Mevta tanıdık biri.
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu.
Kürdistan'ın dağ duruklarına çakıldı.
Arama çalışmaları süre dursun, Asenalar sağlığı için dua etsin, ben onu çoktan mevta ilan ettim bile.
'Ölünün ardında kötü konuşulmaz.'
imamın;
'mevta'yı nasıl biluruk?' sorusuna cemaat hep bir ağızdan;
'iyi biluruk' dediğide bilinir.
Cenaze töreninde olacaklardan değiliz, ama orta yere 'mevtayı nasıl biluruk?' diye bir soru düşerse cevabımız;
“Katil bilirdik' olurdu.
Öylede biliyoruz.
Bunun için çok sebeb var.
Bu konu da başka görüşlerde var.
Su testisi su yolunda kırılır denilir.
Örneğimizde bu ne anlama gelir?
Tercümesini verirsek;
'katilin katledilmesi racun gereğidir'.
Olay budur!
...
Gerçi kaza diyorlar, ama inandırıcı değil.
Sahi bu bir kaza mi?
Pek sanmiyoruz.
Şaibe, şaibe...
“Devlet barsaklarını temizliyor.“
Vallahide, billahide onun kokusu etrafa yayılıyor.
Nerden anladın diye soracak olursanız;
Cinayetler, suikastler, kayıp edilmeler, mantar gibi türeyen, devletle bütünleşen terör örgütleri, 'Ergenekon Operasyonu“ adı altında açığa çıkan sağ ve sol tetikçi hareketler, kimin elinin kimin cebinde olduğu döğümünün grift hale geldiği bu acayip ülkenin etkili ve yetkili yöneticilerin yaptığı açıklamalardan çıkarıyorum derim.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, mevta Muhsin Yazıcıoğlu'nu taşıyan helikopterin kaza yapması sonrası yaptığı açıklamada;
“Aslında helikopterin düştüğünde sinyal veren elt isimli bir cihaz var. Bu helikopterde de bu cihaz var. Bu cihazdan sinyal alınması gerekiyor ama alınamıyor.“
Bunun da tercümesini vereyim.
Olayın kaza olmadığı, bir suikasta kurban gittiğinin ifadeleridir.
Helikopter Esas Holding bünyesinde faaliyet gösteren Med Air firmasına ait.
Sahibi Ali Sabancı.
Başkalarını bilmem, ama beni düşündürdü.
Eğer tahminim doğruyla yaşa, bravo Ali demek adettendir.
Her bıjı Eli.
Sakın Koçları unutma.
Babanın ölüm emrinin verildiği adres olması büyük muhtemel.
Dahası muhtemel ötesi...
Hani Ergenekon'nun birinci adamı iddialarının ortalıkta gırla gittiğide biliniyorken sakın onları unutmiyasın.
....
Sabancı soyismi yabancımız değil.
Türkiye'nin etkili ve yetkili sanayici bir ailenin soyismi.
Hani şu da biliniyor.
Sabancı ailesinin ikinci adamı Şevket Sabancı mevta Muhsin Yazıcıoğlu'nun tetikçisi mevta Apdullah Çatlı'nın organize ettiği bir operasyonla katledilmişti.
...
Düşen helikopterin bağlı olduğu şirketin Ali Sabancıya ait olduğunu öğrenildiğinde meraktan kimdir bu Ali Sabancı diye ismi googeel yazıldı.
Meğer ki, mevta Muhsin Yazıcıoğlu'nun tetikçisi Apdullah Çatlı'nın planlaması sonucu katledilen iş adamı Şevket Sabancının oğluymuş.
Bu da kafalara envayi türü soru işaretlerini getiriyor.
Herkes sesli veya sessiz soruyor.
Acaba devletin “önemli bir tuğlası“ olan mevta Muhsin Yazıcıoğlu'na bu racunu kesen Ali Sabancı mı?
Sakın işin içinde kan davası olmasın?
Gerçi kan davasının faturasını hep Kürdlere kesilir, ama anlaşılan yanlış bir buhtan.
Türkler bu işi Kürdlerden daha alasını yapıyormuşta dünya alem uyuyormuş.
Bak hele sen!
Helikopterli cinayet.
Kürdlerde böylesi daha işitilmedi, sevgili ve sevgisiz okuyucular.
...
Balyoz şu sıralar nerelerde geziniyor haberim yok.
Hangi cennet-cehenemdesin be adam.
Bir, iki, üç dediğimde eğer piyasaya çıkmasan Allahıma, bilahıma seni “hain“ ilan ederim.
Demedi, deme, xeberin ola.
Görev seni bekli.
Tam senlik bir iş.
Doğru olay mahaline marş marş.
Sakın mevta'nın üzerine bir şiir yazmayı unutmıyasın.
Sağlığında şiir yazmayı çok severdi.
Sanıyorum en son şiirini Hrant Dink üzerine yazmıştı.
Hrant ona borçlu kalmasın diyeceğiz, ama işin garip tarafı o ki, o da “milli kuvetlerden“miş.
Valla günahı diyenlerin boynuna.
Şimdiye kadar kimseden bir tekzipte gelmediğine göre işin içinde bir bit yeniği var demektir.
Neyse biz mevtanın meselesi ve oyun içinde oyuna dönelim.
Bak Balyoz, demedi demiyesin.
İş seni bekliyor.
İşe el attım, kapıyı biraz araladım, ama işin içinden çıkamıyorum.
Bunu ancak sen çözebilirsin.
Bu işe el atar mısın bilmem, ama atarsan iyi bir iş yapmış olursun.
Belki buradan henüz sırrı çözülmemiş sayısız kayıp olaylarına ulaşırsın.
Haydi benim yoldaşım.
Görem seni.
...
Balyoz işe el atmıyana kadar iz sürmeye devam...
Helikopterli cinayetin öncesi de var.
Susurluk...
Karanlık Türkiye'nin üstü örtülen dönemeçlerden biri...
Şevket Sabancı'ın katledilmesinde rol alan Apdullah Çatlı ve Başkomiser Mehmet Kocadağ'a çaptırılan kamyonlu sahneler.
Maşallah seri cinayetler sürüyor.
Süreceğe benziyor.
Şevket Sabancı'nın katilleri sadece bu mevtalarla sınırlı değil.
Daha daha yukarılarda yer alanlar var.
Demirel, Çiler, Güreş, Ağar, Bahçeli...
Çiler krişi kırıp soluğu ABD'de aldı.
Park halindeki otomobilinin içerisinde Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay kafasına kurşun sıkılmış olarak bulundu.
Dokunulmazız diyenlere birer birer dokunulmaya başlanıldı.
Kimi cezaevinde.
Kimi firarda.
Kimi trafik denilip kaza, kiminin kafasına kurşun sıkılarak intihar süsü verilerek könverdiye götürülüyor.
Kimi de bana ne zaman sıra gelecek diye korku içinde bekliyor.
Ben de kırmızı şarabımı açmışım haberleri dinliyerek dörtköşe olmuşum.
Var mı itirazı olan?
Aman ha deymeyin benim keyfime...
...
Konuya dönelim.
Merakımız bu olup bittenlerin ötesinde.
Eğer Sabancı'ların olay da parmağı varsa, bu gücü kimden aldıkları sorusunuda akllara getirir.
Bizim aklımıza gelen sorular mevta Muhsin Yazıcıoğlu'nun kurtçuklarının aklına gelmiş olacak ki, beklenen cevapları gecikmedi.
“Muhsin Yazıcıoğlu`na zarar gelirse tüm devlet töhmet altında kalır“ başlığının kullanıldığı açıklamalarında;
“Bu vesile ile, devlet içinde öncelikle güvenlik ve istihbarat birim amirleri başta olmak üzre, tüm bürokrasinin halk nezdinde bu şüpheli kazalar zincirinden dolayı sorumlu olacağını belirtmek isteriz...
Devlet içinden Sayın Yazıcıoğlu gibi bir tuğlanın çekilmesi ile doğacak boşlukta hangi tuğlanın kimin kafasına düşeceği bilinmeyen bir kaos ortamı oluşacak, bu da ülkemizin iç ve dış düşmanları için arayıp da bulamayacakları bir fırsat teşkil edecektir.“
Vallah öncelikli olarak hangi tuğlanın hangi tuğlanın kafasına düşmesi bizi pek ilgilendirmiyor, ama duamız odur ki, bu kirli devletin her tuğlasının başına bir tuğla düşsün.
Düşeceği kesin.
Nexte!
Sahi sıra da hangi tuğla var?
Bunu bilecek halimiz yok, ama Allah hepsine nasip eylesin duamız var.
Hani bir başka meşhur tuğla daha var.
Ne demişti?
Bir tuğla çekilirse bu devlet çöker demiş ve herkesi tehdit etmişti.
Ama gel gör ki, tuğlalar birer birer çekiliyor, keşke çökse fakat bir türlü bu devlet çökmüyor.
Çöken tuğlalar oluyor tabi.
Birer birer mevtalaşıyor.
Oh olsun diyoruz, ama bu yetmiyor.
Çektiklerimiz bununla ödenmiyor.
Acılarımızın bedeli bu devletin mevtalaşmasıdır.
İşte buna 'El Fatiha' denilir.
El Fatiha!
Amin!
26 Mart 2009
İyi bilurduk..Eyubı güleri