Son yıllarda Kürdistan'ın farklı parçalarında "Ulusal Kongre" ve "Kürdistan Kongresi" gibi girişimlerden söz ediliyor. Fakat bugüne kadar Kürd kamuoyunda bu konuda ciddi bir tartışma yaşanmış değildir.
Bundan dolayı biz Newroz. Com olarak farklı biçimlerde ve farklı alanlarda yıllardan beri Kürd siyasal yaşamının içinde yer alan arkadaşların "Ulusal Kongre"ye ilişkin düşüncelerini almak istiyoruz.
Aso Zagrosi: Genel olarak “Ulusal Kongre'den ne anlıyorsunuz. Başka ülkelerde yaşanan "Ulusal Kongre" tecrübeleri hakkında bize söyleyebilirsiniz?
Berzan Botî:Konuya başlarken yaptığınız, “Son yıllarda Kürdistan'ın farklı parçalarında "Ulusal Kongre" ve "Kürdistan Kongresi" gibi girişimlerden söz ediliyor. Fakat bugüne kadar Kürd kamuoyunda bu konuda ciddi bir tartışma yaşanmış değildir.” tespiti, Kürd politik çevrelerinin önemli bir eksikliğine işaret ediyor.
Ne yazık ki toplumsal/politik konular ciddi bir şekilde tartışılmadan (gündeme gelen veya birileri tarafından özellikle getirilen) ve Kürdler açısından hayati önem taşıyan konularda “taraf olmak” ve “karşı olmak” şeklinde saflar belirleniyor.
“Taraftar” anlayışı, sorunların kavramsal düzeyde tartışılmasını engelliyor; kavramsal düzeyde yapılan çok az sayıdaki tartışmalarda da, kavramların anlamı birileri tarafından keyfi olarak belirlendiği ve gerçek anlamından uzaklaştığı için yine sağlıklı bir sonuç alınamıyor.
PKK’nin Kürdistan’da “kavram katliamı” yaptığını söylemek abartı olmaz. Bu konuda en çarpıcı örnek ulus ve ulusal olana dair çelişkili tutumudur.
Bir yandan ulusal haklardan söz edilirken, diğer taraftan ulusallığın ayrılmaz parçası, hatta varlık koşulu olan tüm özellikleri ret ediliyor, aşağılanıyor…
Ulusal kongre veya ulusal konferans, ulusal cephe, ulusal güç birliği gibi kurumların tümünden, ulus olmaktan kaynaklanan hakların savunulması ve bu hakları savunan toplumun farklı kesimlerinin bir araya gelmesini; kısa ve uzun vadeli programları hayata geçirmeye çalışmalarını anlıyorum. Bu kurumlarda amacın ne olduğu ve bileşenlerinin kimler olduğu da bellidir.
Dünyada ulusal kurtuluş mücadelesi veren tüm ülkelerde benzer kurumlar (farklı isimler kullanılsa da) var olagelmiştir. Bunlar arasında ANC (Afrika Ulusal Kongresi) özgün bir yere sahiptir.
Afrika Ulusal Kongresi, 1912’de kurulmuş ve 1923’e kadar da “Güney Afrika Yerli Ulusal Kongresi” ismini kullanmış. Bu ismin kullanılması şu açıdan çok önemlidir; kongre bileşenlerinin kimler olduğunun sınırlarını çok net olarak çizmiştir. Bu isme uygun olarak, kabile şeflerini, Kilise çevrelerini, halk temsilcileri ve yerli halkın mücadelesini savunan her kesimden kişilikleri içinde barındırarak ulusal olmanın gereklerini yerine getirmiştir…
Aso Zagrosi: Tarihsel olarak Kürdlerin "Ulusal Kongre" girişimleri oldu mu? Eğer Kürdlerin böyle girişimleri olduysa bugüne kadar neden başarılı olmadı?
Berzan Botî: Farklı isimler kullanılmış olsa da, Kürdistan’da bu tür girişimler olmuştur kuşkusuz.
Başarısızlığın temel nedeni, bazı grupların kendi düşüncesine “ulusal kapsayıcı” anlamını yükleyerek dayatmacı bir anlayışı benimsemesidir. Bugün bile “Kürdistan Ulusal Kongresi” (KNK) adında bir kurum var ve bu kurum PKK’nin bir kurumu olmaktan öteye geçmemesine rağmen “bütün Kürdleri temsil” iddiasında bulunabiliyor.
Aso Zagrosi: Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede "Ulusal Kongre" ne anlama geliyor? Kürd siyasal yapıları tüm dünya halklarının sahip oldukları ulusal hakları talep etmek için bir "Ulusal Kongre" de birleşmeye hazırlar mı?
Berzan Botî: Dönem dönem Kürdistan’ın bir parçasında “ulusal birlik”, “ulusal kongre” den söz ediliyor. Aslında bu yaklaşım, bir anlamda parçalanmışlığı kabullenmek anlamına geliyor. Çünkü Kürdistan’ın tüm parçalarını kapsamayan bir kongre veya birliğe, ‘ulusal kongre’, ‘ulusal birlik’ demek olanaklı değildir.
Ulusal olandan neyin anlaşılması gerektiği net olarak ortaya konulmadan ve ulusal olanın temel ilkeleri belirlenmeden ulusal bir kongre Kürdistan’da olanaklı değildir.
Ulusal kongre, Kürdlerin ulus olmaktan kaynaklanan haklarını savunan bir kurum demektir. Ulus olmaktan kaynaklanan haklar denilince de bir tek şey anlaşılır; devletleşmek…
Kongrenin, koşullar gereği farklı ve geçici kararları, istekleri olsa da, esas amaç devletleşmek olmadıkça kongreye ulusallık atfedilemez. Bu açıdan bakıldığında, Kürdistan’da en etkili güçlerden biri olan ve devletleşmeye karşı çıkan PKK ile müttefiklerinin içinde yer almadığı; Kürdlerin devletleşme hakkını amaç edinen kesimlerin içinde yer aldığı bir ulusal kongre hedeflenmelidir. Ne yazık ki kısa sürede bunu gerçekleştirmenin olanaklı olduğunu söyleyemeyiz.
Aso Zagrosi:Kürdistan'ı işgal eden ve sömürgeleştiren ülkelerle farklı parçalardaki Kürd partilerin girdikleri ilişkilere bakıldığı zaman dünya Kürdlerinin gerçek talepleri nasıl programlaştırılabilir?
Berzan Botî: Güney Kürdistan’ın özgün koşulları, diğer parçaları da kapsayan ortak bir program geliştirmeye el vermiyor. Çünkü diğer parçaları işgal eden sömürgeci devletler onlar için artık birer “komşu”dur. Fiili olarak var olan devletleşme, bağımsızlıkla da sonuçlansa, sonuçta bu “komşu” ülkelerden bazılarının da onayını alacaktır. Bu onayı veren sömürgeci devlet, karşılığında işgal ettiği parçada kalıcı olmak ve bu işgali Kürdler vasıtasıyla meşru kılmak isteyecektir. Gelişmelere bakılırsa, Güney Kürdistan’ın bağımsızlık ilan edebileceği ve bunun TC tarafından da kabul edileceği yönünde ciddi emareler var. Böyle bir durumda TC, Kuzey’deki Kürdleri sisteme entegre etme garantisi isteyecektir ve bu istek Avrupa ile Amerika’nın da onayından geçecektir. Bu proje gerçeklik kazanırsa, Kuzey’de bireysel veya en fazla azınlık hakları çerçevesinde “Kürd sorunu” çözülmüş olacak. Güney’in bu projeye şu an için karşı olduğunu söylemek ne yazık ki zordur.
Diğer taraftan PKK, hem Kuzey’de, hem Doğu’da hem de Güney Batı’da en etkili güçlerden biri ve “Demokratik Özerklik” adı altında entegrasyonu savunuyor. Bu koşullarda ulusal içerikli bir ortak programdan söz etmek hayalcilik olur.
Ulusal içeriğe sahip ortak bir programlaştırma, Güney ve PKK dışında kalan güçler tarafından ancak geliştirilebilir şu an için. Ama ne kadar etkili olur veya etkili olabilir mi, bu ayrı bir sorun…
Aso Zagrosi: Daha somutlaştırmak gerekirse Türkiye ve İran ile ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içine giren Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi Kürdistan toprakları meselesinde Irak Araplarıyla ciddi problemleri olan Güney Kürdleri Kuzey ve Doğu Kürdistan Kürdlerinin "Ulusal Talepleri" konusunda ne önerebilirler?
Berzan Botî:Önceki sorunuza verilen cevap, bu sorunun da kısmen cevabını oluşturuyor sanırım. Güney’in şu andaki duruşunu, ‘kendi varlığını tehdit edecek girişimlerden kaçınmak’ olarak özetleyebiliriz ve bu koşullarda Kuzey ve Doğu Kürdstan için “barışçıl” mücadele yöntemlerini telkin etmekten öte ciddi bir önerisinin olabileceğini sanmıyorum.
Aso Zagrosi: Arap Kürdü, Fars Kürdü ve Türk Kürdü ya da bu devletlerin sınırlarını temel alan ve bu sınırlar çerçevesinde "Kürd Sorunu" çözmeye çalışan anlayışların hakim olduğu bir "Ulusal Kongre"ye ihtiyaç var mı? Böyle bir "Kongre" geleceğe ilişkin Kürd kuşaklarını zor durumda bırakmaz mı? Onların iradelerini ipotek altına almaz mı?
Berzan Botî:Mevcut sınırlarla sorunu olmadığını ısrarla söyleyen ve buna uygun bir program ve pratik geliştiren PKK’nin “ulusal kongre” talebi iyi niyetli olamaz. PKK’nin “ulusal kongre”de ısrarının nedeni, ulusal bir hareket olmadığının görülmesi ve ulusal olmayan çizgisinin Kürdler tarafından kabul görmesini, onaylanmasını istemesidir. Bu koşullarda yapılacak bir “ulusal kongre” de PKK’nin yer alıp ulusal zeminde meşruiyet kazanması, Lozan’ın Kürdler tarafından onaylanması veya 2. Bir Lozan’ın Kürdler eliyle hayata geçirilmesi demektir. Bu da en az birinci Lozan gibi Kürdlerin devletleşmesini bir asır belki de daha fazla bir süre geciktirmek demektir…
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre"ye ilişkin çıkan çeşitli haberlere bakıldığı zaman daha çok sömürgeci güçlere kullanılacak mücadele biçimleri ön plana çıkıyor. Siyasal hedeflerden ziyade mücadele biçimleri konusunda bazı kararlar alınırsa ve uygulamaya konulsa Kürdler arasında yeni çatışmalara neden olmaz mı?
Berzan Botî:Güney Kürdistan yönetiminde, ‘PKK silahlı mücadeleye son vermeden’ alınacak hiçbir kararın hayata geçirilemeyeceği, ayrıca kendi varlıklarının da tehdit edilmekten kurtulamayacağı anlayışı hakimdir. PKK’nin siyasi taleplerinin silahlı mücadeleyi gerektirmediği ve mücadele biçimiyle Kürdlere zarar verdiği doğrudur. Sorun, PKK’nin silahı mücadelesine karşı olmakla sınırlıysa Güney’in tutumu doğrudur ama genel olarak “silahlı mücadele dönemi bitmiştir” anlayışıyla hareket ediyorlarsa bu kabul edilebilir bir şey değildir. Sömürge bir halk için silahlı mücadele, bağımsızlık kazanılıncaya dek mücadelenin zorunlu biçimlerinden biridir.
Buna karşın PKK ve onun yörüngesindekiler de, “Ulusal kongre”nin siyasal hedeflerini konuşmaktan özellikle kaçınıyorlar. Çünkü onların siyasal hedefleri ile ulusal kongre uzlaşmaz bir karşıtlık içindeler. Bu nedenle de, hedefler tartışılmadan ve aradaki bu karşıtlık konuşulmadan “bir oldu bittiye” getirerek ulusal zeminde kendilerine bir meşruiyet kazanmak istemektedirler…
Aso Zagrosi: Türkiye'de bazı çevrelerin "Kürd Ulusal Kongresine" "pozitif" yaklaşması gibi bir izlenim var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Berzan Botî: 12 Hazian seçimleri ile birlikte PKK’nin politikalarının parçası, aklayıcısı olanlar, tıpkı PKK gibi ulusal hareket olma noktasında inandırıcılıklarını kaybettiler. Özellikle bu kesim “ulusal kongre” konusunda çok isteklidir. Bunun nedeni, PKK ile kaybettikleri meşruiyetlerini yine PKK ile kazanmak istemeleridir. Çünkü mevcut durumda, PKK’nin de içinde yer alacağı bir ulusal kongre yapıldığında, PKK politikalarının aklayıcısı olan bu kişi ve kurumlara “neden PKK’yi desteklediniz” sorusu anlamsızlaşacak ve onlar da içine düştükleri bataklıktan kurtulmuş olacaklar…
Aso Zagrosi: Eğer Güney Kürdistanlılar Kerkük, Musul, Xaniqin ve Mendeli'nin içinde yer aldığı Bağımsız Kürdistan'ı ilan ederse ve Irak Araplarıyla çatışma içine girerse diğer parçaların Kürdleri belli bir dönem "Bağımsız Güney Kürdistan" için Güneylilerin istemleri doğrultusunda hareket edebilirler mi? Buna hazırlar mı?
Berzan Botî: “Bağımsız Güney Kürdistan”, hem Bağımsız Birleşik Kürdistan için bir kapı aralayabilecek hem de Bağımsız Birleşik Kürdistan önünde bir engel teşkil edebilecek iki boyuta sahiptir.
İkincisinin, yani Birleşik Kürdistan önünde engel teşkil etmeyecek şekilde tedbirler alındığı sürece, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı tereddütsüz desteklenmelidir. Dahası, Güney Kürdlerinden hiçbir talep olmasa da, bağımsızlık ilanı söz konusu olduğunda ve bu nedenle çatışma çıktığında diğer parçalardaki Kürdler (PKK ve türevleri dışındakiler) aktif olarak olaya müdahil olacaklardır. Hatta PKK tabanından da çok sayıda savaşçı bireysel inisiyatif kullanarak veya gruplar halinde bu çatışmalarda yer alacaklardır. Kuzey Kürdistan’da PKK dışında kalan politik yapılar ciddi bir güç olmasalar da, böyle fiili durumlarda toplumlarda altta yatan potansiyel sanıldığından daha kısa sürede görünür olduğu için özellikle Kuzey Kürdlerinin çatışmalarda yer alması tahminlerin üzerinde bir katılımda olacaktır.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre" siyasal Kürd partilerinin mi Kongresidir yoksa tüm Kürdlerin mi kongresidir? Böyle bir kongre yapılsa hazırlıkları nasıl yapılabilinir? Diyaspora Kürdleri nasıl bir rol alabilir?
Berzan Botî:İlk sorunuza cevaben, Afrika Ulusal Kongresinin özgün olduğunu söylemiştim. Bu özgünlük, ulusal bir kongrenin kimlerden oluşması gerektiği noktasında da örnek alınabilir. Bildiğiniz gibi ANC, kabile şeflerinden halk temsilcilerine, Kilise çevresinden yerli halkın yerel temsilcilerine kadar çok farklı kesimleri içinde barındırıyordu.
Dolayısıyla ulusal kongre siyasi partilerle sınırlı tutulamaz. Buna karşın ulusal kongre tüm Kürdlerin de olamaz; ulusal soruna duyarlı tüm Kürdlerin kongresi demek daha doğru olur diye düşünüyorum.
Ulusal kongrenin anlamına uygun yapılabilmesinin birincil şartı, PKK ve devletleşmeye karşı çıkanların içinde yer almadığı bir hazırlık komitesinin kurulmasıdır. Bu hazırlık komitesi, Kürdlük sorunu olan herkesi kapsayacak şekilde bir temsil gücünün belirlenmesini sağlayacak çalışmaları yürütebilir.
İstisnalar dışında yurt dışında zorunlu olarak kalmak ve Kürdistan’a gelememek gibi bir sorun kalmadığını düşünüyorum. İletişim ve ulaşım olanakları da göz önüne alındığında “diaspora Kürdlerinin” kongre hazırlıklarında, ülkede yaşayanlardan farklı bir şey yapması gerekmiyor; birlikte bu işi yürütebilirler…
Aso Zagrosi: Bu kısa söyleşi için teşekkür ediyorum. Ayrıca eğer söylemek istediğiniz ek bir şeyler varsa buyurunuz.
Berzan Botî:Anlamlı çabanızdan ve bu anlamlı çabada düşüncelerimi paylaşma olanağı yarattığınızdan dolayı ben de size teşekkür ediyorum…