Benzinlikte Sipan, Necla ve Perihan'a Mirxas hakkinda ormanda yasadigim bütün herseyi bir bir anlatti. Orada olup Necla'nin yüzünü görmeliydiniz? Kizcagizin benzi solmus, yüzü sapsari kesilmis, neredeyse yere düsecekti. Necla: „Biz en iyisi hemen yarin hastaneye gidelim!“ dedi. Sipan: „Evet, ben yarin nasilsa calismiyorum, ugrayalim gercekten!“ Bende:“Hastane bana zaten cok yakin, ben sabaha bir ugrarim!“ dedim. Perihan sesini cikarmadi, cünkü Perihan bizim Mirxas'i tanidigimiz kadar tanimiyordu.
Bugün saat 14.30′da ben hastaneye ugradim ve Mirxas'i ziyaret ettim. Durumu dünküsünden biraz daha iyiydi. Sadece biraz yorgun gözüküyordu, gece yine yatmamisti. Doktorlar ilaclarini yükseltmislerdi. Disari ciktik, hastanenin parkinda biraz dolastik, birer sigara ictik. Doktorlar Mirxas'in yanina bir tane ögrenci vermisler, Mirxas intihara kalkisirsa o birakmiyacakmis. Mirxas: „Can benim canim, sahi bu insanlar deli mi ne? Ben istersem yasamima son veririm, istersem de yasamaya devam ederim onlara ne?“ diye yakinip duruyordu. Yanindaki Alman ögrenci eline bir kitap almis, yanimizda banka oturmus, kitaba dalmisti. Ayrica Mirxas'i, psikoz ve intihar tehlikesinde agir depresyonlari olanlarin yanina vermistiler. Üc ögrenci vardiye degistirerek gece gündüz Mirxas'a dikkat ediyorlardi.
Benzinlikte Perihan ile arada bir göz göze geliyor, hafiften gülümsüyorduk. Disarida yagmur ciseliyor, karanlik cökmüstü. Perihan eger benzinlikten eve giderse ne yapacakti? Acaba bana bir mail, ya da SMS yazacak miydi? Acaba simdi bir yerelere gitsek mi? diye icimden geciriyorken, Perihan o anlar Necla ve Sipan gibi sadece Mirxas'i düsünüyordu belki. Sonra aman bos ver dedim, kendine gel, yarinda bir gündür, usandirici olma ve kadincaginizi rahat biraksan iyi edersin!
Ask, saclarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Perihan her yönüyle bana güzel gözüküyor, sanki hic bir kusuru yoktur. Acaba üc ay, bir yil, iki yil sonrada böyle düsünür müyüm? Ask, rüzgarin agaclarin arasinda dolasirken cikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir. Ask ile icindeki yanlizlik giderilir miydi?
Bu ara maillerime baktim Isa'dan su satirlari okudum: „Bügünkü yazın çok akıcı olmuş. Kutlarım. Biraz daha ustaca. Çelişki aradım bulamadım. Bir önceki yazında Mirxas'la ormana gitme konusu vardı. İki kere işlenmişti. Ama bu sefer bir çırpıda tatlı bir akışla okunuyor. Hani derler ya: “Iştah yedikçe açılır“. Yazıyi da öyle yazdıkça insanın iştahı açılıyor...“
Isa'ya ne kadar tesekkür etsem azdir tabii. Biliyorum benim dil bakiminda eksikliklerim, zayif oldgum olabilir ama eger buna ragmen Isa'nin dedigi gibi akici ve „biraz daha ustaca“ yazmis isem övünmek olmasin ama sevindigim kesindir. O zaman yazdigim demek ki Mirxas'in dedigi gibi bosuna degildir. Isa ve bazi okuyucular benim bu yazilari okuyunca duyduklari hisleri, üzüntüyü, mutlulugu ve sevinci nasil anlatabilirim ki? Mavi, kirmizi neydi? Sevgi neydi? Sevgi sefkat, menekseleri duymak demektir; saklanan kirmiziyi, maviyi görmektir belkide. Sevgi, deneyimlemek, özümsemek, farkindaligin isiginda yasamaktir. Sevgi; Permütasyondur: Sevdikce katlanarak artar. Sevgi; ilactir: En derin yaralarin merhemi gibidir. Sevgi; Ekmektir: Doyumluktur ac gönüllerde. Sevgi; Saraptir: İctikce rahatlatir. Sevgi herseydir, karsindaki kisiyi ondan hic bisi beklemeden hic bir amac gütmeden onu önemsemek ve deger vermektir! Ah Kardeslerim! Ben sevgi ve ask gibi duygulari kaleme döksem zaten o zaman kadini, uzayin ötesini, ciceklerin kokusunuda anlarim ama en iyisi bu tür seyler ile fazla ugrasmamak. Hayat yanimizdan geciyorken, ben bu duygulari yasiyacagima onlar ile ugrasiyorum. En iyisi telefonu alip Perihan'i arasam bakalim ne yapiyor?
Ben bunlari karalarken Perihan Foruma astigim 10. Bölümü okumus ve benim hakkimda kendisine göre bir resim cizmisti. Beni aramak icin cok düsünmüs ama nedense bir türlü aramiyordu. O'da benim onun telefonunu bekledigim gibi benim ona telefon etmemi bekliyordu. Ama Perihan klasik anlamda erkegin ilk adimi atmasini beklemeyen daha cok kendisi ilgi duydugu erkegi arayan bir kadindi ama nedense benim gibi bir türlü cesaret edip aramiyordu. Iste ben tamda bunlari yazarken Perihan'dan bir SMS geldi. „Haftasonu operaya gidelim mi!“ diye yazmis. Opera? Ben opera gibi bir seyin oldugunu unutmusken Perihan'in benimle operaya gitmesine tabii ki cok seviniyorum. Hafta sonu? Neden yarin degil? Eyvah, bir yandan zil caliyor, bir yandan telefon. Kim olabilir bu saatte acaba? Ilkin telefona gidiyorum. “Necla!“ Diye bir sey duyarken telefonu alip dis kapinin dügemesine basiyorum ama dis kapiyi kilitlemisler. Necla'ya durumu acikliyor, kendisini hemen geri ariyacagimi ve ilkin kapiyi acmam gerektigini söylüyorum. Asagida dis kapinin caminda Mirxas'i görüyorum. „Mirxas? Ne ariyorsun gecenin bu saatinde burada?“- „Yahu bosver!“ dedi hastaneyi. „Ben bütün yasamimi hastanelerde mi gecirecegim?“ Neyse yukari ciktik, ona bir kahve yaptim, bu arada Necla'yi da aradim ve durumu izah ettim. Necla nasil üzülüyor bilemezsiniz. Telefonu Mirxas'a verdim, Necla ve Mirxas belki bir saat konustular. Sonra Mirxas'tan ögrendim ki, Mirxas Necla ile yarin icin bir date yapmis. Ikisi „Einstein Cafe“ de beraber kahvalti yapmaya gideceklermis. Benim yazdiklarim Necla'nin hic umrunda degilmis. Necla eger Alan'in yazdiklari kendisini mutlu ediyorsa istedigini yazsin demis. Bunu bana Perihan'da söylemisti.
Mirxas hastanenin kendisini deli ettigini, bir dahada oraya düsmek istemedigini söylüyor. Tabii 17 sene icerisinde yaptigi terapilerden, yattigi hastanelerden, aldigi ilaclardan bikmisti. Ama simdilik iyi oldugumu yaz diyordu. Ayrica bu bi-sexüellik konusunda Memocan'a benim bir kac Doktor'la konustugumu yaz diyor. Doktorlar bi-sexüell oldugumu normal karsiliyorlar. Sorun benim bi-sexüell oldugum degil agir depresyonlar ve intihar etme düsüncelerimdir. Ama „Söz Alan!“ diyor; „bir daha intihardan bahsetmeyecegim. Yaz bütün bunlari yaz!“ diyor.
Mirxas pencereye arkasi dönük olan koltuga oturmus, bugün eve gitmeyecek, bende kalacak ama yarin Frankfurt'un icinde Necla ile nasil bulusacagini düsünüyor, cünkü Mirxas Metro'ya binmekten ve yalniz oraya gitmekten korkuyor. Bende telefonu aldim Necla'ya telefon ettim ve durumu acikladim. Necla sorun degil dedi, nasilsa araba bende, o isterse ben onu sende alabilirim. Sag olasin Necla, gercekten cok iyi bir insan oldugu her yönünde belli. Ilk olarak Mirxas'in yüzünde bir sevic belirtisi görüyorum. Sanki ölümden hayata yeni dönmüs gibi diye yazacagim ama gercektende öyle. Pazar günü benden kendisini öldürmemi isteyen bu insan, hastaneye gidiyor, sonra hastaneden kaciyor, gelmis bende oturmus simdide seviniyor. Insallah yarin hersey tersine dönmez.
Mirxas yukarida yazdiklarimi okuyor ve: “Yaz dostum yaz!“ diyor. “Ben artik o eski karanliga dönmeyecegim. Mavi olsun geceler ... Inanmasin ama hastenede en azindan üc saat yattim. Belkide verilen 10 mg. valiumdandi ama ben gece üc dört saat yattim. Istersen inanma ...“ Iyi o zaman diyorum haydi bakalim yataga! Saat odur onikiye geliyor ... Kahkahalar! Aman sesli gülme! Benim komsularim cok hassastir diyorum. “ Mirxas „iyi“ dedi, „saka yaptim. „Ben geceleri gercekten halen yatamiyorum. Valium malium, uyku haplari bana tesir etmiyor. En iyiysi biraz Necla ve Perihan'dan konusalim ondan sonra sen yatmaya bende eve gideyim! „Yooo!“ dedim, sen bir kac gün bende kalacaksin. Interneti, büyük odayi ve mutfagi sana birakiyorum. Delilik edip bir yerlere gitmeyesin diye kapiyi kilitleyip anahtari cebime koyacagim. Sen artik sabaha kadar oda da ne yaparsan yap, bilecegin bir is. Ben sanada yatak yapip yatmaya gidiyorum. Ister uzanir, isterse yatarsin.
Bu gece ve bu bölümde burada bitmis olacak. Bu bölümde 10. Bölüm gibi oldu mu bilmiyorum. Saniyorum olmadi ama gelecektekilerini daha iyi yazmayi deneyecegim. Afiniza siginarak bu bölümü oldugu gibi asacagim ... Forumlar benim yazilarimla doldu. Ama en iyisi kendi akisina birakayim. Perihan ile Cumartesi aksami operaya (Alceste'yi görecegiz) ondan sonrada Tanzhaus Westend'e Tecno-trance dans etmeye gidecegiz. Ben bu satirlari yazarken forumlara bir göz attim Delil ve Canbek'in Sükrü Hoca üzerine yazdiklarini okudum. Kimi Gerillayken, kimi siyaset yapiyor, kimi sanat ile ugrasirken kimin ise acliktan sefaletten belki yatacak bir yeri yoktu, ben ise operaya gidiyordum. Hayret birsey degil mi?
Mirxas geldi ve bunlari okudu: „Hee ya Alan!“ dedi. „Ne komik birsey degil mi? Operaya gidecegine Peshmerge'ye niye gitmiyorsun? Biz kari kiz pesindeyken ülke isgal altinda, talan ediliyor. Okuyucu siyaseti edebiyattan, sanattan ayirmak lazim demisti ama siyaset bizim bir kere ruhumuza islemis degil mi? En iyisi sen bunlarin hepsini sil, baska seyler yaz ...“
Ben tüm bunlari karalarken daimi forumlari, Kürd sitelerinide takip ediyorum. Delil'in yazdiklarini okuyan Canbek sunlari yaziyor: „Kusura bakma cevap yazamadim bir muddet, yeni geldim ve foruma girdim; muthis, carpici aciklamalarini okudum. Inanirmisin Delil, PKK ile ilgili tartismalarin tamaminda, bir cok satirlari okurken, gozlerimi kucuk bir cocuk gibi kapattigim oluyor, devamini gormemek, okumamak, olan bitenden adeta haberdar olmamak icin ... Hani cocuk bir renk, ses veya cisimden korkar ya, bende bu yasta ayni duygu, gerilla akibetlerine dair satirlarda oluyor, dayanamiyorum Delil, dayanamiyorum bu gerceklere. Cevabinda vurguladigin, gozlerimin onune getirdigin olaylari canlandirmak istiyor, hemen vazgeciyorum ...Türk'e kin duymayanlarin, kendi soydas ve kader, savas arkadaslarina yonelttikleri anti-Kurd tavirlarini beynime naksediyorum; elime gecseler, inan bana onlari oldurmem, sag birakir, cektiririm; onlara Kürdun kurtulusunun azabini yasatmak icin her yolu denerim, biliyorum forumda bu laflarim bana karsi kullanilacak ama umurumda bile degil.“
Ben en iyisi bu bölümüde Kadir Canbek'in yukaridaki yazisiyla noktaliyayim, cünkü ayni duygu ve düsünceleri bircogumuz tasiyoruz. Kendimin neden Peshmerge veya Gerilla'ya katilmadigimida en iyisi baska bir yazinin konusu yapayim. Bu alintiyi yapmam iyi mi, kötümü oldu bilmiyorum. Isa mailler ve alintilara yer verince baskalarinin düsünce ve yarattiklaridir. Yamama olur.Onuncu bölümde yaraticilik, birlestirme ve uzun soluk mevcut. Bu son yazın sana ve cizgine özgü bir özet gibi. Iste bende bunu herzaman yakalayabilirsem ne mutlu bana ... Bu yazida bugünlük böyle olsun ...
Devam edecek ...
Aşk ve Nefret, ortası yok