[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6145]Burada sözü Urfalı Mateos'a bırakalım.
“Bunların   hakimiyetleri zamanında,   İran'ın   zalim ve  menfur  müstebidi  ve  müslümanların    başemiri  olan  Mamlan  asker  toplayıp, kana susamış  bir ejder gibi   hıristiyanlara  karşı  yürüdü  ve her  yeri    mahvetmeye  niyet etti.
Mamlan   muazzam bir  ordu ile   beraber   yürüyüp dağ ve ovaları   askerle  doldurdu.  Yeryüzü  bu  zalimin  korkusundan  sarsıldı.  O,   bir çok   yerleri  kılıç ve ateşle  esaret altına aldı ve  kiliseleri  yaktı.  O,   böylelikle    buraları   Allah'ın  takdisinden    mahrum etti  ve  cenabı  Hakk'a    küfretmiş  oldu.  Bu merhametsiz  canavarın  korkusuna  kapılan   hıristiyanların   dücar  oldukları  katliamı   tasvir etmek   imkan haricindedir.  Çünkü,    onun  zehirle  dolu  öfkesi, acı bir gazab   gibi  hıristiyanlar  üzerine  döküldü.  O,   bu muazzam    ordu ile   beraber   Gürcü Prensi  Küropalat  Davit'in   memleketi  olan    Apahunik   eyaletine geldi.  O,  dindar ve aziz  bir adam olan bu prense   tehdit  dolu  bir mektup yazarak  ’ Kimse  seni aldatmasın,  ey menfur  ve ihtiyarlıkta  çürümüş  bir adam olan Davit!!    On  yıllık  vergi ile beraber  rehine olarak zadegânın   oğullarını  ve itaat   ettiğine dair    bir yazıyı  bana  göndermesen,  bütün kuvvetimle  üzerine   geleceğim.  O zaman   seni benim  elimden kim kurtarabilecektir? Çünkü,   ey menfur  ihtiyar, seni   en ağır   ızdıraplara  maruz  kılacağım' dedi.  O, bu suretle, onun  üzerine  şiddetli  tehditler  savuruyordu.
Davit  zalim Mamlan'ın   mektubunu  okuyunca,  bu acı  sözlerden    müteessir  oldu ve mektubu  yere attı.  Ağlıyarak   Allah'a  niyaz  eyleyip  ’Ey  Allahım    kuvvetini     ortaya çıkar  ve  Rafsak  ile  Asurya'nın   menfur hükümdarı     Senekerim'e  yapmış  olduğunu hatırla, çünkü, o da  aynı sözleri sarfetmişti.  Ey  Allahım   Hazreti  İsa,    sana  inanlardan  yüz çevirme' diye  dua  etti“
Urafalı  Mateos       hikayesinin devamında   Gürcü  ve Ermeni  güçlerinin    Mamlan'ın  200,000  kişilik  ordusunu yenilgiye  uğratıklarını,  “Mamlan'ın eşini  esir adıklarını...........  bir çok esirle  çok miktarda    altın, gümüş   ganimet  elde ettiklerini,  Zalim  Mamlan'ın   mahçup  bir şekilde   kendi memleketine  geri döndüğünü“    yazıyor. ( Urfalı Mateos, Vekayiname, sayfa 37-39)
Her  ne  kadar     yazar     Mamlan'ın  güçlerini   200.000    diyerek    abartıyorsa da,   Revadi  Kürd  Devletinin      Malazgirt'te   Kürdlere  karşı   yapılan  kıyıma   ve  Malazgirt Camisinin  yakılmasına  tepki  gösterdiği ve  büyük bir   askeri güç ile    bölgeye   girdiği   tarihsel  bir  gerçektir.  Fakat,   Mamlan'ın  bölgeye   girişi tarih   hakkında  farklı  versiyonlar  mevcuttur.  Bazı  tarihçiler  Mamlan'ın  defalarca   bölgeye girdiği söyleniyor.
M. Brosset'in    1858   yılında  St. Petersbourg'ta  çevirisini  bastırdığı “ Histoire  de  la Georgie“  adlı   eserdede    Mamlan'ın   Malazgirt'ten dolayı      Ermeni ve Gürcülere  savaş   ilan ettiğini  yazıyor.  
M.Brosset: “Apelhaci'nin oğlu Aderbeycan Emiri, Mamlan yada Mamlun Malazgirt olayını duyunca hiddetlendi ve muazam bir ordu toplıyarak ateş ve kan ile Apahunik'e girdi“ diye yazıyor. (M.Brosset, age sayfa 181)
Fakat, M.Brosset Ermeni tarihçi Asolik'e dayanak Mamlan'ın ordusunun “100.000 savaşçı cıvarında“ olduğunu yazıyor. Asolik tarih kitabını “990 ile 1020 yılları arasında yazıyor. Urfalı Mateos ise 1136 yılında yaşama veda ediyor“( René Grousset, Histoire de L'Armenie, sayfa 525, Payot, Paris)
Buradada görüldüğü gibi Asolik yaşanan bu olaylar ve savaşlar esnasında hâlâ yaşıyordu.
M.Brosset Asolik'e dayanarak Mamlan'ın 100 bin kişi ile bölgeye girişini Gürcü ve Ermenilerin ortak bir şekilde Xelat'ı(Ahlat) kuşatma altına almalarından sonra gündeme geldiğini yazıyor. Bilindiği gibi Merwani Kürd devleti kurulduğu zaman, Malazgirt ve Xelat gibi şehirlerde onların denetimi altındaydı. Merwanî devletinin kurucusu Mîr Bad yada Baz Musul'da öldürüldükten sonra Ermeni ve Gürcü güçleri Malazgirt'i ele geçirmişlerdi. Daha sonra Xelat'ı denetim altına almak istediler. O dönemler Asolik'ten aktardığına göre “Bad'ın kız kardeşinin oğlu Xelat Emiri“ydi.(M.Brosset, age sayfa 182)
Brosset o dönem Xelat Emiri Apumsar olduğunu ve onun Bad'ın kız kardeşi Mrovan'ın değil başka bir kız kardeşinin oğlu olduğunu yazıyor.(age, 182)
Sonuç olarak Ermeni ve Gürcü güçleri Xelatı ele geçirmek için kuşatıyorlar. Fakat, Ermeni ve Gürcü güçleri arasında sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor ve bu arada büyük bir yenilgi alıyorlar.
Sözü Aslolik'e bırakalım .. Asolik : “ Fakat Tanrı onları cezalandırdı. Mrovan'ın oğlunun yerine, - bu kardeşinin Emiri oldu- Bad'ın başka bir kız kardeşinin oğlu ve Amit Emiri bunlara karşı yürüdü. 998 Noel'inde kanlı bir savaş oldu. Taik'in cesur savaşçıları bir çok dinsizi yaraladılar ve kamplarına geri döndüler. Fakat bir sonraki gece Gürcüler Allah'ın gazabına uğradılar. Bir terör paniği baş gösterdi, savaşmadan kaçmaya başladılar, müslümanlar ve Xelat halkı tarafından takibe uğradılar. Bir çokları bu yenilgiden sonra öldürüldüler. Bu arada Tornic'in oğlu Bagrat- Magistros, Prenslerin Prensi Baguran ve daha bir çokları esir düştüler“ diye yazıyor.(M.Brosset, age sayfa 182)
Bir  çok  tarihçi,   Urfalı  Mateos'un   “Müslümanların  Baş Emiri“
dediği  Mamlan'ın  Ermeni ve Gürcü güçlerine karşı  en az   3  defa  savaşa  girdiğini yazıyor.
11.yüzyılda yaşamış ve 1056 yılında Revadilerin başkenti Tebriz'e de uğrayan Nasir-i Xusrew Sefername'sinde Rewadi Kürd Mirleri hakkında şöyle diyor: “Tebriz şehrine vardım. O gün eski aylardan şehriverin beşiydi. O şehir Azerbeycan ülkesinin merkezidir. Mamur bir şehirdir. Uzunluğunu ve enliğini adım adım ölçtüm, her ikiside bin dört yüz adım geldi. Azerbeycan vilayeti Padişahını hutbede böyle anıyorlardı: El emir-ül ecell seyf-üd devleti ve şeref-ül mille Ebu Mansur Vehsudan İbni Muhamed mevla Emir-ül mü'minin.“ (Nasir-i Xusrew, Sefername, Milli Eğitim Basımevi, 1967 İstanbul, sayfa 9)
Bilindiği gibi Vehsudan Mîr Mamlan'ın ailesinden geliyor.. Cuma hutbesi onun adına okunuyordu. O dönemlerde hutbe olayı devlet olmanın ve bağımsız olmanın şartlarından biriydi.
Nasir-i Xusrew Tebriz'de olduğu zaman meşhur Kürd asılı şair Qetrani Tebriz'i ile karşılaşıyor. Bilindiği gibi Qetrani Tebrizi hem Şeddadi ve hem de Revadi Kürd devletlerinin Mirleri hakkında bir şiir ve methiyeler yazmıştır. Nasir-i Xusrewi Qetran için “ Tebriz'de Qetran adlı bir şairle görüştüm. Güzel şiir söylüyordu, ama Fars dilini iyi bilmiyordu“(age, sayfa 9) diye yazıyor.
Devam edecek
Aso Zagrosi[/url]