Kuzey Irak Şebekleri
Kuzey Irak'ta varlıkları pek kabul edilmeyen Şebekler, 300 bini bulan nüfuslarıyla bölgede denge unsuru hâline gelmeye başladı. Yerel Kürt yönetiminin sahip çıkmaya çalıştığı gizemli topluluğu Türkiye de yakından takip ediy
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yeni Irak açılımını anlatırken, “Biz Irak'taki bütün etnik unsurları, grupları bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Irak'ın bütünlüğünden yanayız. Her etnik unsur bizim için aynı.“ demişti. Bu tanım, diplomasi çevrelerince de olumlu karşılanmıştı. Akabinde Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile başlayan görüşmeler Türkiye'nin Kuzey Irak özelinde Irak politikasında yeni kapılar açılmasına vesile oldu. Türkiye'nin yeni Kuzey Irak açılımında sadece bildik etnik unsurlar yok; Süryaniler, Keldaniler, Asurîler, Yezidiler ve Şebekler de (Şahbek) var. Türkiye en çok da Şebekler üzerinde duruyor. Peki, Türkiye'nin yeni açılımında önem kazanan Şebekler kim? Aksiyon, bu sorunun cevabı için, Kuzey Irak'ta yaşayan ancak literatürlere pek geçmeyen Şebekler'in izini sürdü.
Şebekler'e ulaşmanın yolu Musul'dan geçiyor; çünkü ağırlıklı olarak Musul civarındaki köylerde yaşıyorlar. Şebekler'in merkezi konumundaki yer, Musul'un 5. km doğusundaki Bartıla köyü. Şebekler'i bir arada tutan ve kimliklerini korumalarına ön ayak olan Şebek Kültür Merkezi de burada. Kendi kültürlerini ortaya koyan faaliyetlere ABD'nin Irak işgalinden sonra başlamışlar. Zira Saddam Hüseyin döneminde ağır baskılara maruz kalan Şebekler bir asimilasyona da tabi tutulmuşlar.
ŞEBEK OĞLU ŞEBEK'İZ BİZ
Şebek İstişare Kurulu Başkanı Halit Mahmut Veli, “Bizim için her şey daha güzel olabilirdi. Kendi kültürümüzü, inancımızı korumak istiyoruz. Yıllarca zulüm gördük. Varlığımız kabul edilmedi. Buna rağmen yaşadık, kültürümüzü ve inancımızı bugünlere taşıdık. Kabul etmek istemeyenler olsa da biz Kürdistan'da farklı bir toplumuz; Şebek oğlu Şebek'iz.“ diyerek nasıl bir kimlik savaşı verdiklerin özetliyor.
Mahmut Veli bu şikâyetinde pek haksız değil. Şebekler için hâlen can güvenliği sorunu var. Musul'daki teröristler onları sürekli baskı altında tutuyor, şehre giriş çıkışlarını zorlaştırıyor. Bu nedenle Şebek gençler silahlanmak zorunda kalmışlar. Kendi kültür merkezlerini ve temsilcilerini korumak için ağır silahlarla donatılmış 50 kadar Şebek genci gönüllü korumalık yapıyor. Şebek Kültür Merkezi Başkanı Mella Salih Cuma, koruma ordusunu “yaşamak için şart“ olarak niteliyor. Cuma, aynı zamanda her Şebek'in kendisini korumak için silah taşıdığını da vurguluyor: “Eğer silahlı adamlarımız olmazsa Arap kökenli teröristler bizi yaşatmazlar. Musul zaten sorunlu bir yer bizim için; problem daha da büyüyebilir. Burada insanlar kaçırılıp öldürülüyor. Kürdistan'da silahlar teslim edilirken bizim silahlarımızı almamalarını söyledik.“
Şebeklik Kuzey Irak'ta kısmen dışlanmışlık anlamına da geliyor. Bu yüzden kendilerini doğru bir şekilde tanıtmak için Şebek Kültür Merkezi sürekli yeni projeler geliştiriyor. Merkez öncelikle nüfuslarını kayıt altına almakla işe başlamış ve tarihten gelen bilgiler ışığında bazı tespitler yapmış. Buna göre Şebekler'in tarihî ve şimdiki durumları masaya yatırılmış. Halit Mahmut Veli, “Geçmişini bilmeyen geleceğine ışık tutamaz.“ diyor.
’KÜRTÇE' KONUŞUYORLAR; NÜFUSLARI 300 BİN
Aryan olarak da bilinen Şebekler'in 1502 tarihinden beri Ninova vilayeti çevresinde Dicle ve Khazir ırmakları arasında uzanan hat üzerinde yaşadıkları bilinir. Zamanla merkezleri Musul'a kayar. Bir kısmı da halen Kerkük civarında yaşıyor. Son tespitlere göre Şebekler'in 76 köyü ve 300 binin üzerinde nüfusu var. Arap, Türkmen ve klasik Kürtlerinkinden farklı, kendilerine has gelenekleri mevcut. Farsça, Arapça, Türkçe (Azeri Türkçesi) ve Kürtçe karışımı bir dil konuşuyorlar. Ancak bu birleşime rağmen Şebekler'in konuştuğu dil Türkiye'de de konuşulan Kırmanç lehçesine çok benziyor. Hatta küçük farklılıklar dışında aynı gibi. Şebekler konuştukları dil için bir isimlendirme de yapıyor. Merkez Başkanı Salih Cuma; Havromani, Manço, Zazaki'nin Şebek dili olduğunu savunuyor; “Ancak Şebekler'in dili Havromani'dir. Bu dil Kürtçe içinde farklı bir tarzdır.“ Şebekler Kürt olarak bilinse de Kuzey Irak'ta Türkçe konuşan ve kendisini Şebek olarak tabir edenler de var. Bunlar daha çok Şii Türkmenler.
KUZEY IRAK YÖNETİMİYLE ARALARI İYİ
Şebek nüfusunun yüzde 70'i Şii, geri kalan kısım ise Sünni Müslüman. Varlıkları pek kabul edilmese de Şebekler 1952'den beri Irak'ta resmî olarak azınlık statüsünde kabul ediliyor. Ancak Şebekler'in uluslararası boyuta taşınması 2006'da olur. Uluslararası Azınlık Hakları Grubu ve Irak'taki Birleşmiş Milletler Yardım Misyonu'nun (UNAMI) hazırladığı raporlarda Şebekler'e yönelik baskılar gündeme taşındı. Bu raporlarda Musul'da azınlıklara karşı yürütülen saldırılarda 100 Şebek'in öldüğünün, bin ailenin de Musul'un dışındaki köylere göç etmek zorunda kaldığının altı çiziliyor.
Şebekler'in kendilerini Kürt olarak tanımlamaları ve Kürtlük ile Şebekliğin eşit düzeyde tutulan bir ırk olarak görülmesi Kuzey Irak'taki yerel hükümetin işine yarıyor. Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Şebekler'e yönelik ciddi politikalar yürütüyor ve “Kürt-Şebek“ tanımını yaparak onları kendi safına çekmeyi başarmış durumda. Şebek Asamblesi Genel Sekreteri, Irak Azınlık Konseyi Başkanı ve Parlamento Üyesi Hunain Al-Kaddo bu durumu Kürtlerin asimilasyon politikası olarak değerlendirse de genel itibariyle Şebekler bu durumdan rahatsız değil. Mella Salih Cuma, değişik aşiretlerden kurulu Şebek topluluğunun her zaman Kürt yerel yönetiminin yanında olacağını söylüyor: “Siyasi olarak KDP bizim partimizdir. Her zaman bu yapıyı destekleriz. Kürdistan bir bahçeyse Şebekler de bu bahçede bir renktir. Hem KDP ile etnik anlamda kardeşliğimiz de var.“ IKDP de bu teveccühe kayıtsız kalmamış elbet. Şebek bölgelerinde açtığı ofislerle onları sürekli Erbil'e yakın tutuyor. Zaten Şebekler siyasi yol haritalarını tamamen Mesud ve Neçirvan Barzani'ye bırakmış durumda.
Şebekler'in çoğu Şii olsa da Sünni olan Kürt yönetiminin kendilerine saygılı olduğunu düşünüyorlar. Şebek İstişare Kurulu Başkanı Halit Mahmut Veli şunları söylüyor: “KDP yönetimiyle sürekli görüşme halindeyiz. Her türlü ihtiyacımızı karşılıyorlar. Onların siyaseti bizim siyasetimiz demek. Zaten partinin yönetiminde yer alan Şebekler de var. Bu yüzden bir parti kurmamız gerekmiyor.“ Şebekler'in IKDP'ye bağlılığı sadece gönülde kalmamış, Şebek köylerinden giden 400'ün üzerinde genç şu anda peşmerge kuvvetlerinde görev yapıyor.
TÜRKİYE ŞEBEKLER'E EL ATACAK
Şebekler'in IKDP'ye olan yakınlıkları birçok sebebe bağlanabilir. Musul'dan dışlandıkları için Erbil yönetimine yakın olmak, onların sigortası anlamına geliyor. O bölgede Şebekler yalnız ve sahipsiz olmak istemiyorlar. Ancak bu durum Şebekler'in IKDP'ye kayıtsız şartsız bağlı olduğu anlamına da gelmiyor. Zira Şebekler'in başka ülkelerle de temasları sürüyor. İran'ın Şebekler'e yönelik politikası Şii damarı üzerinden devam ediyor. Ancak Şebekler'in gönlünde Türkiye'nin yeri başka. Bazı Türk temsilcilerle temas hâlinde olduklarını açıkça söylemeseler de bu ilişkiyi çeşitli imalarla dile getirmekten çekinmiyorlar. Halit Mahmut Veli, her şeyin Erbil üzerinden devam ettiğini söylüyor ve devam ediyor: “Biz Türkleri ve Türkiye'yi seviyoruz. Görüşmelerimiz oldu. Bir şey yapmak için değil. Kardeşlik bağımızı güçlendirmek için. Türkiye çok büyük bir ülke. Her zaman bizim için özel bir yeri var.“
Şebekler'in yaşadığı bölgede Türkiye sevgisini görmek mümkün. 30 bin nüfusa sahip Bazi'de muhtar Hazım Casım Muhammed'in evinde İbrahim Tatlıses'in “Ayağında kundura“ şarkısı çalıyor. Anlattığına göre kızları Tatlıses'i çok seviyor. Kendisi de Türkiye'ye ve müziğine kayıtsız değil. Ancak Casım Muhammed sadece Arapça ve Kürtçe yayın yapan televizyonları izleyebildiklerini anlatıyor üzülerek: “Türk televizyonları olsa onları da izleriz. En azından müziklerini dinleriz. Kızlarım buna çok sevinirler. Uydu üzerinden Türkiye bu imkânı sağlarsa güzel olur. Türkler bizim kardeşlerimizdir.“
Türkiye de Şebekler'e kayıtsız değil. İnsanî yardım ve diyalog anlamında birtakım görüşmelerin yapıldığı belirtiliyor. Son dönemde Kuzey Irak'a yönelik hamleler içinde Türkiye'nin bölgedeki diğer topluluklar ve aşiretlerle irtibata geçmesi de var. Aslında bu iletişim çeşitli kanallar üzerinden daha önceden başlatılmıştı. Bu noktada atılacak adımlar önümüzdeki dönemde hazırlanan programlara göre şekillenecek.
ŞEBEKLER'İN KIRMIZI ÇİZGİSİ YOK
Aslında Şebekler genel sosyal hayatın içinde pek yoklar. Faaliyetleri daha çok kendi yaşadıkları alanla sınırlı. Eğitime yönelmeleri de bu nedenle biraz geç olmuş. Gençler son zamanlarda üniversiteye gönderilmeye başlanmış. Bu öğrencilerden birisi de Selahattin Üniversitesi'nde okuyan Asiye Ahmed. İktisat 2'nci sınıf öğrenci Asiye'nin gönlünde Erbil'de ekonomiye dair resmî bir yerde çalışmak var. Asiye, Şebekliğini her zaman ön plana çıkarıyor: “Biz Kürt'üz. Bunun için bir sıkıntımız yok. Ama Şebek olduğumuz da bir gerçek. İnancımız buradaki Kürtlerinkinden farklı. Bir sorun yaşamadan eğitimimi sürdürüyorum. Benim gibi okuyan Şebeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Bizler genel anlamda eğitim seviyesi düşük bir topluluğuz.“
Şebekler bölgenin sosyal hayatına yeni yeni karışmalarına rağmen kendi hayatlarında farklı bir tablo çizmişler. Şebekler'in kültür ve yaşam biçimlerinin kırmızı çizgisi yok gibi. Gündelik hayatta Şii, Sünni, Kürt, Arap, Türkmen birlikteliği “tuhaf“ bir biçimde sağlanmış. Karşılıklı kız alıp vermeler, diyaloglar Kuzey Irak'taki karmaşaya rağmen sürüyor. 60 yaşındaki Naime Hasan Nasır'ın evi bütün bu karışımların yaşandığı bir yer. Naime'nin kendisi Sünni Arap, eşi Şii Şebek, gelinlerinden biri Sünni Kürt diğeri ise Şii Türkmen. 12 çocuk sahibi Naime'nin misafir odasında Hz. Ali'nin temsili resimleri bulunuyor, onun altındaki dolapta da Kur'an-ı Kerim var. Ailede Şii-Sünni tartışması ve sorunu yok. Naime'nin torunlarının bazıları Şii bazıları Sünni akidesine inanmış. Aynı manzara İmad Cemil'in evinde de var; üç Sünni Arap ve üç Şii Şebek birlikte yaşıyor.
İNANÇ ŞEKİLLERİ
Çoğunluğu Şii olan Şebekler'in Bektaşi Tarikatı'na bağlılıkları da söz konusu. Hatta Şebekler'in geçmişte kullandığı bir Bektaşi tekkesi binası hâlen Musul'da ayakta. Ancak Sünni Müslümanlığa geçen Şebekler'in dışındakilerin inanç biçimi hep tartışma konusu. Bu konuda kaynakların sınırlı olması değişik yorumlara yol açıyor. Şebekler'in inançlarıyla ilgili en detaylı çalışma Kemalettin Tai'ye ait Irak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1972 yılında Bağdat'ta yayımlanmış olan “Risaletün Fi't Tevhidi vela Farkü'l Muasarata“ isimli kitap. Kitabın bir kısmı Beyan Ortakçı Özata tarafından Türkçeye çevrildi. Bu bile Şebekler'in inançlarını detaylı bir şekilde ortaya koymaya yetiyor aslında.
Şebeklerin inanç şekli Anadolu Alevilerininkine de çok yakın. Dualarında Hacı Bektaş-ı Veli ve Erdebil erenlerini açıkça kendi manevi yollarının kurucusu olarak gösterirler. Dinsel törenlerindeki şiirlerin bazıları Şah İsmail'e ve Anadolu Alevilerinin ozanı Pir Sultan Abdal'a atfedilir. Şebekler'in birçok şiir ve duada ifade edilen temel öğretilerinde; “Allah-Muhammed-Ali“ üçlemesinde Hz. Ali'nin yaratıcının hâkim tezahürü olarak göründüğüne inanılır. Şebekler'in Kitab-ı El Menakıp ya da Buyruk olarak bilinen kutsal kitapları iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Şeyh Safiyuddin ve oğlu Sadreddin arasında geçen tarikat üzerine bir soru cevap diyalogu. İkinci kısımda ise asıl Buyruk var. Bu ikinci kısım Anadolu Alevileri tarafından kutsal sayılan Buyruk'un metinleri ile tıpatıp olmasa da benzerlik gösteriyor. Bu bölüm İmam Ali ve Cafer-i Sadık ile bağlantılı çeşitli ders ve talimatları içeriyor.
Çoğu yazar ve bilim adamına göre Şebek toplumu Alevilere benzer bir ruhanî hiyerarşide yapılanmış. Her yetişkin, bir Pir'e bağlı. Dinî törenlerde 12 görevli hazır bulunuyor. Şebeklerde bu 12 görevlinin dışında “baba“ olarak bilinen en yüksek ruhanî otorite mevcut. Şarap, Şebekler'de haram değil. Kadınlar ve erkekler şarap içebilir. En ilginci de, Kur'an-ı Kerim'in şarabı haram kılmadığını iddia etmeleri.
ŞEBEK İSMİ VE ŞEBEKLER NEREDEN GELİYOR?
Şebeklerin bölgeye nereden geldiği ve bugün bilindiği gibi Kürt mü yoksa Türkmen mi oldukları konusuna tarih şimdilik cevap veremiyor. Zira Şebekler'i anlatan kaynaklar onları bir Türkmen oymağı olarak nitelese de bu konuda yeterli delil sunamıyor. Ancak kesin olmamakla birlikte şöyle bir tarihî bilgi aktarılıyor: Batı Türkistan'da Şıban Özbekleri 15. yüzyılda Sır Derya havzası kıyılarını ve Harezm'i yavaş yavaş ele geçirmeye başlar. Bunların en beceriklisi Şaybak Han (Şeybek) idi. Şebek adına en yakın isim olan Şaybak Han'ın bugün bilinen Şebekler'in atası olduğu konusunda bir kanıt yok. Ayrıca Şebeklerin İran'dan mı yoksa Anadolu'dan mı bölgeye geçtikleri de tartışmalı. Şebeklerle ilgili araştırma sayısı son derece az.
Şebekler hakkında en eski belgeler 16. yüzyıla dayanıyor. 1526 tarihli tapu defterlerinden, Musul bölgesindeki Şebek cemaatinin 15 hane ve 2254 akçe varidata sahip bulunduklarını öğreniyoruz. III. Murat döneminde de Şebekler'le ilgili birtakım yazışmalar mevcut. En ilginç belge ise Sünniliği seçenlerle ilgili. Bu da Şebekler'in çok önceden Şii inancına mensup olduğunu gösteriyor.
Osmanlı arşiv belgelerinde 19. yüzyıl sonlarına doğru ehl-i sünnet mezhebini kabul eden Sarılı ve Şebek taifesi reislerinin ödüllendirilmesi hakkında, “Meclis-i Vükelâ“ görüşmelerine mahsus tutanak olduğu tespit ediliyor. 16 Eylül 1892 tarihli tutanakta, itikadını düzeltmiş olan Şebek reislerinden Hasan ve Hüseyin Ağalara, dördüncü rütbeden Mecîdî nişanı verilmesine dair karar alınıyor. Yine bu tarihlerde İslamiyet'i kabul eden Yezidî ve Şii taifesi ile Şebek köylüleri için mescit ve mektep inşası ile hoca ve müderris tayini de gündeme alınıyor. 23 Eylül 1892 tarihli, içişleri ve eğitim bakanlıklarına iletilmesi istenen padişah emrinde ise kendi istekleriyle İslamiyet'i kabul ettiklerini bildiren Musul vilayetindeki Şebeklere kolaylık sağlanması salık veriliyor. Padişah emrinde, İslam kaidelerini öğretmek maksadıyla, Şebek köylerine mescit, mektep, abdesthane, hoca ve kapıcılar için birer oda inşası; çocuklarına İslam'ın şartlarını layıkıyla öğretip, dinî terbiye verecek öğretmenler tayin edilmesi isteniyor.
AKSIYON