Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 24 September 2009

Kürt halkı, ataları olan Medler'den bu yana tarihinin en ciddi uyanış zamanlarını yaşıyor. Bu uyanış, sadece dörtlü sömürgeciliğin gasp edip parçaladığı Kürdistan topraklarında yaşanmıyor, Kafkaslar ve dünyanın dört bir yanına dağılmış Kürtlerde de ulusal bilinç en ileri seviyede yaşanıyor.

Irak'ta, dörtlü sömürgeciliğin bir halkası koptu. Suriye'nin kulak arkası edilmiş kimliksiz Kürtleri ulusal bilinç konusunda tepeden tırnağa donanımlı. Doğu Kürdistan; Diyarbakır, Van, Şırnak gibi ayakta... Kuzey Kürdistan'ı anlatmaya gerek yok.

Bu dava, 21.yüzyılın yükselen Kürdistan davası; rütbe hırsızı üç-beş general ve üç-beş Türk-İslam sentezcisi siyasetçi ve bürokratın hileli kafasındaki ölçülere hapis olabilir mi?

Bu dava, Türk ırk rejimine yanaşmalık yapan devşirme Kürtlerin çıkar ilişkilerinin faturasına göre biçimlenebilir mi?

Sokakta ana dilinde konuştu diye para cezası ödeyen korkak ve tedirgin bir toplumdan direniş halinde milyonluk güçler çıkaran mücadele hikayesinin ikinci sahfası, köklü bir hesaplaşmayı içerecek.

Her alanda köklü bir hesaplaşma...

Buna isterseniz Med torunlarının dönüşü adını verin...

Neden?

Kürtler, sömürgeci alçaklıktan çok çekti. Onurlu, korkusuz, yasaksız tek gün yaşamadılar. Sürekli isyan edip, sürekli öldürüldüler. Birinci dünya savaşından dört milyon kilometre kare bir alan kaybederek çıkan İttihat ve Teraki sürülerinden oluşan yeni devlet, her alandaki yenikliğinin intikamını Kürtlerden aldı. İnsana reva görülmeyecek her türlü davranış ve hakaretin öznesi haline getirildi Kürtler.

Yeni Türklük denemeleri öncelikle Kürtler üzerinde yapıldı. Kürt çocuklar anne ve babalarından utanır hale geldi. Dillerini gizliden konuştular. Sürgün kafillerindeki kadınlar saçları sıfıra vurularak bindirildi vagonlara... Dersim, Zilan, Koçgiri aylarca ceset koktu. Mezarı olmayan direniş önderlerinin kelleri İttahat ve Teraki katillerinin ayaklarının dibine atıldı....

Ve bütün bunlardan sonra, Kürdistan, Türk basınında, taşı konulan bir mezar olarak işlendi.

“Kürdistan davası, bu mezarda yatıyor,“ dendi.

Fakat Kürt soyu yenilmedi. Kürt soyu, Diyarbakır zindanında da yenilmedi. Dağlarde ve şehirlerde de yenilmedi... Kürt soyu, kendi direnişinin çok ufak bir karşılığı olan “açılım“ hikayelerini de yutmadı...

Kürt direniş güçleri karşısında yenilen ve milyonlarca Kürdün ulusal uyanışını engeleyemeyen Türk devleti şimdi, yenilgiden zafer çıkarma peşinde. Kazanan Kürt ve Kürdistan kimliğinden “Milli Birlik Projeleri“ yaratma uğraşında...

Kürdistan tarihinin bütün yenik zamanlarında, Kürdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesini yeniden Türk eteği altına sokan Kürt iyimserler korosu da bu ara yeniden devreye girdi.

Bunlar şöyle demektedirler:

“Bu kadarı yeterlidir. Türk devletinin aklı başına gelmiştir! Şimdi kardeş kardeş yaşamanın koşulları vardır. Haydi hep birlikte el ele verelim!“

Hayır, sahte bir iyimserlik havasıdır bu. Türk rejiminin kırıntılarına fit olacak bu kesimlerin ulusal dava gibi bir sorunları yoktur. Çalıştırdıkları işçilerin veya maraba haline getirdikleri köylülerin çocukları için özgürlük isteyemeyecek kadar bitkindirler... Kürt varlıklıları bu nedenle elli çıkar hesabı yaptıktan sonra Kürt davası ile ilişki kurmakta, davanın sonucunu yine bir şekilde Türk devletinin eteğine boşaltmaktadırlar.

Kürt şehirlerindeki esnaf ve ticaret odalarının; İstanbul, Ankara ve İzmir'deki Kürt zenginlerinin Kürt ulusalcılığıyla bağlarını inceleyin, ortaya koca bir hiç çıkarırsınız...

Devlet kurmuş, sömürgeci ve işgalci sınırlara şovalyeler gibi saldırmış başka devletlerin toprak ağaları, beyleri ve burjuva sınıflarıyla kıyaslandığında; Kürt varlıklılar sınıfını hiç bir şeye benzetemezsiniz...

Kürt davası onun için çoğunlukla yoksullar üzeri sürüyor şu an.

Fakat tarih Kürt soyuna bu kez direnip kazanmayı ön görüyor. Tarihi bin sene baş aşağı gitmiş bir toplumu 30-40 yılda toparlayamazsınız... Belki bir otuz kırk yıl daha gerekir. Fırat ve Dicle sularında iyice arınmak gerekir...

Bütün ayrıcalıklarını koruyarak dört parçadaki Kürt toplumunun uyanış ve ilerleyişini engellemeye çalışan Türk ırk devletinin uyduruk yasaları bu saatten sonra Kürtleri uyutmaya, korkutmaya ve idare etmeye yetmez...

Bütün “açılım“ hikayeleri ve “milli birlik projeleri“nden toplumsal olanaklarını güçlendirerek çıkacak olan Kürt ulusunun, Kürdistan topraklarının egemeni olma mücadelesi sürecek...

Kimse bizi nüfus mübadelesi, açlık ve katliamla korkutmasın.

Kırk milyonun bir milyonunu öldürseler, geride kalan 39 milyona eklenmiş dört milyon yetim ederiz...

Dört parçadaki yükselişe bakın... Med torunlarının dönüşünü izleyin...

Boşverin aslısız konuşmaları, aslı astarı olmayan görüşmeleri, uyduruk planları...

Mutlu ve inançlı olun...

Biraz da Kürdistan Bağımsızlık Taburları düşleyin...

Göreceksiniz ki, düşlerimizin hiç biri asılsız ve abartılı değil...

Hasan Bildirici
[email protected]

Kurdistan-Post

isimiz medlere filan kaldiysa yandik! herkes gider mersine hasan gider tersine! bu tu propagandaya tesne kesimlerin buyuk bolumunu apoya indexlenmis PKK kapmis. bunlarin gaza gelme malzemleri de bol. serok un sumugu akmaya devam ediyor deyin yollara dokulurler. kurdlere bu tur gaza gelme mi lazim? kurdlerin zaten isyan etmek icin bin bir koca koca gerekceleri var kendilerine guvenmeleri icin de HAKLILIK ahlakilik zeminleri var neleri yok? bu koca kitlese enerjilerini- saglam hukuksal ahlaksalz gerekcelerini derli toplu bicimde efefktif bicimde kullanacak plan program netlik sahibi orgutleri liderleri ust kadrolari yok bunlar bugunun ve yarinin meseleleri medler le filan olacak seyler degil. simdi elde kilic sirtta mizrakla filan hayale etmeye baslar biri suru isiz gucsuz genc kendini eee faydasi ne olacak? 21 yuzyilda 19-20 yy da ise yaramis gaz tekniklerini kullanana aydinlanmis denir mi? hasan hasan isigi onumuze tut illa isik tutacaksan birak gaz vermeyi onune bakmayi beceremeyenler yapsin. HeK

sizi bazan beyaz atli hayalet prensesine benzetirim.bilmem sizde kendinizi uyle gururmusunuz kendinizi.keske siz de uyle kendinizi tanimlasaniz.hasan bildiricinin yazisi ortada. ben de onu bazan nuhun gemisine benzetirim.her turden yaratik vardir.onun icin kurdistan yerkuremizdir.tufanin gelecegini onceden haber alan nuh gibidir.yazilarini da okudugumuzda da zaten anliyoruz.ufku cok genis olan bir kurd yazari. hasanin ufku geminin icindeki tum canlilari yansitirken.sizide o gemiye girmis bir iblis olarak degerlendiriyorum. bana gure hasanin son yazisi isik.gaz ve motordur. siz ise o gazi kapatmaya o isigi sundurmeye o matoru istop etmeye calisan berbat ormandaki cukurlu mukurlu yola benziyorsunuz. saygilar.

[i]"Biraz da Kürdistan Bağımsızlık Taburları düşleyin... "[/i] Şimdi, 90'lı yıllarda yukarıdaki cümle ve benzerleri beni acayip cazbediyordu. Sonra kendim, hayalimin bir ötesine giderek Kürdistan için savaşan o [i]'Bağımsızlık Taburları'[/i]nda yer aldım. Yıllarca o taburların gerilla yürüyüşlerinde [b]hayalim ve gerçek[/b] kışın insanın yüzüne jilet gibi vuran soğuk tipi gibi yüzüme vuruyordu. [i] 'Bir yerlerde bir eksik var ama nerede?'.[/i] Hep kendime bu soruyu sorar dururdum. Zaman geçti, topraklar geçildi, bulutlar, geceler, ölümler.... ama bir türlü hayalimdeki [i]Kürdistan taburu[/i] o hayal ettiğim duygu ve hissi veremedi. Hatta bırak özgürlüğü, o tabur ve asker denen fenomen yapı varoluşumu, ülke, siyaset, insan, birey...gibi olguları sorgulattı bana. Özgürlük gerçektende sınırlardan, bayraklardan, etnik iktidardan, taburlaardan...mı geçiyordu?. Aslında yukarıdakilerin kısmen cevablarına yaklaşmıştım, cevabı ise [i]'evet hayatta savunma ve güvenlik için bazı konseptler anlamsızda olsa araçsal yapıları için gereklidir'[/i]. Bunu kendime idrak ettim ama nedense insanlar her şeyi amaç haline getirmişti. Amaçlar ise tamamen araç olmuştu. Nerden çıktı şimdi bunlar? bende bilmiyorum! Sanırsam şu Med'ler meselesinden geldi, [b]insanlar bazı kavramlarla başka insanların hayatlarını yönlendiriyor. Kavram bir araç insan ise bir amaç iken[/b] nedense bu pek görülmez hamaset tutkusuna giren kıçı kuru ve tok [i]'kahramanlar'[/i] için. Birileri Hasanı kulağına fısıldadı: [i]"ya Hasan hep karamsar yazıyon, biraz vicdan bee, insanlar kaldıramaz az bişey lokomotif yakıt ver."[/i] Bence de rasyonel bir nasihat olmuş.

bir yer daha var o da gercekci seyleri yazmak belki de hayllarini bu gercek dunya da arayan bir nesil ilerisi icin daha ise yarar. propagandistin isi hayal popalamak olabilir aydin romanci akli selim pompaladigini (bir web sayfasi bu is icin kurulur) idda eden biri genc hayatlarin onunde gercekleri soyleme sorumlugunun duymak zorunda. bak muslum onu ruyasindan uyandirdigim icin beni beyaz bir ata oturttu. bir tek seytan boynuzu eksik tasvirinde. senin yazdiklarin hasani veya bu sekilde gencleri gaza getirenleri uyarmanin yasamsal oldugunu daha iyi gosteriyor bana. hasan pkk nin nefesini ensesinde hissetigi icin kulagina uflenmesine gerek yok o nefesi o orda hep hissediyor kotu bir durum hulasa 21 yuzyilda genclerin onune medler fedler le gidilmez antikaci dukkaninda derman arayanin way haline hurmetler HeK

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.