milan asiretinin kadinlarinin estetik secimi BANA GORE harika
tulbentlilerin ise estetik secim IMKANI-ozgurlugu-alani yok
bu sebeple cekiyorlar tulbenti basa olup bitiyor.
ancak bir de suslendim sanip
yesil sari kirmizi satene, senetetik ipek viskoz a bulananlar var ki
van da beyaz ticaretinden aniden para bulup
bu parasi fazla gelenelerin yaptigi gibi
binanin on cephensini banyo fayansi ile kaplayan kisinin estetik tercihine benziyor bu suslenmeler.
fayansi i mimari Kitch leri estetik yapabilen Gaudi gibi kullanabilmek de mumkundu
ancak bu isi becerecek kisinin ardinda
ya geleneksel ya da modern bir birikim gerektiren bir is.
bizim beyaz dan para kazanan admalarda olmayan bir sey
ne gecmisten birikmis estetigimizden haberdardirlar
ne de bugunden
bildikleri
ele gecirdikleri parayla
bir kac benzin istasyonu, bir kac otel alip
aksarayda ozendikleri bir binanin benzerini
memleketlerine dikmetir.
giysiler de boyle.
gene de kadinlar renklere burunuyor
erkeklerin durumu daha berbat
parasiz pulsuz olanlari anliyoruz
parali olanlarin
herseyi eline gecirmis gibi gorunen
ustunkorulugun esiri durumundalar
bu ustunkoruluk
hem kendine ait olanlari uzerindeki agir baskilar ile yitirmis
veya ona kabulettirilen asagilik kompleksi ile degerlendiremeyen
efendiligini kabul ettigi topluma da ozenmekle nefret arasinda duran her toplumun bu arada derede kalmisliginda raslanilan durumdur
ustunkoruluk
siyasttet de sanatta da kendini gosterir.
giysiler sadece bir ornegi.
bir ornekle ne demek istedgimi daha somut anlatayim
baskala ila hakkari arasinda bir dag koyundeyim
elimde asai pentax gordugum her seyi cekiyorum
bir akraba koyunda
ucu de akraba olan genc kizlarin
gundelik olaganustu renkli ve zevkli giysileri ile
teyzemin dokudugu muhtemsem kilimin onunde
resimlerini cekiyorum
(vakti geldiginde-bu giysiler tumuyle yok oldugunda
-aslinda coktan yok oldular bile- bu resimleri buralarda yayinlayacagim)
hem giysiler guzel hem de onunde durduklari-yataklarin uzerine serilmis kilimin desenleri.
dur dediler (elbette kurmanci konusuyorlar-ben konusamazsam da anliyorum)
daha guzel giylesiri giyip gelelim, oyle cek resimlerimizi.
-way anasini dedim kendi kendime
kim bilir daha ne kadar renkli guzel giysiler ile gelecekler.
icin icinde seviniyorum
amator sosyal atropoloji ile amator sanat arasinda bir yerlerdeyim.
yarim saat sonra karsima dizilen kizlara bakinca
guleyim mi aglayayyim mi bilemedim.
van da o gunlerde yeni yeni yayilan
viskoz esarplar
onun altinda karaca nin takldi en bayagisindan daracik triko hirkalar
onun icinde sumerbankdan alinmis basma entari, entarinin altindada pijamayi andiran bir pantalon.
bu ogun icin o uc kurd genc kisinin guzel elbiseleri idi
ayda yilda hastahane veya dugun alisverisi icin gittikleri
buyuk kent van da sagda solda mahalle arasinda gozlerine carpan kadinlarin giydikleri bunlardi.
kent bunlari giydigine gore estetik olmasi gereken, yeni olan, ilginc olan da bunlar olmaliydi. vs vs vs.
gel zaman git zaman
bu giysi kiraz fistanin yedi parcali reng-a-reng (ancak pratiklikten de bir hayli uzak sayilabilen) giysilerin yerini tumuyle bu dar triko hirakli esarpli (simdi esarp yerine tulbent gecti) giysiler aldi. o eski renkli giysiler yasli kurd kadinlarinin uzerinde onlarin cildleri gibi eprimis bir sekilde son nefesini vermek uzereler. bir de benim fi tarihinde cektigim turden fotograflarda kaldilar.
bunlar normal seylerdir, olur boyle vakalar. ancak
saftrigin biri cikar da bu yeni kolaj giysilere kurd gelenegi filan demeye kalkar diye bunlari yazalim da bu gioysilerin gecmisinin alti ustu 20-30 yillik hikayesi oldugunu bilsinler.
kilime gelelim.
bildiginiz gibi o kilimler yere cakilan sistemlerde parmak ucu ile dokunur.
taa o zamanlardan
genc kizlarimiz artik parmaklarini fazlasiyla yipratan bu ise girmektense
taa kapilarinin onune pikaplarlla gelen
alti "sahane"plastik" sutu de kalin mi kalin havli renga renk makina halilarini
tercih ettiler. bu tur makina halilarinin bir tekini almak icin teyzem gibilerin ne emekle dokudgu o kilimlerden iki uc adet verenlerin oldugunu da bilyorum. bizim kurd koyluleri makina halilari ile takas ettikleri bu kilimlerin degerini farkedene kadar, uyanik siirtli tucarlara epey kalite el emegi kilim kaptirdilar. o kilimler yerine aldiklari piril piril parlayan makina halilarina da ilk caylar dokuldugunde boyalarinin bir birine girdigini gorup, gene kandirildiklarini farketiklerinde epey miktarda kurd kilimi coktan yok olup gitmisti.
estetik secimin hikayesi boyleydi.
sanirim buyuk matemetaikci ve feylesof betrand russelin lafidir
bilim bosh vakit isidir der
aslinda sooylemek istedigi bos vakti bol serserilerin isi degil elbette
bir nufus icinden yetistirdigi evlatlarina
bol miktarda bosh vakit sunacak kadar zenginlesmeden
veya illa zengin olmak gerekmez
aydinlanip kendine ayirmasi zevkine bakmasi gereken zaman kavramini gelistirmeden
ne sanat ne estetik ne bilim bilgi uretir.
ne geleneksel olarak bunu uretir
ne de modern anlamada
kurdlere turk arap farslarca yapina en buyuk katliam kotuluk
onlarin elinde cok degil 100 yil once bol bol olan refahi, uretimi, kendine zaman ayirmayi filani fistigi alip
onlari derin bir tarvmalar cukuruna iteklemeleri olmustur
uc asagi bes yukari
toplum hala bu cukurda bulunmakta
simdi butun gucumuzleitildigimiz bu cukurdan cikmaya cabalamaktayiz
hatta cukurdan cikma sansini bir hayli artirmis durumda da sayilabiliriz.
Elbiseye dikkat et