Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 22 September 2008

Sait Çürükkaya/ Son aylardaki avukat görüşmelerinde İmralıda tutuklu bulunan Öcalan,
Sürekli bir şekilde hakkımızda yalan ve iftiralarda bulunmaktadır.
Doğal olarak benim bu yalan ve iftiralara karşı cevap hakkım doğmaktadır.

Bazı sözde Kürt aydınları;
„Öcalan bir tutukludur, kendisinin savunma hakkı yok, niye dışardaki muhalifleri ona saldırıyor? Yada Öcalanı değil fikirlerini tartışın“ şeklinde gerçekle alakalı olmayan demogjilerde bulunmaktadırlar.
Çünkü Öcalanın kendisine ait bir fikri yok ki tartışılsın, hangi fikrini tartışalım? Eğer tartışacaksak bu fikirlerin asıl sahibleri ile tartışmak gerekmiyor mu?

Öcalan'ın yalanlarını, hezeyanlarını mı tartışalım ?
Buda sadece bir saplantı olur!

Öcalan' ın 19.09.08 ANF de yayınlanan görüşme notunda
“Çürükkayalar bir günde nasıl oldu da korkusuzca Almanya'ya gittiler. Yıllardır da orada barınıyorlar ve haklarında hiçbir yasal işlem yapılmadı. Ama ilginçtir Türkiye de onların iadesini istemedi, onlardan bir kişinin bile iadesini istemedi. (Kaynak:
http://www.firatnews.com/haber-3106&baslik=ocalan-cozum-icin-dtp-ile-gor...) tespitinde bulunuyor..
Öcalan burada yalan söylüyor . Türk Devleti hakkımda 7 ayrı dava açmış olup 2002 yılında Interpol tarafından çıkarılan iade dosyası sonucu 30.09.2004 Hamburg kentinde Alman polisi tarafından tutuklandım, 43 günlük tutukluluk sürecinden sonra Öcalan gibi itirafçıların poliste verdikleri ifadeleriden oluşan dosya, hukuken geçersiz sayıldığı için serbest bırakıldım. Ayrıca iltica basvurumun elimden alınmasi ile ilgili davam hala Bremen idari mahkemsinde devam etmektedir.
Yengem Aysel Çürükkaya yine Apo gibi itirafçıların Frankfurtta polise verdikleri yalan ifadeler sonucu hakkında dava açıldı neticede baraat etti. Şimdi Interpol tarafından aranıyor :

(http://209.85.135.104/search?q=cache:JEC9JwS51XsJ:www.nasname.com/tr/431...

Abim Selim Cürükkaya ile ilgili Türk Devletinin iade istemi Hamburg bassavcılığı tarafindan rededilmiştir. Ve öcalan İmrallıya gittikten sonar Ben Abim ve yengem kırmızı bültenle aranmaya başlanmışız.
( http://www.madiya.net/index.php?option=com_content&task=view&id=249&Item...
Burada açıkça görüldüğü gibi Öcalan yalan söyleyerek kendi kitlesine “Çürükkaya'lar Alman devleti ile çalışıyorlar“ demeye getirmektedir.
Bununla dikkatleri başka yönlere çekerek Ergenekon sorusturması kapsamında bir çok belgede kendisinin Türk derin devleti ile olan ilişkisini gizlemye calışmaktadır.

Görüşme notu nun devamında;
“Sait Çürükkaya bunların ne yaptığı ortada. Üç kardeşini şehit veren Mustafa Marangoz'u intihar eylemine gönderiyor...Bu tip eylemlerden haberim bile yoktu. Benim böyle bir yeteneğim yok...(Kaynak: yukardaki gibi) “ Yalanını savurmaktadır.

01-15.05.1996 yıllnda Şam' da Öcalan sorumluluğunda toplanan PKK IV konferansında “Her eyalete intihar timleri gönderilebilecek şekilde hazırlık ve altyapı çalışmalarının yapılmasi ve Intihar eylemlerin gelistirilmesi“(Kaynak: http://www.belgenet.com/dava/dava13.html#28) kararı Öcalan' ın dayatması ile alınmıştır. Bu karar neticesinde 30.06.1996 da Dersimde Zeynep Kınacı(Zilan) Intihar saldırısında bulumuş Öcalan tarafından Tüm Pkk lilarin Zilanlaşması gerektiğini, Zilan'ın bir tanrıça olduğunu belirterek her bölgede gönüllü intihar eylemcilerinin çıkmasını istemiştir.

İşte Yukarda sözü edilen kişi Öcalan'ın bu direktifleri sonucu bu eyleme gitmeyi önermiş ve Öcalan “ Tabi Mustafa gitsin kardeşinin intikamını alsın, bakın Zilan zavallı bir kızdı ama bize bağlılk onu Tanrıçalaştırdı, Mustafa da tarihi intikamını almalı“ demiştir. Tüm bunaları bilen Öcalan yalanlarla kendisinin vahşi ve gaddar yüzüne demokrat ve insacıl bir maske geçirmeye calışmakta ama bunuda başarmamaktadır.

Yine Öcalan yalanname notunun devamında “..Bazılarını cezaevinden bazılarını dışarıdan hazırlamışlar. Çürükkayalar çok tehlikeli, Yeşil için tehlikeli diyorlar, Yeşil'in yaptıkları bunların yanında solda sıfır. Sözü bile edilemez. Bunlar binlerce dürüst ve genç kadronun ölümüne sebep oldular... “ tespitinde bulunmaktadır. Bunun hemen ardından: “Benim devlet kurmakla işim yok“ söylemine karşı biz ise; Ülkemiz işgal edilmişti, ve Ülkemizin işgalcilerden kurtulması için savaşın içindeydik, biz işgalci türk ordusuna karşı savaşıyorduk, Bizim savasımız Kürtlere karşı değildi.

Burada yavuz hırsız misali Öcalan'ın kendisi asıl onbinlerce dürüst genç insanın ölümünden sorumludur. PKK deki tüm infazlar Öcalanın dayatması ve onayı ile yapılmamış mı? Binlerce kadro sapık Apo nun beylik bir deyimiyle “Kemlizmin etksindedir, kemalizmin ajanıdır“ denilerek yok edilip etkisizlestirlimemişmidir?

Tüm bunları yapan, sanki başkasıymış gibi haraket eden Öcalan şimdide Türk Devlet in bir yetkilisi gibi “Devlet bitmiş, Hani devlet? Bu şekilde PKK'yi kendi denetimine alarak beni hareket içinde yalnızlaştırmak, etkisizleştirmek istemişler“ diyerek, devletine daha falza hizmet etmeye, Imralıdaki onbaşıların gözüne girmeye çalışmaktadır.

Öcalan İmralıya gittikten sonar sanki kendisi bu savaşta hiç bir rolu yokmuş, Tanzanya da falan yaşamış gibi hareket ediyor. Yeri geldiğinde Kürtlerin tek yaratıcısı hatta en büyük savaşçı olduğunu söyleyecek kadar megolaman , bir dakika sonra ise hiç bir şeyden haberi olmayan bir zavallı rolunu oynuyor. Malesef Kürtler düşmanlarının oyuncağı böyle bir megelomanin son hezeyanlarını bu biçimde izlemek zorunda kalıyorlar.

Bizler Öcalan’ın yaptıklarını kendisini kullananların açık bir saldırısı olarak algılıyor, bu biçimde bazı yerlere bizi hedef gösteriyorlar olarak kabul ediyoruz. Ona ve efendilerine boyun eğmediğimizi en iyisi kendisi ve efendileri biliyorlar, eğer zorunlu kaldıksa yeniden onlara gereken dersleri vereceğimizi bilsinler.

20.09.2008

Sait Cürükkaya

Öcalan devletin kirli bir işbirlikçisi, düşkün bir ajanı olarak PKK'yi devlete endeksledi. Bununla yetinmiyor. Daha doğrusu devlet bu kadarını yeterli görmediği için kürtlerin topyekun devlete merbut hale getirilmesi ve Kürdistan idealinin zayıflatılarak topraklarımızın ilhakını amaçlıyor. Sömürgeci devletin bu amaçlarına hizmet etmeyi kabullenmiş Öcalan bu haliyle soykırımcı ve inkarcı devletin kürtler arasından çıkan gelmiş geçmiş en büyük işbirlikçisi. Kürtler açısından ise en katmerli hain konumunda. Selim ve PKK'yi sırf Öcalan'ın bu lanetli niteliği dolayısıyla terkeden daha birçokları Kürdistan mücadelesinin zayıflatılmasında belirleyici rolün başta Öcalan olmak üzere etrafında kümelenmiş sınırlı sayıda namus yoksunlarınca yerine getirilmekte olduğunun bilinciyle Öcalan'ın niteliğini açıklamak gibi kürtler adına son derece elzem olan bir çaba içerisindeler. Sadece Öcalan'ın devletle hatta sömürgeci devletlerin hepsiyle kirli ilişkilerini açıklamakla kalmıyor aynı zamanda ne kadar ahlak düşkünü bir rezil olduğunu ifşa etmek suretiyle öncelikle türk devletinin kürtleri kontrol etmesinin bağını kesiyor, baş oğlanı boşa çıkarıyorlar. Selim ve arkadaşlarının geçmişi ne olursa olsun, siyasi düşünceleri ne olursa olsun Öcalan'a karşı aldıkları tavır doğru olmasının ötesinde kürtlerin kendileri olarak varolabilmelerinin biricik ve kaçınılmaz yoludur. Öcalan'ın örgütlü ve yaygın ihaneti kürtlerin sırtından defedilmedikçe Kürdistan'ın hiçbir parçası soluklanma şansına sahip olamayacaktır. Bu gerçeği anlamadan bilmeden Selim'e saldıranlar bilinçsizce sömürgeciliğe hizmet etmektedirler. Saldırılarını bilinçli bir şekilde yada mensup oldukları örgüt saikiyle sürdürenler ise bir şekilde devletle ilişkili olan kimselerdir. Fazla söze gerek yok. Arif olan anlar..

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.