Yıllardır yalnızca Kürd aydınları,somut bilgi ve belgelere dayanarak çırpınırcasına Öcalan'ın psikolojik, sosyal, siyasal ve derin devletle olan ilişkisini, eylem ve ideolojisinin Kürd Halkına verdiği zararı,gizli kirli çıkınlarını ortaya koymaya çalıştılar. Bunun karşılığında Öcalan ve Apoculardan daha çok acı, işkence ve zulüm gördüler. Ama bu konuda yeterli bilgi ve belgeye sahip olan Türk aydınları bu ko¬nuya hiç dokunmadıkları gibi, sahip oldukları bilgi ve belgeleri hem Kürd halkından, hem de Türk halkından sakladılar.Üstelik Kürd aydınlarını bu konuda suçlayıcı tavırlar içine girdiler. Oysa o gizledikleri bilgi ve belgeler bu gün hepsi su yüzüne çıkmaya başladı. Yani Öcalan'ın PKK'sinin, psikolojik savaş stratejisinin gereği çerçevesinde nasıl, kimlerle birlikte Öcalan'a kurdurulduğu çarşaf çarşaf ortaya ortalığa saçılıyor.Â
Biliyorsunuz Gladyo 1952 yılında ABD'nin kotrolünde ’SEFERBERLİK TETKİK KURULU ' adı altında kuruldu, Sosyalist sisteme karşı kullanılmak üzere. 90'lı yıllarda ’Sosyalist Sistemin' yıkılmasından sonra, Gladyo'yu kuran , kurulmasında öncülük yapan, ABD ve AB  ülkeler kendi Gladyolarını dağıttılar. Türkiye'nin de dağıtması için gerekli girişimlerde bulundular. Ama kendini  Türkiye'nin sahibi sanan, Ortaçağ  krallarından daha çok yetki ve dokunulmazlığa sahip, saltanat sahibi generaller, ’öz vatandaşımız!' dedikleri Kürdlere karşı kullanılmak üzere dağıtmayı reddettiler. Üstelik çağın gereklerine uygun olarak teknolojik araç ve gereçlerle donatarak Kürd Ulusu'nun üzerine saldırttılar. Bu işi başarabilmeleri için de bu koşullara uygun araçları seçerken de çok seçici ve  dikkatli davranmaları gerektiğini çok iyi biliyorlardı. Aradıkları en uygun aracı ve kişiyi bulmak zor olmamıştı Gladyo için. 1966-1967 yıllarında, MİT tarafından kurulan ve tüm ülkücü,faşist katillerin merkez olarak kullandığı Refik Korkud'a bağlı Fikir Ajansı'nda görevlidir Öcalan.  Öcalan'ı bu Ajans'tan ülkücülerin bildirilerini alıp dağıtmak için girip çıkarken gören gazeteci Avni Özgürel 27 Ekim 2003 tarihli Radikal gazetesindeki röportajında bunu açık ve net bir şekilde anlatmaktadır.
Aşağıda, Abdullah Öcalan'ın bu ilişkiden başlayarak ’Derin Devlet yani Gladyo –bu günkü adıyla da Özel Kuvvetler komutanlığı-ve onun sivil örgütlenmesi olan ERGENEKON ile ilişkisini  yine belgelere dayalı olarak ortaya koymaya çalışacağım.
O da bir gerilla olan, ailesinin çoğunluğunu bu uğurda yitiren, büyük bedeller ödemiş- ki,Öcalan'ın kendisi de dahil ailesinden hiçbir bireyin en küçük bir bedel ödediğini gören varsa söylesin- bir Kürd olan Şerif Şener ’ADINI KOYAMADIM' adlı kitabının 173. say-
fasında, 1993 yılında, Bekaa'da Mahsun Korkmaz Akademisin'de ERGENEKON'un gönderdiği bir gazeteci ile yaptığı röportajda Öcalan ;
“Biliyorsunuz, devletin Türk solu hakkında yaptığı kötü icraatlar sonucu büyük güçlükler yaşadığı bir gerçek. İşte Mahir Kaynak örneği vardır. Halen de Mahir Kaynak bu durumdan yakınıyor. Devletin kendisini deşifre edip, işlevsiz bir konuma mahkum etmesi gibi... DEVLET BÖYLESİ BİR YANLIŞLIĞI KÜRD SOLUNDA YAPMAMALIDIR.“diyerek kendisinin de Mahir Kaynak gibi deşifre edilmemesini istemektedir.
Ergenekon varan 1.
Â
Abdullah Öcalan , Kürdleri seven, Kürd Ulusunun ve Kürdistan'ın özgürlüğünü ve kurtuluşunu isteyen , bunun için çalışan bir insan olmamıştır. Kendisi, emrinde olduğu TC devletinin yakın ve uzak amaçlarını gerçekleştirmek için dizayn edilmiş bir diktatördür. Bunu kendi ağzından dinleyelim. Mahir SAYIN'la yaptığı söyleşinin 291. sayfasında :
“ Büyük komutan hem zaferi garantiliyor, hem de O'nun bütün güzelliklerini adil olma ilkelerini de eksik etmiyor. Bundan daha iyi kurum olur mu? Tarihte de böyle olmuştur zaten. Tarihte sen şimdiye kadar çok etkili olmuş komutanlardan hangisinin partisi vardır, diyorsun? Kendisi vardır diyorsun, değil mi?  O KALMIŞ....“
TC devletinin 85 yıllık politikası nedir? Kürdler'i asimile edip ulus olarak yok etmek. Bir ulus nasıl yok olur? Asimile ile olur ;Bir ulus,ulusal kurumları yok edildiği zaman yok olur.Öcalan da PKK'yi devletle birlikte kurduğu günden başlayarak tüm Kürd ulusal değerlerini ve bu değerlerin sonucu olan ulusal kurumlarını bir diktatör olarak nasıl yok ettiğini Mahir Sayın'a hiç korkmadan, kimseden çekinmeden söyleyebiliyor.PKK kuruluşundan bu güne, bugün bile bir kurum değildir.Öcalan, PKK'nin bir Kürd kurumu olmasına kesinlikle müsaade etmemiştir. En tepedeki tek şef olan ve kendini tanrı yerine koyan diktatör Öcalan, tek başına ve kendisi bir kurummuş gibi yönetmektedir PKK'yi . Bunu zaten kendisi de yukarıda açıkça itiraf etmektedir. Ayrıca kendisinin tanrı olduğunu da bakın açık ve net bir şekilde, Akademideki konuşmasında bütün dünyaya duyurmaktadır;
“ Bu konuşmayı saflarda bazı hususlara daha iyi açıklık getirmek ve özellikle de kadın çözümlemelerinden daha iyi, yararlı sonuçlara ulaşmak için yapıyorum.“diyerek  Gerillaların karşısında yaptığı konuşmada bakın neler söylüyor:
“Şimdi bir Tanrı kuvveti çıkaracak kadar yüklendim. Arap aleminde, Çöl hikayesi de, çölde insanın fışkırması da biraz böyledir. Ben bazen kendi çıkışımla İslamiyeti karşılaştırıyorum. ’Kendini peygamber sanıyor diyorlar.' Oysa kendimi peygamber sanmama gerek yok. ...{ Zaten öyleyimdir, demek istiyor}
Ergenekon varan 2.Â
Dikkat edin tüm miting ve eylemlerde onca kitleye Kürd, Küdistan ve ulusal haklarla ilgili hiçbir slogan attırılmamaktadır. Yalnızca Serokları – Führerleri –için slogan attırıyorlar; BİJİ SEROK APO, Bé TE JİYAN NABI, BI XWİN U CAN EM BITERANI EY SEROK APO sloganından başka hiçbir slogan yoktur beyinlerinde.
   Yine efendisi devlet için yaptığı gizli ve açık işlerini kimsenin anlamaması, devletin projelerinin aksamaması için bakın 1988 yılında M. Ali Birand'a neler anlatıyor; (M.Ali Birand Apo ve PPK sayfa 155) :
“ Bize en çok uyum sağlayanlar tam cahil olanlardır... Asıl zorlanmamız lise mezunlarında oluyor. Üniversite mezunlarında bu sorun daha da artıyor. Adamlarla neredeyse mücadele edeceğiz. Bu nedenle bize eğitilmiş değil, daha çok eğitilmemiş , cahilleri ve bizim kendi başımıza eğiteceğimizi tercih ediyoruz.“ Diyerek  bilime ve pozitif düşünen insanlara neden ve ne kadar düşman olduğunu, nasıl siyasal bir mürit partisi yarattığını çok açık şekilde ortaya koyuyor. Çünkü düşünen, soru soran, lise ve üniversitede bilimden nasibini almış, sorgulayan insanlar partide, çevresinde olursa kendi gizli emellerini, Kürd düşmanı düşünce ve eylemlerini rahatlıkla uygulayamayacak ve deşifre olacak. O yüzden gizli görevini aksatmadan ve devleti zora sokmadan yapabilmesi için cahil, okumamış köylülükten insanları tercih ettiğini açıkça söylemekten çekinmiyor. Bu anlayış ve uygulama ile bakın 30 yıl sonra kurduğu partiyi ne duruma getirdiğini yine kendi itiraflarından( 16-21 Şubat 1999 tarihlerinde İmralı'daki ifade tutanaklarından) dinleyelim ;
“Bizim içimizdeki köylü anlayışındaki kadrolar nedeniyle yanlışlıklar yapıldı. Yüzde beş devletin yanlışlıkları yanında, yüzde doksan beş bizim yanlışlarımızdı. Hatayı kabul ediyorum. Altıncı kongreye girilirken, bir damla kanın bile boş yere akıtılmasını istemediğimi bildirecektim. Bu işi sonuçlandırmak istiyordum. Çünkü PKK YARI ÇETELEŞMİŞ DURUMDA.“ Altıncı Kongreye gelirken bir damla kanın akmasını önleyecektiysen, bugün neden halen İmralı'dan savaş emirleri vermeye devam ediyorsun. Üstelik Devletsiz Demokratik Konfederalizmi, Demokratik Cumhuriyeti, Misak-ı Milli Sınırları içinde üniter (tek) devleti, tek bayrağı , tek vatanı savunurken.Â
Ey müritler, Serokunuz bakın ifadesinde neler söylüyor; “ BANA DÜNYANIN EN GELİŞMİŞ ORDULARINI VE EN GELİŞMİŞ SİLAHLARINI DA VERSELER ARTIK SAVAŞMAYACAĞIM. NEDEN SORARSANIZ SİLAHLI MÜCADELELER DÖNEMİÂ BİTMİŞTİR.“
O zaman Serokunuza sorun, ’Eğer silahlı mücadele dönemi bitmişse, İmralı'dan bu çılgın savaş emirleri niye?' Yüzlerce yiğit Kürd gencini Türkiye'nin demokratikleşmesi için mi ölüme gönderiyorsun? Kimse bunu führerlerine açıkça soramıyor. Çünkü Öcalan bir müritler partisi yaratmış. Okumayan, düşünmeyen müritler.
 Devletin de istediği böyle düşünmeyen, her söyleneni sorgulamadan yapan, çeteleşmiş bir örgüt. Ancak o zaman Kürd ulusunun özgürlüğü ve talepleri bitirilebilir. Bu durum, en çok kimin işine yarar ve bunu en çok yapmak isteyen kim?
ERGENEKON!
...
Burada müritlere sormak istiyorum. Bu savaşta en çok ölen kimlerdir? Tabii ki KÜRTLER. Ama Serokunuz kimden özür diledi? Türk şehit ailelerinden.Şehit kime denir? Vatanını ve en evrensel haklarını savunurken ölenlere şehit denir. Serokunuzun gözünde ölen Kürd yiğitleri şehit değil, Kürd anneleri de taş yürekli annelerdir herhalde. Serokunuzu tek özür dilemesi gereken Kürd şehit anneleri ve Kürd ulusudur.Bunu Serokunuza hiç sordunuz mu?Â
ERGENEKONÂ Varan 3.
Â
Bu kapsamda kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirebilmesi için  parti içinde ve dışında kendisine yöneltilen en basit ve en haklı eleştirilerin sahiplerinden yüzlercesini, binlercesini hiç acımadan fiziki olarak yok etti, etkisiz hale getirdi. Bu gerçeği yine kendi ağzından, ifade ve anlatımlarından dinleyelim.
“ Dökümü yapılmamakla birlikte bilinçli olarak, yanlışın dayatılmasıyla gerçek partili kadro ve örgüt üyesi olabilecek gücün % 90'ını bu anlayışın- yani Kemalist ajan suçlamasının- kurbanı olduğu rahatlıkla söylenebilir, ileri sürülebilir.“(Avrupa İnsanHakları Mahkemesi cilt 2 sayfa 133) Bu ne demektir biliyor musunuz ? PKK'nin 10.000 gerillası vardıysa eğer,9000 ini kendisinin öldürdüğünün itirafıdır. Bu kez, bizzat Kemalist ajan suçlamasıyla öldürdüğü binlerce yiğit partili kadro ve örgüt üyesinin, öldükten sonra itibarını iade eder. Ardından yaşayan partilileri Kemalist ajanlıkla suçlar. İşte kanıtı;
“ Beni en iyi tanıyanlar ve önderlik hattını en iyi uygulayanlar şahadete ermiş arkadaşlardır. Yaşayanlar bunun bilincinde değillerdir. Onlar daha çok şu ya da bu oranda Kemalist ideolojinin ajanları durumundadırlar.“ Ey müritler onsuz bir yaşamın olmayacağını , kanınız ve canınızla onunla olduğunuzu söylediğiniz Serokunuz , hepinizi, ama hepinizi Kemalist ajan olarak suçluyor. Kabul ediyor musunuz Kemalist ajan olduğunuzu? Kendi dışında ve partideki, yaşayan herkesin şu ya da bu oranda ’Kemalist ideolojinin ajanı' olmakla suçlarken , kendisi hiç kimseden çekinmeden ve açıkça M. Kemal'i ve Kemalizmi göklere çıkarırken kimsenin bunu anlamayacağını {özellikle müritlerinin anlayamayacağını} adı gibi biliyor. Bakalım M.Kemal ve Kemalizmle ilgili neler söylüyor:
19 Mart 2008 tarihinde hava muhalefeti nedeniyle Öcalan'ın avukatları ile görüşme yapamadığı  açıklandı. Ama ne hikmettir ki, görüşme olmadığı halde 21 Mart günü görüşme yapılmış gibi haber ajanslarında çarşaf çarşaf görüşme notları yayınlandı. Bu görüşme notlarında, bakın canınızı ve kanınızı verdiğiniz serokunuz M. Kemal'i nasıl göklere çıkarıyor:
“M. Kemal bir cumhuriyetçidir, milliyetçi değildir.Kendisini koruma altına almak için Türkçülüğü geliştirdi. Kürd sorunu konusunda da özerklik anlayışına sahipti, yani muhtariyet istiyordu. Ama Kürdler'le uzlaşması engellendi. Her defasında karşısına bir şey çıkardılar; Menemen Olayı, Şeyh Said İsyanı.“ {Serokunuza göre Şeyh Said İsyanı, Atatürk'ün Kürdler'e vereceği muhtariyeti engellemiş.} (.....) “Kemalizm anlaşılmadan, bugünkü durum anlaşılamaz. Kendisini Kemalist olarak tanıtanlar, M. Kemal'i bilmiyorlar.M. Kemal'e azıcık saygı duysalar onu iyi tanırlar.“ Bundan daha iyi Atatürkçü olur mu ? vicdanınıza siz söyleyin. Atatürkçülüğü yalnız bu kadarla mı sınırlı mı ? Devam edelim :
“Doğal asimilasyon yüz yıllardan beri Tük ve Kürd'ü çok yakınlaştırmış iken, inkara, zoraki olana gerek yoktu. Kaldı ki, resmi dil olarak Türkçe'nin kabulü ve gelişimi doğaldır. Türkler Türkiye uluslaşmasının kökeniydi. Buna itiraz edilemezdi. Herkesin bu uluslaşmada yerini alması, Atatürk'ün ’ NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE' demesinin de tarihi anlamı buydu.“ ( Savunma sayfa 43).Devam edelim mi, serokunuzun Atatürkçülüğüne ;
“Benim bu güne kadar Atatürk'e karşı, Türk Ulusu ve bayrağı aleyhine bir sözüm olmamıştır. Söylediklerim de eleştiri mahiyetindedir. Atatürk'ü küçük düşürücü sözlerim de yoktur. Atatürk'ün önderlik hususlarını taktir ettim. Bu güne kadar da kendime rehber olarak kabul edip uygulamaya çalıştım. “
“ Yakalandığımda da Türk Bayrağına karşı saygımı öperek gösterdim. Bu konuda suçlamaları kabul etmiyorum.“ (Kasadaki Dosyalar. Sayfa 185).Öcalan'ın ne yaman bir Kemalist olduğunun belgelerini yazmaya kalksak kitaplar dolar. Şimdi anladınız mı , ’Bé te jiyan nabe' dediğiniz Serokunuzun ne kadar Kemalist olduğunu?Â
ERGENEKON varan 4.
Yine kendi ağzından devletle olan ilişkilerini anlatmaya devam edelim.
“DÜŞÜNÜN DEVLETE KÜRD PARTİSİNİ KURDURUYORUM, UĞUR MUMCU(...) DEDİ. DOĞRUDUR,BU DA DOĞRUDUR. BİZ DEVRİMCİ KÜRD PARTİSİNİÂ NASIL MİT' E DAYANDIRARAK KURDUYSAK... DİYORUM. ADAMÂ (Mehmet Şener'i kastederek) LAFI AĞZIMA TIKIYOR.“(Adını Koyamadım Sayfa 153-154)
Öcalan'ın bu itirafını, Emniyet Haber Alma Daire Başkanı Bülent Orakoğlu ’İHANET ÇEMBERİ' adlı kitabında bakın nasıl belgeliyor.
“ ABDULLAH ÖCALAN ABD GÜDÜMLÜ ’ ERGENEKON' İÇİNE ALINARAK EĞİTİLEN KİŞİLERDEN BİRİYDİ, ÖRGÜTÜN BİR ÜYESİYDİ. ABD, İNGİLİZ VE İSRAİL DERİN DEVLETLERİ VE ERGENEKON İŞBİRLİĞİ İLE TÜRKİYE'DEÂ Â KÜRD KÖKENLİ TÜRK VATANDAŞLARI İÇİNDE VAR OLAN, AYRILIKÇI İÇ DİNNAMİKLERİN KONTROL ALTINA ALINMASI AMACIYLA, ABDULLAH ÖCALAN'A AYRILIKÇI BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KURULMASINA VE FAALİYETE GEÇİRİLMESİNE KARAR VERİLMİŞTİR.“
Belgelere devam edelim isterseniz.  12 Mart Savcısı Baki Tuğ çarpıcı açıklamalar yapıyor bu konuda ;
Abdullah Öcalan'ın Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi iken tutuklanan 22 öğrenciden , Öcalan'ın suç gerekçelerinin nasıl değiştirilerek bırakıldığını, İstihbarat birimlerinin kendisinden nasıl faydalandığını ’Devlet herkesten bilgi alabilir. Öcalan'dan da almışÂ olabilir. Öcalan'ın hanımı Kesire Öcalan MİT' te görev yapan Ali Yıldırım'ın kızı. MİT'te çalışan bir adamın kızıyla evlenen adam herhalde MİT'e çalışıyor diye düşünülebilir...'Ayrıca Tuğ, “Öcalan'ın 1980'den önce Devrimci Doğu Kültür Ocakları (Yanlış; Odönemde DDKO çoktan kapatılmıştı. Onun yerine DDKD ler vardı. Tuğ Bilmediği için karıştırıyor, yani DDKD'yi anlatmak istiyor.) gibi diğer Kürd örgütlerine karşı mücadele etmek için kurulduğunu“ ( Zaman Gazetesi , 12.03.2007) açıkça itiraf ediyor. Â
 Bu belgeler sizce gerçeği açıklamıyor mu? Açık ve net değil mi , devletle birlikte PPK'yi  kurdukları.
ERGENEKON Varan 5.
Abdullah Öcalan daha partiyi kurmadan Türkiye metrepollerinde ve Kürdistan'daÂ
Parti kurma çalışmaları yaparken, konferanslar verirken , yanından hiç ayrılmayan ve gelecek saldırılara karşı Öcalan'ı koruyan iki MİT görevlisi olduğu kesin belli olan (Öcalan her konuşmasında MİT olduklarını kendisi bizatihi söylemiştir) PİLOT NECATİ ve ABDURRAHMAN AYHAN neden devleti ve ülkeyi bölecek! bir lideri ortadan kaldırmadılar da korudular?
Öcalan, Gaziantep'te hiçbir zorlukla karşılaşmadan ve Pilot Necati ile Abdurrahman Ayhan'ın korumasında konferansını verirken, dışarıda HAKİ KARER MİT tarafından öldürüldü. Hem de Öcalan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Savunmasında (cilt 2 sayfa 251)'de; “ HAKİ, Pilot Necati'nin de takibindeydi.“ Diyebilecek kadar korkusuzdur. Düşünün MİT,örgütün liderini değil, üstelik Kürd olmayan bir Türk ve sıradan bir militanı öldürüyor.Aklınız ve havsalanız alıyor mu? Çünkü devlet, kendi gizli psikolojik savaşı için  kurduğu örgütün liderini öldürürse kendi ayağına kurşunu sıkmışÂ olur.Â
ERGENEKON Varan 6.
“ Başından beri benim böyle ayrı bir toprak koparma isteğim hiç olmadı. Yanımdaki insanların bu tür amaç taşıdıkları söylenebilir. Ama ben hep içimde bunları alaya aldım. Hatta devlet için tehlike arz eden bu düşünce sahibi insanları, devletten çok ben bitirdim....Ben devleti tehlikeli bir ortama sürüklemedim. Devlet için tehlikeli olabilecek bir soruna el atıp,devletin bu konuda duyarlı olmasına çalıştım. Kaldı ki, bizim önderliğimizle bu soruna el atılmamış olunsaydı, devlet daha büyük bir tehlikenin içine sürüklenecekti.Üstelik benden önce buna talip insanlar vardı. Ama bunları tasfiye ettik...“
“DEVLETE UMMADIĞI BİR ORTAMIN KOŞULLARINI YARATTIM.
“ Şerif Şener- Adını Koyamadım say.173)
Demek ki serokunuz ta başından beri, ’Bağımsız Kürdistan' sloganı attığı zamanlar da bile samimi değildi. Devletin gizli emellerinin tahakkuku için tüm Kürdler'i etrafına toplayıp pasifleştirmek ve ileride oluşacak Kürd birliklerini önlemek için Ulusal Kurtuluş teranesini uydurdu. Üstelik kendi partisini kurmadan önce Kürtçe adıyla Partiyé Karkerén Kürdistan, Türkçe adıyla KİP(Kürdistan İşçi Partisi) vardı ve etkin bir durumda çalışıyordu.
Peki neden var olan bir partinin adını kullandı? Çünkü devletin projesi onu gerektiriyordu.
Partisini devletten aldığı güçle kurduktan (Doğu Perinçek'in PKK'ye teslim ettiği silahlardan da tam bahsedildiği zamandır. Öcalan'la Perinçek'in 70'li yıllardan itibaren gizli dostluklarını derinlemesine araştırmak gerekir.) sonra kendi dışındaki diğer örgütlere saldırarak darmadağın etti. Tüm alanları silahlı şiddetle ele geçirdikten sonra 1993 yılında Akademi de Kurye olan Türk gazeteci ile görüşmesinde; Â
“Ben TC için bulunmaz bir çözüm gücüyüm. Artık bunu anlamanızı istiyorum. Ben gidersem karşınızda onlarca örgüt görürsünüz. Eğer bu gün böylesi bir ortam yoksa, bunun benimle çok yakın bağlantısı vardır. Biz, bizim dışımızdaki bir gelişmeye kesinlikle izin vermedik. Ama her zaman bu gücü gösterebilecek durumumuz yoktur.... Eğer bu gün çıkamıyorlarsa bu bizim sayemizdedir...“
“ Bu güne dek kendi otoritemizi yapıda hakim kılmak için yapıda bulunan üçte iki kadroyu temizledik. Bu az bir şey değil. Bu yapılanların bir gün hesabı sorulur. Ben bütün bunları yaparken bu günü düşündüm. Bugünlerin acımasız yargısı kapımın önünde duruyor.Bana ürküntü vermiyor değil. Ama Buna rağmen taktik ilişkiler adı altında BU SÜRÜYÜ halen uyutabileceğime inansam bile bir gün, benimde bunda yetersiz kalabileceğimi anlamanız gerekir.“(Adını Koyamadım. Sayfa 170-171)
 ERGENEKON Varan 7.
Ta başından beri Öcalan'ın Kürdler'in dostu olmadığı , Kürdler'i kurtarmak için de PKK'yi kurmadığı, asıl gizli görevinin , devletin Kürdler'le ilgili imha ve inkar politikasının hayata geçirilmesi olduğunu açık ve net söylediği halde , mürit olanlar anlamak istemiyor. Dikkat edin partili tüm kitleyi  SÜRÜ olarak görüyor. Bunu öyle sinsice cümle aralarına yerleştiriyor ki müritler farkına varmasın. İsterseniz yine kendi sözleriyle savcılık ifadesinden dinleyelim:
“ KİŞİSEL VAR OLUŞ GEREKÇEM, SEVR'DEN DAHA TEHLİKELİ OLABİLECEK BİR KÜRD OLUŞUMUNA KARŞI OLMAKTI.“ Bu sözünün anlamını biliyor musunuz ey müritler. “ Benim kişisel var oluşum , Sevr'in daha ilerisinde kurulacak
olan bir Kürd Devletine engel oldum.“ Diyor. Devam edelim.
İmralı'da 22 Mart 1999 tarihli bir dilekçeyle, ifadesine ek olarak yeni bilgi ve düşüncelerini anlatacağını yeni itiraflarda bulunacağını bildirir. 3 Nisan cumartesi günü saat 09.00 da iki savcıya (Cevdet Volkan ve Talat Şalk) verdiği ifadesinde Öcalan:
“ TÜRKİYE'DE MEVCUT SİSTEMDE KÜRTLER'İN SİYASAL HAKLARI VARDIR. 1990' LARDAN SONRA KÜRDLER İLE İLGİLİ KÜLTÜREL HAKLAR DA GELİŞTİŞRİLMİŞTİR. BU, HALEN DE YÜRÜRLÜKTEDİR.. KÜRDÇE GAZETE ÇIKARILMAKTA, KÜRT ENSTİTÜSÜ KURULDU,KÜRTLER'İN OY VERDİĞİ BİR PARTİ, KÜLTÜR DERNEKLERİ VARDIR.BÜTÜN BUNLAR TÜRKİYE'DE KÜRTLERİ'İN ÖZGÜR İFADE HAKKININ GELİŞTİĞİNİN GÖSTERGESİDİR.KÜRTLER, DEVLETİN ASLİ UNSURLARIDIR. BENİM PROĞRAMLARIMIN BAŞLANGIÇTA HAYALİ OLDUĞUNU ANLADIM. PKK PROĞRAMININ POLİTİK VE SİYASİ DEĞERİ OLMADIĞINI ANLADIM. KAVRAM OLARAK KÜRDİSTAN İBARESİNİ KULLANDIM.COĞRAFİ OLARAK ELE ALDIM.KÜRT DEVLETİ KURMANIN MÜMKÜN OLAMAYACAĞI İLMEN DE SABİTTİR.GEREKLİ DE DEĞİLDİR.MEVCUT TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ  İÇERİSİNDE DEMOKRATİK ORTAMDA HERŞEYİN GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜNDÜR.BEN BU SONUCA VARDIM.ANCAK BU DÜŞÜNCELERİMİ YETERİNCE KAMUOYUNA YANSITMA İMKANIM OLMADI. ...“
Türkiye'de mevcut sistemde Kürdler'in siyasal hakları varsa, Kültürel hakları geliştirilmişse, Kürtçe gazete çıkarılmaktaysa, Parti ,dernek ve Kürd enstitüsü kurma hakları ve Kürdler'in özgür ifade hakları varsa bu savaşı niye sürdürüyor İmralı'dan. Çünkü ağa babası öyle istiyor da ondan. Çünkü bu savaş devam etmeli ki, Kürdler dünyaya terörist olarak lanse edilsin. Adam devletten yana olduğunu daha nasıl ispat etsin. O ,ısrarla “Ben devletin adamıyım.“ diyor ama müritlerin kafası bir türlü almıyor. Aslında bu konuda kitaplar dolusu bilgi ve belgeler vardır. Fakat bu yazının kapsamına sığmaz. Yine TC yanlısı bir gazeteci olan Avni Özgürel, Bakın 27 Ekim 2003 tarihli Radikal gazetesindeki Neşe Düzel'le yaptığı söyleşide Öcalan için neler söylüyor:
 “ ABDULLAH ÖCALAN İDEOLOJİK FORMASYONU ZAYIF BİRİ. AMA TÜRKİYE' DE O DÖNEMDE İBRAHİM KAYPAKKAYA DİYE İDEOLOJİK FORMASYONU ÇOK GÜÇLÜ BİRİ DE VARDI. EĞER KÜRD HAREKETİ DÜŞÜNCE PLANINDA ONUN GİBİ RADİKAL BİR KADRONUN KONTROLÜNDE OLSAYDI, TÜRKİYE'DE ÇOK CİDDİ SIKINTI YAŞANIRDI. ONUNLA MÜCADELE ETMEK ZORLAŞIRDI. OYSA ÖCALAN HER TÜRLÜ İŞBİRLİĞİNE GELEN PRAGMATİK BİRİ. O'NUN, KÜRD HAREKETİNİN BAŞINDA OLMASI BİZİM DEVLETİN İŞİNE DE GELDİ.“ Â
Sizce de doğru değil mi?
Son olarak Öcalan 20 Haziran 1999 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e yazdığı mektupta Türk ordusunu, güneyde kurulan Kürd Federe Devleti'nin yıkılması için Türk Devletinin bir an önce harekete geçmesini ister. Çünkü O da aynı Türk devleti gibi bir Kürd Devleti'inin kurulmasına karşıdır. Bunu yukarıda belgeleri ile kanıtladık. Emekli bir generalin Türk TV sinde; ’ Birey olarak bile, bir Kürd Dünya'nın
Neresinde olursa olsun, sosyal, siyasal ve ekonomik bir hak kazanırsa biz bunun Karşısında .olacağız.'diyecek kadar pervasızca Kürdler'e saldırırken, Öcalan'da Güneyde kurulan Kürd Federe Devleti'ni yıkması için Türk Devleti'ni çatışmaya davet ediyor.
Öcalan bununla da kalmayarak dahada ileri gidiyor ve PKK Merkez komitesine hitaben yazdığı 5 Eylül 1999 tarihli talimatında bakın nasıl Kürd düşmanı olduğunu gösteriyor.
“ TÜRKİYE'NİN BU BÖLGEDEKİ KÜRD SORUNUNDA KENDİ ÇÖZÜMÜNÜ GÜVENLE OLUŞTURABİLMESİ VE UYGULAYABİLMESİ İÇİNÂ YARDIMCI OLMALISINIZ.“ Diye emir veriyor.
( Ağrı Dağını Taşımak, Selahattin Çelik Sayfa 475 ).
Bu talimat bir şeyler anlatıyor mu sayın müritler. Bu talimatla, Türkiye'nin Kürdler'le ilgili imha ve inkar politikasını rahatça uygulayabilmesi için, orada kurulan Kürd Federe Devletini rahatça yıkabilmeleri için PKK'nin yardım etmesini istiyor.
Devletin, PKK ’nin kurulmasında, Pilot Necati' vasıtasıyla 1978'lerin parasıyla 250.000 lira para ve yüzlerce silahı Öcalan'a kendisini bölüp parçalatmak için verdiğini sanıyorsanız aldanıyorsunuz.
01 Nisan 2008
Şendin Sakık Ağzında "MİT, Apo ve Ergenekon"