Bugün sizlere General Mustafa Barzani'nin Stalin'e gönderdiği ikinci mektubu yayınlıyorum. Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti'nin yıkılışından sonra Molla Mustafa Barzani 500 Peşmerge ile Irak, İran ve Türkiye devletleriyle savaşarak Sovyetler Birliğinin sınırına dayanıyor. Bu yürüyüş "Barzani'nin meşhür uzun yürüyüşü "olarak Kürdistan tarihinde yerini almıştır. Uzun yürüyüşe katılan Kürd güçleri düşmanın çemberini yarmak ve daha rahat hareket etmek amacıyla koordineli ve küçük gruplar halinde Sovyet sınırına varıyorlar. Bu gruplardan biri, Irak ordusunda subay olarak görevde bulunurken firar edip 1943 devrimine katılan Hiwa Partisinin yöneticilerinden, Doğu Kürdistan'da kurulan Komelay Jiyanewe Kurd'un kurucu beyin takımından olan ve Kürdistan Cumhuriyetinin ordusunun oluşumunda aktif bir rol alan Mirhac tarafından komuta ediliyordu. Sovyet Belgelerinden anlaşıldığı kadarıyla Mirhac'ın grubu Sovyetlere geçerken sınırda bu mektup Mirhac'ın üzerinde bulunuyor.
General Barzani'nin mektubuna geçmeden önce bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
General Barzani, bu mektubunda Türk ordusunun 1945 yılında Irak Ordusuyla beraber hareket ettiği yazıyor.....
Aslında bunlar bilinen şeyler.
Fakat, 2003 yılından beri Saddam rejimi yok ve Irak devleti yıkıldı. Irak devletinin kuruluşundan 2003 yılına kadar Kürdlere karşı hem Türkiye'de ve hemde Irak soykırım yapıldı.
Bu soykırımlar esnasında bu iki devlet ortak hareket etti. Bunların arasında Kürdlere karşı bir dizi görüşmeler yapıldı. Hepsi olmasa dahi Irak devlet arşivinde Kürdlere karşı işlenen suçlara ve Türkiye rolü konusunda ciddi belgeler var.
Fakat, ne yazık ki Güneyli kardeşlerimiz Türkiye'nin kirli faaliyetleri hakkında tek bir belgeyi yayınlamadılar.
Halebçe yargılamaları esnasında "Türkiye'nin katılımı konusundaki belgelere " dair bazı açıklamalar oldu. Fakat, o esnada Türk devletinin üst düzey yetkilileri bir hayli paniğe kapıldılar ve hemen Irak yetkilileriyle görüştüler.
Bir daha Türkiye'nin Halebçe jenosidindeki rolü konusu gündeme gelmedi.
Güneyli siyasal güçlerinin birbirleri hakkında kamuoyuna sızdırdıkları belgeleri yada birbirlerini belgelerle tehdit ettiklerini gördüğüm zaman hemen aklım Türkiye, Irak ve İran devletlerinin Kürdlere karşı işledikleri suçların belgelerine gidiyor.
Güney Kürdleri bu belgeleri yayınlamalılar..
Irak devletinin bir daha Kürdlerin soykırımına yeltenmemesi için bu belgeler yayınlanmalı...
Türk devletinin, Şeyh Mahmud Hareketi, 1943 ve 1945 olaylarında, 1970 Otonomi Antlaşmasının boşa çıkarılmasında, 1975 Cezayir Antlaşmasında nasıl bir rol aldığını, Halebçe ve Enfal operasyonlarında Türkiye’nin rolünü daha net bir şekilde görülmesi için bu belgeler yayınlanmalı.....
Silav
Aso
Sovyetler Birliği İçişler Bakanı Yardımcısı
Sovyetler Birliği Generalı Yoldaş J.V Stalin için
1)Bildiğiniz gibi biz Irak'ta Kürdlerin kurtuluşu için Irak devletine karşı ayaklandık. Bu ayaklanmadan sonra 1945 yılında İran'a geçtik. İran'da bulunan Sovyet Ordusuna sığındık. Biz İran'dan kurtulmak istiyen Azerbeycan ve Kürd devrimci hareketlerine katıldık.
2)10 Aralık 1946 yılında İran demokratik güçleri kendi ülkelerindeki gericilerin baskısı altında teslim oldular. Fakat, biz direnişe devam ettik ve diğer halklarda bizimle birlikte direnişe katıldılar.
Eğer Kürd ağa ve beyleri Irak devletine yardım etmemiş olsaydılar, İran'a geçmez ve mücadelemize devam edecektik.
3)Bu arada Türk ve Irak gericilerinin itifakı karşısında tasfiye tehlikesiyle karşı karşı kaldık. Bizim fazla gücümüz yoktu. Fakat, buna rağmen gericilerin baskılarına karşı koyduk ve kendilerine büyük zararlar verdik. Biz devrimci ruhumuz sayesinde başarılı olduk ve güçlerimizi koruduk. Bizim amacımız Irak Kürdistan'ıydı. Fakat, bazı gerici ve kirli güçlerin müdahalesi vardı. Biz Irak'ta Irak gericilerine yardım eden Türk ordusunu gördük. Bu da bizim güçlerimizi daha sonraki mücadeleye saklamak amacıyla, belli bir dönem mücadeleye ara vermeye neden oldu.
4)İran ordusunun kuşatmasını yararak, Türkiye topraklarına ve oradan Sovyet sınırına vardık. Biz mecburiyet karşında Sovyetler Birliğinin sınırına geldik.
20 gün yürüyüşten sonra Aras nehrine vardık. Bu 20 gün boyunda İran'ın amacı bizleri imha etmekti. Fakat, çok sert ve kanlı bir savaştan sonra Sovyet sınırına vardık.
5)Şu an 500 Barzani devrimcisi Sovyet sınırında bulunuyor. Bunların içinde yaralı ve sakatlar çoktur. Bizim demokrasi istiyen tüm dünya halkları gibi özgürlüğe ihtiyacımız var. Biz Stalin yoldaşın yardımını bekliyoruz. Sovyetler Birliği en demokratik işçi ve emekçi devleti olduğundan dolayı biz Sovyet topraklarına geldik. İçine düştüğümüz ortamdan kurtulmamız için lütfen bize yardım ediniz!
Yaşasın Yoldaş Stalin ve Tüm Sovyetler Birliği Halkları!!
Irak Kürdistan Devrimci ve Demokrat Hareketinin Önderi
Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı
Mela Mustafa Barzani
18 Haziran 1947