Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 28 April 2008

aktarmayi yapiyorum ki
tanrinin onunde ateistin dustugu durma dusmeyelim.

"....Ismet Inonu. a colleaque and prime minister of Ataturk and the man who oversaw the holocaust of Kurdish Darsim; and General Kenan Everen, the military President of Turkey in the eraly 1980s and the architect of the renewed wave of oppresion against the Kurds of Turkey, all were assimilated Kurds. "

in Chapter 4-human Geography-page 110- 3. paragraph

daha once nerde okudugumdan emin olmadigimi yazdigim informasyon bu bicimde yazilmis.

Kenan evreni asimile olmus kurd olarak gosteriyor.
bu cagda basit bir arastirma ile adamin manastir (ex-yugoslavya) kokenli bir aileden ve manisa dogumlu oldugu (bir kimyaci icin bile bu kadar kolay bulunan) bulunacakken-sosyal bilimciler vakitlerini nasil kullanir sasiririm.

Izadi nin kitabinda -bir kere tolumun zihnine yerlestimi radiokatif zincir reaksiyonlatri gibi olmadik manasiz yollara dusuncelere yol acacak bir suru mesnetsiz idda var. Bu kitap BU cgada-kesinlikle Kurdlere tarih kitabi olarak onerilmemeli. okunmali elbette ancak azami dikkatle!

bu hususta cemsid Bender ve Izadi (aralarindaki farki gormek kaydi ile)
uzerine A arkadasin yazdigi (sagida bir yerlere) hosgorulu yaklasima bir iki ufak notu vakit buldugum ilk anda yazacagim.

simdilik sadece sunu soyliyeyim
curuk mal almaya alistirilmis pazar
pazarciyi da yoldan cikartir.

kurdler kapasiteleri itibari ile daha dogru duzgun seyler uretme asamasina coktan geldi. talebimiz kaliteli mal kaliteli yasamdir. asagisi kurtarmaz.
kendine yeterli kiymeti vermeyene baskasi hic kiymet vermez!

HeK
gokten ve yerden en guzel seyleri hepimiz icin isteyenlerden

Hocam malumat icin tesekkurler. Esasinda boyle durumlarda Izadi'ye yazip "sen Kenan Evren'in Kurd oldugunu nereden cikariyorsun" diye sormak lazim. Bir durum daha var ki bunu daha once tartismistik. Bir insanin Kurd olmasi siyasi, sosyaoljik, psikolojik bir vakadir diye. Yani binde bir ihtimal KE damarlarinda Kurd kani tasiyor olsa bile ne KE'nin kendisi ve ne de Kurd toplumu onu Kurd olarak kabul etmiyor. Bir insanin siyasi gorusleri ve gecmisi ne olursa olsun Kurd olabilmesi icin hem o insan kendisinin ve hemde Kurd toplumunun onu Kurd olarak gorup kabul etmsei lazim. Amerika, Kanada, Avusturalya yerli toplumlarinda kistas olarak alinan budur zaten. Ayrica sadece Izadi'nin kitabi degil tarih, bilim, siyaset, sanat her kitap hakkinda kuskulu buldugumuz yerleri o kitabin yazariyla taritsmaliyiz ki bu turden eserler zaman icerisinde olgunlassin ve eserin yeni editionlari hatalardan arindirilisin yeni bilgilerle guncellessin. Buna cok onemli bir misal vermek gerekirse Kanan Makiya 1992 yilinda yayinlanan "Republic of Fear" isimli kitabinin ilk edition'inda (edition'in tirkcesi ne? "Baski" olamaz cunki baski "print" olarak biliniyor) Kurd isyani doneminde eline gecen bir belgeye dayanarak Saddam'in karakollarinda bazi polislerin ozel olarak kadinlarin irzina gecmekle gorevlendirildigini iddia etmisti. Oysa ayni kitabin 1998 yilinda cikmis 2. edition da daha onsozunde bu iddiasini geri cekiyor. Bunun nedeni olarakta (hatirladigim kadariyla) o donemde o bolgede Saddam'in polisligini yapmis ve daha sonra Irak'tan kacip Avrupaya siginmis bir kisiyle giristigi komunikasyondan bahsediyor. Makiya bu komunikasyondan sonra vardigi 1991'de eline gecen belgenin bir polis memuruna degil adli suctan dolayi karakolda kayidi bulunan birine ait oldugu sonucuna variyor. Yani Makiya onemli bir hata islemis olduguna eline gecen yeni delili inceledikten sonra kendisi karar veriyor. Avrupada multecilik yapan Saddam'in eski polisiyle girismis oldugu yazismayi "ajandir/majandir" diye elinin tersiyle bir kenara itmiyor yani. Akademik ahlak geregi eger kendi kitabinda bir hata tespit etmisse baskasinin bunu degistir demesine gerek biraklmadan kendisi degistiriyor. Izadinin kitabinn simdiye kadar kac edition'i yayinlanmis bu da merak konusu oldu benim icin ve Amazon.com'a simdi baktim. Sadece 1. edition'i yayinlanmis ve o da 1992 yilinda. Yani son 16 yildir o kitabin yeni bir edition'i cikmamis. Guncellesmemis hatalar duzeltilmemis, Izadi kendisine yonelitlen elestirilere dikkate alarak ktiabini gozden gecirmemis anlasilan. Bu da kitabin aslen Izadi'nin PhD tezi oldugu izlenimini veriyor. Ayrica bu meseleyi ilk tartisitigimiz donemde Harvard Universitesinden Mehrdad Izady'nin sayfasini bulmaya calistim belki hala orada profesorluk yapiyor diye ama bulamadim. E-mail adresini bilseydim kendisiyle yazismayi deneyecektim. Bu kapadokya Kurd kralligi meselesi ile Hurmuzgan meselesini soracaktim guya. Hala akademik piyasada mi egitim veriyor mu bu da merak konusu oldu simdi. Cemsit Bender'i de hic okumamis oldugum icin maalesef herhangi bir gorus belirtemiyorum. Diger "tarihcilere" gelince... Hic bir isim vermesem daha iyi olur ama kendilerini tarihci goren bazi Kurdlerin bir ton makalesi ve bir duzine kitaplarinin kendi ismleri altindaki sitelerde mevcut oldugunun farkindayim. Ama bu "unsurlari" ciddiye alinabilecek akademik niteliklere sahip "zatlar" olarak goremedigim icin (alisageldigimiz ve biz Kurdlerin layik oldugu, hakketigi turden "scholar" degiller yani) okumaya da zahmet etmedim. Ne turden rezalet bir metodolojiye sahip olduklarina hep birlikte sahit olduk zaten. Ayrica tirkce kitaplara biraz gicigim vardir. "Scholarly" ingilizce kitap okuyabilecek kapasitedeyken yarim-yamalak tirkce kitaplarla hayatimi curutecek degilim ve bunu hic bir Kurde de tavsiye etmem. Kalb kalbe yakinmis. Kalbimden geceni su asagidaki iki satirlik sonatayla gectin ya hani nicin klavyelerin Rahmaninofu oldugunu baska soze gerek birakmadan ispatladin: "curuk mal almaya alistirilmis pazar pazarciyi da yoldan cikartir" Selamlar, sevgiler shx

Sayın Shexmus Amed, Tarih ve tarih yazımına ilişkin çok ilginç bir yaklaşımınız var.. Kürdistan tarihine ilişkin zaten elimizde fazla kitap yok.. Var olan ve burada tartışılan İzadi ve Bender'in kitaplarını okumamışsınız.. Buna rağmen tarih ve tarihin biimsel yazımı konusunda çok iddialısınız.. Kenan Makiyan'ın "hatasını düzeltiğinizi" söyluyorsunuz.. Güney Kürdistan'da gözaltına alınan bir çok kadına tecavuz edildiğini biliyoruz.. Enfal operasyonları sırasında 100 binlerce Kürd yokedilirken bunların ezici çoğunluğu kadındı.. Araplar Kürd kadınlarını Enfal( savaş ganimeti) olarak götürdüler.. Öldürmeden önce bir çok kadının ırzına geçtiler.. Bir çok Kürd kadını Arap ülkelerine satılar.. Bu kadaınların bir çokları, Kuveyt, Mısır ve diğer Arap Emirliklerinde Genelevlerde çalışıyordu.. Guney Kürdistan hükümeti, Kürd kadın ve sivil toplum kurumları bu devletlere karşı kampanyalar yaptılar... Bildiğim kadarıyla bu kadınların bazıları Kürdistan'a döndü... Aslında Fazla bilgiye sahip olmak istiyorsanız, Kürdistan İnsan Hakları Bakanıyla ilişkiye geçmeniz gerekir... Mahabad Karadaxi'nin bu konuda çalışmaları oldu... Navendi Chak'ın bu konuda bir kampanyası oldu... Bir "Enfal Operasyonu" adı altında Soranca onlarca eser çıktı.. K. Salih adlı Kürd araştırmacı kadının bu kounda bazı yazıları çıktı.. Bir çoğu Kürdçe... İngilizce değil... Aslında bizim Kürd tarhini incelemek için dil konusunda bir lüksümüz olmamalı... Kürdlerle ilgili hangi dilden çıkmışsa alıp incelemek lazım.. Bir kaç dilden varsa hepsini alıp kıyaslamak gerekir.. Kaldıki sizde Türkçe yazıyorsunuz.. Selamlar Agirdiz

Sayın Shexmus Amed Güney Kurdistan konusunda ne kadar bilgiye sahipsiniz yada ne kadar araştırma yaptınız bilmiyorum ama Navendi Chak' ın elinde Enfal ve Kürt jenosid' i hakkında binlerce belge var. Bu belgelerin dışında olayların canlı tanıkleri olayları yaşayan insanlarla konuşsaydınız Kenan Makiyan' ın ilk anlatımlarının doğru ikinci baskı ise işlenen suçlara ortak olduğunu görürdünüz. Evet Kürt kadınları Saddamın Baasçılarının korkusunda normal elbiselerle çarşıya çıkamıyorlardı. Çarşaflarla eşleri, kardeşleri, babaları yada anneleri ıle gezmek zorundaydılar yoksa her an alınıp tecavüz edilme riski ile karşı karşıyaydılar. Enfallerde Kürt kadınlarının başına gelenleri anlatmaya gerek yok her Kürt , Enfallerde Kürt kadının başına ne geldiğini az çok biliyor. Elimizde imkan yok, imkanları olanlarda ilgilenmiyor. Bir dönem bir arkadaşımla bu konuda çok ciddi projelerimiz vardı ama maddi imkansızlıklardan dolayı gerçekleştiremedik. Kürt tarihine ilişkin Güney Kurdistanda binlerce kitap belge, döküman var bunları Kurmancı yada Türkçeye çevirmek için Akadamik araştırma merkezine ihtiyaç var, bu yollada Kuzey Kurdistan halkının bilgi yoksunluğu giderilebilinirdi. Unutmadan söyliyeyim Güney ve Doğu Kurdistan Kürt tarihi konusunda araştırmacı çok Saygılarımla

Sayin Agirdiz Tarih ve tarihj yazimi hakkindaki herhangi bir ozel egitime sahip degilim. Ancak bu "ilginc" yaklasimi da arka cebimden cikarmiyorum. Hurmuzgan ve Kapadokya Kurd Kralligi iddialarini sorgulayabilmek icin tarih metodolojisi hakkinda ozel bir egitme sahip olmak gerekmez. Ekonomi, siyaset, hukuk, sosyoloji, psikoloji, felsefe, fizik, kimya, biyoloji, vs yani tarih disindaki butun diger akademik alanlarda da benzer metodolojiler uygulandigi icin bu alanlardan herhangi birinde egitim sahibi olmak yeter. Tabii ki bu disiplinler arasinda kalin cizgiler mevcuttur. Misalen uzmanlik alani hukuk olan biri bir hukuk profesoru diyelim, mesele kimya, siyaset, psikoloji olunca "bu benim uzmanlik alanim disindadir der" ve cenesini kapatir, bilgiclik taslamaz ve buna hakki yoktur. Ancak metod hakkinda biraz bilgi sahibi oldugu icin butun akademik disiplinler icin balli bazi sorular gecerli oldugunun farkindadir. Kaynaklarin nedir? Delillerin nedir? Bunlarin guvenilirlikleri ne kadardir? Bu sonuclara nasil varmissin? Nasil bir "reasoning" icra etmissin? Ne kadar objecktif degerlendiriyorsun meseleyi? vs vs. Bunlar genel akademik kaidelerdir. Tirkceyi bu forumlardan baska hic bir yerde kullanmamaya mumkun mertebe ozen gostermeye calisirim. Su son yirmi yilda bir duzineden fazla tirkce kitapta okumus degilim, Allaha sukur! Tirkce'nin ne kadar geri, kit, suni, ve anti-bilimsel oldugunu gorebilmek icin gercektende baska bir dilde yuksek egitim gormus olmak gerek. Misalen, Ingilizce de "scientific" ve "scholarly" kelimeleri birbirinden farkli konseptlere tekabul eder. Fizik ve kimya uzerinde arastirmalar "scientific research" olarak bilinir. Oysa tarih, edebiyat, hukuk gibi alanlardaki arastirmalar ise "scholarly research" olarak siniflandirilir. Oysa ingilizcedeki "scientific" ve "scholarly" kelimeleri yapmacik, uydurmaca tirkcede (demin seslisozluk.com a da baktim) "bilimsel" olarak bilinir. Yani tirkce dilinde hem fizik arastimalari, hem edebiyat arastirmalari ve sanirsam hem de ilahiyat arastirmalari akademik duzeyde icra edilince maalesef "bilimsel arastirmalar" olarak siniflandirilmaktadir. Yani Tirkcede kimyacisindan ilahiyatcisina kadar doktora sahibi olmus herkes kendisini bir tur bilim adami olarak gorur. Cikti mi simdi karsimiza bir konseptuel kargasa!!! Kurdlerde dahil Tirkce dilinde yazanlar arasinda birakin bir tirk universitesinden doktora sahibi olanlari -ki tirkiyede yuz tane universite var bir tanesi bile dunyanin ilk 500 universitesi arasinda degil-bir tirk universitesinde bir profun yuzunu dahi gormemis olanlarin kendi makalelerini "bilimsel" olarak algilama ve satma huyu vardir. Tirkce ne felsefe dilidir, ne bilim dilidir ve ne de edebiyat dilidir. Bakmayin siz Orhan Pamuk'un Nobel odulu almasina. Christopher Hitchens'a gore 11 Eylul 2001 olaylarindan sonra Bati dunyasi kendisine bir "dragoman"(yani Ortadogulu tercuman) bulmak icin ilimli bir muslaman yazar arayisi icerisine girmisti ve Hitchens bunu Orhan Pamuk nobel odulu almadan iki yil once, Orhan Pamuk'un pek de orijinal/yetenekli bir yazar olmadigini iddia ettigi "Kar" romanini elestiren bir makalesinde soyluyordu. (Bu arada "elestiri" kelimesinin de tipki "bilimsel" kelimesi gibi tirkcede kargasa dolu anlamlara sahip oldugunu laf arasinda ekleyelim) Tabii ki bizim Kuzey Kurdistanli cemaat cok iyi tirkce -ve hatta oztirkce- konustugu icin KAR romanini okur ancak ingilizce bilmedigi icin Hitchens'in bir makalesini bile okuyamaz. Ayrica dunya edebiyatini (ve bilimini) sadece kit tirkceye yarim yamalak, allah bilir yalan yanlis ve daha da onemlisi YETERSIZ SAYIDA cevrilmis kitaplardan tanir. Kanan Makiyaya geri gelelim. Makiya'nin esas uzmanlik alani mimarliktir (architecture). Ancak kendi ulkesinde yukslen fasist diktaroluge dayanamamis ve "Republic of Fear" (Korku Cumhuriyeti) isimli bir kitap yazmistir. Bu kitap basit siradan bir kitap degildir. "Scholarly" nitelige sahip, yani bir universite kutuphanesinde referans olarakta kullanilabilecek saglam bir metodolojiyle yazilmistir. Buna ragmen bazi siyaset veya tarih proflarinin bu kitaba bakip burun kivirdigini gorursem hic sasiracagimi sanmiyorum cunki Makiya kendi uzmanlik alani disinda olan bir konuya el atmistir, ve hatta belki de objecktif olarak algilanmayabilir. Akademik dunyanin hem devrimci ve hem de muhafazakar damarlari vardir ve bunlar kabariktir. Kanan Makiya eger kendisin ve kitabinin kredibilitesinin zarar gormesini istemiyorsa bazi kaideleri icra etmek zorundadir. Kitabinin ilk editioninda bir belgeye dayanarak Saddam yonetiminin sirf kadinlarin irzina gecmesi icin ozal olarak bazi polisleri maasa bagladigini iddia etti. Ancak Avrupaya iltica etmis Saddam'in eski bir polisi kitabi oluduktan sonra o belgenin yanlis degerlendirilmis oldugu ve Makiya'nin yanlis bir sonuca varmis oldugu ve tecavuzden tutuklanan bir kisiye ait olabilecegi konusunda kendisiyle yazismis. Dolayisiyla Makiya o belgeyi yeniden degerlendirmek zorunda kaldi ve kitabinin ikinci edition'in onsuzunde bu iddiasini geri cekti. Bu, Saddam'in polis karakollarinda kadinlarin kizlarin irzina gecilmedigi anlamina gelmiyor tabii ki. Saddam'in fasist rejimi, rejime muhalif dusup Irak'tan kacanlarin akrabalarinin tecevuzunu videoya kaydedip muhaliflere postaliyordu. Yani bu konuda zaten bol miktarda kanit var. Makiya'nin geri cekmek zorunda kaldigi iddia sirf kadinlarin irzina gecmek icin Baas rejiminin "maasli polis kontenjanlari" yarattigina dair iddiasi idi. Son olarak Kurdistan'da islenen soykirimci, fasist insan haklari ihlallerine gelelim. Bir Kurd olarak Guney Kurdistandaki mucadele tarihini sizin ifade ettiklerinizden hic farkli gormuyorum. Ve benzer seyleri yillarca bir suru ingilizce forumda uzun uzadiya dile getirdim. Ancak neticede bunlar hep benim subjektif iddialarim olarak goruldu. Misalen Anfal bir kac insan haklari orgutu, bazi hukumetler ve bir kisim akademik cevreler disinda Kurdlere karsi bir genocide kampanyasi olarak gorulmemektedir. Bunun esas nedeni Saddam bu davadan yargilanip mahkum olmus degil. Eger SAddam Hussein Ali Hassan Al-Majid (Chemical Ali) gibi Andal davasindan yargilanip mahkum olmus olsaydi bile, hukukcular arasinda konsensus mahkemenin uluslararasi standartlara sahip olmadigi ve dolayisiylada mahkumuyetin mesru olmadigi yonunde olacakti. Bize gore Saddam sucluydu tabii ki yargilanmasina bile gerek kalmadan imha edilmeyi hak ediyordu belki. Ancak objektif standartlara gore bir kisi mahkemede suclu bulunmadigi surece masumdur. Bir misal daha verelim. Bundan bes alti yil oncesine kadar Kurd nufusundan bahsederken ortalam 30 milyon nufusa sahibiz derdik. Bugunlerde ortaya sacilan rakamlar dikkatinizi cektiyse bunun ust siniri 50 milyonu bulmus neredeyse. CIA factbook'da nufus 15-25 milyon arasi gosteriliyordu hatirladigim kadariyla. Hangi rakam dogru acaba? Bu, hem bizim, hem dusmanlarimizin ve hem de "bagimsiz gozlemcilerin" Kurdlerin ne kadar buyuk/kucuk bir kitle olarak gordugune bagli herhalde. Cunki maalesef 21. yuzyilin basinda olmamiza ragmen hala Kurdleri Kurd olarak sayan bir nufus yoklamasina sahip degiliz. Kurd nufusu ve Kurdistan nufusu ayri seyler tabii ki bunu da unutmayalim. Kendi sayimizi ifade ederken bile dogru duzgun bir metodoloji yakalayabilmis degiliz. Cok uzattim yine, af buyurun! Selam ve hurmet Shexmus Amed

"Hurmuzgan ve Kapadokya Kurd Kralligi iddialari" hakkında sorduğun sorulara katılmamak imkansız.. Bu konularda tüm verilere ve bilimsel bir method dahilinde cevap vermek çok önemli.. İzadi ve Benderi bir bütünlük içinde ele almak gerekiyor.. Bilimsel verilere dayalı ortaya koydukları gerçeklere sahip çıkalım, ortak mirasımız yapalım.. Verilere dayanmayan, belgelerle beslenmeyen tezlere kuşku ile yaklaşıp irdeleyelim... Bir tez ortaya atılmış verilere bakalım.. İzadi Babek'inde Kürd olduğunu söylüyor.. Ama once başka Kürd tarihçileride söylediler ve bir çok veri var.. Türk diline ilişkin yaklaşımın duygulara dayanıyor... Bu duygularını paylaşan bir çok Kürd yurtseveri var. Duygu bazında beni de dahil edebilirsiniz... Ama, bilimsel bir temeli yok.. Kürdlerin "kendilerini yeniden inşa ederken" gösterdikleri bir reaksiyondur.. Bu reaksiyon büyük oranda ön yargılarla beslenmiştir... Yoksa yazında dile getirdiğin "scholarly research" ve "scientific research" gibi terminojiler başka dillerde aynı anlamda tercume ediliyor.. Almanca ve İtalyanca gibi dillerde.. FRansızlar dillerine düşkün olduklarından farklı bir şekilde izah ediyorlar.. Kürdlerde bu terminolojileri "lekolînên Zanistî" ve "Lekolînên zankoyî" olarak kullanabilirler.. Ama, bir gerçeği kabul edelimki Türkler dil konusunda bayağı ileri adım atılar.. Ben 5 yada 6 dili bilmeme rağmen Türk diline sizin gibi yaklaşamiyorum, ama yaklaşımınızı tümden de reddedemiyorum... Çünkü benim de Türkçe ile kötü tecrubem oldu.. Marx'ın "İncili" olan kapitalı Türkçe okudum.. Hepsini birbirine karıştırmıştım.. Döner sermaye, değişen sermaye; sabit sermaye ve değişmeyen sermayeyi hep karıştırdım.. Bunların hepsi giriş bölümünde anlatılıyordu... Ben hep değişeni dönenle, değişmiyeni sabitle karıştırdım.. Sonra Avrupa'nın bir dilinde bu kitabı ve Grundisleri okuduğumda bana her şey daha net gelmeye başladı.. Ama Türkler çok yol aldılar... Yüz yıl boyunca büyük mesafe aldılar.. Keşke biz Kürdler potansiyel olarak çok güçlü Kürdçeyi tartışmalarımızda temel alabilsek.. Bu anlamda Berwaro'nun önerisini önemsiyorum.. Enfal ilgili bazı adımlar atıldı... Irak mahkamesi "Enfalı jenosid" olarak değerlendirdi.. Hollanda "ölüm tucarını" "soykırıma ortaklıktan" mahkıum etti.. Fakat sözünü ettiğin bilimsel olarak sorunun konulması çok önemli... Ama, bu mesele hukuki bir meseleden ziyade siyasi bir meseleye dönüşmüştür.. Amerika da dahil kim Saddama yardım etmediki.. Selamlar ve saygılar Agirdiz

Hepinize merhaba, Izninizle güzel tarti$maniza bir kö$esinden katilmak istiyorum. Yani Tirkce konusuna. Kek Shexmus Amed, in tirkce (Kek Shexmus,un hatiri icin türkce demiyecegim) ile ilgili dü$üncelerini yada $öyle diyeyim tirkceye olan tepkisine Agirdiz,in de dedigi gibi bütün Kürdler tepkilidir. Kek Shexmus,un itiraz sesini duyuyorum. Ele$tirisinde hakli. Tirkce konusundaki Bu ele$tirinin büyük bir bölümü banadadirda direk olmasada payimi görüyorum. $imdi; ben uzun süren bir egitimci ya$antimin verdigi ali$kanlik geregi tirkce (yada ba$ka bir dil. Farketmiyor) yazim ve imla kurallarina cok dikkat ederek yaziyorum. Bu konuda cok titizim. Öyleki yazilarimi yazdiktan sonrada cogu zaman istem di$i bir $ekilde redekte ediyorum. Ama, bunu yaparkende ulusal reflekslerimden zerre kadar taviz vermiyorum. Örnegin; Evimde kesinlikle e$imle, cocuklarimla %100 anadilim olan Kürdceyi konu$uyorum. Yeti$kin olan cocuklarim Anadillerinin yaninda tirkceyi ve bulundugum ülkenin dilini konu$abiliyorlar. Burada dogan ve $u anda 8 ya$inda olan oglum sadece Anadili Kürdce ve burdaki okulda ögrendigi dili konu$abiliyor, tek bir kelime ( gel-git di$inda) tirkce bilmiyor. Ulusal refleksi güclü Kürd,den korkmayin.(lafim genele, size degil) Varsin Tirkceyide konu$sun, yazsin. 2000 yiliydi sanirim, tirkler Kürdistanda bir kampanya ba$latmi$lardi (dogum kontrolü kampanyasi falan) Yogun bir propagandayla hemde. Biz evde hanimla anla$tik ve ya$imiz genc sayilmaz (orta diyelim) ama tirkonun planinin Kürdlere yönelik oldugunun bilinciyle cocuk yapmaya karar verdik ve tirkonun inadina Kürd milletinin nüfusuna 1 Kürdü daha ekledik. Yani Bilincli, ulusal refleksle yapilan her eylem bize puan getirir. Kisacasi kek Shexmus beni savunma refleksine soktu ya helal olsun . bakin bu yazimdada imla kurallarinariayet var, umarim mazur görülür artik. hepinize selamlar, hürmetler Pamuk dedinde aklima geldi, pamuk bir tirk "aydini"dir. Tirk,ten pamuk kadar aydin olur. Zürichte dünyanin bildigini sadece tekrar eder, tirkiyeye gittiginde yemin billah ben demedim der... üstünde durmaya degermi bilmem. Ézdi $ér

Kek Ezdi Kek, "abi" anlamina geliyor herhalde. Esas sen benim abimsin. Bana shexmus dersen beni daha mutlu edersin. Benim bogazim baska turlusune alisik olmadigi icin "tirk"ten baska sekilde telaffuz edemiyorum bu kelimeyi maalesef:) Ayrica dikkatini cektiyse bende imla kurallarina ozen gotermeye calisiyorum ama bir turlu becerimiyorum sanirsam. HeK/BB gibi yazmasini becerebilseydim kesin oyle yapardim. Su tirkce yazma isi benim icin ne kadar zor bir is anlatamam. HeK klavyelerin rahmaninofu... benim bir darbukam bile yok!! Sana tavisyem cocuklarina Ingilizceyide ogrenmeye tesvik etmen. Bakkal dan limon alacak kadar degil Yuzuklerin Efendisini okuyak kadar ingilizce. Su numuzdeki bir hafta uzerinde konsantre olmam gereken onemli bir kac mesele var. HeK konuyu acmasaydi Agirdiz biraz durtmeseydi boyle uzun uzadiya konuyu acacak degildim zaten. Zaten hemen her gun foruma goz atiyorum. Bu meseleler yine gundmee gelecek sanirsam. Bu arada Agirdiza bir kac sey dah soyleyeyim. Yanlis anlamayin her Kurd terihcisine ters gozle baktigim yok. Bu forumlarda duzenli sekilde yazan ve son derece deger verdigim bir kac tarihcimiz var. Zamani gelince onlarin calismalarindan dan biraz bahsedecegim. Ayrica Bati entellektuel dunyasini homojen gormek buyuk yanilgi olur. Her ne kadar Alman, Fransiz ve Italyan felsefesinin ve entellektuel gelenginin Bati entellektuel gelenegine buyuk katkisi olmussada bu son yuz yildir Anglo-American entellektuel gelenegi Bati gelenegine hukmetmektedir. Ingilizce egitim veren universitelerin dunyanin ilk 500 universitesi arasindaki hakim konumu bunun isaretidir. Siyasi/anayasal/hukuki sistem, basin yayin, teknoljik gelisim, askeri guc ve hatta Hollywood Anglo-Amerikan hakimiyetine isaret eder. Selamlar sevgiler shx

Yarın erken işie gitmem lazım.. Selahadin Eyubi'yi sol gelenekten veyan Kürd ulusal geleneğinden geldiğimizden dolayı reddetik... Solcular malum.... Ulusalcılar(Cemal Nebez) Selahadin Suhrawi'yi öldürdüğünden dolayı ona tavır aldılar.. Ben Suhrawi'nin hayranıyım.. Ama, Seladine tarihimize entegre etmek zorundayız. Biz istediğimizden dolayı değil, çünkü o bir Kürd idi ve Kürd olarak yaşadı ve öldü.. Ben Pirşalyar, Selahadin, Mevlana Xalid, Şeyh Adi, Seyid Abdulkadir, Babek, ev tüm serencam pirlerinin buluştuğu yerin Kürdistan olduğuna inaniyorum.. Hepinize iyi tartışmalar Agirdiz

sevgili shx tirkiyi hic okumam Orhan pamukun bir iki kitabini zorlamayla okudum "Benim adim kirmizi" y banko koydum. oduller benim isim degil,sevmedigim seyler redd edenlere muthis saygim var Christopher Hitchensi tanimam acaba o makaleyi gonderme sansin var mi veya nerde bulurum belki yarim yamalak ingilizcemle bir seyler anlarim hurmetler

Agirdiz yerinde uyarilarini asagida tarih uzerine yapmisti. onun tartistigi konuyu biraz daha beraberce kurdalayalim. Agirdiz soyle demis: "Kürd tarihine yaklaşım gösterilirken, yada yazarken bir dizi alanda sömürgeci güçler ya belgeleri yok ettiler yada gizliyorlar... Belge açısında Kürdistan tarihi talan edilmiştir.." Hem AGirdiz in yazdiklarindan hem de son gunlerde goz attigim bir kiatptan (baslik o kitaptan) bana hatirlatilan sudur; Nature loves to hide! (doga gizlemeyi sever) bu laf torklar gelip ortami kendilerine benzetmeden once komsumuz sayilan Heraclitos un oteki meshur lafi yaninda unutulan onemli bir lafidir. ordan yola cikarak sunlari yazayim butun bilim faliyeti asikari degil gizlenmis olani aramaktan ibarettir. gizleyen tahrip eden bazen Doga da olabilir kurd tarihinde oldugu gibi tork fars arap da veya kendi gunhalrimizi cehaletlerimizi hoyratliklarimizi da da bu gizleyen tahrib edenler listesine ilave edelim. bakin abdo o kifayetsiz hali ile kurd yakin tarihini nasil tahrifatlamaya kalkti- tork tezlerine ucundan kurdluk bulastirip seyh said ve seyit rizayi ingiliz oyunu ve moderniteye karsi kotu adamlar yapiverdi. bunun gibi bir suru irili ufakli kurdi tahrifat da kurd tarihini gurlutuler icinde bogar gider bir s. mihatuli vardi yazdigi kitani yuzlerce saf ve bilgiye ac genc okudu zirvadolu bir tarih kitabi oylesine aleni tahrifatlar yapmisti ki hatirlamak bile beni yoruyor. cemisd bender de kendi asagilik kompleksine (norvecte onu yakindan taniyanlar onun kurd yukselisinden once turklesmeye tamayulnden bahsederler-bunlar kanitli seyler degil basit dedikodu duzeyinde seyler. ancak onun kitabini eline alinca insan bu kisinin ne dederece asagilik kompleksi ile yanip

Sevgili HeK, Ben bırak bilimlerin günlük yaşama ve tarihe uygulanmasını, dünya aya çıkarken ben Kürdün Güneşe çıkmasını isterim... Nede olsa Nefertiti de bizden biriydi. Bir zamanlar tanrımız olan Güneşe Kürdler çıksa ne muhteşem olurdu.. Hâlâda bizim üzerimizde etkeisi var.. Silav

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.