Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 21 September 2009

Paris'te Sosyal Bilimler Yüksek Çalışmalar Okulu'nda (EHESS) öğretim üyesi olan Prof. Hamit Bozarslan, Türkiye'deki siyasi çatışmaların yurtdışına gönderdiği isimlerden biri.

Kürt açılımını, geç kalmış tarihi bir adım olarak gören Bozarslan'a göre ülkenin tabularından birisi çöküyor. Türkiye, bu süreçten özgüveni yüksek bir ülke olarak çıkacak. Fakat açılımın önünde hâlâ ciddi riskler var. Türkiye'nin radikal değişimler yapamamanın bedelini radikalizmle ödediğini belirten Bozarslan, bir Kürt aydını olarak, "PKK tümüyle silahlı mücadeleyi terk etsin; Türkiye ise sadece Kürt meselesi değil tüm alanlarda radikal demokratik adımlar atsın." temennisinde bulunuyor.

Paris'te demokratik açılımı Zaman'a değerlendiren Bozarslan, sürecin Kürtler açısından tahmin edildiğinden çok daha önemli olduğunu düşünüyor. Kürt aydınların konuyla ilgili tartışmalarda sessiz kaldığı eleştirilerine "Bir yorgunluk var. Ömrümüz bununla geçti. 25 yıl konuşuyorsunuz, sonra tükeniyorsunuz." karşılığını veriyor. Entelektüel kesimde ciddi bir tehlikenin başgösterdiğine de işaret eden Bozarslan uyarıyor: "Kürt ve Türk aydınlar 25-30 yıl önce, daha çok birlikteydiler. Sosyalleşme muhitleri tümüyle ayrıldı. Bu kopukluğun giderek daha da ilerlediğini görüyorum. Ortak bir şeyler yapılmalı."

K

ürt sorunu üzerine araştırmalarıyla bilinen Prof. Hamit Bozarslan, PKK'nın konumunu, Kürt aydınlarının duruşunu ve açılımla ilgili değerlendirmelerini Zaman'a anlattı.

Demokratik açılımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'de Kürtler açısından çok şey değişiyor. Kürt meselesi Cumhuriyet'in bir tabusuydu. Bir hükümetin çıkıp 'Kürt meselesi vardır ve bu, teröre indirgenemez' demesi, Cumhuriyet'in Kürt tabusunu yıktı. Cumhuriyet yaklaşımı şuydu: Ya Kürtler yoktu, bunlar Kürtleşmiş Türklerdi ya da Kürtler var, fakat bunlar sosyal Darvinist bir perspektiften yola çıkarak bir iç düşman olarak okunuyordu. Şu anda artık bunları söyleyebilmek mümkün değil. Açılım, Kürtler açısından tahmin edildiğinden çok daha fazla önemli. Başarılı olursa sanıyorum Türkiye'nin tabularının tümü çöker. Kendine daha özgüvenli bir Türkiye ortaya çıkar. Fakat hâlâ riskler var. Yirminci yüzyılda, demokrasiye ramak kalmış çok ülke yeniden diktatörlüğe girdi.

Kürtler ne istiyor?

Sorun bir grubun ne istediği şeklinde sabit beklentiler değil, sürecin mümkün kılabileceği etkileşimler ve müzakereler ile bunlardan çıkabilecek olan şeyler. Şu anda Kürtler açısından önemli üç ya da dört nokta var. Öncelikle, Kürt varlığının kabul edilmesi, fakat bu sadece insanlarımızdan bazıları ayrı bir dil konuşuyor şeklinde değil, sembolik değerleriyle ayrı bir grup olarak kabul edilmesi. İkincisi, kültürel ve siyasi sahanın genişletilmesi. Kültürel saha, özellikle dil ve tarih meselesini gündeme getiriyor. Resmi tarih söyleminden çıkmak gerekiyor. Bir örnekle izah edeyim: Cumhuriyet için bir irtica hareketi olan Şeyh Said isyanı, Kürtler tarafından bir milli hareket olarak okunmakta? Devletin, kültürel alanda tekel oluşturmaması gerekiyor. Kürtçe, Kürtlerin yoğunlukta olduğu yerlerde anadil olarak okutulabilir. Fransa'da yerel diller anadil olarak kabul edilmiyor. Ama Fransa modeli normatif, illaki erişmemiz gereken bir model değil. 1789'da Fransız halkının yarısı Fransızca konuşmuyordu. Bu, aynı zamanda devlet zorunun ürettiği ve eleştirilmesi gereken bir model. Siyasi alanda ise kendini Kürt olarak tanımlayan partilerin, hatta daha ilerisi ayrımcılık isteyen partilerin var olabilmesi lazım. Üçüncü olarak ise Türkiye, son derece merkezileştirilmiş bir ülke. Bundan çıkılıp yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerekiyor.

Kürt tarafında adres olarak ısrarla PKK işaret ediliyor. Bu, açılımı çıkmaza sokmaz mı?

Şu anda Kürt siyasal sahasında iki aktör var. Bu iki aktör ne birbirlerine indirgenebilecek ne de birbirinden bağımsız iki aktör. DTP, siyasi sahayı temsil gücü yoluyla yapılandıran bir parti. Diğeri ise PKK. PKK'nın gücü, silahlı ya da siyasi ne olursa olsun Kürt hareketinin referans aktörü olarak görülüyor. O yüzden bu aktörlerden birisinin mevcut ya da meşru olmadığını söyleyebilmek zor. Ben hiçbir zaman PKK'yı savunmadım, bu partiden oldukça uzağım. Ben PKK'yı hayatımda bir kez destekledim, 1999'da silahları bıraktıkları zaman. Fakat PKK'nın bir referans aktör olarak varlığı sosyolojik bir realite. DTP, PKK'yı da hesaba katın derken, illa PKK ile görüşün demiyor. Ahmet Türk, bu mesajı dört beş kez tekrarladı. İrlanda örneği ilginç. IRA, İrlandalıların çok küçük bir kısmını temsil ediyordu ama buna rağmen IRA bir referans aktörü idi. IRA ile görüşmeler dolaylı da olsa yapıldı. PKK, meşru bir muhatap olarak görülmek istiyor. Son zamanlarda çatışmaların artmasını kısmen buna bağlıyorum.

Kürt aydınların sesi çok çıkmıyor. Kürtler açılımı kendi aralarında tartışıyor mu?

Tartışma sınırlı da olsa Kürtler arasında da var. Ama genelde internette. PKK'nın 2005'te yeniden silahlara sarılması, Kürt aydınlar arasında ciddi bir şekilde eleştirildi. İmza kampanyaları açıldı. Fakat aydınlarda bir yorgunluk var. Bunu görmek gerekiyor. Ömrümüz bununla geçti. 25 yıl konuşuyorsunuz, sonra tükeniyorsunuz. 25 yıldır sürüyor, kalkıp 'daha yeni ne söyleyeceğiz' diyorsunuz. Öte yandan sosyalleşme eksikliği var. Kürt ve Türk aydınlar 25-30 yıl önce, daha çok birlikteydiler. Sosyalleşme muhitleri tümüyle ayrıldı. Bu kopukluğun giderek daha da ilerlediğini görüyorum. Ortak bir şeyler yapılması gerekiyor. İki halk birbirinden çok ayrıldı. Ortak referanslar yok. Bu, sürecin farklı olduğu İstanbul gibi yerler için geçerli olmayabilir ama Hakkari'de, Mardin'de ve diasporadaki durum bu. Diasporada açılımdan beklentiler çok yüksek.

Kürt aydınların PKK'dan korktukları için sustuklarını sanmıyorum. 90'lı yıllarda PKK'nın özellikle diaspora üzerindeki etkisi çok fazlaydı. Ama şu anda değil. Azaldı PKK'nın gücü sadece kontrolle ilgili değil, referans aktörü olmaktan geçiyor. Kürtler, destek vermese de PKK'yı referans aktörü olarak görüyor.

PKK, Kürtlerin tarihini reddetti

PKK, uzun yıllar Kürt aydınları arasında bir muammaydı. Nedeni şuydu: PKK, çıktığında Kürt tarihini tümüyle reddetti. Aydınlar, Kürt tarihini bir direniş olarak okuyordu. PKK, bu tarihi, bir köleliği kabul etme tarihi olarak okudu. Kürtler, Şeyh Said'in isyanını milli bir hareket olarak görüyordu. PKK, bunu tamamen değiştirdi. Şeyh Said isyanını, feodal gericilerin yönettiği, yenilmeye mahkum bir hareket olarak okudu. PKK'yı gençlik düzeyinde çekici kılan buydu.

ZAMAN

dogrusu hayal kirikligina ugradim. hamit Bozarslan dan daha deginilmeyen noktalarda daha carpici bir perspektif beklerdim. standart ders kitabi dogrulari disinda bazi tahlileri de sanki kurdistani tanimayan tercemede yolunu yitirmis batili akademisyenlerin yorumlari gibi pkk yi gencler rasinda cekici kilan HB nin soyledigi seyler mi? insaf... ayrica turk aydinlari ile kurd aydinlari --haydi kalkin bir araya gelelim cok koptuk! deyince bir araya mi gelecek? mesela ben (kendimi aydin filan saymak isteme ama oyle sayilacagimi da bilirim-her neyse bu dayatilmis kavrami sevmesek de kullanalim gitsin) bu halleri ile turk aydinlari ile oturup ugrasmak istemem. isin yoksa elif be ce yi anlat en hizlisinin bu isin ruhunu kavramasi 20-30 yil aldi ismail besikci bir ansiklopedi gibi onlerinde ona bakislari onu okuyuslari da ortada aydin iliskisi daha dogru tabir ile zihinsel iliksinin olmazsa olmazi esitler arasinda ceryan etmesidir bu hiyargalari hala kurd dinamiklerini kitle icinde yaygin olan asiret zihniyeti iste budur-kurdlerde olan budur(bkz cengiz candar in son yazisi hakkari van seyhati filan fistik). tamam orda "delikanli" kurdlerle koyduklar sohbetlerde gormek istedikleri harbi bir asiret kulturumsu seyler (tabii kendi aralarinda yada kendi kendilerinde hosh bir renk olsa bile bu isi bir gerilik olarak rafa yerlestirdiklerinden kuskum yok-sosyolojik olarak da haklilar-modern bir kurgu olan uluslasma icine asiret kulturunu sokamasin) bizlerle ne konusacaklar mecbur birakildiklari realote pkk ve onun yarattigi altust olsutur zihinsel kavrayisla bugunku noktalara gelmediler taciz oldular ve bugunku geldikleri noktaya geldiler. bunlarla iliski demek zihinsel olarak erozyon demektir yani biz bol vakit ve enerji kaybederiz ehh onlarda bir iki sey daha ogrenir. deger mi? birak daginik kalsin veya onlar bize gelsinler! derim ben ukelaca mi oldu? pisirikca olmasindan iyidir yalakaliktan cok iyidir hurmetler HeK ps: yazik hamit bozarslan gibi az sayida sosyal bilimcimizi okuyan 40 kisi olmus. bu da ayri bir not. bu sosyal bilimciler de sasrim soyal burda onlar izolasyonda! hani fizzikci olsa ammenna diyecegim. baldirici ciplaklar rasina karsimaktan urkuyorlar mi acep? yemeyiz korkmasinlar-ayi miyiz?

"onlar bize gelsinler"iste bu belirlemeye balyozumu cakarim. oysa"acilim"teranellerinde basi dönen, ayaklari yerden kesilen evde kalmis teli bir yanda duvagi bir yanda heyecanla olanlar kosanlar, sanki taze gelinmis edelariylan birde gerdan kirarken, igrelti duran her bir söylemleri vede halleri sanki hanimin ciftligi gibi: ben o konagin hele bir gelini olayim,koy arkamdan ne derlerse desinler artik ben hanimefendiyim diye yanip tutusanlarin kimisi bavulunu toplarken, kimisi ise gerdan kirarken su Ginyas kartalda nereden cikti. Van nin(WAN DEMIYORUM)burikileride nerden cikti. Neden bu örnek diyede kafayi yormak gerek. O asiretin Kürdistan davasina tek olumlu katkisi, örnegi Remzi Kartalidir. gerisi ise bucaklari aratmayan türleridir. Bayramin(mustafa bayrami kast etmiyorum yanlis anlasilma olmasin?) ücüncu gününde yapilan bas itin bu aciklamasi, hicte hayra degildir. umarim adasi,gölü olan yerde bir gerginlik yaratmaz. O yörenin en yurtsever ve de büyük asireti Gevdan asireti 80 öncesi Bagimsiz birlesik kurdistanin birer soluksuz neferiydiler. Bu oyuna gelmeyecek kadar uyanik,duyarli vede yurtseverdirler. Fakat adi osmanlinin oyunlari cok. tarih artik tekerrürden ibaret degildir. yeterki ders cikaralim yasadiklarimizdan. Laboratuar deneylerinden gecen kimi fareleri,yapilari,partileri sahsiyetleri vede "acilimlari"tesifre etmenin yolu ve onun bir ifadesi onlar bize gelsinlerdir

Daye welat sirine... Acilim adi ustunde acilacaksinki acildigin görunsun. Gösterip acmamak hakaret sayilir. Hele hele acilim locadan yanliz seyir edilmez. Illaki loca bölusulup arada bir yorum yapmak gerekir. Eh konu acilim olunca her kes anladigi veya isine geldigi kadar aciyor. Kizilacak bir sey yok aslinda her kes acar sacar iyi guzel olan kalir kötu ve cirkinmi eh onuda o acanlar dusunsun. Hep merak etmisimidir. Kurd akademisyenler niye böyle kötu acarlar.Galiba bilgi fazlaligi Kurdlere gelince hep böyle gerdan kirip,kivirip acmalar Kurd akademisyenlerin millete reva gördukleri en yeni en aydin en fill-ozof erotik fantazili yaklasimlardir. Bahse konu erotik acilimli fantaziler her ne hikmetse beyaz Turklerle beyaz Kurdler arasinda oldukca revacta anlasilmaz olan ise siyal islamin bu kadar acik bir sekilde bahse konu erotik fantazilere sarilmis olmasi. Yarabbim sen bizi bu acilim meraklilarindan koru amin. Deveye bir gerdan kir demisler sonucmu iste ortada Sevgi ve Selamlar

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.