Öcalan'ın nasıl bir ölü sevicisi olduğuna devam edelim.
“Kutsal değerler uğruna ölümle yaşamın mevcudiyetini gösterme ve böylece daha katlanabilir bir ölümle yaşamın bağını kavrayabilme“, “Bunu da biz yaptık. Bunu özenle hazırladık ve şimdi herkes, biraz da böyle ölümsüz kılınmıştır... Ben buna ölüm korkusunu yıkma,.. fiziki ölümlerden de korkmama veya şehadetlerden korkmama olarak değerlendiriyorum“ adı altında Kürd gençlerini savaşa süren Öcalan, Narobi'de efendilerinin kucağına koştu. Kendisini paketletirdi.
Uçakta bantlı gözleri açıldığında ilk sözü;
“Bana bir şey yapacak mısınız?“ sorusu oldu.
Efendileri;
“Korkmana gerek yok“ deyince, Öcalan;
“Annam Türk. İmkan verilirse, hizmete hazırım.“
Daha da ileri giderek;
“Devletin çıkarı için bir emir eri olarak en ahlaki ve değerde buluyorum.“
Ve ekledi;
“Derinliğine düşünülürse bu herkes için böyledir“ dedi.
Haydaaa...!!!?
Gel de burdan yakma!
Hani ölüm kursaldı, hani yaşamla mevcuttu, hani katlanılabilinirdi, hani korkulmazdı?
Bunları bir yana bırakalım.
Peki sömürgeci devlete hizmet etmenin hangi ahlakla, hangi değerle ne alakası var diye düşünen oldu mu?
Bu aşağılık adam hangi ahlak ve değerden bahsediyor? Bunu bilen var mı?
Fakat bunlara bakıp, Öcalan'ın tüm teori ve pratiğini salt başına buna ingirgeyip;
“korkaklık“la değerlendirmek doğru değildir.
Öcalan'ın teori ve pratiği sadece o an değildir. Uzun bir tarihi geçmişı vardır. Bu süreçte bilinçli olarak Kürd gençlerine sadece ölüm hak görülme anlayışı vardır.
Bu iki durumu birbirine karıştırmamak gerekir. Meseleye böyle bakılırsa, Öcalan'ın varoluş/varediliş nedenide anlaşılmış olunur.
Öcalan, Türkiye'ye gelmesiyle gerçek değerleriyle buluştu.
Nedir bunlar?
Türkiye “anavatanım“, Türk milletine “milletim“, Türk devletine, “devletim“, ölen Türk askeri “şehitlerim“ dedi.
Öcalan, daima ikiyüzlüleri oynadı. Bu, görülmedi. Kürd gençlerini ölüme gönderirken şahinleri oynadı, fakat kendisi ana karargana kesin dönüş yapınca bu kez köpekleşti.
Nasıl mı?
O düşürülmüşün ağzından vereyim.
Beka'da iken zorla yaktırdığı Kürd gençlerine ilişkin;
“Bütün bunlar büyük çağrılardır ve hakkını vermek, biz geride kalan yoldaşlara düşüyor. Doğal anlamına göre savaşarak, anlamına göre militanlaşmayı bilerek karşılık vermek, en doğrusu ve yegane yoludur. “Anlıyamadım, derinliğini kavrayamadım, kendime göre uyguluyorum“ demek şehitlere saygısızlıktır.“ (Öcalan, Devrimin Dili ve Eylemi. Sf. 295)
Bir taraftan Kürd gençlerini zorlayarak kendilerini diri diri yakmalarını sağladı. Bu vahşetin teorisini yaptı. Ardında geride kalanlara ölüm adresini gösterdi. Bunu yapmıyanları şehitlere saygısızlık olarak ilan etti.
Kürd kadınını, anasını kendi amaçlarına alet ediyordu. Bunları kullanarak gençlerin duygularına hitap ediyordu;
“Anaların çağrısına (ki, bunun çok yakıcı olduğunu biliyorum) vereceğiniz en iyi cevap, uzun vadeli ve başarılı bir savaşımı mümkün kılmaktır. Çünkü anaların hepsi şu an savaş istiyor. Hepsi daha fazla savaş istiyor. Yürüyüşleriyle de bu açıktır. Bu kadın şehitlerimizde işin bir de bu yönü vardır. Bunu görmemek mümkün değildir.“ (age. sf. 312)
“Ben de kendi payıma, hiç kuşkusuz, bu şehitlerin değerini anlayabilecek durumdayım.“ (age. sf.295)
Bunu Beka'da söyledi. Fakat aradan fazla zaman geçmedi. Öcalan, ana karargahına döndü ve en büyük saygısızlığı kendisi yaptı. Türk askerlerini şehit ilan etti ve annelerinde özür dileyerek Kürdistan devrim şehitlerinin anısına ihanet etti. Etrafındaki dalgavuklarda bunu;
“Tarihi bir an“ ilan etti.
Ama da ne tarihi an!!!?
“Devletin hizmetinde bir emir eri olarak çalışmayı daha erdemli ve ahlaki buluyorum“ diyen bir düşkünü daha hala bilmem neyin “önderi“ olarak savunanların düştüğü çukur gözler önündedir.
Onlar yalakalaşa, çukurlaşa dursun, kendini “Apocu“ sanan herkes onun için;
“Bir başbelesı olmaya başliyor.“ (age. sf. 309)
Başbelalarında kurtulmak Öcalan'da racun gereğidir. Onlardan birer birer kurtulmanın çaresine bakıyor.
Şu an Türk savaş kurmayı ile birlikte devreye koydukları eş zamanlı kirli savaş ve barışın nedenide budur.
Bu, kavranılmıyor. Nedenleri var. Öcalan gerçekliğine ilişkin nedenler.
Kürd miili dinamiklerini fiziki olarak yok etme misyonuna ilişkindir.
Geri de kalanları “Türkiye uluslaşması“ içinde eritme operasyonudur.
Bunun korkaklıkla bir alakası yoktur.
Yapılan üslenilen, dahası üstlendirilen görev icabıdır.
Herkes, bunu bir kez daha düşünsün...