Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 15 December 2008

Kürdistan Forum, Kuzey Kürdistan'da var olan siyasal, ideolojik ve düşünsel bir boşluğa kısmen cevap olabilmek için yayın faaliyetine başladı.. Ülkemizde her grup, parti, çevre ve hatta bireyler bir yayın faaliyeti başlatıkları zaman „hakikatın monopolunun“ kendilerinde olduğuna iman ederek, ve „gerçekliklerine“ ters düşen aykırı hiç bir düşünceye izin vermezler. Bu faaliyetlerin başında olan bireyler kendilerini „hakikatın gardıyanları“ olarak gördüklerinden dolayı, toplumu kendi hapishanelerinde eğitmek için, koydukları kurallara uymayanları cezalandırma yoluna gidebiliyorlar..

Bu de facto durum, Kuzey Kürdistan'da bir gelenektir.. Bunun tarihsel, ekonomik, siyasal, dinsel ve kültürel iç dayanakları vardır. Ayrıca asırlardan beri sömürgeci güçlerin Kürd halkına dışardan empoze ettiği bir düşünüş ve var oluş tarzı vardır..

Bu gelenekselleşmiş „kültürün“ kısmen aşınması farklı sesler, fertleşme ve düşünce özgürlüğünün yaygınlaştırılmasına bağlıdır..

Kürdler millet olarak, sömürgecilerin her türlü jenosidlerinden en üst düzeyde payını alarak ve diri bir halk olarak tarih sahnesinde yerini koruyabilen çok ender milletlerden biridir.. Kürdlerin despotlardan, kanlı diktatörlüklerden ve sömürgecilerden çekmediği acı yok... Kürdlerin varlığı millet olarak inkar edildi ve bu durum Türkiye'de resmi olarak hâlâ devam ediyor..

Türk devletinin „tek millet, tek devlet ve tek bayrak“ şiarında kendisini bulan bir „hakikatı“ vardı.. Kendi hakikatını elinde bulundurduğu askeri, ideolojik ve siyasal araçların tümünü seferber ederek realize etmeye çalıştı.. Sonuç olarak bölgeyi halklar ve uygarlıklar mezarlığı haline getirdi.

Bu “uygarlıklar mezarlığında“ Türk devletinin vahşetine karşı direnebilen, haklarını talep eden ve uğruna her gün şehid veren Kürd milleti var..

Bu kadar eziyet ve acıları yaşamış özgür ve bağımsız Kürdistan için mücadele eden Kürdistanlı kadrolar ,başka düşüncelere karşı nasıl bir yaklaşım içinde olabilirler?

Önümüzde kabaca iki yol var:

1) Düşmanlarımızın bize empoze ettiği, başkalarının varlığını ve düşüncelerini reddederek/inkar ederek a la kurda “Kemalizm“ yolu

2)Etnik, dinsel, cinsel ve düşünsel alanlarda bugüne kadar bize empoze edilen her şeyi sorgulayarak yeni açılımlar yapmak, doğru olarak bilinen herşeye kuşku ile yaklaşarak yeni bir mantaliteyi oluşturma zeminine ön ayak olma yolu..

Birinci yolu pratiğe aktarmak çok kolay... Kürdistanı sömürgeleştiren devletlere ve Ortadoğu'daki devlet yapılanmaları bu konuda bol miktarda teorik ve pratik tecrube sunuyorlar.. Bu ülkelerde orduyu temel alan ve herkesi şiddet ile “prokust çarkın“da biçimlendirme olayı esas yöntemdir.. Kürdlerin millet olarak yaşadığı tarihsel ve toplumsal süreçler, Kürdistan'ın parçalanmışlığı, Kürdistan'da var olan farklı dinsel ve mezhepsel yapılanmalar ve ayrıca aşiretsel çeşitlilik böyle bir tecrubeye ne kadar kaldırır işin bir yanı.

Gelinen aşamada Kürdler bu konuda geç konuda geç kaldılar diye biliriz.. Güney Kürdistan'da KDP ve YNK'nin bu tekleşme konusunda bir girişimleri oldu, başarısızla sonuçlandı.. Doğu Kürdistan'da Komala ve İKDP bu yönde kanlı bir tecrube yaşadılar.. Kuzey Kürdistan'da PKK kendisi dışında siyasal yapılanmalara karşı şiddete baş vurdu ve geliştirmeye çalıştığı bu konsept fiyasko ile sonuçlandı.. Apo bu amaca varmak için kendi içinde “15 bin Kürdü“ öldürtü, yüzbinlere varan korucu ve PKK kadar, PKK'ye karşı tavır alan kadro ve sempatizan yığını ortaya çıktı.. Sonuç olarak ister Apo “Büyük bir Dizayn“ sonucu Kürd hareketine postalansın yada “İmralı sürecinde“ TC'ye entegre olsun, gelinen yerde PKK Türk devletinin ideolojik, siyasal ve devlet çerçevesinde bazı kültürel kırıntılara dünden razıdır.

Yaşanan tüm pratik ve acı tecrubelerimizin ortaya çıkardığı realite, artık hiç kimse Kürd halkına tek üniforma giydiremez, tek bir düşünceyi veya dini yada mezhebi empoze edemez..

Geriye ikinci şık kalıyor...

İkinci şık çok karmaşık, tabularla dolu, yerleşmiş “habitus“ler tarafından aklımız görünmeyen bir orkestra şefi tarafından sürekli yönlendiriliyor..

Burada tüm tabulardan uzak, önümüze sürülen/hazırlop her türlü kavram ve kategorileri sorgulayan, geniş bir kültürel alt yapıya sahip insanlara ihtiyaç var..

Kürdistanı bir Gulistan olarak düşündüğümüzde yüzlerce farklı renkli ve kokulu gülün boy gösterdiği bir zemindir... Ehli Haklar, Kakayiler, Şebekler, Feyliler, Aleviler, Şafiler, Hakalar, aşiretler, lehçeler, ideolojik duruşlar, siyasal oluşumlar, kadınlar, etnik azınlıklar vs vs..

Kürdistan'nın bağımsızlığını ve özgürlüğünü önüne koyan Kürdistanlı siyasal kadrolar ve düşünce erbabı toleransıda aşarak akseptansı yaygınlaştıran bir düşünce alanı oluşturmak zorundalar..

Kürdistan Forum faaliyete başladığı zaman söz konusu düşünce alanının bir kenarına küçük bir mum yaktı.. “Dokuz köyden kovulan“, afaroz edilen, kapılar yüzlerine kapıtılan, uzun süre verdikleri emeklerine saygı gösterilmeden, kendilerine danışmadan güle !!! güle !!! dahi denilmeyen bir dizi kadro vardı..

Bu küçük mum yakılan “Ateşgeh“ pekala “Onuncu Köy“ olabilirdi..

Kürdistan Forum, kısa bir süre içinde söz konusu uzun yıllara dayanan kültürel birikimi bünyesinde toplayarak Kuzey Kürdistanlıların özgürce tartıştığı bir “Özgür Düşünce Alanı“ oldu..

Bu “Özgür Alan“ bir dizi çevreyi rahatsız etmeye başladı.. TC ve ona endekli çevreler bir yana bırakırsak, farklı düşünce ve siyasal duruşları çatmıha germeyi gazetecilik ve siyaset sanan Kürd çevreleride rahatsız olmaya başladı.. Böyle bir “Özgür Düşünce Alanı“ ister istemez başka çevreleride reforme etmeye yardımcı oluyor..

Elbette Kürdistan Forumdan rahatsız olan çevreler böyle bir ortamı dejenere etmek, “küfür ve hakaretlerin“ sınır tanımadığı bir alan olduğunu yaymak için farklı yöntemleri kullanarak devreye girerler.. 24 saat interaktif olan, yazıların doğrudan yayınlandığı bir forumda bu kaçınılmaz..

Ama bu girişimleri boşa çıkaracak olan, Forum yönetimiden önce Forum yazar ve okuyucularıdır..

Bir tartışmanın siyasal ve düşünsel zeminden çıkıp karalama, deşifre ve küfürlere vardığı andan itibaren, Forum gündemini tümden işgal etmeye başladığı zaman kollektif emeğin ortak refleksi devreye girmeli ve o zemine inilmemelidir.

Bu forumda bir dizi a la Turca küfürler geçer akçe olamaya başladı..

“İbne“, “orospu“, “it“, “ eşek oğlu“ “namusuz“ ve “ajan“ kavramları Forumun gündemini işgal etmeye başlıyor..

“İbne“ diye kimsenin eşcinsellere hakaret etme hakkı olmamalı.. Bunlar dünya toplumunun bir kesimidir, senin ve benim kadar onlarında kendi cinsel tercihlerini yapma hakları vardır. Kürd toplumundada eşcinseller vardır.. Kürdçe dengbêjlerin onların üzerine seslendirdiği bir dizi stran vardır.

Hakaret olarak kullanılan “Orospu“ kavramınıda tasvip etmiyorum. Enfal operasyonların esnasında yüzlerce Kürd kadını Arap Şeyhlerine satıldılar ve Arap ülkelerinde Genelevlerde çalışmak zorunda kaldılar.. Hâlâ şimdiye kadar bu kadınlar hakkında doğru dürüst bir bilgi yok.. 1991 ayaklanmasından şimdiye kadar Güney Kürdistan'da 13 bin kadın ya “orospu“ yada “namusuz“ diye öldürüldü. Kuzey Kürdistan'da da durum pek te farklı değil.. Erkeklerimiz ayna karşısına geçmeliler, kendilerine istedikleri her şeyi kadınlarada istemesini bilmelidirler.. Hiç yapmıyorlarsa eskimiş küfürlere karşı mesafe almalılar.. “İt“ diye küfür ediliyor dünya nüfusunun yarısı onları yiyiyor..

Zapatistaların liderlerinden( o kendisine komutan yardımcısı diyor) Markos, “Harem'de zenci, şurada hayat kadını, burada eşcinsel ........ ve Türkiye'de Kürdüm“ derken sempati topluyordu... Bizimkilerde “sapına kadar erkek“ havasındalar.

Böyle olmaz...

Bizim yeni bir “düşünce paradigmasına“ ihtiyacımız var..

Kürdistan Forumu böyle bir amaç için kullanalım..

Saygılarımla

R.Rodaro

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.