Sevgili yoldaşım Mirza'nın değerli babası Süleyman amcayı kaybettik demeye dilim varmıyor. Onu da tıpkı diğer sevdiklerimiz gibi ebedi ikametgahına uğurladık.
Ölüm soğuk bir kelime. Paristeki iki hocanın iki dakika arayla telefon edip haber verdiklerinde beni alıp geçmişe götürdü.
12 Eylül 1980 öncesiydi. Yoğun bir çalışmanın içindeydik. Küdrlerin yoğunluklu olduğu bir atölyedeki işçileri örgütlemiştik. Sigortalı ve sendikalaştırmak istiyorduk. İşverenin farkına varmasıyla işçileri işten atmaya başladı. Tabi işçiler buna alternatif olarak grevi başlattı. İş mahkemeye kadar vardı. Bir avukata ihtiyaç duyuldu.
Soluğu Süleyman amcanın bürosunda aldım. Randevu almamıştım. Sekretere avukatla görüşmem gerektiğini söyledim. Meşkul desede ben direttim. O sırada Süleyman amca salonu çıkıp tartışmamıza şahit olunca mesele ne diye müdahale etti.
O zamana kadar beni tanımıyordu.
Mirza'nın arkadaşıyım, size bir işim düştü diye kendimi tanıtım. Gülümsemesini yüzüne yayarak içeri buyur dedi. İki de çay söyledi.
Kendisine durumu anlattım. Ama sana verecek paramız yok dedim. Kahkahayı patlattı. Öğlum siz para istemeyinde ben sizden istemem. Karşılıklı güldük.
Davaya girdi. Kazandık. İşçilerin işten atılmasını önlediği gibi, hem sigortalı, hem sendikalaştırdık.
Bir daha da Süleyman amcayı görmedim. Taki 2008 yılında Cenevre'de sevgili Rezan'ın döğününe kadar.
Son kez orada gördüm. Elini öpmek istedim, bırakmadı. Sarılmayı tercih etti.
Epey yaşlanmıştı, ama dinçti. Belki de öyle görünmek istiyordu. Aslında hastaymış. Ama sevdiklerine sezdirmemeye çalışıyormuş.
Gör saçları olduğu gibi kalsada tek bir siyah tel kalmamıştı. Yüz hatlarında yaşın verdiği derin izler yanyana dizilmişti. Ama yakışıklığında bir şey kaybetmemişti.
Düğün süresince imkan dahilinde sohbet ettik.
Almanya'ya döndükten bir süre sonra hastalığının epey ilerlediğini öğrenebildim. Yolcuydu o artık.
Bekliyorduk.
İnsan bunu bilsede tanıdığı, sevdiği, saydığı birisini kaybetmeyi kabullenmesi zor.
Ölüm bu. Çaresi yok. Kabullenmekten başka.
Ruhu şad olsun. Toprağı bol olsun.
Mirza ve Nuruxan'ı sağmacılar cezaevinde ziyaret ettiğimde tanıştığım sevgili eşi teyzemin, Mirza, Çeto, Nuruxan, Rezan ve tüm sevenlerinin başı sağolsun diyor, acılarını paylaşıyorum.
24 Ocak 2010
Re: Süleyman Amcanın Ardında