Belkide PKK tarihinde ilk kez beş kişi illegal olarak, A. Öcalan çizgisine karşı bir araya geleceğiz.
1980 öncesi karşı çıkanların, kişi yada grup olarak nasıl bir taktik izledikleri konusunda net bilgilere
sahip değilim. 1980 sonrası ise, karşı çıkışlar açık ve legal bir düzeyde oluyor. Semir'in karşı çıkışı,
PKK içindeyken eleştirilerle başlıyor, ayrılmalar sonra oluyor. Bizim açık eleştirilerle başlama şansı-
mız yok. Anında yok edilme anlamına gelir. Onun için gizli örgütlenme ve güçlendikten sonra karşı
koymak gerekiyor.
Abi'yle tekrar Köln'de bir restauranta buluştuk. Hazırlıklıydım, bu kez konuşmak için. Bir gün önce
yarın konuşuruz diyerek ayrılmıştık. Düşünce ve eleştirilerinde haklısın, tepkilerde var. Ancak ör-
gütlü bir güce dönüşürmü? bilemiyorum, endişelerim var dedim. Bir gün önceki buluşmamızda hiç
konuşmamıştım. Cevabım Abi'nin hoşuna gitmişti. Yani benim de rahatsız olduğumu, mevcut çizgiye
tepki duyduğumu anlamıştı. Daha rahat konuşmaya ve tartışmaya başladık. Abi; 'Ben dedi O'nu
(A. Öcalan için) ikinci kez gördüm. Birincisi, Diyarbakır' dan ayrılıp Suriye'ye geçerken gördüm, o
zaman hiç bir şey anlayamadım. Zaten o dönem seroklukta yoktu. Ancak ikinci görüşmemde; (M. A.
Birant'la olan görüşme dönemi) ne mal olduğunu çok iyi anladım. Onun nasıl biri olduğunu bütün
PKK' lilere ve kürtlere anlatacağım. Ne pahasına olursa olsun ben bunu yapacağım' dedi. Abi'nin
bu kararlı tutumu banada güç veriyordu. Sen bilirsin Abi dedim, bazı hazırlıklar içindeğiz, diyerek,
yapacağımız toplantıdan bahsetmedim. Ayrılmadan, Abi kendine dikkat et, ben görevli olduğum
sürece Sen'i korumaya çalışırım, ne kadar başarılı olurum bilemem. Benim de ne olacağım belli
değil, kendini koru hiç olmazsa güvenmediğin insanlarla konuşma. Ayrıldık, bir gün sonra Basel'e
gidecekti. Dikkat çeker diye tekrar görüşmek istemedim. Bir daha görüşüp-görüşmeyeceğimizide
bilemiyorum. Olaylar olacak herbirimizin sonu ne olacak kestirmek oldukça güç.
Abi önüne bir hedef koymuştu, bunu bireysel olarak yapıyordu. A. Öcalan'ın karşı devrimci çizgi-
sini deşifre etmek, PKK ve kitlesini müdahale etmeye zorlamaktı. Ben zannettim sadece benle
konuşmuş, sonra anladım ilk geldiği günden beri çok açık bir şekilde, kiminle görüşme imkanı
bulmuşsa düşüncelerini açıklamış. Ama ilginçtir hiç kimse tepki göstermiyor ve çoğunluk hep
onaylıyor. Kimsede kimseye bir şey anlatmıyor.
PKK için de, ve de dışında, hemde PKK ve kitlesine karşı, A. Öcalan çizgisini eleştirecek, ikinci
bir insan yok. Abi bunu nasıl yapıyor? ve hiç kimse tepki göstermiyor. Oysa bir M.K üyesi, hatta
bir Parti kurucusu olsa dahi, anında yok edilirdi. 1982 Diyarbakır zindan direnişi Kürt halkını derinden
etkilemiş ve PKK'de bu direnişe dayanarak gelişiyordu. H. Yıldırım adı, bu direnişle Kürt ve Dünya
kamuoyuna duyuldu. Bu nedenle Parti (PKK) ya partiler üstü bir konumdaydı. Halkın içinde haklı
olarak gelişen bu durum, Abi'yide güçlü kılıyordu. O'da bu gücünün ve etkisinin olduğunu biliyordu.
Tüm bunlarıda hesaplayarak, 12 Eylül faşizmine nasıl tavır aldıysa, A. Öcalan çizgisine karşıda
tavır aldı.
Biz ise grup olarak, örgütsel ve sonuç getirecek illegal bir çalışmanın ön hazırlıkları içindeğiz. Ge-
len tepkilerden dolayı, bu dönem sorumlu olarak, görev üstlenen kişileri, örgütte (PKK) bilinen isim-
leriyle, (ki bu isimler deşifre olmuş isimlerdir) belirteceğim. Daha ön ce bahsettiğim C, Cuma'dır;
Avrupa Örgüt Merkezine en son alınandır. Nadire Avrupa Merkez üyesi ve Hollanda sorumlusudur.
Y, Yılmaz'dır; Kurdıstan Komite sorumlularındandır. O, Osman'dır; Hollanda faaliyetlerinde, Nadire'-
nin yardımcısıdır. Cuma hariç hepimiz, Bekaa'yı ve A. Öcalan'ı yakında tanımışız,olup bitenlerden
yeterincede haberdarız.
Cuma beni aradı, görüştük. Aachen'da (Köln yakınlarında) yer ayarladığını ve yarın diğer arkadaş-
larla bir araya gelebileceğimizi belirtti. Ertesi gün üç arkadaş Hollanda'dan, Benle Cuma'da Köln'den
hareket ederek, öğlen saatlerinde Aachen'da bir evde buluştuk. Ev sahipleri yoktu. Bu farklı bir
buluşmaydı. Sevinç, tetirginlik,şüphe ve korku herşey iç içeydi. Bu sistemde her şey mümkün!!!
Beş kişiden biri, oyuncu olabilir ve ansızın diğerlerini halledebilir. Bunun bir garantisi yok. Herkes
bunun farkında. Dönüşü devamından zor olan bir yoldayız.
Dikkatli ve sakin bir selamlaşmadan sonra anlamlı bakışlarla bir birimizi izliyoruz. Kolaymı neyin
nerden geleceği belli olmayan bir ortamda, ciddi kararlar alma. Bir iki dakika sessizlik oldu. Dikkat-
lerin bana yoğunlaştığını fark ettim. Öyle ya birinci derece sorumlu benim. Belki onlarda benim
tuzağıma düştüklerini, düşünmüş olabilirler. Hepimiz birbirimizi tanıyoruz, bu tanıma yetmiyor. Bu
kez amaç farklıdır.
Sessizliği bozmam gerekiyor, inançlı ve kararlı konuşmalıyım. Başladım; Bir araya gelme nedenimiz
hepinizce biliniyor. Uzun konuşmalar yapmadan yana değilim, görüşlerimizi belirtip kararlar alacağız.
Parti içindeki sorunlara değindim; Semir'den, Dilaver Yıldırım'a kadar ve son olarak M. A. Birant'la
olan görüşmelere değindikten sonra, A. Öcalan çizgisinin karşı devrimci olduğunu ve buna karşı
devrimci çizginin geliştirilmesi gereği üzerine durdum. Kısa ve öz olarak arkadaşlarda görüşlerini
belirttiler. Düşünce birliği sağlanmıştı. Kuşku ve şüphelerde gitmiş gibiydi. Hafiften gülümsemeler
ve tebesümler başlamıştı.
Sıra kararlara gelmişti, ne yapacağız ve nerden başlayacağız? Gruptaki arkadaşların bu yönlü
tecrübeleri yoktu. Ben farklıda olsa 1981'de G. Kürdistan'da benzer olaylar yaşamıştım. Arka-
daşlara göre biraz tecrübeli sayılırdım. Kimseden bir öneri gelmeyince ne yapmamız gerektiğini
açıklamaya başladım; yazı ve bildirilerle yapacağımız bir şey yok, bu sistemde haklı olmak hiç
bir anlam ifade etmez. Güçlü olmak gerekiyor. Bunun içinde örgütlü olmak ve bir çok olanağa
sahip olmak gerekiyor. Faaliyetlerimizi bir dönem gizli yürüteceğiz. Kendimize güvendiğimiz ve
güçlü olarak gördüğümüz zaman açıktan kitle toplantılarına başlayacağız. İçimizde PKK genel
yapısı tarafından tanınan biri yok, bu bir dezavantaj. Sadece tanınan iki kişi var; Ömer (Haydar
Altun) ve Mahir (Numan Uçar) Ömer Paris'te, Mahir İsviçre sorumlusu ve Avrupa Merkez üyesi.
En az birisini kazanmamız gerekiyor. Bunu deniyeceğiz.
Yapmamız gerekenleri belirtiyorum; Almanya ve Hollanda'da tüm araç ve gereçler bölgelerden
toplanacak en emin yerlerde muhafaza edilecektir. Bütün bölgelerdeki paralarda toplanacak
aynı şekilde muhafaza edilecektir. Ana arşifin yeri değiştirilecek çok emin ve güvenilir bir yere
taşınacak. Bölgelerden tepki gelirse Başkan'ın emridir denilecek.
Gizlilik esas alınacak ve önce kadrolar arasında örgütleneceğiz, sonra kitleye açılacağız. Arkadaş-
larda görüşlerime kadıldılar ve karar birliği de netleşmişti. Ayrılmadan kısa aralıklarla tekrar toplanma
ve durum değerlendirmesi yapma kararıda aldık. Onlar Hollanda'ya Ben ve Cuma'da Köln'e döndük.
Ertesi gün hemen Cuma'yla birlikte kiraladığımız bir kamyonetle ana arşifin yerini değiştirdik ve
bir iki gün içinde bütün Almanya'daki araç gereç ve paraları topladık ve emin olduğumuz yerlerde
korumaya aldık. Hollanda'dan haber geldi; onlarda ayni şekilde ve hızla tüm araç gereç ve paraları
denetimlerine almışlar. Hızlı başladık, herkes ışık hızıyla çalışıyor. Bu birazda can pazarı, yorulmak
ve durmak ölümdür.
Beş kişi birden değişik alanlarda, kadrolara yönelik çalışmaya başladık ve sürekli irtibat halindeyiz.
Haberler hep olumlu geliyor, hangi kadroya açılmışlarsa hep olumlu tepki alınıyor. Bu durum bizi
coşturuyor ve güçlendiriyordu. Cuma'ylada kendi aramızda görev bölümü yaprık. Hangi bölge
sorumlusu ve kadroyla kim konuşacak. Ağırlıklı çalışmamızı Köln ve çevresinde yoğunlaştıracağız.
02.04.09
devam edecek