Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 24 July 2008

Güney'de iç siyaset 1

ABD'nin Irak'a müdahalesinden sonra komşu ülkelerin Irak'ın içişlerine Kürtler aleyhine müdahale etme çabalarına Kürt partiler birlik mesajıyla yanıt vermeye çalıştı. Fakat Kürt partilerinin kendi içlerindeki mücadeleleri durmadı. Sadece yöntemleri değişti

YNK'de hesaplar Talabani sonrasına

Irak'ın en istikrarlı alanı olan Kürdistan Federal Bölgesi'nde Kürt partileri arasında yaşanan çelişkiler ve çatışmalar, dışa karşı yaratılan birlik intibasının bozulmaması için pek tartışılmıyor. Çelişki ve çatışmalar her geçen gün içinden çıkılmaz bir hal alsa da kulislerin vazgeçilmez gündemi durumunda. Kamuoyuna çok fazla yansımayan fakat kulislerde çokça tartışılan Kürt partilerinin kendi içlerindeki mücadelelerini ve birbirleriyle çelişkili ve çatışmalı durumların daha da derinleşeceğe benziyor.

Saddam rejimiyle onlarca yıl süren savaşın ardından 1990'da Güney Kürdistan'da otorite oldular. Fakat bu dönemden sonra da Irak Kürdistan Demokrat Partisi (I-KDP), Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK), İslami partiler (Bızutnewey İslami, Yekgırtuya İslami ve Komeley İslami) ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. ABD'nin Irak'a müdahalesinden sonra Irak'ın etnik gruplar arasında paylaşımı gündeme gelince, geçmişte KDP ve YNK başta olmak üzere Irak'taki Kürt partilerini, kendilerine karşı mücadele veren Kürt örgütlerine karşı kullanmak için sıkı ilişkiler kuran Türkiye, İran ve Suriye, Kürtleri bölgede bir hükümet olmaması için ilişkilerini sınırlandırdılar. Bu dönemden sonra Kürt partileri hem bu paylaşımdan Kürtler adına belli bir kazanım elde etmek için hem de komşu ülkelerin Irak'ın içişlerine Kürtler aleyhine müdahale etme çabalarına karşılık birlik mesajı vermeye başladılar. Fakat bu dönemde Kürt partilerinin kendi içlerindeki mücadeleleri ve birbirlerine müdahaleleri durmadı. Sadece yöntemleri değişti.

YNK çalkalanıyor

YNK içindeki çelişki ve çatışmaların esasen YNK Lideri Celal Talabani'nin tekçi iktidar anlayışının diğer politbüro üyeleri arasında hoş karşılanmamasından kaynaklandığı belirtiliyor. Uzun süredir devam eden bu hoşnutsuzluk 2000 yılında Talabani'nin PKK ile girdiği savaşta yenilmesiyle doruk noktasına ulaştı.

Talabani PKK'ye karşı 2000 yılında giriştiği savaştan yenilgi ile çıkınca, örgüt içinde Kosret Resul, Newşirwan Mustafa, Cabbar Ferman gibi muhalifleri karşısında da güç kaybetti. YNK'nin 1992'deki birinci kongresinden bu yana gelen dengeleri değiştirme, parti içerisinde yeni bir düzen oturtma ve tehlikeli düzeyde pratik güç ve siyasi sermaye elde etmiş kişileri etkisizleştirme amacı ile yeni bir kongreye gidildi. Kongrede Kosret Resul ve Cabbar Ferman, Mektep Siyasi (Politbüro) üyesi seçildilerse de pratikte alanda güçlerini sınırlamakla bir anlamda tasfiye edildiler. Celal Talabani hakimiyeti ele geçirdi. Kongreden sonra hükümet yenilendi ve yeni askeri sisteme geçildi.

Askeri güçler Fermande'ler (komutanlık) biçiminde örgütlenerek Fermandeyi Gişti'ye (Genel Kurmaylık) bağlandı. Celal Talabani ise tüm peşmerge güçlerinin genel komutanı görevini üstlendi. Böylesi bir sisteme geçilmesi ile yerel gruplaşma tehlikelerinin önü alınmış oldu. Yeni hükümet düzenlemesi ile Kosret Resul başbakanlıktan alındıktan sonra ona bağlı birçok kadro da idari ve askeri görevlerden uzaklaştırıldı. Böylece Kosret Resul'un tasfiyesi sonuçlandırılmış oldu. Komutanlık yönetimlerinin mahalli temelde düzenlenmesine son verilmeye çalışıldı. Hewlerlilerin YNK içerisindeki büyüğü olarak bilinen Kosret Resul'un tasfiyesini amaçlayan bu durum Hewlêr halkı içinde Talabani'ye karşı içten içe bir tepkinin doğmasına neden oldu. Talabani son süreçte Hewlêrli kadrolara yönetimde yer vermeye özen gösterse de, bu tepkiler h�l� sürüyor.

2004 sonlarından bu yana YNK yine için için kaynamaktadır. Başını, yine etkisini artıran Kosret Resul ile Noşirvan Mustafa'nın çektiği muhalefet grupları Talabani'ye başkaldırdılar. Talabani ve çevresini, parti imkanlarını dar çıkarları için kullanmakla suçlayan bu kesim daha açıktan mücadele etmeye başladı. Bu başkaldırı karşısında geri adım atmak zorunda kalan Talabani, bu dönemde YNK'nin en önemli isimleriyle teke tek görüşmek zorunda kaldı. Bu görüşme trafiğinden sonra ortama yeniden bir suskunluk hakim oldu. YNK içinden bazı kesimler, örgüt içindeki huzursuzluğun bu dönemde kısmen giderildiğini, fakat oluşan çatlak ciddi olduğu için oluşturulan uzlaşmanın kesin bir çözüm getirmeyeceği ve çelişkilerin devam ettiği kanaatinde.

Bir iktidar mücadelesiyle YNK'nin çalkalandığı dönemde, Talabani'nin 'Tamam, alın siz yapın' demesine rağmen gerginliğin uzlaşma ile sonuçlanmasının nedenini YNK'e yakın bazı kaynaklar, 'YNK içinde Talabani'ye muhalif olan Newşirwan ve Kosret gibileri Talabani'yi aşma ve YNK'nin genelini yürütme gücünde değiller. Ayrıca Talabani'nin karizmatik kişiliği rakiplerini geri çekilmeye zorluyor' şeklinde yorumluyor.

Muhalifler Talabani'den çekiniyor

Kosret Resul Hewlêr'de, Newşirwan Mustafa Süleymaniye'de kısmi bir etkiye ve güce sahip. Fakat bağımsız kaynaklar bunların kitle tabanı ve örgüt geneli üzerinde Talabani kadar etkili olmadıklarını iddia ediliyor. Bu kaynaklar Talabani'yi örgüt içi muhalifleri karşısında güç haline getiren farklı etkenlerin de bulunduğuna dikkat çekiyorlar. Bunların başında da Talabani'nin Irak Cumhurbaşkanı olması, uluslararası alanda tanınması ve uluslararası alanda önemli bir ilişki ağının bulunmasının geldiğine vurgu yapıyorlar. Bundan dolayı da Kürdistan Federal Bölgesi'nde halk arasında 'Talabani İngiliz ajanıdır' türünden söylemler dolaştı veya dolaştırıldı. ABD ile olan ilişkileri ise zaten Talabani'nin Kürdistan Federal Bölgesi'ni kast ederek 'Burası sizin vatanınız' sözlerinden anlaşılıyordu.

Aktörlerin güçleri

Talabani'yi örgüt içi muhalifleri karşısında güç haline getiren ve kendisinden korkmalarına neden olan bir diğer etken ise; Talabani'nin KDP ile anlaştığı yönündeki söylentilerden kaynaklanıyor. Böylesi bir iddiada bulunan çevreler, KDP'nin çok başlı bir YNK'den ziyade tek başlı bir YNK'yi tercih ettiğini, bu yüzden YNK'yi tek başlı bir şekilde ayakta tutabilecek kişinin ancak Talabani olduğuna inandığını iddia ediyorlar. KDP'nin böylesi bir tercihte bulunmasında Talabani'nin karizmatik kişiliği etkili olsa da, belirleyici neden olarak burjuva-liberal çizgiyi benimseyen Talabani'nin örgüt içindeki rakiplerine nazaran daha politik ve yöntem olarak da daha esnek bir yaklaşımın sahibi olması gösteriliyor.

Talabani'nin dışında etkili olabilecek en önemli isimlerden biri de YNK çatısı altında toplanan dört partiden biri olan Komeleyi Rencderani Kurdistan'ın (KRK) Genel Sekreteri Newşirwan Mustafa'dır. Klasik solcu bir kişilik olan Mustafa yöntem olarak katı solcu bir yaklaşımı benimsediği için KDP'nin anlaşabileceği bir isim olarak görülmüyor. Üstelik katı dogmatik yapısıyla YNK'nin küçük-burjuva liberal tabanına hakim olabileceği de düşünülmüyor. Kosret Resul'un ise YNK içinde kitle tabanı en güçlü olan politbüro üyesi olmasına ve KDP'ye sempati ile bakmasına rağmen, feodal-köylü bir kişiliğe sahip olmasının küçük-burjuva bir çizgiye göre şekillendirilen YNK tabanı ve örgütüne hakimiyet sağlayamayacağı söyleniyor. Talabani'ye yakınlığı ile tanınan Behrem Salih'in ise, ABD başta olmak üzere, dış ilişki ağına dayanarak güç olmaya çalışsa da örgütün genelini yürütecek kadar güce ve etkiye sahip olmadığı belirtiliyor. YNK içinde etkili olabilecek olan kişiler arasında ismi geçen bir diğer kişi de Mele Bahtiyar'dır. Melle Bahtiyar geçmişte YNK'den ayrılıp tekrar geri döndüğü için YNK'nin kitle tabanı ve örgütü içinde yıpranmış bir isim olarak gösteriliyor. Bundan dolayı da Melle Bahtiyar'ın bir iktidar savaşı vermekten ziyade güç toplama siyaseti izlediği ifade ediliyor.

Muhaliflerden hazırlık

Dönem dönem su yüzüne çıkan iktidar savaşı, ABD'nin Irak müdahalesinden sonra çok belirgin bir hal aldı. Bu dönemde Kosret Resul ve Newşirwan Mustafa ile Celal Talabani arasında çok büyük bir gerginlik yaşanmıştı. Kamuoyunda bu gerginlik Resul ve Mustafa'nın anlaşarak iktidarı Talabani'den almaya çalıştıkları şeklinde yorumlanmıştı. Benzer bir gerginlik ise 2001 yılında Kosret Resul ile Talabani arasında yaşanmıştı ki, halk arasında Resul'un istifa etme düzeyine geldiği bilgileri kamuoyuna sızmıştı. Her iki dönemde de Talabani muhalifleriyle uzlaşmayı başarmıştı.

YNK içinde açığa çıkan muhalif tutumlar Talabani'ye karşı bir rahatsızlığın olduğunu gösterdi. Fakat bu karşı çıkışlar şimdiye kadar hep uzlaşma ile sonuçlandı. Bunun nedenini YNK'ye yakınlığıyla bilinen bazı kesimler şöyle izah ettiler: 'Bu muhalifler Talabani'ye rağmen YNK'nin geneline tek başlarına güç getiremeyeceklerini anladıkları için şimdilik Talabani'nin başkanlığının sürmesini, ama iktidarı kendileri ile paylaşmasını istiyorlar. Kosret ve Newşirwan da dahil olmak üzere Talabani muhalifi görünen hemen hemen herkesin liderlik kavgasındaki hesapları Talabani'den sonrasına hazırlık temelinde gelişiyor.'

Böylesi bir hesabın gelişmesine temel neden olarak, YNK'nin küçük-burjuva nitelikli örgütlenmesinden ötürü başkanlığın kongre ile el değiştireceği gösteriliyor. Ayrıca en önemli nedenlerden biri olarak da Talabani'nin kendi yerine geçebilecek niteliklere sahip bir oğlunun olmaması olarak belirtiliyor. Kamuoyundaki genel kanı, Talabani'nin en büyük oğlu Kubat ABD büyükelçiliği yapmasıyla, küçük oğlu Pavel ise İsrail istihbaratı ile yakın ilişkileriyle aktif siyasetin içinde olsalar da, her ikisinin de YNK gibi birçok denge üzerinde kurulmuş bir örgütü yönetebilecek karizmatik kişiliğe ve güce sahip olmadıkları yönündedir. Bu durum Talabani sonrası farklı bir ismin YNK liderliğine getirileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Newşirwan Mustafa çekildi

YNK içindeki parçalı duruşu ve kendi karşısındaki muhalefeti dengelemek için Talabani'nin örgüt içinde, muhaliflerden birini tek bırakmak için diğeriyle uzlaşma taktiğini izlediği ileri sürülüyor. Talabani'nin bu yaklaşımının sonucunda örgüt içinde yalnızlaşan Newşirwan Mustafa, geçen yıllarda YNK'den ve aktif siyasetten çekildiğini açıkladı. Tam da bu dönemde Talabani, Newşirwan Mustafa'ya 12 milyon dolar para yardımında bulundu. Bu kamuoyunda sus payı olarak olarak değerlendirildi.

Newşirwan Mustafa'nın aktif siyasetten çekilmesi kamuoyunda; ABD'nin Irak müdahalesi sonrası Newşirwan Mustafa ile Kosret Resul'ün Talabani'ye karşı oluşturdukları ortak muhalif cephenin, Talabani'nin Resul'ü yanına çekip Mustafa'yı yalnız bırakmasıyla, Mustafa'nın YNK içinde kalmasının çok fazla bir anlamının kalmadığı ve aktif siyasetten çekilme kararı aldığı şeklinde yorumlandı.

Mustafa tam da bu dönemde Federal Kürdistan Bölgesi'nde El-Cezire tarzı çok büyük bir basın kumpanyası kuracağını açıkladı. Hatta bunun ilk girişimlerinde de bulundu ve Gelê Kürdistan isminde bir TV kanalı kurdu. Fakat YNK'ye yakın çevrelerden edinilen bilgilere göre 'Talabani para yardımını kestiği için Mustafa'nın basın kumpanyası çalışmasının çok ağır ilerlediği' öğrenildi. Mustafa aktif siyasetten çekildiğini açıklamış olsa da Talabani ile yakın ilişkileri sürüyor.

CELAL TALABANİ

Celal Talabani, 1934 yılında Süleymaniye'de doğdu. Hukuk fakültesinden mezun oldu. 1950'li yıllarda Irak Komünist Partisi'nin içinde yer aldı. 1958 yılında askeri darbe sonrası Molla Mustafa Barzani'nin Irak'a dönmesi üzerine KDP içinde bulundu. Dönemin KDP Genel Sekreteri İbrahim Ahmet'le Barzani'ye karşı sol muhalefet yaptı. 1966 yılında Irak yönetiminin yanında yer aldı ve uzun yıllar Irak yönetimi ile işbirliği yaptı. 1970 yılına kadar, KDP'nin Ortadoğu temsilcisi olarak Beyrut'ta yaşadı. 70'lı yıllarda bu sefer Çin ve Mao hayranı kesildi. 1975'te Latin Amerika gerillacılığını savundu. 80'lerde ise Avrupa türü Sosyal Demokrasi yanlısı olarak göründü. 1990'larda ise Amerikan Yeni Dünya Düzeni'nin propagandasını üstlenmiş durumdadır.

YNK (Yekiti Niştimani Kurdistan)

YNK, dört grubun Celal Talabani'nin liderliğinde biraraya gelmesinden ortaya çıkan bir örgüttür. Komeleyi Rencderani Kurdistan (Kürdistan Emekçiler Birliği), Hareketi Sosyalista Kurdistan (Kürdistan Sosyalist Hareketi) isimli ilk iki grup Marksist-Leninist söylemli oluşumlardı. Lider kadroları ağırlıkta aydın, ezilenlerin öncülük rolünü üstlenmek isteyen insanlardı. Aralarında yıllar boyu KDP içerisinde peşmergelik yaparak askeri ve siyasi tecrübe kazanmış kişilikler de vardı. Bu kadrolar 1975 fiyaskosundan sonra halk arasında örgütleme çalışmalarını geliştirmekte ve yeniden savaşı başlatmakta belli bir rol oynamışlardır. Diğer iki grup KDP'den kopanlardan oluşan Fuat Mahsum liderliğindeki Yekiti Şoreşgerani Kurdistan (Kürdistan Devrimciler Birliği) ve Celal Talabani öncülüğündeki 'Celaliler' diye tanınan gruplardı. Her iki grubun üst düzey kadroları feodal ve şeyhlik kökenli aydınlardan oluşuyordu. Birçoğu yüksek okul bitirmekle birlikte siyasi gelişmeleri takip eden belli siyasi tecrübeye sahip kişiliklerdi. Bu kanatlar dönemsel şartların zorlaması ile 1976'da ciddi ideolojik temellere dayanmayan bir birlikteliğe gitme kararlılığına ulaştılar. 1980'lere kadar Ali Asker gibi birinci kanat liderlerinin tasfiye olması ile ikinci kanat duruma daha da hakim duruma geldi. Böylesi gevşek olan birlik YNK'nin 1992 Kongresi'ne kadar süregeldi. O zamana dek kendilerini KRK ve YŞK'liler olarak tanımlayan kadrolar bu isimlerden vazgeçmeye zorlandı. Sözkonusu kongrede KRK Genel Sekreteri Newşirwan Mustafa, KRK isminde bir oluşumun kalmadığını duyurdu. Benzeri bir açıklamayı da YŞK Sekreteri Fuat Mahsum yaptı. Kongrede her iki eski örgüt lideri YNK Genel Sekreteri Celal Talabani'nin yardımcıları görevine getirildiler. YNK bu kongrede yeni program ve tüzük kabul edip bir birlik olarak kendini yenileyerek toparlandı. 1994 yılında KDP ile şiddetli bir savaşa giren YNK, pratik anlamda kendi düzenini tümüyle savaşa göre oluşturdu. Askeri açıdan YNK iki cepheye bölündü. Hewlêr sınırından Ranya'ya kadarki alanda peşmerge birlikleri Kosret Resul komutasında, Germiyan'dan Süleymaniye'ye kadarki birlikler ise Cabbar Ferman komutasında toparlanmıştı. KDP ile savaşı pratik olarak omuzlayan her iki komutan geniş inisiyatif ve olanaklara sahiplerdi. Bu da her iki askeri komutanın halk ve peşmerge üzerindeki etkisini arttırdı. Kosret Resul önce ortak hükümetin, 1996'dan sonra da YNK hükümetinin başbakanı olduğu dönemlerde halk içerisinde siyasi etkisini artırarak Talabani'yi korkutmaya başladı.

Hazırlayan:
Nihat KAYA

YARIN: KDP nereye sürükleniyor?

Güney'de iç siyaset 2 KDP önderlik merkezli bir harekettir ve önderlik olarak da Mustafa Barzani kabul edilmekte. I-KDP içindeki iktidar kavgası, Barzani Ailesi içerisinde veriliyor, bu yüzden de I-KDP'deki dikkatler Barzani Ailesi içindeki çelişkilere yöneliyor. KDP nereye sürükleniyor? Kürdistan Federal Bölgesi'nin en önemli güçlerinden biri olan Irak Kürdistan Demokrat Partisi (I-KDP) içinde esas olarak Mesud ve Neçirvan Barzani arasında geçen iktidar kavgası kulislere yansıyor. Irak Kürdistan Demokrat Partisi (I-KDP), kurucusu ve önderi olarak kabul edilen Molla Mustafa Barzani'nin ölümünden sonra liderliğin oğlu Mesud Barzani'ye devredilmesinden de anlaşılacağı gibi, Barzani Ailesi hanedanlığına dayalı feodal bir yapılanmadır. Barzani Ailesi'nin liderliğine dayalı I-KDP'de, diğer aşiretlerin liderlerinden veya son yıllarda yapıldığı gibi önde gelenlerinden oluşan bir de meclis bulunmaktadır. Bu anlamıyla bir nevi aşiretler federasyonuna benzemektedir. Ayrıca bütün Ortadoğu partilerinde olduğu gibi I-KDP de önderliksel bir harekettir ve önderlik olarak da Mustafa Barzani kabul edilmektedir. I-KDP'nin hanedanlığa dayalı sistemiyle birleşen bu durum nedeniyle I-KDP içindeki esas iktidar kavgası, farklı aşiretlerin veya bazı azınlıkların kendi aralarında çeşitli sorunları olsa da, Barzani Ailesi içerisinde verilmektedir. Bu yüzden de I-KDP içindeki iktidar kavgalarında dikkatler Barzani Ailesi içindeki çelişki ve çatışmalara yönelmektedir. Mustafa Barzani'den sonra yerine en büyük oğlu İdris Barzani'nin (Şuan Kürdistan Federal Bölge Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani'nin babası) geçmesi beklenirken, İdris Barzani'nin beklenmedik bir dönemde ölmesiyle liderlik koltuğuna Mesud Barzani geçmişti. Bu olayların çok yakın aralıklarla yaşanmış olması İdris Barzani'nin hastalık sonucu değil de öldürüldüğü şeklinde çeşitli komplo teorilerinin üretilmesine de neden olmuştu. Barzani Ailesi içindeki iktidar kavgası da böylece başlamıştı. KDP'de iktidar kavgası KDP içindeki iktidar savaşı günümüzde esas olarak Mesud ve İdris Barzani aileleri arasında geçmektedir. Esas olarak Mesud Barzani ve Neçirvan Barzani arasında somutlaşan çelişkili ve çatışmalı durumun nedeni halk arasında İdris Barzani'nin ölümüyle bağlantılandırılsa da, siyasal çevreler çatışmanın rant paylaşımından kaynaklandığını ileri sürüyorlar. Bu çevreler KDP içinde Barzani Aşireti'nin genelinin denetiminde olması gereken iktidarın bir tek Mesud'un ailesinin elinde olduğunu dikkat çekiyorlar. Çelişkilerin esas nedeni olarak da Neçirvan Ailesi'nin, iktidarın Mustafa Barzani'nin bütün oğulları arasında eşit bölüşülmesi gerektiğini iddia ederek, İdris Barzani'nin çocukları olarak iktidardan eşit hak istemeleri gösteriliyor. Kürdistan Federal Bölge hükümetinin kurulmasıyla bölgenin en önemli ikinci mevki olan başbakanlığın Neçirvan Barzani'ye verilmesi ise biçimsel bir tutum olarak yorumlanıyor. Bu yorum siyasal, örgütsel ve kadrosal anlamda KDP içindeki iktidarın esas güç kaynakları Mesud Barzani'nin elindeyken, örgüt içinde Neçirvan Barzani'nin iktidar olmasını sağlayacak, her ne kadar ekonomik bir gücü bulunsa da, herhangi bir güç veya mekanizmanın verilmemiş olmasına dayandırılıyor. Ki, dış kamuoyunda Barzani Ailesi'nde Mesud Barzani'den sonra en çok tanınan isim Neçirvan olmasına rağmen, kulislere yansıdığı kadarıyla Mesud Barzani'nin KDP liderliği için kendi yerine, şu an istihbarat güçlerinin başında olan oğlu Mensur'u hazırladığı iddia ediliyor. Neçirvan Barzani ve ailesinin çok kısa sürede bölgenin en önemli ekonomik gücü haline gelmesinin nedeni olarak da Mesud Barzani'nin Neçirvan Ailesi'nin, liderlik anlamında farklı taleplerde bulunmaması için, her türlü ekonomik girişimine (bu girişimlerin içinde yolsuzlukların da olduğu söyleniyor) göz yumduğu belirtiliyor. Suikast mi, spekülasyon mu? Barzani Ailesi içindeki iktidar kavgasının şiddeti halk arasında Mesud ve Neçirvan Barzani'nin birbirlerini vurdurmaya çalıştıkları yönündeki spekülatif haberlerin yayılmasından anlaşılıyor. Öyle ki, geçen sonbaharda Mesud Barzani'nin gizli bir şekilde İtalya'ya gitmesi, kamuoyunda 'Neçirvan Barzani yandaşlarının düzenledikleri suikastte yaralandı ve tedavi olmak için İtalya'ya gitti' şeklinde yorumlandı. Neçirvan ve Mesud arasındaki çatışmanın şiddetine dikkat çeken bu tür söylemler, KDP içinde etkili olmaya çalışan YNK gibi güçleri de ilgilendiriyor. Farklı güçler birbiriyle ve birbirine karşı siyaset yaparken rakibinin zayıflıklarını ve çatışmalı durumlarını nasıl ki göz önünde bulunduruyorsa, YNK de KDP içindeki zayıflıkları, çelişkili ve çatışmalı durumları göz önünde bulundurarak KDP'ye yaklaşımda siyasal bir yaklaşım belirliyor. Birçok Kürt aydını ve siyasetçisinin kanaatine göre; YNK Barzani ailesi içindeki çatışmalı durumda Neçirvan Barzani'yi destekliyor. YNK'nin böylesi bir tercihte bulunmasına neden olarak da feodal kişiliğe sahip olan Mesud Barzani'ye nazaran Neçirvan Barzani'nin, yaşıyla da bağlantılı olarak, burjuva liberal çizgiye daha yatkın olması gösteriliyor. Ki, YNK de dayandığı küçük-burjuva sınıf tabanına paralel olarak liberal bir parti olarak bölgede biliniyor. YNK başbakanlığı istemedi mi? Irak'ta hükümet ilk kurulurken Kürtler, Şiiler ve Sünniler arasında siyasal alanın paylaşımı konusu tartışılmıştı. Bu pazarlıklara göre hükümetin kurulması görevi seçimlerden birinci parti olarak çıkan Şii ittifakına, cumhurbaşkanlığı ise Ulusal İttifak listesiyle seçimlerden ikinci parti olarak çıkan Kürtlere verilmişti. Kürdistan Federal Bölge hükümetinin kuruluşunda da benzer bir pazarlık süreci yaşanmıştı. KDP ve YNK başta olmak üzere bölge güçleri arasında yürütülen pazarlıklarda da Irak cumhurbaşkanlığı YNK Lideri Celal Talabani'ye, Kürdistan Federal Bölge hükümeti başkanlığı da KDP Lideri Mesud Barzani'ye verilmişti. Pazarlıklara göre başbakanlık koltuğunun ise YNK ve KDP arasında iki yılda bir el değiştirmesi kararlaştırılmıştı. İlk dönem KDP'ye verilen başbakanlık koltuğuna ise, KDP'nin kendi içinde belirlediği, Neçirvan Barzani oturmuştu. Pazarlıklara göre görev süresi 2007 yılı sonunda biten Neçirvan Barzani'nin başbakanlık koltuğunu YNK'nin belirlediği bir isme devretmesi gerekiyordu. Neçirvan Barzani'nin görev süresinin tamamlanmaya yakın olduğu ilk dönemlerde basına bu tür tartışmalar yansıdı. Kulislerde de YNK'nin belirleyeceği başbakanla ilgili birçok kişinin ismi telafuz edilirken, en güçlü aday olarak Behrem Salih'in ismi zikredildi. Fakat üzerinden zaman geçmesine rağmen h�l� başbakanlık değişimi olmadı ve son aylarda tartışmalar da durdu. YNK'ye yakın kaynaklar, 'Neçirvan işleri bir yere kadar getirmiş ve belli bir tecrübe kazanmış. Böylesi zor bir dönemde başbakanın değiştirilmesi genel çıkarlarımızı olumsuz etkileyecektir' şeklinde açıklamalarda bulunmuş olsalar da bağımsız kaynaklar, 'Türkiye ile gerginliğin yaşandığı, Kerkük sorununun bir türlü halledilemediği ve ABD ile ilişkilerin nasıl bir rotaya gireceğinin belli olmadığı bir dönemde YNK Kürdistan Federal Bölge hükümetinin sözcülüğünü alarak okları kendine çevirmek istemedi' şeklinde yorumladı. Dünden bugüne I-KDP Molla Mustafa Barzani, 1904 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde doğdu. Ailesiyle beraber beş yaşında hapse atıldı. 1919 yılında İngilizlere karşı geliştirilen isyanlara katıldı. 1930'lu yıllarda Bağdat merkezi yönetimine karşı isyan hareketlerine girişti. 1944 yılında ilk isyanını başlattı. İsyan yenilgiyle sonuçlanınca Mustafa Barzani, çok sayıda silahlı adamıyla 1945 yılında İran'a geçti. Bu tarihten sonra Barzani'yi Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nde görüyoruz. Mustafa Barzani'nin Mahabad Cumhuriyeti içinde yer aldığı dönem İ-KDP'nin kuruluş çalışmalarının da başladığı dönemdi. İ-KDP'nin yapılanmasından fazlasıyla etkilenen Barzani, Güney Kürdistan'da benzer bir partinin kuruluşunu teşvik etti. İ-KDP'nin kuruluşundan kısa bir süre sonra aynı model izlenerek, Irak-KDP kuruldu. Kürt aydınları ve milliyetçilerinin yoğun olarak yaşadıkları Süleymaniye, parti kuruluş çalışmalarına evsahipliği yaptı. Kürt aydınları ve bazı subaylar tarafından KDP kuruldu. Mustafa Barzani kuruluşta bizzat yer almadı. Kuruluşunda ve sonrasındaki süreçte Barzani partinin manevi lideri olarak görüldü. 1950'li yıllarda Süleymaniyeli avukat İbrahim Ahmed (Celal Talabani'nin kayınbabası) partinin denetimini ele geçirdi. Partinin kuruluşu ve örgütlenmesinde İbrahim Ahmed belirgin rol oynamış, siyasi görüşlerini oluşturmuştu. Ancak geleneksel değerlere bağlılıktan dolayı birçok üye Barzani'ye bağlılığını sürdürdü. Bu kesim giderek zayıfladı. Kendi bünyelerini korumak için ayrı bir hizip şeklinde kaldılar ve herhangi bir pratik beceri gösteremediler. İbrahim Ahmed hizbi ise ittifaklarını ve açılımını her geçen gün arttırdı. 1957 yılında bu iki hizip tekrardan birleştiler. 1958 yılında Irak'ta yapılan darbeyle Abdulkerim Kasım iktidara geldi. Bu darbe ertesinde çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı, KDP yasal bir parti haline getirildi. Rusya'da yaşayan Mustafa Barzani, Irak'a dönmek üzere çağrıldı. Mustafa Barzani, on bir yıl aradan sonra, 14 Temmuz 1958'de Güney Kürdistan'a geri döndü. 1961 yılında KDP'nin Bağdat hükümetiyle ilişkileri giderek bozulmaya başladı. Bu rahatsızlık silahlı çatışmalar dönemini de başlattı. Bu olayların ertesinde İbrahim Ahmed ile görüş ayrılıkları iyice su yüzüne çıktı. 1964 yılında Barzani'nin politbüroya haber vermeden kendi başına Irak yönetimiyle ateşkes yapması çelişkilerin doruk noktası oldu. Bu olay ertesinde politbüro bir konferans düzenleyerek Mustafa Barzani'yi partiden ihraç etti. Barzani bu konferansın geçersiz olduğunu ilan ederek kendi taraftarlarının hakim olduğu bir parti kongresi topladı. Bu kongreyle İbrahim Ahmed ve etkinliği olan politbüro üyelerini partiden ihraç etti ve kendi yandaşlarından oluşan bir politbüro seçti. Barzani'nin kendisini etkisizleştirdiğini öne süren Talabani de bu dönemde Barzani'yi aşiretçi, feodal ve gericilikle suçlayarak KDP'den ayrıldı. 1970 yılında Bağdat yönetimi Kürtlerin özerklik de dahil olmak üzere çoğu talebini kabul etti. KDP ile anlaşan Bağdat hükümetinin Talabani ve kayınbabası İbrahim Ahmed'e ihtiyacı kalmadı. Talabani ve Ahmet giderek pasif bir konuma gelince tekrar KDP'ye döndüler. Barzani hareketinin en önemli dönüm noktası 1975'teki yenilgi oldu. Cezayir Antlaşması'nı izleyen günlerde hareket çöktü. Politik ve askeri bozguna uğradı. Lider kadro İran'a sığındı. Bu durum Kürtlerin tepkisine neden oldu ve çoğu hükümet birlikleriyle Barzani'ye karşı savaştı. 1975 yenilgisi KDP tarihinde bir dönemeçtir. KDP dağılmıştı. Dağılan KDP'nin enkazı üzerinde liderlik yarışı ve ertesinde kopmalar oldu. Mahmud Osman ayrılarak KDP/Hazırlık Komitesi'ni kurdu. (Bu oluşum daha sonra Irak Kürdistanı Sosyalist Partisi adıyla yeniden örgütlenecekti.) Şam temsilcisi Celal Talabani ayrılarak Kürdistan Yurtseverler Birliği'ni örgütlemeye başladı. Mustafa Barzani'nin oğulları ve Sami Abdurrahman, KDP/Geçici Kumanda adıyla örgütlendiler. Barzaniler aileye güçlü bağlılık duyanları toparladılar ve Behdinan bölgesi merkez olmak üzere örgütlendiler. 1976 yılında YNK ile girdikleri kanlı çatışmalarda zayıflayarak İran'a çekildiler. Bu bozgunda Sami Abdurrahman ile İdris Barzani'nin de çelişkileri giderek derinleşti. Bir nevi liderlik yarışı olan bu çekişmeler sonrasında Sami Abdurrahman örgütten ayrılarak kendi partisini kurdu. 1979 yılında kongreye gidildi. Bu kongrede Barzaniler ve Sami Abdurrahman tekrardan KDP adıyla örgütlendiler. Artık liderlik tartışmasız Barzanilerdeydi ve muhalifleri yoktu. İran ordusuyla birlikte hareket ediyorlardı. Buradan aldıkları güçle 1983 yılında Güney Kürdistan'da yeniden gerilla savaşı başlattılar. 1991 yılında Körfez savaşıyla zayıflatılan Irak güçlerine karşı geliştirilen halk ayaklanmalarıyla hükümet güçleri Güney Kürdistan'dan çıkartıldı. Yaratılan bu elverişli zemin üzerinde KDP iktidarını tesis ederek, yerel bir oluşuma gitti. 1996 yılında Saddam'la işbirliği halinde Hewlêr'i alan KDP, böylece YNK karşısında da stratejik bir kazanım elde etti. Uzun yıllar Türkiye ile işbirliği halinde PKK ile de savaşan KDP, mevcut durumda Güney Kürdistan'da en güçlü durumdaki oluşumdur. Hazırlayan: Nihat KAYA YARIN: Güney Kürdistan'da farklı sesler

YNK KDP içindeki çelişkili ve çatışmalı durumları göz önünde bulundurarak KDP'ye yaklaşımda siyasal bir yaklaşım belirliyor. Birçok Kürt aydını ve siyasetçisinin kanaatine göre; YNK Barzani Ailesi içindeki çatışmada Neçirvan Barzani'yi destekliyor

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.