Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 26 July 2008

Apo teslim olurken Veli Küçük'ün şartlarını kabul etmesinin karşılığında talep ettiği şartların ayrıntıları ortaya çıktı.

Ergenekon'un PKK ile bağlantısını anlatan tanık, iki örgüt arasındaki ilişkinin halen devam ettiğini söylüyor. Tanığın ifadelerine göre Öcalan kendisi teslim olmak isteyince Veli Küçük, aralarında Öcalan'ın avukatının da bulunduğu bazı isimlerle bir toplantı gerçekleştirilmiş. Hangi şartlarda teslim olacağını, teslim olduktan sonra kimler tarafından sorgulanacağını ve Öcalan'ın sorguda Perinçek ile ilgili temkinli davranması gerektiğini belirlenmiş. Ardından da Öcalan kendi şartlarını belirlemiş.

Gizli tanığın ifadelerine göre Öcalan'ın, teslim olurken Veli Küçük'ün şartlarını kabul etmesinin karşılığında talep ettiği bazı şeyler şu şekilde:

- Avrupa'dan barış heyetleri gelecek, bunların kabul edilmesi,
- Kuzey Irak'tan bir kısım gerillanın bir kısmı itirafçı olarak gelecek, bunlara göz yumularak köylerine dönecekler,
- Murat Karayılan, Cemil Bayık gibi üst düzey yöneticiler, yurt dışına gidecekler,
- Yurtdışında teröre silahlı propagandaya karışmamış öbür eğitim gönüllüleri Türkiye ye barış gönüllüleri adı altında teslim olacaklar,
- Kampların kısaltılacağı, İran'da bir kampın kalacağı, Suriye'deki kampı, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne verileceği,
- PKK'nın Kuzey Irak'ta kalması, bu üyelerin, Türkiye'nin üçüncü kol gücü olarak faaliyetine devam etmesi,
- Talabani ve Barzani'ye kurulan seyyar karakollara, silahlı gerillaların yerleşmesi,
- Silahlı gerilla sayısını üç bine düşürülmesinin teklif edildiğini,

İddianamede konuyla ilgili yer alan kısım şöyle: "Veli Küçük'ün basında örgütlenmek için, bir çok kişiyle irtibata geçtiğini, Ferid İlsever ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığım, Ferid İlsever'inde Veli Küçük'ü "Yüzbaşı MİT subayı" diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini. Doğu Perınçek'in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti'nin Güneydoğu' da propaganda yaptığım, Ferid İlsever Sosyalist Parti başkanıyken Abdullah Öcalan ve Doğu Perinçek'in ittifak yaptıklarını öğrendiğini,

Kendisinin bir dönem Suriye'ye gittiğini, Kilis Öncüpınar kapısından girerken polislerin kendisine ait çantayı aradıklarını ve Doğu Perinçek ile Abdullah Öcalan'ın birlikte çekilmiş fotoğraflarını bularak aldıklarını, bunları Hanefi Avcı'nın gazetelere verdiğini, Veli Paşanın, Hanefi Avcı'yı hiçbir zaman sevmediğini,

Doğu Perınçek ile PKK terör örgütünün ittifakının halen devam ettiğini, Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan Erbaş'ın Doğu Perınçek'e gelerek Türk askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Aponun teslim olacağını söylediği, Doğu Perınçek'in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu Veli Küçük'e ilettiğini, Veli paşanın talimatı ile İşçi Partisi lideri Doğu Perınçek'in odasında Doğan Erbaş'la görüşme yaptıklarını, bu görüşmede Adnan Akfırat'ın da bulunduğunu, Doğu Perınçek'in kısa bir sure kaldığım, bu görüşmede Abdullah Öcalan'ın hangi şartlarda teslim olacağının konuşulduğu, Avukatla üç kez görüşme yaptıklarını, hatta teslim olduktan sonra Abdullah Öcalan'ın sorgusuna kimin gireceği, sorguda Doğu Perınçek ve diğer birçok ilişki konusunda temkinli davramlması konularının konuşulduğu, Abdullah Öcalan'ın General Veli Küçük'e iletilmek üzere "bir muhatap arıyorum" isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli paşaya bir mektup olduğunu söylediklerini,

DEVSOL - DHKP-C

Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun Karataş gibi iki ayrı grubun bulunduğunu, askerlerin Bedri Yağan grubunu desteklediğini, çünkü Yağan grubunu daha düzgün gördüklerini, Dursun Karataş'ı ise, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin Kocadağ'ın desteklediğini, Bedri Yağan ile Dursun Karataş kapıştıklarında, askerlerin Bedri Yağan'ı, polislerin ise Dursun Karataş'ı desteklediğini, askerlere göre Dev-Sol'dan DHKP-C'ye geçiş döneminde DHKP-C'nin bütün MKYK kadrolarında polisin olduğunu düşündüklerini,

Bir dönem DHKP-C'lilerin Harbiye Orduevi'ne roket attığını, daha sonra aynı roket'in Terörle Mücadelede Reşat Altay'a atıldığını, Reşat Altay'a atılan roketi askerlerin misilleme olarak attırdığını duyduğunu,

Aynı dönemde kendisinin Adnan Akfırat ve Doğu Perinçek ile oturup konuşurken, sohbetleri esnasında DHKP-C'nin MKYK üyelerinin polislerden oluştuğunu duyduğunu."

CİHAN

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.