Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 1 July 2009

Değerli Newroz.Com ve Kürdistan Forum okuyucuları!!!

25 Temmuz tarihinde Güney Kürdistan'da halkımız seçim sandıklarına gidiyor.
Kürdistan Başkanını, Kürdistan Parlamentosu üyelerini seçecek ve Kürdistan Anayasa halk oylamasına sunulacaktır.
Biz Newroz.Com Çalışanları olarak önümüzdeki süreçte sayfalarımızda seçime katılan güçlerin düşüncelerine yer vereceğiz.

İlk adım olarak „GORAN“ Listesnin Başkanı Nawşirwan Mustafa'nın KNN televizyonuna verdiği söyleşiyi yayınlıyoruz.
Aso Zagrosi
[b]
KNN: Bugün Anayasa siyasal gündemimizde üzerine en çok konuşulan diri meselelerimizimden biridir. Sizin bu konuya ilişkin düşünceniz ne?[/b]

[b]Nawşirwan Mustafa:[/b] Kuşkusuz Anayasa tüm ülkelerde önemli bir şeydir ve yasaların anası diye adlandırılır. Tüm yasalar Anayasanın ışığı altında çıkarılır. Kürdistan Bölgesinde Anayasanın yazım talebi Raperin sonrasına kadar uzanıyor. Kürdistan Parlamentosu seçimleri yapıldığı zaman bu meselede diğer meselerin yanında gündeme geliyordu. Devrim dönemi boyunca Irak hükümeti ile yapılan görüşmelerde üzerine en çok yoğunlaşılan sorunlardan biriydi. Yani Kürdistan Hükümeti ile Bağdat Hükümeti arasındaki ilişkilerin tespit meselesiydi. O zaman Kürdistan Parlamentosu Federal yapıyı kabul ederek Kürdistan Hükümetiyle Irak Hükümeti arasında federal temelde ilişkilelerin yerleştirilmesini öngördü. Bu temel bazında Kürdistan için federal bir Anayasa'nın yazılması gerekiyordu. O dönem bir kaç hukukçu, Anayasa uzmanı ve politikacı bir Anayasa taslağını yazdılar. Hatırladığım kadarıyla eğer aranırsa Kürdistan Parlamentosunun arşivindedir. En azından bugüne kadar 3 ayrı grup tarafından 3 Anayasa taslağı hazırlanmış.... O dönemler Anayasa'yı reddediyorlardı ve yazılmasını da istemiyorlardı. Bahane olarakta Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerin sorunu getiriyor ve o bölgelerin Kürdistan dahil olmadığı, temsilcileri Kürdistan parlamentosunda yok ve referanduma katılarak „evet“ yada „hayır“ deme imkanları yok deniliyordu.

Bu bahaneler o döneme ait bahanelerdi.
Kuşkusuz arka planda siyasi bahaneler vardı. Fakat bu açık bahane olarak ileri sürüyorlardı. Şimdi de eğer o zamanın mantığı ile yaklaşılırsa, Anayasa'nın geçmemesi için aynı bahane mevcuttur. Çünkü hâlâ Kürdistan topraklarının en azından dörte biri Kürdistan Bölgesinin sınırlarının dışındadır. O bölgelerin halkı bu Anayasa'ya oy veremezler ve sürece katılamazlar. Onların Kürdistan Parlamentosunda temsilcileride yok. Ayrıca sayıları yüzbinlere varan Avrupa'ya, Amerika'ya, Avusturalya’ya ve Ortadoğu'ya yayılan Kürd diyasporasının bu Anayasa'ya oy verme imkanı yok.
Biz Anayasa'yi 3 açıdan değerleniriyoruz:
İçerik açıdan; bana göre bu Anayasa'nın içeriği çok gericidir. Anayasa'nın bu içeriği Kürdistanı geriye götürüyor. Biz demokratik bir ülke inşa etmek istiyoruz. Üzerine çalışılan bu Anayasa Kürdistan Parlamentosunu ve Eyalet Meclislerini iki kartoni ve iktidarsız kurum haline getiriyor. Buna karşılık Kürdistan Başkanı'nın yetkilerini daha çok artırıyor. Bu mantık Ortadoğudaki gelişmelerin tersidir. Ayrıca Anayasa'nın içeriği meselesinin dışında, Anayasa'yi halka sunmuyorlar. İddia ediyorlarki, iki yıl önce Anayasa'nın taslağını kamuoyuna sunmuşlar. Ben iddia ediyorum ki Parlamento üyelerinin çoğu Anayasa'nın içeriğini okumamışlar. Anayasa'yi televizyon, radio ve diğer basın ve yayın kuruluşlarında ciddi tartışmalara sunmadılar. Ayrıca Parlamento içinde Anayasa taslağını tartışmadılar.
Ayrıca atanan Anayasa Komisyonu siyasal partilerin liderliğine körükörüne bağlı..
Bazı ülkelerde yazılı Anayasa yok. Örneğin dünyanın en eski demokratik ülkelerden biri olan Britanya'nın yazılı bir Anayasası yok. Parlamento yasaları çıkarıyor ve günlük ihtiyaçlara göre değiştiriyor. Bizimkiler bir Anayasa yazdılar. Bu Anayasa'nın giriş bölümü 6 yada 7 sayfa tutuyor. Amerika dünyanın en büyük ülkelerinden biri olmasına rağmen, Anayasa'sının giriş bölümü 2 cümledir. „Biz Amerika halkı olarak karar verdik.....“ diye başlayan 1.2.3........madde olarak sürüyor. Bizimkiler hikayeyi Adem ile Hava'dan başlıyarak günümüze kadar getirmişler.
Yeniden Anayasa'nın içeriğine dönmek istiyorum. Halkımız bu Anayasa'nın içeriğini asla kabul etmemeli.. Diğer yandan bu Parlamentonun yasal süreci bitmiştir. Gerçeği söylemek gerekirse bu Parlamento bize hile yapıyor. O dönemler ben YNK Listelerinin bir bölümünün başındaydım ve YNK'nin Yüksek Seçim Kurulundaki temsilcisiydim.

[b]KNK: Afedersiniz!! „Bize hile yapıyorlar“ demenizin amacı ne?[/b]

[b]Nawşirwan Mustafa:[/b] O zaman bir Kürdistan Parlamentosunu Irak Parlamentosu ile birlikte bir yıllığına seçtik. Onlar bir yılı dört yıl yaptılar. Şimdi ise yasal süreci bitmiştir.
Hiç bir doğal afet olmadı, hiç bir iç savaş yaşanmadı, Kürdistan Bölgesi dış saldırılara da uğramadı.... Kürdistan Parlamentosu Anayasayı 2 yıl önce gündemine alıp tartışabilirdi. Kürdistan Parlamentosu seçim yasasını 2 yıl gündemine alıp çözebilirdi. Çünkü seçimlerin ne zaman olacağını biliyordu. Fakat onlar bilinçli olarak her şeyi yasal süreçlerinin bitiği döneme erteliyerek, zaman azlığı ve baskısı altında karar vermek için...
Bundan dolayı milletimiz bu Anayasa'yi reddetmelidir.
[b]
KNN: Eğer Anayasa'nın durumu buysa, eğer Parlamento'nun yasal meşruluğu yoksa niçin Anayasa'yi onaylamak istiyor?[/b]

[b]Nawşirwan Mustafa:[/b]
Gelecekteki Parlamento'da çoğunluğu elde edeceklerinden emin olmadıklarından, elerinden ne geliyorlarsa yapıyorlar. Bundan dolayı bu kalan kısa zaman içinde istedikleri farzetmeye çalışıyorlar. Bizim milletimiz bunu kabul etmemeli...

[b]KNN: Eğer seçimlerin genel durumuna geçersek, sizde biliyorsunuz ki halkın dört gözle beklediği ve üzerine çok konuşulan seçim dosyası var. Sizin seçim durumu ile ilgili görüşünüz ne?[/b]
[b]
Nawşirwan Mustafa:[/b] benim umudum o dur ki, Irak Kürdistan'ında seçim prosesi sakin, demokratik ve parlamento adayları ve listeler arasında centilmen bir hava da geçer. Eğer tüm tarafların amacı milletimize hizmet etmekse, milletimize hizmet, bölgede güvenlik ve asayışı savunaktır. Milletimize hizmet, çok renkli, çok sesli ve muhalefet imkanı olan bir Parlamento oluşturmaktır. Çünkü, dünyanın hiç bir ülkesi eğer oposizyon yoksa ben demokratik bir ülkeyim iddiasında bulunamaz. Bundan dolayı listeler arasında yarışmadan memnun olmalıyız. Listeler arasında yarış olmalı ki, en iyi insanları seçelim, listeler aarasında yarış olmalı ki en iyi programı oluşturalım. Listeler arasında yarış olmalı ki kimlerin daha çağdaş olduğu, kimlerin daha demokratik olduğunu bilelim ve Parlamento'ya girsinler. Başka bir zeminde değil..

[b]KNN: Sana göre bugün Kürdistan Bölgesinde demokratik dönüşüm tabiri çok kullanılıyor, acaba bu yeni bir model anlamına mı geliyor?[/b]

[b]Nawşirwan Mustafa:[/b] Evet.. Benim umudum o ki, seçim prosesi sakin ve demokratik bir şekilde yürüsün.. Seçim yarışına giren giren listeler temsilcilerini parlamentoya göndersinler. Kuşkusuz programları ve görüşleri farklıdır. Bu farklı programlar ve görüşler Parlamento çatısı altında yarışsınlar ki kim daha çok halkımıza hizmet ediyorsa daha fazla halkın desteğini kazansın.

[b]KNN: Geçmişte Kürd bireyinin uyanışını çok az göz önüne alındığı düşünülürse, bu sefer farklı siyasi yapılar programlar oluşturuyor ve çalışma felsefeleriyle halka gidiyorlar?
[/b]
[b]Nawşirwan Mustafa:[/b] Bana göre Kürd iktidarının üzerinden 18 yıl geçtikten sonra, evet o noktaya geldik. Şimdi program.. daha öncede bir kaç defa sözünü etmiştim Raperin'den sonra Bağdat'ta Baas rejimi iktidarda olduğundan dolayı 10 boyunca Irak Kürdistan'ında tüm siyasal güçlerin önceliği Kürdistan Hükümeti ve Kürdistan Parlamentosunu savunmaktı. Sadam rejiminin yıkılmasında sonra Kürdistan halkının önceliği Kürdlerin ulusal haklarını Irak Anayasa'sına yerleştirmekti. Şimdi ise halkın önceliği programlara bakarak kim halka daha fazla genel hizmetleri sunuyor? Nasıl sosyal adaleti yerleştirecekler? Bunlar programlardır, siyasi sloganlar değil.. Şimdi halk için önemli olan günde kaç saat elektrik olacak? Günde kaç saat içme suyu olacak? Kaç kilo metre asfalt yapıldı? Kaç tane sağlık merkezi var? Kaç tane okul binası var? Bunların hepsi siyasal programın bir parçası olarak çok çok önemliler.

[b]KNN: Yaptığınız bir söyleşide şimdiki önceliğin iç reform olduğunu söylemiştiniz?[/b]

[b]Nawşirwan Mustafa:[/b] Aktüel olan öncelik reform değil, değişimdir. Reform dönemi oldu. Şimdi öncelik değişimdir. Ülkemizin idare etme biçimini değiştirmek lazım. Değişim, kişilerin yada yüzlerin değişimi değil. Vatanımızın idare etme biçimini değiştirmek gerekir. Bizim ülkemizi şimdiye kadar politbürolar yönetiyor. Artık Parlamentonun siyasi otorite olma zamanı gelmiştir. Artık Bakanlar Kurulunun işlerine siyasi parti önderlerinin günlük olarak mudahale edildiği bir konumdan çıkarak altındaki kurumlar üzerine otoritesini tesis etmesi gerekir. Kaymakamlar, nahiye yöneticileri, valililer, belediye başkanları ve daire başkanları beceri, kabiliyet, bilgi ve uzmanlıkları temelinde işlerini yürütmeliler. Partiler onların işlerine karışmamalılar. Mahkemeler bağımsız olmalılar. Hiç bir taraf mahkemlerin işlerine karışmamalıdır. Ünversiteler bağımsız olmalıdır. Sivil toplum kurumları, kendilerinin temsil ettikleri toplum katmanlarına hizmet etmeleri için partilerin himayesi altından çıkartılmalıdır. Parti yöneticileri piyasaya ve sermaye dolaşımına mudahale etmemeliler. Bu tip şeyler şimdi halkın istemleri olmuş durumdadır. Bunlar ın hepsi siyasi programdır. Bunların hangi kişi ve parti tarafından yapıldığı önemli değil. Her kim bunları yaparsa halk onu destekler.

[b]KNN: Size göre bu halkın talebi haline gelmiş mi?
Nawşirwan Mustafa: bana göre kitlelerin talebi haline gelmiştir.
[/b]
[b]KNN: Farklı listelerin bu seçimlere katılmaları sebebiyle, bu seçimlere bir çeşit farklılık getirecektir. Eğer seçimler demokratik bir şekilde geçmese, sivil inisiyatifler ve siyasi güçler önlerine neleri koyacaklar. Bu konudaki düşünceleriniz?
[/b]
Nawşirwan Mustafa: Bana göre hiç bir taraf, hiç bir şekilde şiddet kullanmayi aklından geçirmemeli. Bunu bir ilk olarak kabul etmek gerekir. İkinci ilke, şimdi seçim sürecinin güvenliği ve seçim sürecinin selameti Kürdistan Hükümetinin elindedir. Onlar seçim prosesinin güvenliğinden birinci dereceden sorumlular ve güvenliği sağlamalılar.
Irak Kürdistan'ında seçimlerin güvenliğini fiilen sağlayacak dört kurum var ve ne yazık ki hiç biri tarafsız değil. Birincisi; asayiş güçleri, Peşmerge güçleri ve polisi oluşturan silahlı askeri güçlerdir. Bu askeri güçlerin Suleymaniye kesimi YNK'nin, Hewlêr kesimi KDP'ye bağlılar.
İkincisi; siyasidir. Hükümetin mali kaynakları tüm halkın mülkiyetidir. Bunlarda iki partinin elindedir.
Üçüncüsü; basın ve yayın kurumlarıdır. Var olan basın yayın kurumlarının bir çoğu, televizyonlar, radiolar ve gazeteler bu iki siyasi tarafın elindedir.
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse ne askeri güçler, ne kamu parası, ne devletin bürokrasisi ve nede basın yayın kuruluşları tarafsızdır. Dünyanın bir çok ülkesinde hatta komşularımız olan Türkiye ve İran'da seçimlerde sözünü ettiğimiz 4 kurum tarafsızlar. Kuşkusuz bu kurumlarda yer alan insanlar seçim günü oylarını kullanıyorlar. Sözünü ettiğim kurumların siyasi tarafsızlığı. Seçim sürecinde bunlar tarafsız kalıyorlar. Fakat bu kurumlar bizim ülkemizde tarafsız değiller. Biz umut ediyoruz ki iktidar olan bu iki taraf seçim prosesini selametle yönetirler. Eğer seçime hile karışılırsa biz Kürdistan mahkemelerine baş vuracağız. Eğer Kürdistan'da da adalet yerini bulmasa Bağdat'ta ve uluslararası kurumlara başvuracağız. Sonuçta halkımıza gideceğiz, sivil yollarla yürüyüşler ve grevler yapacağız. Bu kanalları kullanacağız.

[b]KNN: Eğer sizin söylediğiniz gibi her şey partilere endeksliyse, size göre halktan bağımsız kesimlerin bu ortak sorunlarda rolu ne olacak?
[/b]
[b]Nawşirwan Mustafa:[/b] ne yazık ki şimidiye kadar bu kesimlerin etkili olmalarına izin verilmedi. Bir çok sebebi var. Daha öncede sözünü ettiğim her aşamanın çok önemli öncelliği vardı. Şimdi bizim önceliğimiz değişmiştir. Bir dönem Kürdistan Hükümeti ve Parlamentosu'nun yeri yerine oturtulması öncelikti; bir dönemler Kürdistan'ın istikrara kavuşması ve iç savaşın kalmaması öncelikti, bir dönemler Kürdlerin haklarını Irak Anayasa'sına yerleştirilmesi öncelikti. Şimdi ise biz halkın yaşamında niteliksel değişim yapma aşamasındayız. Bu istem sadece halkın talebi haline gelmemiş, siyasi partilerin hatta iktidarda olan partilerin de istemi haline gelmiştir. Bana göre siyasal partilerin kendilerini yeniden gözden geçirme aşamasında bulunmaktayız. Şimdi halk kitleleri ile siyasal partiler arasında büyük bir çukur oluşmaya başlamış. Şimdi siyasal partilerin önderliği içinde ve önder kadroları içinde de bir çeşit güven sorunu gündeme gelmiş. Bunlar bizi yeni döneme götürüyor. Bu aşama kendini yeniden gözden geçirme ve değişim aşamasıdır, ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal alanlarda reform dönemidir. Öyle görünüyor ki bazı kesimler bu kavramları farklı yorumlayabilirler. Bana göre böyle bir değişimde herkes kazançlı çıkacak, kimsenin zararı olmayacak. Üniversite ve kolejlerin yeksek bir bilim seviyesini tuturmaları, kabiliyetli ve geleceğin kadrolarının yetiştirilmesi herkesin kazancınadır. Herkesin kazancı Kürdistan pazarının serbest olması, fiyatların düşmesi, pazarda rekabetin olması ve bazıları tarafından kontrol edilmemesi herkesin kazancınadır. Eğer kanunun üstünlüğü olursa, mahkemeler bağımsız ve karar sahibi ise ve birilerin bir şikayeti varsa mahkemeye götürebilse herkesin kazancınadır. Eğer parlamento siyasi bir merci olursa Kürd insanı yoksul ve zenginiyle, güçlü ve güçsüzüyle bundan kazançlı çıkacaktır. Kimsenin buna karşı çıkacağını sanmıyorum.

[b]KNN:Bazen sizin adınıza basına çeşitli açıklamalar yapılıyor. Sizin adınıza konuşma nasıl oluyor?

Nawşirwan Mustafa:[/b] Biz “Goran“ listesi olarak kendi aramızda tartışarak Dr. Şaho Said'i basın sözcümüz olarak seçtik.. Dr. Şaho, listemiz adına herkes ile konuşma yetkisine sahiptir. Bundan böyle birileri yada herhangi bir basın yada yayın kanalı bana, Uşe Kompanyasına yada Goran Listesine yakın birilerine dayandırdığı haberler bizi bağlamaz. Dr. Şaho Said'in açıklamaları dışında yapılan açıklamalara ittimat etmeyin. Uşe Kompanyasına gelince , o bir siyasal parti değildir. Uşe Şirketinde farklı düşüncelere sahip insanlar vardır. Bazı insanların farklı düşünceleri var ve bazıları tarafsızlar. Bizim uluslararası yayın yapan televizyon kanalımız, Radio, günlük gazemiz Rojname ve İnternet sitemiz var. Bu kanallarla düşüncelerimizi yayıyoruz. Biz var olan düşüncelerimizi utanmadan buralarda yayınlıyoruz. Bundan dolayı, şuna yada buna yakın bir kaynağın verdiği bilgilere göre yapılan açıklamalara ittibar etmeyin. Onlar kendileri böyle şeyleri yayıyorlar.

[b]KNN: Son sorumuz . Bir kaç gün sonra seçim progandaları başlıyor. Siz seçim kampanyalarında demokratik mücadeleye yeni bir model getirebilirmisiniz? Acaba yürüteceğiniz seçim kampanyaları ve çağrılarınızda farklı olacakmısınız?

Nawşirwan Mustafa:[/b] Bir çok çeşit seçim kampanyası var. Bunlardan iki tanesi tayin edicidir. Birincisi, şahısların küçük düşürülmesi, adayların kişiliklerini düşürmeye kanalize olan seçim propagandaları. Bu propaganda türü şahısların kişiliklerini düşürerek programların değerini azaltmayi hedefliyor. Diğer seçim propagandası ise kendi listesinin temsilcilerine kalalize ediliyor, tarafları bir kenara bırakıyor, seçim programının maddelerini ön plana çıkarıyor, adayların şahsiyetlerini ön plana çıkarıyor. Biz ikinci yöntemi kullanacağız. Şuna yada buna saldırma yerine adaylarımızın şahsiyetlerini kamuoyuna taşıyacağız ve kendilerini halka tanıtmalarını sağlacağız. Onları televizyona çıkararak halka düşüncelerini anlatmalarını sağlayacağız. Aynı zamanda seçim programımızı halka anlatmak için uğraşacağız. Halkın, bizim programımızın ve adaylarımızın diğerleriyle olan farklılığı görmesini sağlayacağız.

Son

Çev: Aso Zagrosi

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.