Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 14 July 2008

T.C Devletinin kurucu iktidarı Kürlerin yok sayılması üzerine kurulmuştur. Genel nüfusun %38 ini oluşturan Kürt Ulusunun yok sayılması kültürel siyasi ve etnik hiçbir haktan yararlandırılmaması, Kurucu iktidarın kuruluş ilkelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir değişle Kürtleri onursuzlaştırma,yoksullaştırma,geri bırakılma, Kürdistan'ı insansızlaştırma, inkar ve imha olarak gerçekleştirilmektedir.

T.C'nin kuruluşundan bu güne gelip giden bütün iktidarlar, her ne kadar değişik siyasi görüşlere sahip olsalar da Kürlerin yok sayılması konusunda acıdır ki; bir yaklaşım ve eylem birliği içindedirler. Anlaşılan bu sistemin insafına bırakılması ve oyuna sistemin tayin ettiği kurallarla devamı, Kürlerin Drama dönüşen sorununun çözümsüzlüğünü katmerleştirmekten ötesine hizmet etmez.

Bu yaklaşımı açacak olursak;

1-Sistem kendi iradesiyle bu kuruluş ilkesini terk etmez,.terk etme eğilimi taşıyan siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve benzeri organizasyonlar iktidarın kurulu düzenine nüfuz etme yetkinliğine eriştirilmediğinden, çözüme ulaşma yönünde mesafe alınması söz konusu olmaz.

2-Sistemin anahtarlarını ve kurallarını tayin ettiği sahada çözüm geliştirmekte; uygulamanın günümüze dek yaşanan seyrinde gözlemleneceği üzere pek istenen ölçüde olmaktan epey uzak görünmektedir. Türkiye de değişik isim ve programlarla Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesini talep eden mevcut Kürt partilerinin çalışma alanları ve mücadele zemini tamamen Kürtleri ret ve inkar eden sistemin ana unsurları tarafından tayin edilmektedir. Başka bir değişle Kürt muhalefetinin eylemlilik tarzı ve mücadele teknikleri de tamamen karşısında mücadele ettiği güç tarafından saptanmaktadır.

Hal böyle olunca nerde ne yapman gerektiğine karar veren senin karşında ki ret ve inkar eden hakim güç olunca başarı şansı ne olur. Elbette ki; bulunan umulan değil koca bir hayal kırıklığı olur. Sistem seni alt edebilmesi için tedbirlerini geliştirdiği ve tamamen yerleştiği bir alana doğru sürükleyerek mevzii kazanmakta ve çarpıklıklarıyla, tutarsızlıklarıyla insanlık dışı yaklaşımlarıyla varlığını sürdürmeye seni alet etmektedir. Ve ne yazık ki şu ana kadar olan maalesef bu.

Türkiyenin hakim güçleri kuruluş ilkelerinden biri olan, Kürleri inkar Politikasını sürdürmek için içeride ve dışarı da her türlü cambazlığı yaparken Kürt ulusal muhalefetinin de buna yardımcı olmasını geliştirdiği tekniklerle sağlama başarısını ortaya koymuştur!

Ne yapmalı?

Sorusunun cevabı malum. Kürt sorunu acilen çözülmeli.Bundan yana herhangi bir sorun yok.Herkes hemfikir, Ancak Nasıl ? Sorusunun cevabı konusunda şu ana kadarki tercihlerin ve yaklaşımların isabetsizliği sorunun halen sürüyor olmasından anlaşılmaktadır. Çözüme gitmesi gereken bir siyasi hareketin yapması gerekenlerin ne olması gerektiği konusundaki sorunun cevabı şu ana kadar yapılan şeylerden yapılmaması gerekenleriyle yapılması gerekipte yapılmayan şeylerde yatmaktadır.Yani legalitedeki Kürt mücadelesinin kendi geçmişi ile kendi yanlışlarıyla yüzleşme basiretini ortaya koyması lazım. Yanlışların iyi okunması lazım. Doğrularını cesaretle savunması lazım. Evet nasıl yapmalı?

1-Ulusal mücadeleler topyekün bir ulusu ilgilendiren mücadelelerdir. Bir sınıfın mücadelesi değildir, bir düşünce ve inanç grubunun mücadelesi değildir, bir meslek grubunun mücadelesi değildir, ondan dolayı da o ulusun büyük çoğunluğunun çıkarlarını temsil etme zenginliğine ve derinliğine erişmesi lazım.Bunu olmazsa olmaz ilke edinmesi lazım. Şuan ki Kürt partileri bir ulusun çıkarlarını savunmaktan çok ’kanarya sevenler derneği' misali kişileri sevenlerinin doluştuğu ve onların önderliğinin, liderliğinin, haklılığının, azizliğinin her şeyden üstün tutulduğu partiler görünümüne gitmişlerdir. Kürlerin kendinden bir şeyler bulacağı, çözüme giden bir ufku gözlemlediği bir zenginlik ve genişlik sunmalıdır. Kürlerin millet olan kültürünü örf adetlerini korumak ve geliştirmek ve onlara bir gelecek hazırlamak için ortaya konan çabaların önemli bir kısmının ,herkesten önce Kürlere zarar vermesi çok garip bir durum değil mi ?

Şu ana kadar Kürtler için kurulan bütün partilerden hiç birisinin isminin Kürtçe olmaması garip bir durum değil mi?

Bir Kürt partisi asla ve asla Kürtleri bölmekle, parçalamakla işe başlamamalı böyle bir işin parçası olmamalıdır. Kürlerin bütün sosyal ve ekonomik sınıflarıyla düşünce ve inanç mensuplarıyla kucaklanması ve onların ortak çıkarlarına koşulması gerekmektedir.Bu partinin söylemlerinde dile gelen yine bütün bu Kürt Milletinin çıkarları ve ortak geleceğinin aydınlığı olmalıdır. Partiler şahısların savunulduğu kürsüler olmamalıdır.

2-Kürt ulusal muhalefetinin arz ettiği dağınıklık ve unsurluğun taşıdığı amaçsal farklılıklar muhtemel bir çözüm gerektirmektedir. Çözüme harcanması gereken enerjinin yitirilmesine yol açmaktadır.Bu dağınıklık sisteme manevra imkanı sağlamaktadır. Ulusal birliğin sağlanması şarttır. Bu birliğin sağlanması yolunda kişi ve kurum çıkarları Kürt ulusunun çıkarlarının önüne geçirilmemelidir. Sorumluluk taşıyan Kürt aydınları, kendini ve partisini Kürt ulusuna tercih edenleri Kürt kamuoyunun önünde teşhir etmeli ve mahkum etmelidir. Kürtlerin ,siyasi arenada ulus adına yapılan işlerde maliyeti nesillerin karartılmış geleceği ile ödenen yanlışlarının bedeli mahkum ederek ödetilmesi Kürt aydınlarının bir sorumluluğu ve görevi olmalıdır.Ulusal birliğin ve bu yöndeki çaba ve gayretlerin birilerinin kaprislerine ve ihtiraslarına kurban edilmesine fırsat verilmemeli ve bunun mutlaka önlenmesi yönünde bir çaba ortaya konmalı ve bu çaba öğütlenerek bir başka unsuru özelliğine kavuşturulmalıdır.Aksi takdirde Kürtler namına üretilen siyasette yapılan yanlışların müeyyidesi olmadığı zaman yanlışlığın bir siyasete dönüşme riski sürekli yanı başımızda duracaktır.Kürt aydınlarının şu ana kadar en büyük yanlışlarından bir tanesi yanlışa geçit vermeme konusunda bir direnç geliştirememiş olmalarıdır.

3-Kürtler şu ana kadar ilkeli ve tavizsiz bir siyasi çizgiden yoksunluğun yarattığı güç kaybından dolaylı çözümle arasındaki mesafeyi artırmaktadırlar. Kürtler ne istedikleri konusunda görüş birliği içinde olmadıkları gibi, aktif unsurların ilke yoksunluğu diğer bir değişik ilkesizliği çözüm yolunda çözümsüzlüğe bizim yaptığımız katkılar arasında sayılabilir.Her gün değişik bir öneri ile karşısına çıktığımız Kürt ulusundan hangi görüşümüze destek talebinde bulunacağız. Yada savunmak üzere destek aldığımız noktayı savunmada ne kadar sebat edeceğiz. Maalesef Kürt ulusal muhalefeti bu konularda şimdiye kadar iyi bir sınav veremedi. Kürt ulusal çıkarlarını savunacak partinin veya siyasi hareketin ilkesel davranması gerek iç desteğin sağlanmasında, gerekse uluslar arası desteğin sağlanmasında bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

4-Ulusal Kürt hareketleri şu ana kadar bir bilinç düzeyi oluşturma ve bilinci halk kitlelerine ulaştırıp yaygınlaştırma konusunda büyük bir eksiklik yaşamışlardır. Sadece slogan düzeyinde bir politik bilincin tesisi büyük handikaplara gebe bir çalışma tarzıdır ve maalesef bugüne kadar yapılmaya çalışılan budur.Bunun acilen aşılması gerekmektedir. Kürt ulusal mücadelesinin politik bilinç seviyesinde bütün Kürt bireylerinin gündeme taşınması ve bilinç seviyesinin üstüne çıkarılmaya çalışılması gerekmektedir.Kürt sorununun, Kürt bireylerin gündemine bilinç düzeyine çıkarılmasının ötesinde Türk halkının da gündemine bütün yönleriyle taşınması gerekmektedir. Türk halkının Kürtleri ’ötekiler' olarak görmekten kurtarılması gerekmektedir. Türkiye'de yaşanan bütün sorunların Kürt Milletinin sorununun varlığından doğduğu ve beslendiği gerçeği bütün çıplaklığıyla Türk kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Türkiye'de yaşanan işsizlik, yolsuzluk, şiddet ve geri kalmışlığın Kürt sorununun çözümünün ertelenmesinden kaynaklandığı gerçeği Türk halkının idrak sınırlarına çekilmelidir. Türkiye'de yaşanan antidemokratik uygulamaların ve insan hakları ihlallerinin, Kürt sorununun çözümü noktasında gösterilen dirençten kaynaklandığı Kürtler kadar Türklere de anlatmak ve Kürt sorununun çözümünden bu ulusların geleceği namına sağlanacak faydayı somut olarak bir öğretiye dönüştürmek gerekmektedir. Eğer işsizliğin, fakirliğin geri kalmışlığın, horlanmanın, ezilmenin, inançlardan dolayı dışlanmanın ortadan kalkması isteniyorsa Kürtler kadar Türklerin de Kürt sorununa çözüm noktasında destek sunması gerektiği Kürt ve Türk halklarına anlatılması gerekmektedir.

5-Kürt ulusal muhalefetinin bugüne kadar uygulaya geldiği eylemlilik tarzı aşama kat edememiştir ve tarzın eski ve eksikliği sistemin aşinalığından dolayı, sistem açısından üstesinden gelinebilirlik arz etmektedir.Ve ürküntü yaratmaktan işleyişi sekteye uğratmaktan uzaktır. Eylemlilik tarzı açısından farklılaşmak gerekmektedir. Medeni dünyanın ve dünyadaki yerleşik yargıların tolere edebileceği, haklılığın vurgusunda yarar sağlayacak ulusal düzeyde ve uluslar arası düzeyde bir desteği peşi sıra getirecek kitlesel eylemlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Elbette ki kırıp dökmekten şiddet içermeyen her türlü eylem kendi çapında anlamlıdır.Ancak mücadelelerin aşamalarıyla orantılı bir eylemliliğin benimsenmesi çok önem arz etmektedir. Örneğin dili yasaklanan on milyonlarca insan işi ne olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun dili için bir gün konuşmama eylemini gerçekleştiğini düşünün. Bunun getireceği ses ve dünyada bir ilk olmanın beraberinde getireceği sempati dalgası ne kadar yarar sağlar. Evet ölüm orucu değil konuşmama orucu. Yada herhangi bir şiddete yönelmeden milyonlarca insanın ülkenin ana yollarında oturduğunu düşünün. Ya da Kürtlerden toplanan paralarla Kürtler üzerinde yürütülen bir savaşa finansman olmamak için milyonların vergi vermekten imtina ettiğini düşünün. Bütün okulların bir haftalığına boykot edildiğini. Bir Cuma hutbesinin bütün Kürdistan'da dilimi istiyorum diye iptal edildiğini düşünün. Bunların getireceği fayda elbetteki şiddet içeren eylemliklerden çok daha fazladır. Bu ve buna benzer yığınla eylem geliştirilerek sistemin direnci kırılabilir. Kürt muhalefetinin bir kısmının kırıp dökme bir kısmının da kapalı salon toplantılarının ötesine geçmeli, şiddet içermeyen eylemliklerle aşama kat etmeye çalışılmalıdır.

6-Gelişmiş dünyayla ilişkilere önem verilmelidir. Uluslararası ilişkilerden doğan konjonktürel imkanlardan istifade için yeniden örgütlenmeler gerçekleştirilmeli ve uluslar arası dengeler gözetilerek anlamlı adımlar atmaya çalışılmalıdır. Dünyanın egemen güçleriyle çatışma donkişotluğunun Kürt ulusal mücadelesine zarar verdiğini görmemek mümkün mü dür? Kürt milletinin kendi coğrafyasında kendi kendini yönetme ve idare etme hakkının uluslararası teşkilatlarının gündemine taşınması konusu hassasiyetle icra edilmelidir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği v.s nezdinde Kürt ve Kürdistan sorunu konusunda çalışmalar yürütülmelidir.

Her Millet gibi Kürtlerin de en kutsal saydığı ulusal varlığın ve milli kimliğin temeli olan ana dilin, milli tarihin ve Kürt coğrafyasının tanınması gerektiği yerde, ülkedeki 30 milyon Kürt nüfusunun ve coğrafyası Kürdistan'ın üzerinde oynanan ve oluşturulan sinsi, çirkin senaryolar karşısında Kürt siyasetçileri, aydınları grup ve partileri siyasi meşru zeminde temsiliyet görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidirler.

Kürt milletinin haklarının teslimi, yüz yıllarca Kürt milletini ret ve inkar eden asimlasyoncu kurucu iktidarın insafına bırakılmamalı.Yıllarca sisteme manevra imkanı sağlayan bu dağınıklıktan ve her gün siyasetimizde ne istendiği belirsiz yaklaşımlardan kendimizi kurtarmalıyız. Kendi eksik ve yanlışlarımızla yüzleşme basiretini göstermeliyiz, doğruları cesaretle savunmalıyız. Türkiye'de, Kürtler kendi adına kurulması gereken legal Kürt partisini kuramama ürkekliğinden kurtulmalıdır.Uluslararası düzeyde ilkeli ve vazgeçilmez Kürt milletinin meşru haklarının savunuculuğunu yapmak, uluslararası gündeme taşımak, dünyada her milletin sahip olduğu haklardan Kürt milletinin de kendi coğrafyasında kendi kendini yönetme ve idare etme hakkı olduğunu taraflara açıkça belirtmeliyiz.

Ahmet ACAR
08/07/2008

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.