Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 11 January 2009

Kawa hareketti ortaya çıkışından itibaren hep yurtsever bir zemini kendisine baz olarak aldı. Kürdistan'da yaşanan tarihi siyasal gelişmeler Kawa'nın ideolojik ve siyasal çizgisinin oluşmasından belirleyici bir rol oynadı. Kawa'nın Küzey Kürdistan'da o dönemin Rus emperyalizmine karşı tavır alarak biricik bir akım olarak ortaya çıkması kolay bir şey değildi. Bu tutumun alınmasında Rus emperyalizminin 1975'te Baas rejimine verdiği destek ve Kürd hareketinin aldığı yenilginin büyük bir etkisi vardı. Ülkemizdeki Rus emperyalizminin yandaşları daha çok Molla Mustafa Barzani'nin ABD ile olan ilişkilerine dikkat çekiyor ve Barzani'yi “ihanetci“ olarak damgalaya biliyorlardı. Rusya yanlılarının o dönemdeki siyasal ve ideolojik bombardumanı altın da TKDP'si gibi yurtsever yapılanmalar dahi KUK daha sonra KUK-SE adı altında ayrışmaya gidebildi. Her ayrışma da daha çok Rusya'nın başını çektiği idolojik-siyasal çizgiye kaymaya başlıyorlardı. Afganistan'a yönelik Rusyan'nın işgalini devrim (Burkay hala savunuyor) Irak ve Suriye'deki Baas terör rejimlerini “kapitalist olmayan yoldan sosyalizme giden“ güçler olarak değerlendire biliyorlardı.

Kawacılık, var olan bu akıma karşı, Kürdistan halkının taleplerini seslendirmeye çalışırken, her taraftan saldırılara maruz kalıyordu.
Kawacıları “CİA ve MOSAD ajanları“ (Burkay) olarak değerlendirebiliyorlardı. Bağımsız, birleşik Kürdistan'ı savumak, parçacı mantığa karşı tavır almak, Kürdistan meselesini bir bütünlük halinde ele almak pek te kolay değildi.

Rus emperyalizmine karş çıkan Kawacılar, o dönem Çin'in başını çektiği akımın safında yerini aldı. Çin'de Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi Kürdistan'ı sömürgeleştiren ülkeleri “devrimin müttefikleri“ olarak değerlenirdiği anda Kawacılar bu eğilime karşı da tavır ald ve Arnavutluk “çizgisini“ savundu. Enver Hoca'ının Kemalizme methiye dizmesinden hemen sonra bu eğilime karşı da tavır alındı. Zaten Kawacılar bir eğilimi savunurlarken bir çıkar veya yardım peşinde de değillerdi. Arnavut devlerin kapışmasında küçük bir köy olarak bize verebileceği hiç bir şey yoktu.

1980 askeri darbesinden sonra, tüm Kürd çevreleri gibi bazı Kawa kadro ve militanları da Suriye'ye geçtiler. Süriye sömürgecilerinin denetim alanlarında Rusçuluk yapmak geçer akçeydi. “Ortadoğu anti- emperyalist ve devrimci güçleri“ adı altın da açıklamalar yapılıyor ve toplantılar düzenleniyordu. Geçmişte Rusyadaki yönetimi “revizyonist“ olarak değerlendirenler dahi Rus sosyalizmini keşfederek barınmaya başladılar.

Kawacılar gibi, sömürgecilerle işbirliği red eden bir yapının bu alan da bırak siyasal faaliyet yürütmeyi, barınma şansı dahi yoktu. Suriye'ye geçen tüm yapılanmalarının girdiği ilişkileri Kawacılar red ettiler. Suriye devletinin tüm dayatmalarını ve sunmak istedikleri her şeyi Kawacılar hayatları pahasına da olsa red ettiler. Ve böylece Kürdistan tarihine “ Qamişlo Katliamı“ adım adım hazırlandı ve uygulanmaya konuldu.

Bu operasyon iyi incelendiğinde, alınabilecek çok tarihi dersler vardır:

Çağdaş Kürdistan tarihinde, ilk defa Türkiye ve Suriye devletleri ortak bir operasyonla Huseyin Aslan, Komutan Memo ve Nejla Baksi yoldaşlarının içinde bulunduğu onlarca Kawa kadro ve militanını imha edebiliyorlardı

Türkiye devletinin ilk sınır ötesi operasyonu olarak tarihe geçen bir olaydır.

Nejla Baksi yoldaş Küzey Kürdistan'da 70'lerden başlayan ulusal hareketin ilk kadın şehidi olarak Kürdistan devrim şehitleri kervanına katıldı.

Bu operasyonla Türk ve Arap sömürgecileri Kürdistan halkına ve bağımsızlıkcı, işbirliği yada uşaklığı red eden güçlere göz dağı verdiler. Bu katliam sonrası alanda bulunan tek tek Kawacıların kendi kimliklerini gizlemeleri bariz bir psikojik terörün ifadesi olarak anlamlıdır. Hatta bazı taraftarlarımız o alanda başka çevrelerle “ortak hareket“ ettiklerinde bu çevrelerce propaganda malzemesi yapılıyordu.

Sonuç olarak, Kawacıları Rusya'ya karşı tutumlarından dolayı “ Mosad ve CİA“ ye bağlamak istiyen çevrelerin şimdi İsrail ve ABD'ye ilişkin tutumları gördüğüm de, yıllarca Molla Mustafa Barzanî'ye hakaretler yağdırıp ve KDP iktidar olunca tutum değiştirenler, yıllarca Celal Talabani'yle ’dost' olup YNK yenilince sırt çevirenlerin pek Kürd halkına verebilecekleri bir şeyleri yoktur.

Kawacılar hep Kürd yurtseverliğin güzergahında yürüdüler. Bundan dolayı hiç bir zaman onların dümenine girmediler. Bu bir tarihsel gerçekliktır.. Geliştirilmesi, güçlendirilmesi gereken Kürdistani çizgidir Kawacılık... Kawacılar hep Kürdistan halkının ulusal çıkarları her şeyin üstünde tutular...

Hemde desteklenebilecek tek Kurdistani Parti. Bu sayfalarda bir süreden beri sürdürülen örgütlenme cabalariyla ilgili yazilari her okuyusumda, Kawa nin Partiya Sores KAWA olarak hala faaliyette oldugunu bile bile, böyle bir girisime ihtiyac duyan arkadaslara bir soru sormak istiyorum: KAWA nin begenmediginiz hangi politikasi var??? Gelin masaya yatirip bunu tartisalim. Kurdistan icin tarihi bir firsat olan KAWA misyonu BAGIMSIZ BIRLESIK VE DEMOKRATIK Kurdistan icin sömürgecilere ödün vermeden, ilkeli durusuyla temiz ve dürüst ve bir o kadarda demokrat durusuyla bagimsiz Kürdistan yolunda kitleleri harekete gecirebilecek tek örgütlenmedir. Bu bas kaldirmayi bekleyen binlerce Kürd ün oldugunuda biliyorum. KAWA nin önderliginde Bagimsiz Birlesik ve Demokratik bir Kurdistan icin savasmanin zamani coktan geldi. Ülkemizi Türk , Arap, Fars isgalcilerine 30 senedir peskes ceken, binlerce Kürd gencini ve yurtseverini katlettiren ve katleden, bir karis kurdistan topragini bile özgürlestiremiyen (öyle bir hedefide yok zaten), özgürlestirmek bir yana, Güney Kurdistandaki bir karis özgür topragimizi bile sabote etmeye calisan PKK hareketi halkmizin celladi olma misyonunu hala sürdürmektedir. Her ülkede oldugu gibi, Kurdistanda´da her yanlisa karsi bir dogruyu alternatif etme cabasi olmalidir. Bence bu görevi üstlenmek ve kör dögüsü yerine örgütlü savasmak, halkimiza ve Kurdistanda destan yazdiran yigitlere olan boyun borcumuzu ödememizin zamani gelmistir. Simdilik kisa ama öz olsun. Üretken yazismalar umuduyla selamlar

Degerli Arkadaslar Merhaba, ben kendim son dönemlerde Kawa hakkinda bilgi edinmeye soyuldum ama hic bir yerde sizin simdi burada bahsettiginiz olgulara denk gelmedim. Kawa örgütü ögrendigim kadariyla illegal bir örgüt oldugundan program ve tüzügüde herkese acik degildir. Ve bunun böyle olmasi Kawa'nin cogu kisiler tarafindan nasil bir örgüt oldugu bilinmemektedir. Bazen varolan, bazen varolmayan bir örgütü tartismak bence oldukca zordur. Bizim bahsettigimiz örgütlenme daha cok var olan partiler ve örgütler üstü bir legal KURUM, dahasi Organizasyon'du. Bu organizasyonun asil görevi ve hedefi bagimsizligi örgütlemekti. Yani bir Kürd kim olursa olsun, hangi ideolojiyi, dini veya aidiyati savunursa savunsun bu organizasyonu destekleyebilir, bu organizasyon Kürdistan'in bagimsizligini isteyen her Kürde acikti. Gercekci olmak gerekirse PKK disi bir cok parti ve örgüt -hangi nednelerden olursa olsun- marjinaldir. Bunlarin neden örnegin PKK disi bagimsizlikci cizgide olan örgütlerlen birlikte hareket etmediklerini bilmiyoruz. Örnegin ben kendim bagimsizlikci cizgide olan KUK, Kawa, PSK (PSK federasyon istiyor), Rizgari vb. örgütler arasindaki ayirimi bilmiyorum. Bunlarin neden PKK'ye "karsi" bir ORTAK platformda birlesmediklerini bilmiyorum. Bunlarin cogunun sadece isimleriylen mi yoksa gercekten cisimleriylende var oldugunu yine bilmiyorum, cünkü kaldigim yerde ben bunlarin ne bir eylemini gördüm, ne bir bildirisini okudum ne de baska birsey. Interneti aradim taradim örnegin Kawa üzerinde derli toplu bilgiler edinilen bir site falan bulamadim. Biz var olan tüm bu örgütlerden ayri veya yepyeni bir örgütlenmeye gitmeye degilde tam tersi bu örgütlerinde icerisinde oldugu gibi kbaul ederek ve herkesin ideolojinine, aidiyatlarina karsi cikmadan sadece ve sadece bagimsizligi örgütleyecek bir organizasyonun, dahasi bir kurumun olmasi gerektigini düsündük. Bu tür bir örgütlenmenin hedefi ve amaci ülkemizin özgürlügü ve bagimsizliginin yaninda diyaspora Kürdlerinide bu yönde örgütlemek ve egitmekti. Simdi isin en zor bölümü su: Var olan yukarida ismini andigim örgütler (Bunlar 20ye yakindir) esas olarak Kürdlerin özgürlügünü ve bagimsiziligi icin birbirleriyle ORTAK bir platformda hareket ediyorlar mi, yoksa etmiyorlar mi? Eger Kürdistan bir ÜLKE ve Kürdlerde bir ULUS ise, yukarida andigimiz (PKK/KDP/YNK dahil) isgal edilen bu ÜLKE ve ULUSU bagimsizliga götürecek tek CEPHEDE bu isgal ve ilhaka karsi halki seferber edebilecek konumda midirlar, yoksa degil midirler? Yani bunlarin tümü sömürgeciler tarafindan ilhak ve isgal edilmis ülkesine karsi her sinif ve tabakadan Kürdün icinde bulundugu TOPYEKÜN bir DIRENIS sergiliyorlar mi, yoksa sergilemiyorlar mi? Yani bana göre sömürgecilerin Kürdistan'da ilhak ve isgalciligine karsi bir tek parti veya örgütün direnmesi ve yanliz basina sömürgecilige son vermesi yatmez/imkansizdir. [b]Kürdistan Sorunu hepimizin sorunu oldugu icin hepimizin hep beraber aidiyatlarina bakilmaksizin savasmasi gerekmez mi?[/b] Örnegin Kawa örgütü/partisi diger bagimsizligi hedefine koymus örgüt/partilerlen ayni CEPHEDE sömürgecilige karsi savasiyor mu? Ya da Kawa'ninda icinde bulundugu bir Kürdistan Bagimsizlik Cephesi vb. bir örgütler/partiler örgütlenmesi var midir? Ben sahsen Kürdlerin bagimsizliginin bir tek parti, bir kurum, kurulus veya kisiler önderliginde basariya ulasacagini sanmiyorum. Kürd ÜLKESI Arap, Fars ve Türkler tarafindan ISGAL ve ILHAK edilmisse, buna karsi derhal topyekün her Kürd partisinin, örgütünün, kisisinin, kurulusunun icinde bulundugu bir DIRENIS olmazsa eger, tek tek örgüt/parti, kurum, kisi ve kuruluslarinin basari sagliyacagini sanmiyorum. Bu nedenledir ki ben örnegin bagimsizligi savunan her örgüt/parti, kurum ve kurulusu, kisiyi desteklerim ancak bunlarin her birinin bir yerde durmasi, bazilarinin PKK gibi (PKK simdi bagimsizliktan vazgecti) "ya ben, ya hic kimse" demelerini bir türlü anlayamadigimdan icin bu nedenden dolayi uzak durdum. Kim bilir benim gibi daha kac kisi vardir? Bence Kawa vb. örgüt/partiler ilkin kardes gördükleri ve bagimsizligi hedefine koyan diger örgüt ve partiler ile ITTIFAKA gitmeli "birlesmeli" GÜC toplamalidirlar. Bana göre KUK, Kawa, Rizgari ve burada ismini saymakla bitiremiyecegim onlarca örgüt ve Kürd partisi ilkin kendi aralarinda bir KONSENSUS olusturarak halka yepyeni bagimsizlikci bir programla gelmeli, örnegin eger PKK bagimsizlik önünde bir engel olusturuyorsa o zaman PKK disi tüm bagimsizlikci örgüt ve Partilerlen ITTIFAKA giderlerse (Tabii buna KDP/YNK'de dahil) o zaman bizim dedigimiz partiler üstü bir örgütede gercekten ihtiyac duyulmaz. Bu ayni zamanda KDP/YNK ve PKK icinde gecerlidir. Eger bu partilerde yukarida gecen örgüt ve partilerlen ORTAK bir platformda bagimsizlik icin ORTAK BIR PLATFORM'da ITTIFAKA giderlerse tabii yeni partiler üstü örgüt kurmaya gerek duyulmayacaktir. Ama tahminime göre bu gelecek 10-15 sene icerisinde PKK ve KDP/YNK icerisinde böyle bir olusuma gidilebilecegini düsünmüyorum. Bu nedenle biz tekerlegi yeniden icaad etmeye kalkmadan var olan örgüt/partiler ile ORTAK bir PLAFORM'da bulusursak cok daha mantikli olur düsüncesindeyim. Ben kendim daimi Kürd halkinin özgürlügünü ve bagimsizligini sonuna kadar, yani Kürdistan bagimsizlasana dek savunacagim ve bu BAGIMSIZLIK ICIN CALISAN her örgüt/parti, kisi, kurulus ve kurumu destekleyecegim. Isterse bu örgütlerin ismi Kawa, isterse KUK, isterse KDP/YNK isterse Rizgari veya PSK olsun benim icin fark etmez. Benim kisi olarak tek istedgim bu örgüt ve partilerin ORTAK bir PLATFORM'da yani BAGIMSIZLIK cizgisinde birleserek bir an evvel GÜC toplamalaridir, cünkü HAKLI olan degil GÜCLÜ olan kazanir. Biz eger kazanmak istiyorsak bu fedekarliga katlanmali KÜRDISTAN'in CIKARLARINI Marjinal örgütümüzün cikarlarindan daha üstün görerek böylesi bir ITTIFAKA gitmeliyiz. Bunu yapmayan tam tersi hareket eden örgüt ve partiler cizgisi dogru olsa bile yikilmaya, yok olup gitmeye mahkumdur. Selam ve saygilarimla

ZINAR AMEDI tarihi belirlemelerde bulunurken,gecmisin kisa bir ozetini yaparken, gelecege isik tutmasi nasil olmali derken.bunu aciklarken .ilkesel tutarliligin,durusun ifadesi KAWA HAREKETI HEP KURDI YURTSEVERLIGIN DORUGU OLARAK KALDI derken bunu algilamadigin belli oluyor.OYLESE HANGI "MANTIKLAN" ELESTIRMIYORUM GIBI DAVRANIP,BILMIYORUM GIBI YAPIP,"merakimi gidermek icin su kawanin tarihine bakmak istedim internette,bir sey goremedim derken"daha bulundugun ortami tahlil edememis,sana gosterilen demokratik anlayisi algilayamamis,kusup gidenlerin degil,sitem etsede direnenlerin bulundu,bulustugu bu ortamin durusu sana fikir vermiyormu.

Zinar Amed“inin yazdiklari cok dogru. KAWA Hareketinin Kürdistan yurtseverliginin dorugu olduguna kusku yok. Hicbir zaman düsmana elini vermedi. Kürt millet haklarini her kosul altinda en tutarli bir sekilde savundu. Fakat ne yazik ki, bu hareket üstlendigi tarihsel rolünün geregini yapamadi. Bunun cok nedenleri var. Basindan itibaren KAWA Hareketinde örgüt/önderlik sorunu hep var oldu. Amatör ve profesyonel calisma mantigin catismasinda amatörlük egemen anlayis oldu. Fakat Kürdistan devrimine soyunan bir örgütte baklenen düsmanla silahli mücadele arenasinda kendini örgütlemekti. 12 Eylül öncesi bu konu da epey mesafede aldi. 12 Eylül sonrasi yaptigi kongrede dogru kararlarda aldi. Bunu yerine getiremedi. Üc yönlü bir saldiri ile karsi karsiya kaldi. Disarda TC ve ihanetin saldirisi ve icte kacis bundan önemli rol oynadi. Ihanetin önü böylelikle acildi. Aslinda 12 Eylül sonrasi yapilan kongre kararlari geregi yapilsaydi ihanet bu kadar tahripkar davranamazdi. Ülkeden kacis ortami bir bütün olarak ihanete teslim etti. Bu sürec 1990“lara kadar sürdü. 1990“da Güney ve Dogu Kürdistana yerlesti. 1991 Güney devrimine katildi ve önemli görevler aldi. 1992 yilinda yaptigi kongrede kuzeyde savasma karari aldi. Bu girisimde aynen 1981 girisimi gibi TC, ihanet ve ic kacislarla bosa cikarildi. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden bu güne kadar Kuzey Kürdistan yurtsever hareketi gibi KAWA hareketide iradesizdir. Bir türlü kaybettiği insiyatifini yakalayamamaktadır. Yine bir bütün olarak kuzey yurtsever hareketi gibi KAWA Hareketide bekle-görü politıka edinmiştir. İşin tuhaf tarafı kim neyi bekliyor bu da belirsizdir. Bu konuda da kimsenin ifade ettiği bir öngörüsü yoktur. İleriye yönelik bir plan projesi yoktur. Mevcut olan örgütlerin derlenip toparlanmasi mümkün mü degil mi zaman gösterecek. Fakat bana zor geliyor. Hatta imkansiz gibi geliyor. Mevcut mantik ve malzeme ile olacagi yok. Kuzey Kürdistan´da devrimin subjektif boyutunu oluşturmanın maddi zemini yok. Ne zaman olusur bilemem. Birilerinin müdahalesini beklemektedir.

İKK GÜV.D. : 3590- -98/İKK ve Güv.D.İç İsth.Ş. NİSAN 1998 KONU : Güçlü Eylem Planı KİMDEN : İstihbarat Başkanlığından KİME : Komuta Katına Yazıyı Hazırlayan Tlf.: 1975 İLGİ : (a) Gnkur.Bşk.lığının 21 Nisan 1998 gün ve GENSEK.: 3050-212-98/İCRA SB. sayılı direktifi. (b) Gnkur.Bşk.lığının 15 Nisan 1998 gün ve HRK.: 3570-027-98/İGHD.Hrk.Ş. (313) sayılı emri. 1. KONU : TSK.'nin başarılı bir operasyonu ile yakalanan üst düzey teröristlerden biri olan Şemdin SAKIK'ın sorgulanması sonucu alınan ifadelerin psikolojik harekat ve basın uygulamaları açısından değerlendirilmesi maksadıyla; ilgi (a) emirle çalışma grubu teşkil edilmiş ve bu grup tarafından uygulama zamanlarını ihtiva eden bir eylem planı hazırlanmıştır. 2. ÖNCESİ : Bölücü Terör Örgütü PKK'nın çökertilmesi için gerekli bilgilerin elde edilmesi ve sorgulamanın yönlendirilmesi maksadıyla; Bölücü Terör Örgütü PKK'nın çökertilmesi için sorgunun yönlendirilmesi, TSK.'nin ve Özel Kuv.K.lığının başarısının iç ve dış kamuoyuna yansıtılması ve PKK'nın dağılma süreci esnasında örgüte alternatif olabilecek VEJİN ve KAWA gibi örgütlerin, legal veya illegal siyasi oluşumların eylem safhasında çökertilmesi maksatlarına yönelik olarak ilgi (b) direktif yayınlanmış ve bu direktif sorgulama esnasında uygulamaya başlanmıştır. 3. İNCELEME : a. 7 nci Kor.K.lığınca; hazırlanan özel sorgulama sonuçlarının incelenmesi neticesinde; (1) Bölücü Terör Örgütü lider kadrosunda Zeki Şemo (K) Şemdin SAKIK'ın örgütten ayrılması ve bilahare Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yakalanmasının, örgütün özellikle taban ve orta kadrosunda olumsuzluklar yaratacağının, (2) İfade de adı geçen kişilerin, örgüt ilişkilerin, bölgesel değerlendirmelerin çok yeni ve çarpıcı bilgileri ihtiva etmediğini, ancak Türkiye'de demokratik ortamdan istifade ederek Bölücü Terör Örgütünün uzantısı olarak faaliyet gösteren siyasilerin, gazetecilerin, HADEP ve İnsan Hakları Derneği gibi kuruluşları hakkında elde edilen bilgilerle önce kamuoyu oluşturulmasının ve müteakiben yasal sürecin başlatılmasının, (3) Olaf Palme'nin PKK tarafından öldürülmüş olduğu iddiasının ayrıntılandırılarak Dünya kamuoyunda kullanılabilecek nitelikte önemli bir bilgi olduğunun, (4) Bölücü Terör Örgütü ile bütünleşen ve her türlü desteği veren Suriye ile bu ülke vasıtasıyla örgüt ile irtibatını devam ettiren Yunanistan hakkında yeni elde edilen bilgilerin Dışişleri Bakanlığına aktarılarak uluslararası temaslarda kullanılmasının, b. Yapılan bu değerlendirme çerçevesinde; (1) PKK terör örgütünün çeşitli basın ve yayın organlarında konu ile ilgili olarak yapacağı propagandanın etkisizleştirilmesi amacıyla yoğun propaganda icrasının, (2) Çeşitli kurum/kuruluş, legal-illegal örgütlerin yapacağı propagandanın önlenmesi amacıyla; MED TV.'nin kapatılması için Dışişleri Bakanlığı tarafından gerekli argümanların hazırlanarak İngiltere nezdinde kullanılması ve ayrıca diğer ülkelerde uydu kiralanmasının önlenmesi için girişimlerde bulunulmasının, (3) PKK terör örgütünün uyuşturucu trafiğinde rolünü ortaya koyan propagandaya devam edilmesinin (uyuşturucu kaçakçılığının örgüte silah ve malzeme temininde en etkin kaynak olduğu teması işlenerek), (4) Bu kapsamda yürütülecek yasal faaliyetlerin ve özellikle mahkeme safhasında yargılamanın, kamu güvenliği, kamu düzeni, şahsın güvenliği ve yukarıda belirtilen maksatların tahakkuk için; (a) Duruşmaların “GİZLİ“ yapılmasının, (b) Şahsın, yargılama süresince diğer tutuklulardan ayrı bir bölümde tecrit edilmiş olarak muhafazasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir. 4. SONUÇ VE TEKLİFLER : a. Sonuç : İnceleme sonucunda; (1) İç kamuoyuna yönelik faaliyetleri, (2) İç ve dış kamuoyuna yönelik faaliyetleri, (3) Yurt dışı bağlantıları, (4) Sanığın (Şemdin SAKIK) basına çıkarılması, safhalarını ihtiva edecek şekilde hazırlanan Eylem Planının 24 Nisan - 1 Mayıs 1998 tarihlerinde emirle icraya başlanılmasının uygun olacağı kıymetlendirilmektedir. b. Teklifler : Güçlü Eylem Planı'nın Faaliyet Takviminde belirtilen zaman ve esaslar doğrultusunda gecikmeksizin icrasına başlanılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir. Tensip ve emirlerinize arz ederim. İsth.Bşk.V.Tümg.F.TÜRKERİ : Bülent DAĞSALI Kur.Alb. İç İsth.Ş.Md. UYGUNDUR/UYGUN DEĞİLDİR Çevik BİR Orgeneral II nci Başkan

Tarih: 11 January, 2009 23:22 İKK GÜV.D. : 3590- -98/İKK ve Güv.D.İç İsth.Ş. NİSAN 1998 KONU : Güçlü Eylem Planı KİMDEN : İstihbarat Başkanlığından KİME : Komuta Katına Yazıyı Hazırlayan Tlf.: 1975 İLGİ : (a) Gnkur.Bşk.lığının 21 Nisan 1998 gün ve GENSEK.: 3050-212-98/İCRA SB. sayılı direktifi. (b) Gnkur.Bşk.lığının 15 Nisan 1998 gün ve HRK.: 3570-027-98/İGHD.Hrk.Ş. (313) sayılı emri. 1.KONU : TSK.'nin başarılı bir operasyonu ile yakalanan üst düzey teröristlerden biri olan Şemdin SAKIK'ın sorgulanması sonucu alınan ifadelerin psikolojik harekat ve basın uygulamaları açısından değerlendirilmesi maksadıyla; ilgi (a) emirle çalışma grubu teşkil edilmiş ve bu grup tarafından uygulama zamanlarını ihtiva eden bir eylem planı hazırlanmıştır. 2.ÖNCESİ : Bölücü Terör Örgütü PKK'nın çökertilmesi için gerekli bilgilerin elde edilmesi ve sorgulamanın yönlendirilmesi maksadıyla; Bölücü Terör Örgütü PKK'nın çökertilmesi için sorgunun yönlendirilmesi, TSK.'nin ve Özel Kuv.K.lığının başarısının iç ve dış kamuoyuna yansıtılması ve PKK'nın dağılma süreci esnasında örgüte alternatif olabilecek VEJİN ve KAWA gibi örgütlerin, legal veya illegal siyasi oluşumların eylem safhasında çökertilmesi maksatlarına yönelik olarak ilgi (b) direktif yayınlanmış ve bu direktif sorgulama esnasında uygulamaya başlanmıştır. 3.İNCELEME : a. 7 nci Kor.K.lığınca; hazırlanan özel sorgulama sonuçlarının incelenmesi neticesinde; (1) Bölücü Terör Örgütü lider kadrosunda Zeki Şemo (K) Şemdin SAKIK'ın örgütten ayrılması ve bilahare Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yakalanmasının, örgütün özellikle taban ve orta kadrosunda olumsuzluklar yaratacağının, (2) İfade de adı geçen kişilerin, örgüt ilişkilerin, bölgesel değerlendirmelerin çok yeni ve çarpıcı bilgileri ihtiva etmediğini, ancak Türkiye'de demokratik ortamdan istifade ederek Bölücü Terör Örgütünün uzantısı olarak faaliyet gösteren siyasilerin, gazetecilerin, HADEP ve İnsan Hakları Derneği gibi kuruluşları hakkında elde edilen bilgilerle önce kamuoyu oluşturulmasının ve müteakiben yasal sürecin başlatılmasının, (3) Olaf Palme'nin PKK tarafından öldürülmüş olduğu iddiasının ayrıntılandırılarak Dünya kamuoyunda kullanılabilecek nitelikte önemli bir bilgi olduğunun, (4) Bölücü Terör Örgütü ile bütünleşen ve her türlü desteği veren Suriye ile bu ülke vasıtasıyla örgüt ile irtibatını devam ettiren Yunanistan hakkında yeni elde edilen bilgilerin Dışişleri Bakanlığına aktarılarak uluslararası temaslarda kullanılmasının, b. Yapılan bu değerlendirme çerçevesinde; (1) PKK terör örgütünün çeşitli basın ve yayın organlarında konu ile ilgili olarak yapacağı propagandanın etkisizleştirilmesi amacıyla yoğun propaganda icrasının, (2) Çeşitli kurum/kuruluş, legal-illegal örgütlerin yapacağı propagandanın önlenmesi amacıyla; MED TV.'nin kapatılması için Dışişleri Bakanlığı tarafından gerekli argümanların hazırlanarak İngiltere nezdinde kullanılması ve ayrıca diğer ülkelerde uydu kiralanmasının önlenmesi için girişimlerde bulunulmasının, (3) PKK terör örgütünün uyuşturucu trafiğinde rolünü ortaya koyan propagandaya devam edilmesinin (uyuşturucu kaçakçılığının örgüte silah ve malzeme temininde en etkin kaynak olduğu teması işlenerek), (4) Bu kapsamda yürütülecek yasal faaliyetlerin ve özellikle mahkeme safhasında yargılamanın, kamu güvenliği, kamu düzeni, şahsın güvenliği ve yukarıda belirtilen maksatların tahakkuk için; (a) Duruşmaların “GİZLİ“ yapılmasının, (b) Şahsın, yargılama süresince diğer tutuklulardan ayrı bir bölümde tecrit edilmiş olarak muhafazasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir. 4.SONUÇ VE TEKLİFLER : a. Sonuç : İnceleme sonucunda; (1) İç kamuoyuna yönelik faaliyetleri, (2) İç ve dış kamuoyuna yönelik faaliyetleri, (3) Yurt dışı bağlantıları, (4) Sanığın (Şemdin SAKIK) basına çıkarılması, safhalarını ihtiva edecek şekilde hazırlanan Eylem Planının 24 Nisan - 1 Mayıs 1998 tarihlerinde emirle icraya başlanılmasının uygun olacağı kıymetlendirilmektedir. b. Teklifler : Güçlü Eylem Planı'nın Faaliyet Takviminde belirtilen zaman ve esaslar doğrultusunda gecikmeksizin icrasına başlanılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir. Tensip ve emirlerinize arz ederim. İsth.Bşk.V.Tümg.F.TÜRKERİ : Bülent DAĞSALI Kur.Alb. İç İsth.Ş.Md. UYGUNDUR/UYGUN DEĞİLDİR Çevik BİR

I. BÖLÜM "CEM YÜZBASININ YARDIMCILARI ilk bölümün basi: O dönemde çalismakta oldugum 2000'e Dogru dergisi 8 Aralik 1991 tarihinde "Kimlikleri ve Eylemleriyle Iste Mardin Kontrgerillasi" baslikli bir haber yayimladi: "Son 5 ayda Mardin, Ömerli, Savur, Nusaybin, Midyat, Batman ve Idil'e bagli köylerde kontrgerillanin eylemleri sonucu 22 kisi öldü, 5 kisi yaralandi. Bu cinayetleri isleyenlerin esgalleri ve yöntemleri ayni. Beyaz Renault'a biniliyor. Kars lehçesiyle Kürtçe konusuyorlar. Gerilla kiliginda dolasiyorlar. Bu kontrgerilla ekibinin basinda Jandarma subaylari A.Ö. ile H.K. var. Vurucu (tetikçi) timin sefi ise Karsli MHP'li eski bir ögretmen olan Y.S. dört kisilik infaz timinde itirafçilar var." 2000'e Dogru, "Mardin Kontrgerillasi" haberinde bas harfleriyle verdigi kisileri, açik adlarinin belirtildigi bir yazi ile Basbakanliga ve Içisleri Bakanligi'na bildirdi. Türk Silahli Kuvvetleri mensubu iki subay hakkindaki bilgileri ise gene isimleri açikça yazarak Genelkurmay Baskanligi'na iletti. Ancak bu kurumlardan hiçbir yanit alamadi. "Haberiniz dogru degildir" gibi bir açiklama bile yapilmadi. Biz de "Mardin Kontrgerillasi" haberini gelistirmeye karar verdik. Arastirmaya devam ettik. "Gerilla Gibi Giyinirler" Subay A.Ö. Mayis 1992 tarihinden beri Jandarma Genel Komutanligi Istihbarat Baskanligi'nda görev yapiyordu. Bölücü ve Yikici Azinlik Kisim Amirligi'nde görevliydi. 19 A.Ö. uzun yillar Güneydogu'da görev yapmisti. Kontrgerilla faaliyetlerinde yaninda hep "Cem Yüzbasi" diye biri vardi. A.Ö. "Cem Yüzbasi"nin yardimcisiydi. "Bu subaylar hep sivil dolasirlar. Ikisi de istihbaratçi. Tehlikeli adamlar, dikkatli olun" demisti emekli bir Kurmay Albay. Arastirmaya A.Ö.'nün biyografisini saptayarak basladik. A.Ö. uzun yillar Güneydogu'da görev yapmisti. Kontrgerilla faaliyetlerinde yaninda hep "Cem Yüzbasi" diye biri vardi. A.Ö. "Cem Yüzbasi"nin yardimcisiydi. "Bu subaylar hep sivil dolasirlar. Ikisi de istihbaratçi. Tehlikeli adamlar, dikkatli olun" demisti emekli bir Kurmay Albay. Arastirmaya A.Ö.'nün biyografisini saptayarak basladik. A.Ö. 1954 Mus Bulanik dogumlu, Kafkas kökenliydi. Kuleli Askeri Lisesi'nden mezundu. Harp Okulu'nda ögrenci iken okul arkadaslarindan 43 kisinin ismini yazip, "Bunlar solcudur" diye Okul Komutanligi'na ve MIT'e ihbar ediyor. Ihbar dilekçesinin altina "Milliyetçi, Atatürkçü Subaylar" imzasini koyuyor. A.Ö. 1974 Harp Okulu çikisliydi. Jandarma istikamci. 1976-77 döneminde Foça Komando Okulu'nda kurs görüyor. Burada da bazi subaylari solcu diye ihbar ediyor. 'Cem'le Foça'dan tanisiyorlardi. 1500 subayin re'sen emekli edildigi 12 Eylül döneminde darbe için aktif rol aliyor. A.Ö. ile ilgili bir astsubay sunlari anlatiyor: "1978 yilinda Mardin 22'nci Sinir Tugay'inda görev yaparken birlikte çalistigi ve çok yakin arkadasi olan 'Cem Yüzbasi' ile birçok operasyonlara katildilar. Daha sonra ikili Jandarma Istihbarat'da da birlikte çalistilar. Burada görev yapan subaylar gerilla gibi giyinirler. Kendileri Kürt degil ama çok iyi Kürtçe konusurlar." A.Ö. Güneydogu'daki birçok cinayetin sorumlusu olarak gösteriliyordu. Haberi yazmadan önce kendisiyle görüsmek istedim. Telefonla ulastim. Hakkindaki bilgileri ve söylenenleri siraladim. Görüsmek istedigimi söyledim. A.Ö. sert bir yanit vererek bizimle görüsemeyecegini belirtti. Telefonu yüzüme kapatti! Binbasi A.Ö.'nün bu tavri dogrusunu söylemek gerekirse bizi oldukça öfkelendirdi. Arastirmaya devam ettik: A.Ö., 12 Eylül'den sonra ilk sinir ötesi operasyonlara katilan subaylar 12 Aralik 1980 tarihinde Suriye'deki KAWA'nin kampini basan timin basinda A.Ö. var. Içlerinde KAWA'nin Merkez Komite üyesi Hüseyin Aslan'inda bulundugu önder kadrodan 15 kisi bu baskinda öldürüldüler. A.Ö., 12 Eylül'den sonra kisa bir süre Mardin Belediye Baskanligi yapti Canehazal

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.