Türkçesi
SEROK Û ÎNSAN'in Türkçeye çevrilmiş önsöz
Rewşen Yayınları 1996
Aşağıda okuyacağınız yazı Dilbixwîn Dara'nın 1996 yılında Rewşen yayınları tarafından yayınlanan SEROK Û ÎNSAN isimli kitabına Yaşar KAYA tarafından yazılmış "Önsöz"dür.
Birkaç Söz
Bu yazı bir önsöz değildir. Bazı şeyler vardır, denenemez.
Ağrı dağı yerinden oynatılamaz. Van gölü kurutulamaz. Süphan dağı karsız bırakılamaz.
Güneşin ısısı engellenemez... ve Hz. İbrahim'in Urfa'da yakıldığı ateş söndürülemez.
Bu sebeple inanıyorum ki, ileride Abdullah Öcalan hakkında birçok yazı yazılacaktır, bu şüphesiz ve kesindir.
Diyebilrim ki sayın Öcalan hakkında bugüne kadar yazılmış olan yazılar onun çalışmalarına, yaşamına ve aksîyonuna cevap olamadılar.
Onun yaşamı, çalışmaları ve görüşleri dünyayı ağır bir şaşkınlığa uğratmıştır.
Sayın Öcalan sadece Kürdistan halkı için çalışmamaktadır. Kürdistan devrimi sadece Kürt halkının devrimi değildir.
O bütün ortadoğu halklarının ve ve bütün insanlığın devrimdir, Öcalan bunu açikça söylemektedir. Sayın Öcalanın yürüyüşü insani bir yürüyüştür, tarihi bir yürüyüştür, kültürel ve sanatsal bir yürüyüştür. (*) O insanın çekiç ve örsü, demir ve ateşi, toprağı... insanın havasıdır.(*)
İnsanıyorum ki insansız yaşayamaz. Kürt halkı önceleri köle ve esir idi. Çok perişan ve dilini kullanamaz halde idi. Kürt insanı ölü bir insandı. Bugün Kürt halkı yüksek bir yerde. İsyan ve devrim bu halk için ekmek ve su gibi olmuştur, ona yaşam olmuştur. Soralım, bu ilerleme ve değişim nasıl oldu? Bu halk ölümden nasıl uyandı? Bu soruların cevapları sayın öcalanın şahsında bulunur.
Şunu söyleyeyim; (**)" Ne kadar yere düşmüş ve yıkık mezar taşı varsa, kendi kendilerine yeniden ayağa kalkmışlardır." Bu kalkış/diriliş nasıl oldu ? (**)Biz Kürtlerdeki acı ve hastalıklar nasıl iyileştiler.Duru su çeşmeleri nasıl patladı, hayır ve iylikler nasıl doldu dünyamıza? Zavallı ve düşürülmüş halkımız nasıl ayaklandı ve yaşamın sahibi oldu ?
Herşeyden önce sayın Öcalan bu yaraları ve dertleri gördü, onları gözlerimizin şnüne serdi ve ve bizde onları tanıdık. Ve sonra da bize arkadaşlar hastalık budur dedi. Eğer isterseniz ölüme hepberaber gidelim ama yok eğer hoşlanmıyorsanız da gelin bu hastalığı hep beraber iyileştirelim. Herşeyden önce Kürt şahsiyetini değiştirelim, çünkü Kürt şahsiyeti ölü bir beden gibidir ve eğer ilaçalmaz/iyileştirmezsek kurtlanacaktır, irinlenecektir.
Gelin hep beraber bu bedeni canlandıralım. Kürt şahsiyetini değiştirmeyene kadar yeni bir şashiyet elde edemez ve hiçbir zaman birşey yapamayız. Şimdi köylü, işçi, çiftçi, işveren, zengin, aydın, bilen ve bilmeyen... herkes onun söylem ve görüşleri ile uyandılar. Aşiret mensupluğu, ağalık, kölelik, ailecilik(?* malbatî), zulüm ve zor içimizden kalktı.
O yiğit, halkımıza birlik, kardeşlik, yurtseverlik ve fedakarlığı çok iyi öğretti. O değerli adam, bize yeni bir yaşam getirdi. Hiçbir devrim, "Kadını" Kürdistan devrimi kadar özgürlerştirmedi. Kim çıkarabildi o kadar kadını, dağlara? Kim o kadar çok kadını devrimcileştirebildi, gerilla yaptı? İnsanımızın ruhunun esir ve korkak olduğu bilinir.Kürdistan halkı özellikle şu son yirmi yılda "Ülke"nin ne demek olduğunu iyi öğrendi. Yurtseverlik nedir? Savaş nedir? Onurlu bir yaşam nasıldır? Ondan, çok iyi öğrendi.
Biz Kürtler ve Kürdistanın durumu diğer halk ve ülkelerin durumu gibi değildir. Ülkemizde ölüm vardı. Düşman ve sömürgeciler bizi mezara koyup üzerimize beton dökmek istyorlardı. Şimdi ne görüyoruz? Halkımız ölümün kıyısından dirildi/ayağa kalktı. Örgütü oldu, partisi oldu, lideri oldu. Şimdi bu halkın sesi tüm dünyaya gidiyor.
Bu değişim kolay birşey değildir. Bazı okyanuslarda adına "Aysberg" denen buzdağları vardır. Bazı gemiler vardır, "Transatlantik" diye adlandırılır, yani okyunasları aşabilen gemiler. Böyledir; sayın Öcalan, Aysberg gibi bir yük almış omuzlarına. Yirmi yılda, birkaç/birçok?(*bi çend) Kürt insan ile görüştü, ruhlarını, yüreklerini, merhamet ve yurtseverliklerini, devrimcilik ve direngenliklerini keşfetti.
Öcalan, bir ağaç ve kürek ustası değildir, bir duvar ustası değildir, o insan ruhunun ustasıdır. O Kürt halkından yeni bir insan yarattı. Bu kolay bir iş değildir. O, uzun yolun sabrı, merhametli, lider ve yeni bir yaşamın filozofudur. O; Kürt insanının yürek ve beyin rönesansını gerçekleştirdi. Biz bugün onurluyuz. Özgürlüğe yürüyoruz. Bugün biz, aydınlığa doğru gidiyoruz. Ama, o kendisi de büyük adımları ile hepimizin önündedir.
Dilbixwîn Dara arkadaşımız bu kitapta sayın Öcalan'ın yaşamından tutunda sevgi ile ilgili görüşlerine kadar birçok görüş ve söylemlerini önümüze seriyor. Zor ve zahmetli bir yaşam, ülkeden çıkış, bir partinin yoktan varedilmesi, edebiyat ve yazarlık üzerine görüş, kürtlerin aydınlığı... ve insanlarımızın merak ettiği diğer birçok şeyi uzun uzadıya, Ankara'dan Lübnan'a kadar, bizim için değeri biçilmez bir seyahate dönüştürüyor.
Ben bu çalışmayı kutluyorum.
09 Kasım 1996
Yaşar Kaya“
Çevirmenin Notu :
* - Çakûç û Oresê wî, hesin û agirê wî însanî, axa wî.... hewa însan e.
** - “Çiqas kevirên meqberan hene û di nav mezelan de ketine erdê, bi xwe dîsa rabûne ser piyan“ Ev rabûn çawa çêbûn?
Re: SEROK Û ÎNSAN isimli kitaba Yaşar KAYA önsöz yazdığından bu