kürdlerini etkiliyordu.

KDP 2. Kongresinden hemen kısa bir süre sonra KDP merkez komitesinden ve denetleme kurulundan bir grup kadro daha önce Ahmed Tevfik tarafından partiden atılan „Saxker Komitesi“nin bazı ileri kadroları arasında görüşmeler yapılıyor ve bunlar yeniden partiye alınıyorlar.

Bu konuda sözü Abdullah Hasanzade'ye bırakıyorum:

2.Kongre'nin seçilen yönetiminin görüşme heyetinde Kek Sıddık İnciri, Kek Suleyman Muini, Kek Neco(Merkez Komite'den), Kek Adullah Muini, Kek Rauf Mele Huseyin, Kek Reşid Felahi( Yüksek Denetim Kurulundan) vardı.. „Saxker Komite'si Heyetinde ise Kek Huseyin Ristgar, Kek Seyid Huseyin Medeni, Mele Aware ve Mele Resul Peşinmaz'dan oluşuyordu.“(Abdullah Hasanzade, Niw Sed Tekoşan, s 196)

Sonuçta bu toplantıda „Saxker Komitesi“nin üyeleri KDP Merkez Komitesine muşavir olarak alınıyorlar.

2. Kongre'nin kararlarına rağmen ve Partinin „Birinci Adamı“ yada „Sekreteri“ olan Ahmed Tevfik'in bilgisi dışında gerçekleşen bu birleşme olayı Ahmed Tevfik'ı kızdırıyor.

Ahmed Tevfik bir yandan Doğu Kürdistan'da silahlı mücadeleyi örgütlemek için dış ilişkiler arıyor, diğer yandan kendisine bağlı kadroları Doğu Kürdistan'ın içlerine göndererek propaganda faaliyetlerini yoğunlaştırıyor. Ahmed Tevfik, o dönemler Türkiye ve İran gibi Kürdistan'ı sömürgeleştiren devletlere karşı Cemal Abdulnasır'ın yardımını almayi hesaplıyor.. Mısır'ın bölgede yeni bir güç olarak çıktığını ve yukarıda isimlerini zikrettiğim devletlerin kurduğu balansı bozabileceğini hesaplıyor.
Bundan dolayı Ahmed Tevfik Bağdat'ta giderek Mısır diplomatlarıyla görüşüyor.

Ahmed Tevfik 1964 şubatında Molla Mustafa Barzani'ye hitaben yazdığı bir mektupta durumu şöyle izah ediyor:

„Biz anlaşmaya vardık. Abdulnasır ve Abdulnasır'ın Irak kanadıyla anlaşmak gelecekte Kürdlerin kazancınadır. Çünkü, Abdulnasır Kürdlere karşı samimidir ve bizi anlıyor. Vatanımız Türkiye, İran ve Arap ulusal iktidarlarının işgalı altındadır. Arap ulusal iktidarının bayraktarlığını yapan Abdulnasır Türkiye ve İran'a komşu olmak istiyor. Bu 3 iktidar arasında (Türkiye, İran ve Mısır) er yada geç çatışmalar çıkacaktır....... Bu ülkeler arasında çözülmemiş çelişkiler mevcuttur“(Dr. Serdeşti, Jiyani Ahmed Tofiq, s 146)

Ayni döneme ilişkin Savak'ın Ahmed Tevfik'in Bağdat'taki görüşmelere, tutuklanmasına ve kaçışına dair raporları var.
Ayrıca yine Savak'ın raporlarında Ahmed Tevfik'in Humeyni'nin yandaşlarıyla görüşmeler yaptığı da yazılıyor(1965)

Ahmed Tevfik sadece ilişkiler geliştirmekle kalmıyor.. Aynı zamanda Doğu Kürdistan'ın sınır köylerine gidiyor ve doğrudan örgütlenme ve propaganda faaliyetlerine katılıyor. Yukarıda vurguladığım gibi KDP tarihinde ilk defa Ahmed Tevfik'in önderliğinde yapılan 2. Kongre'de İran devletine karşı silahlı mücadele kararı alınıyor. Ahmed Tevfik, Sovyetler Birliğine ve onun İran ve İrak'daki yandaşlarına karşı Kürd milliyetçisi ve Batı dünyasıyla ilişki kurmak istiyen bir Kürd politikacısıydı.

O dönem KDP'nin saflarında ve çevresinde ciddi bir hareketlilik var. KDP'nin saflarında bulunan yada çevresinde farklı gruplaşmalara giden kadroların ezici çoğunluğu Doğu Kürdistan'da bir çıkış yapmak için çaba içindeler.
Bilindiği gibi 1966 yılında Mam Celal ve politbüronun IKDP kanadı Irak rejimiyle ilişkiye geçtiler ve Bekirco'a yerleştiler.
Molla Mustafa Barzani önderliğindeki devrim güçleriyle Bağdat rejimi arasında savaş en üst boyutlara varmıştı. Bu arada Molla Mustafa Barzani önderliğindeki hareketle İran devleti arasındaki ilişkilerde çok ilerlemiş durumdaydı. Dünya ile irtibat İran üzeri yürüyor ve İran'dan yardım alınıyordu. Savak ajanları bölgede yaşanan gelişmeleri kontrol altına alabilmek için yoğun bir faaliyet içindeydiler.

İran'ın ve Şah'ın en büyük korkulaları Doğu Kürdlerinin İran'da girişebileceği silahlı bir direnişti.
Bundan dolayı İran devleti, Güney Kürdistan'da bulunan Doğulu Kürdlerini etkisiz hale getirmek için Eylül Devrimine ve onun önderi Molla Mustafa Barzani'ye karşı tüm kozlarını ve kartlarını oynuyordu.

Biraz daha somutlaştırmak gerekirse Irak ve Güney Kürdistan'da bulunan Savak ajanları Mısır ve Irak devletlerinin İran Kürdistan'ında silahlı mücadele başlatmak istediklerini İran Şah'ına rapor ediyorlardı.
Yıllarca Güney Kürdistan ve Irak'ta Savak yöneticiliği yapan İsa Pijman Cezayir Antlaşması üzerine yaptığı çalışmada şöyle diyor: „Bir gün akşam saat 21 cıvarında Pakrewan bana telefon etti ve yanına çağırdı. Pakrewan bana Şah Kuzey Irak'ın işlerinde o kadar rahatsız değil, fakat sınırın bu tarafına kaçan İranlıların hareketinden korkuyor dedi“ diyor.(akt Dr. Serdeşti, Culanewey 1967-68, s 27)

Yine Savak'ın 19 Mart 1966 yılında gönderdiği gizli bir raporda KDP'sinin „ hiç abartmaksızın aydınlar( yüksek eğitim yapanlar), öğrenciler, çiftçiler, rahatsız olan mülk sahipleri, Şeyh aileleri, mollalar ve Mahabad'taki ticaret erbabı safalarında büyük bir hareketlilik ve yankı yapmıştır.......... Şikayetlerini devlete değil KDP'ye yapıyorlar“ diyor.(akt, Dr. Serdeşti, age, s 28)

Savak'ın o dönem hem Güney Kürdistan'daki KDP kadrolarına ve hemde Doğu Kürdistan içindeki gelişmelere dair yüzlerce gizli raporu var.
Bu raporların daha fazlasını buraya aktarmak zor.

Ama İran devleti Güney Kürdistan'da kümelenen, savaş tecrübesi olan, aydın ve Kürd ulusal bilincine sahip olan kadrolardan ciddi bir şekilde korkuyor. Zaten Doğu Kürdistan içlerindeki faaliyetlerde büyük oran da Güney Kürdistan'da bulunan kadro tarafından organize ediliyor.. Bu kadroların bir çoğu illegal bir şekilde sınırı geçerek iç taraflarda örgütlenmeler yapıyorlar.

Devam edecek

[email protected]

Rojgar Merdoxi

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.