Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 11 February 2009

hazir ugramisken gecen gun okuyupda rahatsiz oldugum bir mevzuya degineyim.
ezidi kurdleri yuzyilin basinda ermeni ve suryanilerle birlikte bir milyon ezidi nin soykirimina ugradigini belirten bir mektubu Obama ya yolamis.

Obama ne tepki verir bununla fazla ilgili degilim.
Ezidileri ilk kez duydugu icin bilgisi yoktur.
mevzuyu ciddiye alip bir uzmana danistiginda
(hadi second opinion olsun diye uc uzmana danistiginda)
bu uzmanlarin bu hususta ne diyebilmis olacagini tahmin etmek isteyen var mi?

yaziyi burda kesip sizlerin yorumlarini bekliyecegim
daha sonra basligi irdelemeye devam.

Hurmetler
HeK

Günaydin Hek Ben kendi tahminimi sana söyliyeyim Hek Hoca Ezidiler kürt kökenli oldugu icin.Obama ve ABD mektubu cidiye bile almazlar. Sayet cidiye alsalar, ozaman dolayisiylen kürtlerin de bir halk oldugunu onaylamis olacaklar. Onun icin Obama ni tarih uzmanlari Pisporlari 1915-16 yilarini cok iyi biliyorlar. Fakat Kendi müttefigini zor duruma düsürmemek icin görmezlikten gelcektirler Bu bir gercektir... Fakat sizin düsüncelerinizde benim icin önemlidir sizi kisa yaziniz bana biraz ironik gibime geldi Bu mevzuda sizi rahatsiz eden neydi? Ezidelerle ilgili ne kadar bilginiz oldugunu merak ediyorum gercekten. Kürtler neden kendii gercek tarihinden kaciyorlar? Sayi olarak biraz abartili fakat ezidiler yönelik bir top yekün savas yürütüldügünü kimse itraz edemez bence. Hürmetler

Selamlar HeK, Abartma kulturu bizim cografyaya ozgu bir durum. Halbuki hakli oldugun konuda abartiya gerek yoktur, tam tersine abartinin abarti oldugu aciga ciktiginda prestij kaybina ugrarsin. Gelelim Ezidilerin yaziklari mektuba Obama'nin verecegi tepkiye. Sahsen Obama'nin nasil tepki verecegini bilemem ama ben onun yerinde olsaydim danismanlarima ilk soracaklarim soyle olurdu: Hangi milletdendir bu Ezidiler? Eger Kurd iseler neden kendi soykirimlarini diger Kurdlerin ugradigi soykirimlardan ayri tutarak gundeme getiriyorlar? Kendilerini Kurd saymiyorlar mi? Diger Kurdlerden farklari ne? Ezidilerin soykirima ugramadan onceki nufuslari ne kadardi? Su anki nufuslari ne kadar? Kim soykirim uygulamis Ezidilere? Buyuk ihtimalle bu sorularin cevaplari karsisinda 'dini toleransin olmamasina' baglardim Ezidilerin ugradigi soykirimi. Sonra da merak ederdim herhalde neden 1 milyon insanin katledilmesini hic duymadim acaba diye. Sevgiler, Hanife

Cemal ve Hanife uygarca tartismaya katilmis. ben de isin devamini getireyim. ancak bu yaziyi taa sonuna kadar okumadan yazilanlari anlamadan harala gurele kopureceklere pesinen uyaraida bulunayim malesef kibar biri degilim-munasebetsiz tepkilere munasebetsiz cevaplar verebilirim-alinma kirilma olmasin! Ezidilerin soykirima ugradiklarini belirten yaziya Obama nasi tepki verir? elbette mevzu basindan sonuna hipotetik. ancak magnakarta dan bu yana yazili belgeler bati uygarliginda ciddiye alinmak zorundadir. yani Ezidiler bir dokumani yazip Obama ya gonderince, o belge dokuman artik her ne ise Obama eline gecmese bile bir yerlere kaydi duser. asil tartisilmasi gereken elbette bu degil. asil tartisilmasi gereken boyle bir ihtiyaci duyan Ezidi ler bir yaziyi Obama ya gonderirken mutlaka ciddiye alinip okunacaklarini dusunmek zorundalar. yani birine bir mektub dilekce belge "nasil olsa okumaz" dusuncesi ile gonderilmez. bu varsayim ve mecburiyetten cikip belgenin Obama ve ekibince ciddiye alindigini dusunmek zorundayiz. benim tartismak istedigim bu asamadan(veya varsayimdan) sonrasi. Obama (veya herhangi bir merci-kurum vs) Ezidi lerin soykirima ugradiklarini bildiren ve bu buyuk zulumun haksizligin sorumlularinin tarihin onunde kayda gecmesini istemeleri cok onceden ve defalarca yapilmasi gereken bir istir. belkide yapildi. bir isin zamanlamasi onemli elbette ama ondan da onemlisi bir isin yapilis yontemidir. Ezidiler bu deklasyonda 1 milyon ezidi nin soykirma ugradigini idda ediyor. bu mevzuya girmeden once aslinda aklini kullanmayi becerenler icin luzumsuz ama dusunme tembelleri icin malesef mecburi bazi ana aciklamalar yapayim. 1-ezidilerin gerek hakim guclerce (turk arap fars) gerek de lokal guclerce (sunni kurdler) muthis bir baski kirim ve asimilasyona tabi tutulmus olmasi ihtimali yuksek (ihtimal dedigime bakmayin elde bir sur belge var Ezidilere nasil soykirim uygulandigina dair). 2-soyrkirim i artik kesip bicim oldurmek vahsetinden , psikoljik ve kulturel platformlardaki tahribatlari da icerecek bir tanima sokuldugunu grmek lazim. bu durumda Ezidi soykirimi sadece tarhi degil bugun bile surmekte olan bir mesele 3-soykirim in soykirim olmasi icin illa yuzbinler veya milyonavaran sayilara ulasilmasi gerekmez. bu sayi abartma hevesinin ardindan TEK TEK TEK on veya yuz veya BIN insan yasamini yeterli KIYMETTE gormeyen ve illa sayiyi abartarak dikkati cekecegini sanan kotu bir kulturun zleri var. beni itirazim iste ta da bu noktaya. simdi donuyoruz bir milyon rakaminia ezidilerin bir milyonu onlarin tarifledigi bicimde (oldurulmek) algilanirsa-bu rakamin tarihi gerceklere pek uyusmadigini belirtmek gerek. simdi sorulara geciyorum: soz konusu tarihte (19 yy sonu ile 20 yy basi) bolgedeki (iran haric) toplam kurd nufusu nedir? bu kurd nufusu icindeki ezidi orani nedir? ne olabilir? o donemede savas ve kirimlarda olen, oldurulen toplam kurd nufusu nedir? kiyima ugrayan hiristiyan nufusu nedir? bu sorulara nesnel cevaplar aranip o donem de o cografyanin barndirdigi toplam nufusu nesnel bicimde ortaya doktugumuzde ezidi lerin verdigi rakamin fazlasiyla abartilmis bir rakam oldugu ortaya cikabilir. peki ala ne zarari var 10 bin -100 bin kisiyi 1 milyon yapmanin? bir vahsete dikka cekecek ise abartmanin zarari nedir? abartmanin zarari -hesap sorulmasi gereken bir vahsetin ciddi bicimde hesabinin sorulmasi varken bu bicim yontemlerle ciddiye alinmamasina sebep olmaktir. ciddiye alinmayan bu tur girisimler -hesap sorulmasi gereken bu vahsetin ustunun daha rahat ortulmesine sebep olabilir. hem ahlaki olarak dogru degil hem de pratik faydalar acisindan dogru bir is degil abartma. isin oteki sevimsiz yani da insan yasamina verilen kiymetin tersinden ifadesi gibidir. yani 10 bin veya 100 bin insan yasaminin tarumar olmasi sanki yeterince muthis bir vahset degilmis de illa sayinin milyon kadamesine cikmasi gerekiyormus gibi bir durum. bunlar yi isaretler degil. yol yontem bilinmediginin de isaretleri (sadece bu kadar hafif degil hata elbette) bu tur islerde abartidan uzak durmaka fayda var. mevzu abartilmaya ihtiyac duyulmayacak kadar onemli illa bir abartma gerekecek ise tersine ve munasip ve ileride ulasmamiz gerekn duzeye dogru bir abartma yapayim tek bir ferdimizin yasami da bir dunya kadar onemli olmak zorunda. bunu artik yavas yavas kavramaya baslarsak iyi olur. ugradiklari vahsettte ne kadar yasam kaybettiklerini derli toplu bir ciddiyetle bulup cikartip bunu dunyaya duyurmak yerine iskembeden cikmis izlenimi veren bir milyon sayisi ile b isi yapani kac kisi ciddiye alir? hurmetler

vallahi ben de pek kibar biri sayilmam ve her munasebetsiz cifte standardli kaypak "unsur"a sert mukabelelerde bulunabilirim, bundan kelli boyle... abarti elbette hakli bir davayi, gayri ciddi mertebesinde surekli kilabilir uluslararasi arenada. ancak, ezdi kurtlerin soykirima tabi tutulduklari milyonlu rakam sadece 1915'e referrrance sa, bilemiyorum rakamlarda problemli tuzaklara girme ihtimali belirebilir. eger genel bir katliam ve giderek soykirimla sonuclanan bir surece iliskin toplam degerlendirmeden bahsediliyorsa, milyon rakaminin az olabilecegini iddia etmek abartili olmayacaktir. ezdilerin tarih boyunca mulsumanlar tarafindan katliama ugratildiklari gibi yanlis istifhamlar var; muslumanin kilictan gecirmeye hevesli oloduguna, hristiyanin daha evvel benzeri muameleyi reva gormedigini iddia etmek bile sacma olacakatir.( yahudinin de) 1915 oncesi kuzey-guney kurdistan'da kabaca 3 milyon kurd'un yasadigi tahminleri var; az bile olabilir zira sehir merkezinde osmanlica konusarak anlasabilen hristiyan-yahudi ler yaninda, muslumanlarin varligindan bahsediliryor; bunlarin bir kisminin ermeni-suryani-musevi - rum donmesi oldugu gercekliginIN YANISIRA, musluman veya olmayanlarin arasinda ise hatiri sayili bir kurt nufus olmasi ihtimali var. o anlamda kurt nufudsun daha yuksek rakamlarda oldugunu farzetmek abartli bir yaklsim olmayacaktir. soykirimda yokedilen hristiyanlarein nufusu kabaca bellidir; istanbulda ki patrikhane kayitlari zaten tutmus durumda; yani, lubnan, asuriye ,misir, filistin( yahudi tarafi) ile fransa ve yerevan'a kacanlar bile muhtemelen uc asagi bes yukari rakam olarak tahmin ediliyor; ama ezdilerin ki tamamen karanlikta, zira 1915 oncesi hangi bolgede kac ezdi yerlesim merkezi oldugu veya sehirlerdeki yaklasik ezdi nufusunA dair kurd siyasilerde hic bir belge yok...ama yalnizca ankara'da var elbette ve boylesi belgelere ulasmak- eger yakilmadiysa- mucizevi bir olay gibi. soykirimla ilgili rakamlari abartmanin da hic bir mahsuru olmayabilir, bilinmez.onemli olan, mevcut uluslararasi kabullenilmis tanimlamaya girmesi ve ozelliklede, kapsami tayin eden batili karar merciinin, bu katliami kabukllenerek, tanimlamanin icine alarak resmen ilan etmesi. problem burada yatiyor, abartmada degil hemserim ! ermeniler yuz yildir abd'ye soykirimi resmen kabulettiremediler, abartmadan dolayi mi ? sonuc olarak yukarida kenan fani, senin ismini aciklamasini yesil'in isminin kamuoyuna aciklanmasiyla esdeger tutuyor. boylesi buyuk bir hakarete verecegin anti-kibar bir reaksiyon varmi ? yoksa anti-kibarligin eninde sonunda akliselime boyun egenlere karsi kullandigin bir silah mi ?

sert olsan kac yazarsin diyecegim newroz camiasi tartismayi cigrindan cikaranin ben oldugumu dusunmeye baslayacak. o hale oyle demiyorum veya soyle diyorum: o baslik sadece senin yazinin tepesindeki iki satiri noturlestirmek icin olsun. yazinin ote yani ise tartismaya deger-hevslenme bu tartsmaya degerlik yazinin bana gore zorlama bir yazi oldugunu yok etmiyor. simdi yezidi yada ermeni katliami dersek ve isi ta bizans cagindan vea haydi matrak olsun sumer ivir zivir devletinden alip bugune getirisek bu isi yapana hic kimse akilli gozuyla bakmaz. yani ilk paragrafta yazdigin sey manasiz kacmis. elbette sozu edilen osmanlinin son donemi. isi daha otelere tasirsak katliam miktarlari ve sayilarin suyu cikar! soyle yazmissin: "ezdilerin tarih boyunca mulsumanlar tarafindan katliama ugratildiklari gibi yanlis istifhamlar var; muslumanin kilictan gecirmeye hevesli oloduguna, hristiyanin daha evvel benzeri muameleyi reva gormedigini iddia etmek bile sacma olacakatir.( yahudinin de)" 1- yanlis "istifham" demisin, (Istifhami = anlamak icin sorularla yaklasmak olarak tarif etmek gerektigine gore) anlamak icin yanlis sorular mi sordugumu dusunmektesin? yani ezidileri muslumanlar kesmis olabilir mi? (bu bir istifham oldu mesele) tarzinda bir sorunun neresi yanlis? yani istifham yapmak mi yanlis yoksa ezidileri muslumanlarin kesmis olabilecegi hipotezi mi? ikinci husus muslumanlarin yezidileri baski altinda tutugu kesip bictigi vs benim tezim degil bizat yezidiler tarafindan soylenen seyler. ne yapacagiz simdi? a) ezidilerin her soyledigine inanirsak muslumanlarin onlari kestigine de tumuyle inanmak gerekecek b-verdikleri rakamlara da inanmak gerekecek c-adamlar benim okudugum mektupta osmanli ibaresini kullanmislar (turkler demiyorlar) olmaya ki bu esnek osmanli kategorisine -olaki icap ederse- ogunku bicimi ile arabi ve kurdu de duhul etme niyetleri olsun? al sana bir tane daha istifham. elbette aklin yolu sudur: her soylenilen mecburen kritik bir zihinsel surecten gecmek zorunda. kim soylerse soylesin, isimize geliyor veya gelmiyor olsa da bu is boyle ama "birak ahlaki, hukugu, dogruyu, egriyi koy bunlari kenara, sade cikarimiza bak" diyenlere benim verecegim ara cevap : "cikarlari iyilestirerek de savunmanin mumkun oldugu ve bunun en dogru yol oldugu" olacak. kurdlerin cikarlarini onlar savunmayi birakalim bir yana onlara yuk olan kirlilikleden uzak durarak savunulmasi gerektigini dusunenlerdenim. bu sebeple cikarlarimizi en one koyarken ahlaki hukuku bilgiyi akli iviri zviri da etrafina yerlestirmeyi unutmamak gerekir. ezdi girisimi cikarimiza galiba abartmak en uygundur -deiyerek bu isi yaptilarsa bence iyi yapmadilar. (zaten ezidi abartmasini tartismaya acmanin ardindan yatan asil neden bu ilkeyi-yontemi tartismaya acmakti-yoksa abartan sadece ezidiler degil-ustelik en altta kalanlar olarak bizim gibi sunni kokenli kurdlerden bin kat daha abartma ihtiyacina sahip olmalari anlayisla da karsilanmali. tabii anlayisla karsilamak tartismayi da beraberinde getirir. vs vs. simdi hasan burayi okuyan tek kendiymis gibi malumu bana ilam etme ! diyecek onun tipik tepkisidr simdi demez ama satirlari okudugunda aklindan kesin gecmistir.) simdi kaldigimiz yerde devam edelim; soyle yazmissin "muslumanin kilictan gecirmeye hevesli oloduguna, hristiyanin daha evvel benzeri muameleyi reva gormedigini iddia etmek bile sacma olacakatir.( yahudinin de)" eger dogru anladiysam kilictan gecirme hevesi sade muslumana mi ozgu? diyorsun. elbette degil (al sana bir luzumsuz soruya luzumsuz cevap daha-ama hem senin sorun mesru hem benim cevabim. cunku burda goruntude tartisan ben ile sen olsak bile en az 30-40 farkli kisi de bu tartismaya zihnen dahil oluyordur. onlari da dusunmek gerek) bu yaklasimin-yorumun bana abd fransa tirklara kurdleri ermenileri kesip bctiklerini hatirlatiginda tirklerin buyuk cogunlugunun gosterdigi tipik refleksi hatirlatti; " ne yani siz kizilderileri cezayirlileri ksmediniz mi?" elbette yahudisi hiristiyani budisti ateisti ile insan kesme bicme katletme "melekeleri" ile dopup tasan br yaratik. bu sebeple bu "melekeleri" uc verdiginde kontrol altina alinmak zorunda. ustelik biz burda generikbir mevzuyu degil spesifik bir ezdi soykirmindan bahsediyoruz. soz konusu olan da ezidi lerin osmanlilardna sikayeti- benim bildigim kadariyla da osmanli hiristiyan veya yahudi degil musulman: soyle yazmissin: "soykirimda yokedilen hristiyanlarein nufusu kabaca bellidir; istanbulda ki patrikhane kayitlari zaten tutmus durumda; yani, lubnan, asuriye ,misir, filistin( yahudi tarafi) ile fransa ve yerevan'a kacanlar bile muhtemelen uc asagi bes yukari rakam olarak tahmin ediliyor; ama ezdilerin ki tamamen karanlikta, zira 1915 oncesi hangi bolgede kac ezdi yerlesim merkezi oldugu veya sehirlerdeki yaklasik ezdi nufusunA dair kurd siyasilerde hic bir belge yok...ama yalnizca ankara'da var elbette ve boylesi belgelere ulasmak- eger yakilmadiysa- mucizevi bir olay gibi." tam da bu yazdigin nedenlerden dolayi eger ezidiler hakli itirazlarinin, bu dunyanin bizim tarafimizdan degil baskalari tarafindan belirlenen kurallari icinde, ciddiye alinmasini istiyorlarsa once kendileri hakkinda bilgileri, nufus bilgilerini illa belge bulgu olmasa bile akla yakin populasyon buyume hizi hesaplari ve cerceve kanitlarla derli toplu bulmalari gerekir. akillarina ilk gelen hosh bir rakamla bu ise baslamak kendi meselerini de ciddiye almadiklari izlenimi yaratir ki.bu bumerang gibi, atana donen bir halt olur cikar (bumerang elbette geri donmesi icin dizayn edilmis bir zamazingo olmali-burdaki itiraz oyle degil. neleri yazimak zorunda kaliyoruz burda-yazik vallahi). ezdilerin ortaya attiklari rakam velevki az bile olsa-iskembeden atilmis bir rakam izlenimi yaratiyor, ben de bile bu egilim hasil olduguna gore elin oglu nasil algilar bunu? "elin ogulundan /kizindan bize ne" demeyin. itiraz onlara sunulyor, yaraya derman ordan aranmakta. bu tur tezler soz konusu olunca akilma bir laf geliyor; mancel di galiba cetin altan dan bir klise gecmisti-"enseyi karartmayin!" diye ben de diger klisesini geceyim: "turkun turke propagandasi (tabii burda kurdun kurde propagandasi olmakta) ezidiler bu tarzi nerde kapti acaba? soyle devam etmissin (en zorlama kisim burasi musadenle) "soykirimla ilgili rakamlari abartmanin da hic bir mahsuru olmayabilir, bilinmez.onemli olan, mevcut uluslararasi kabullenilmis tanimlamaya girmesi ve ozelliklede, kapsami tayin eden batili karar merciinin, bu katliami kabukllenerek, tanimlamanin icine alarak resmen ilan etmesi. problem burada yatiyor, abartmada degil hemserim !" sen mahusur yok diyorsun.ben ise mahsurlu diyorum. busebeple tartisilmaya musait bir konu bu dunyada bir malumatin bilginin inadiriciligi onemlidir. bunu kimse -yok kardesim at atabildigin bir sey ortaya ya tutarsa " demez. bir surecin cidiye alinip isletilmesi icin kredi toplayabilmesi icin o surecin saglam bilgilere-bulgulara, bunlar yoksa kabul edilebilir akil yurutmelere dayandirilmasi gerekir. bu kriterler bu ezidi itirazinda yok. bu haliyle de senin bekledigin mercileri filan fistik zirnik harekete gecirecek bir is degil zaten. ve zaten senin yazdigindan cikan seylere gore kabul gormek icin baska ozeliklere de sahip olmak gerekiyor. nedir bu on sartlar? (bende bu hususta fazlasiyla sinik egilimde oldugun izlenimi hasil oldu) ermenileri ornek vermsin bu soykirim resmi olarak kongrede kabul edilmiyor-bunun nedeni de abartida filan degil elbette, ancak bu soykirim zihinlerde tarihte surda burda kabul gormus bir vakia -ustelik ermeni soykriminin abarti payi isin basinda one atilan en onemli oge degildi. insanlar ermenilerin varligindan ve asikar kirimdan haberdar idi, bunun uzerine yapilan bir abartma ile, henuz varligi bile bilinmeyen bir kavimin ugradigi soykirimi tanitmak icin yola cikarken yapilan abartmanin etkisi ayni olur mu? ezidi soykirimiermeni soykiriminin taninmasi asamasina gelene kadar epey yol katedecegi asikar ancak burda sen ermeni ornegini nicin verdigin yeterince asikar degil. ise baslarken abartiyla baslamak da pek iyi bir yontem olmasa gerek. simdi hemserin olarak problemin nerde yattigina dair musadenle bir hayli aykiri dusundugumuzu ifade etmis oldum. tekrar edecegim bir soykirimin birilerince kabuledilmesi icin bir suru sureci asmak gerekiyor. ise baslarken abarti ile kendi hakkinda bilgiye cidiyetsiz bir mantikla yola cikmak isin basinda cuvallamak demektir. hele bir ikinci merhaleye gelsek de o zaman senin ermeni ornegiyle anlatmaya cabaldigini sandigim mevzular o zaman devereye girecek. vs vs vs KFD karin agirisina gelelim. bu mevsu da sende ide-fix olmus. sade KFD degil kurd bireylerinin icinde gecirdigi sikintilar ile tasidigi kapasiteyi degerlendiremek-sahipsiz kalmak vs vs bu gibi derdler birlesince ortaya KFD gibi klinik vakia gibi duran seyler cikiyor. bu durum gercekten uzucu bir durum-gercekten uzucu (nasil inandirici olnabilecegi hakkinda bir yol onerirseniz onu da denerim- wllahili tillahili yemin olmasin da) benim gercek ismimi takmis kafaya. ismimi onun sandigi nedenlerle gizleme filan dedim yok -bu acidan murat i ozturk du viz gelir tiris gider. ustelik soyadini da kac senedir degistirdik bayat haberi ihbar ediyor araya kurdlerin garip takintilarini karistrmayi da ihmal etmiyor antalya marmaris bodrum evleri filan. param olsa her kiyda ev alirim (gerci bu kadar cok param olsa boyle manasiz bicimde kullanmam elbette-ama benim icin bu soyledigi seylerin mahzuru yok). senin derdini de anlamadim. benim bu adamla sidik yaristirmak icin (yani laf tokusturmak anlaminda) hic hevesim yok. bana bulasacak filan diye de oyle sandigin gibi tedirgin de degilim . bunlari hangi hayal gucu ile cikardigini anlamis degilim. simdi sana dokecegim KFD ile aramizdaki bana ilkel gelen didisme hikayesini-haliyle olmayacak. bir suru sevimsiz lakirdi ki duzeyi hep birlikte iyice dusurmusuz. bir daha o noktaya donmek istemiyorum. benim icin sikinti oldugundan degil-umursamam boyle seyler ama bu sitleredeki katilimcilari huzursuz ediyoruz bu bicimde. buna hakkimiz yok, ustelik bayanlar da bu sebeple buralara katilmiyormus filan. sebebi biz olmayalim . ben boyle dusundukce sen de isi fishtikler gibisin. ne yapayim beyzbol sopasi ile stokholm da KFD pesine mi duseyim ?. komik olmayalim. ustelik adama yazik- ve boyle bir suru de kurd var. kurdistan demek bu tur insanlar da demek. ben onunla degil yazdiklari ortama muteber gorus olmasin -kulturu bunlardan arindiralim diye tartisirim ama KFD veya Sari cizmeli memed ile niye ugrasalim. duzelir ise buyrusun gelsin muhabete gene muhabetle devam. musubetlik yaptigi surece de bir cift musubet lakirdi ederiz illa bu kadar istekde bulunuyorsan ama bu da munazara havasi ilk okul duzeyi olmayacak mi? bence sen birak adamin yakasini- adama gercekten uzman mudahalesi gerekiyor. ayip degil gunah degil utanilacak br durum degil. sen ve bana de anlayis gerekiyor.gerci o da sinir sitemini epey zorluyor ama bunun da iolumlu bir yani bulunabilir; celige su veriliyor boylece. ihbar hakkinda ne dusundugumu de yazdim-defalarca kac kez yazayim ki inanasin? (veya ister inan ister inanma) o adam baskasini ihbar ettiginde gene ayni dusuncelere sahip olmak gerekir. senin habire bana hatirlamadigim halde hatirladigimi idda ederek aktardigin olay her ne ise (newroz sitesinde de taradim usenmeden-tabiiki bulamadim-bnce yoktu, haydi var di da silindi gitti diyelim) ya bir halt yeyip aklim sira psikoljik anlayis havasina girdim ya da gozumden kacti, yada hata ettim dilimden kacti(simdi sen bunlari ikrar filan sayarsin oysa olasiliklari yazmaktayim). ama beni kaypaklikla suclayip durma-degilim. bu haksiz ve sevimsiz agir bir suclama oluyor. haydi diyelim isabetli bir tahlil osun ben kaypak o salak beriki yuvarlak ee kim kaldi geride be kardesim? zaten kadro vizyon akili-selim i masallah bol bolamadik bir nufus degiliz. hakir goruyor degilim-bu cetin kosullarda boyle oluyor mecburen mevzuyu sen actin-bu sebeple yazdim-yazim tarzima bakarsan kontrollu degil icimden geldigi gibi oldugunu anlaman gerekir, tabii boyle bir niyet olmasi gerek once. sen de anlamak yolllu niyet varsa-akil fikir var anlarsin. niyet yoksa berdevam! kolay gelsin hepimize/ Murat Ardelan evet gercek ismim budur-ben turkler asinda gercek isimimle yazdim. ustelik bunu bilen bir suru kurd de var-gizli degildi-bunu da yazdim. buralara gercek isimle yazmamakta KFD nin tahayul etmesi zor nedenlerim var. neyse bunlari yazacak da degilim ama bu arada HeK i de gebertik elbirligi ile. bir narrativ kisilik olsun renk olsun diyorduk ama olmuyor demek ki. mezarina da beton dokuyorum bir daha kalkmasin yerinden hinzir.

HeK hoca ögreti bicimin,yöntemin kavratici.baska nasil tartistirilirdiki ezdi gercekliligi.sayisal ornekten yola cikarak gelin su sayisal,rakamsal ifadelerden ote özünu tartisalim,tasiyalim derken,bazilarina ise cevaplarin isin özuydu.digerleri halen neyi tartisiyor anlamis degilim.sununla mektupta kesin obamaninda kafasi karismistir simdi.ama asil hanifenin "ben onun yerinde(obamanin)yerinde olsaydim danismalarima ilk soracaklarim söyle olurdu: Hangi milletdendir bu Ezidiler? Eger Kurd iseler neden kendi soykirimlarini diger Kurdlerin ugradigi soykirimlardan ayri tutarak gundeme gelitiyorlar? Kendilerini Kurd saymiyorlarmi? Diger Kurdlerden farklari ne? Ezidiler soykirima ugramadan onceki nufuslari ne kadardi? Su anki nufuslari ne kadar? Kim soykirim uygulamis Ezidilere? Buyuk ihtimalle bu sorularin cevaplari karsisinda`dini toleransi olmamasina`baglardim Ezidilerin ugradigi soykirimi.Sonra da merak ederdim herhalde neden 1 milyon insanin katledilmesini hic duymadimi acaba diye? Hanife ben olsaydim noktasinda iki seylen ozdesletirince kendisini,basliklar altinda sorgularken"gercegi"birde butun bu ihtimallar karsisinda bunu `dini toleransin`olmamasina baglarken,kesin bunu okuyan obamanin uykusu kacmis,rengi benzi atmistir.kendi gercegi gelmistir gozlerinin önune.yasadiklarini hatirlamistir.belki daha once bilmediginden dolayida(ezidi gercegini)utanmistir kim bilir.

ama kafa ayni kafa ! aslina bakarsan, yazima karsilik attigin basligi, benim veya bir baskasinin sana cevap verirken-vermek istediginde kullanmasi gerekirdi. sasirtici bicimde, durduk yerde sana cevap yazabileceklere bir erken kabadayilik sinyali veriyor, sonra da bu tuhafligina gonderme yapan bana, benim sana soylemem gerekenle karsilik veriyorsun. biraz karisik olmadi degil mi ? istifham kelimesinin manasina gelince, verdigin tarifin tastamam dogru oldugunu soyleyeyim. biraz zorlama kullanmisim kelimeyi. soyle soyleyeyim; ezdileri , mesela,1915 e bakarak, oncesinde de sadece sunni kurdlerin katliama ugrattigindan bahsetmek( genelde bizzat kurdlerde realite olarak kabullenenler var) yanlis ! zira biz ( bu hususa merakli olanlarla bilgi alisverisine girmenin, farkli dusunme tarzlarinin da olabilecegine isaret edilmesinin faydali olacagina inandigimdan giriyorum, sirf sana yonelik degil ) 1915 itibariyle ezdilerin sunnilerle iciceliginden ve soykirimin tam da o cografyada islendigi gerceginden hareketle( mesela sen ) mevcuda yonelik yorumlar yapiyoruz. oysa, alevilerin de ezdileri kesmedigine dair hic bir kanit yok ( veya kestiklerine dair yok ta denilebilirdi) misalen elimizde, 1915'in arefesinde Kars'ta yasayan ezdilerden rusya'ya iltica edenler olduguna dair belgeler var ( mahmud aga mesela) ezdileri sadece urfa, mardin,botanla sinirli gormek yanlis. kilictan gecirme pratigi sadece muslumanlara ait degil, den kasit gayet anlasilir aslinda. ama kendini ispat derdin, basina problem acacaga benziyor( attigin baslikla birlikte zaten basladi) bilgiye ulsamay calisiyoruz. ezdiler'in sumerler zamaninda da varliklarini surdrduklerine dair karmasik sinyallaer var, mukundur de. zira kurdlerin varligini ikibin, ucbin yil gibi zaman diline sigdiran dusunceler mevcut. bugun sumerler yok ama soykirima ragmen hala ezdiler var. kimse kimseyi matraga almaz,bu iddia o senin arrogant kafanda yatan bir seri uretimin mamulu. sablonlara endeksli bakislar, bazi virajli tartismalarda zorlanabilir; durumun bu senin. tartistigimiz konu, bir yigin muglaklikla dolu ( rakamlar, tarih, yerlesim yerleri, hristiyan ve yahudilerin muslumanlik oncesi ezdilere tavri; daha sonra bizansin "kafirlere" ve giderek yedikuleye bagli olmayanlara, farkli ictihatlarda yol alan dindaslarina tavri vs suirecinde, ezdilerin basina henuz muslumanlardan evvel kimlerin neler getirdigi de isin icinde, bazilarin hayal ve sacma gelebilir ama tartisma ve arastirmalar biraz da boylesi durtukleyici konulari gundeme getirmekle olabiliyor, ornekleri ibadullah) ezdilerin abartili olan soykirim rakamlarinin, uluslararasi camiada matraklikla karsilanacagina dair hic bir isaret yok; bundan boyle 1915'e ilisikin soykirim iddialari matraklikla karsilanmaz; vicdani ve yetkisi olanlarca ciddiye alinir.. sadece, soykirimin yahudilere yonelik olmaktan ziyade, bir de ermenilerin tarihi haklilik acendasiyla sinirli olmadigi, baska ve cok koklu,unutulmus eski magdurlarinda varligina karine teskil eder( zaten varlar da, hic olmazssa uluslararasi arenada isimleri gecer demek istiyorum) daha evvelki cevabimdaki bolumu turklerin kendilerine yonelik soykirim elestirileri karsisinda " ya sizde cezayirli vs kesmedinizmi" gibi banal ve turk bir tavira atfetmen, uzucu mu uzucu dogrusu ! her halde cok mesgulsun bazan okudugunu gonlune gore yorumlamak gibi huylara beyninde yer veriyorsun anlasilan. baska baska ? ermeni patrikhanesi elbette hazirlikli; oysa bizler, tarihimizi yeni yeni, o da kit imkanlarla ogreniyoruz... malum soykirimdan sadece insanlar degil, bilgilerin yer aldigi arsivler ve kutuphanelerde nasibini almisti.. en buyuk darbeyi ise, kurdler aldi ve ezdiler iste bu derin sikintiyla ( ayni zamanda insan kaybi) abartmayla ise baslama getregi duyuyorlar. KFD, Canbek'i rizgari forumunda, sen ona buna ve seni ilgilendiren irgalamayan her konuya sapka atarken, ihbar etti. ustelik bu adama sahsi bilgilerini canbek vermis. ve adam alenen ihbari patlatti, zamanin forum yonetiminin gozune girmek icin; o daha evvelde asiretistan forumunu hacklemekle kalmayip, bir de bununla ovunmustu. kimse sesini cikarmadi. bak burada da forum yonetimi sesini cikarmiyor, bazilari farkli mahlaslarla yahu niye boyle yapiyorsun, cok iyi adamsinh, hadi baris vazgec, cart curt yaziyorlar. konu barismak kavga etmek degil ki ? KFD'ye hitaben yazma biciminde hala derin bir urkeklik, korkaklik var, ama bana karsi aslan kesiliyorsun; cunki sonucunda benim, pislik yapmayacagimdan eminsin. korkularinin esiri olacak kadar bencil bir adammissin sen ! fy pohpohlar, sen poh pohlarsin, bir kac dangalak daha var, onlarda sizlerle ayni gemide... ve sahneee ! senin adini soyadini merak etmiyorum, bana yazacagina fobisinden perisan hale geldigin hemswerin solhanli Kenan Fani''ye yaz da hic olmazsa adamin ihbarini duzelt ! kiskancliktan catlamaman umuduyla, ne de olsa yetiskin akli bsinda adama ihtiyacimiz var ve sen de onlardan birisin...

hasan bak orta uzunlukta yazinda kac satir kisisel satasma var (sen de benim sana hitaben yazdigim bir oecki yazida beneri bir derlemeyi yaabilrsin): " ---- ama kendini ispat derdin, basina problem acacaga benziyor..... ........bu iddia o senin arrogant kafanda yatan bir seri uretimin mamulu. .....sablonlara endeksli bakislar, bazi virajli tartismalarda zorlanabilir; durumun bu senin. --sen ona buna ve seni ilgilendiren irgalamayan her konuya sapka atarken, ihbar etti. --KFD'ye hitaben yazma biciminde hala derin bir urkeklik, korkaklik var, ama bana karsi aslan kesiliyorsun; cunki sonucunda benim, pislik yapmayacagimdan eminsin. --korkularinin esiri olacak kadar bencil bir adammissin sen ! --fy pohpohlar, sen poh pohlarsin, bir kac dangalak daha var, onlarda sizlerle ayni gemide... -- bana yazacagina fobisinden perisan hale geldigin hemswerin solhanli Kenan Fani''ye yaz da hic olmazsa adamin ihbarini duzelt ! --kiskancliktan catlamaman umuduyla, ne de olsa yetiskin akli bsinda adama ihtiyacimiz var ve sen de onlardan birisin..." sen bu yazdiklarina gonulden iman etmis olabilirsin. ben de bastan sona husnu kuruntu diyorum. sen de inanmiyorsun. e ne yapacagiz? bu tur iviri ziviri yazilarda kaldirip tartisacak ise bunlarsiz tartisacagiz. haydi bir satir satasma oluversin (huyluyu huyundan aniden vazgecirmek oyle kolay degil, gercekci bir beklenti de degil). bu halinle cekilmiyorsun-haberin olsun! Murat

Mektup yok ortada, ben de bir yerde haberini okudum. Onlara karÅ¡i 70 ferman çikarilmissa ve bunlarin toplamini kast ediyorlarsa, eksik bile olabilir bu rakam. Ancak sadece 1910lu yillar için fazla. Fakat yine de daha da önemli olan içini doldurmak. Tarihsel perspektifiyle, fermanlar süreciyle ve çesitli bölgelerden yok olmalari, halen orda burda veya Güney Kürdistan'da kalanlara yönelik yoketmeci saldirilarla ortaya koymak. Ezidilik, Kürdlük ve Kürdistanilik içiçedir, birbirinden ayrìlamaz. Dolayisiyla Ezidiligi Kürd ve Kürdistan disi bir olusuma dönüstürme projeleri de bu anlamda soykirim projeleridir. Bunlar iyi derlensin toparlansin, Obama'ya, onun sahsinda dünya kamuoyuna ilan edilsin de varsin sayi 1910'lu yillar hesabiyla abartilmis olsun. Kisaca umarim o mektupta varsa eksiklik sadece rakamdadir, zira soykirim perspektifini inandirici olarak koyarsan, yok rakamin yanlis diye reddetmezler, ERmeniler 2.5 milyon diyorlar, ancak Batili kaynaklarin çogunda 1.5 civarinda rastlaniyor, sorun kuskusuz bu farklilikta degil. Haa ayrica rakami abartmak yardimci olur mu diye sorulursa, kuskusuz olmaz, içini doldurmak önemlidir. Mesela nüfusumuz 40.50 milyon olabilir, ama kaç milyon milliyetçi Kürd var acaba? Sayimiz yari yariya azalsa fakat milliyetçi Kürd sayisi iki misli olsa, ulusal basarilar kazanma sanÅ¡simiz azalir mi artar mi? Yani içinin nasil dolduðu önemli. BoÅ¡una dememiÅ¡ büyüklerimiz: [b]Bila hindik be, bila rindik be[/b]. Selamlar Mancel

Soykırım(lar)ın kabul edilmesini isteyenlere karşı gösterilen tepkilerin temelinde, bazı insanlık suçlarının egemen zihniyet tarafından “hak“, “meşru“ olarak görülmesi yatıyor. Bu ’hak, meşru' görme anlayışı önceleri bir ’tekliğe' (inanç) dayanırken 1908'den itibaren ikinci bir ’teklik' (milliyet) devreye girerek, alanını genişleterek günümüze kadar devam etti/ediyor. Belli bir olaya ve bu olayın faillerine yoğunlaşmak sağlıklı bir değerlendirme için yeterli değildir. Bir zihniyetin/kültürün dışa vurumu olan olay(lar)ın sağlıklı bir değerlendirmeye tabi tutulabilmesi, söz konusu zihniyetin/arkaplanın doğru okunmasını gerektirir. 1915 ve devamında yaşanan soykırım ve katliamları doğru değerlendirebilmek için Osmanlı'da başlayan ve Cumhuriyetin temellerine rengini vererek günümüze kadar devam eden zihniyete bakmak gerekiyor. Üretimde bulunmayan, dahası üretimde bulunanları aşağılayan, hor gören Osmanlı zihniyeti, talan, haraç ve ganimet için savaşmayı bir yaşam tarzı olarak benimsemişti. Bu yaşam tarzı onlar açısından gurur kaynağı olduğu gibi inanç açısından da meşru idi. Bu meşruiyetin dayanağını da, ’hak olan/doğru olan tek inanç' anlayışı ve bu anlayışın tüm insanlığa yayılmasının gerekliliğinde buluyorlardı. Bu gerekliliğe olan inanç o kadar güçlü idi ki, yöntemi ne olursa olsun başka halklara/farklı inançlara kendi inançlarını dayatmak zulüm değil bir lütuf olarak görülüyordu. Bu anlayışın sonucu olarak başka inançlardan çocukları zorla ailelerinden alarak (devşirme sistemi) onları tarihinden/kültüründen/geçmişinden koparma hakkını kendilerinde bulabiliyorlardı. 1948'de kabul edilen soykırım sözleşmesinin 2. Maddesindeki, ’bir gruba ait çocukları başka bir gruba zorla nakletmek' fıkrasının soykırım suçu olarak gördüğü bir uygulamayı Osmanlı inancı/uygulaması bir lütuf olarak görebiliyordu. Soykırım(lar)ın kabul edilmesini isteyenlere karşı gösterilen tepkilerin temelinde, bazı insanlık suçlarının egemen zihniyet tarafından “hak“, “meşru“ olarak görülmesi yatıyor. Bu ’hak, meşru' görme anlayışı önceleri bir ’tekliğe' (inanç) dayanırken 1908'den itibaren ikinci bir ’teklik' (milliyet) devreye girerek, alanını genişleterek günümüze kadar devam etti/ediyor. İlk teklik, sunni İslam dışındaki inançlara karşı soykırım gerekçesi olurken; ikinci teklik, ’sunni Türk' dışındaki herkesi kapsayan soykırım ve katliamların gerekçesi oldu. Devlet, İlk teklikten dolayı hedef seçtiği halklara/topluluklara yönelirken, ikinci teklikten dolayı hedef olanlardan bazı insanları yanına/yedeğine almayı başardı ne yazık ki. Somut örnekler: 12 Eylül'den sonra yoğun baskılar sonucu evlerini/topraklarını (Urfa- Viranşehir) terk ederek Avrupa'ya gitmek zorunda kalan Êzîdîlerin bu gün yaşadığı olumsuzluklar geçmişte yaşananları anlamamız açısından çarpıcıdır. Birincisi; Şêxanlı aşiretinden bir insan, bir Êzîdi'ye, 'Dedem zamanında dedene bir kamyon mercimek vermişti ve deden bu borcunu ödememiş. Faiziyle birlikte (ki trilyonlar söz konusu) sen ödeyeceksin' dayatmasında bulunuyor. Hem devletin hem de Viranşehir'de yaşayan herkesin gözleri önünde cereyan eden bu haksızlığa karşı hiçbir tepki gösterilmemektedir. İlçede sözü geçen ve görece biraz daha insaflı(!) bazı insanların devreye girmesiyle haracın miktarı 300 milyara düşürülerek “uzlaşma“ sağlanır. Daha doğrusu Êzîdî vatandaşın canı kurtulur. İkincisi; Avrupa'da yaşamaya zorlanan Êzîdîlere ait büyük ölçekli topraklara Dudukanlar şu anda fiili olarak el koymuş durumdadırlar. Topraklarını satmak isteyen Êzîdîler, alıcısı olmasına rağmen satamamaktadırlar. Çünkü satın almak isteyenler Dudukan'ların tehdidiyle karşılaştıkları için vazgeçiyorlar. Dudukanların aynı zamanda korucu oldukları ve devletten direkt destek aldıkları da dikkate alındığında tehditlerinin etkisi daha anlaşılır olur. Bu iki somut örnek, geçmişte küçük hesaplar için devletin politikalarına alet olup Ermenilerin, Asuri-Süryanilerin, Keldanilerin topraklarına nasıl el konulduğunu yeteri kadar açıklamaktadır. Bu iki olayın yaşanması ve kimseden ciddi bir tepki almaması, yukarda sözü edilen Osmanlı zihniyetinin haksızlığı ’hak ve meşru' görme anlayışıyla açıklanabilir. Hrant Dink'i katleden de, Madımak'ta Alevileri diri diri yakan da ve Êzîdîlerden haraç alan da bu zihniyettir. Bu gün gözlerimizin önünde yaşanan bu insanlık dışı uygulamaları görmeyen, görmek istemeyenlerin 1915 ve sonrasında yaşanan soykırımları doğru değerlendirmeleri beklenemez. Birkaç gün önce, Laleş'te toplanan Êzidilerin temsilcileri, ABD Başkanı Obama'ya gönderilmek üzere bir mektup kaleme aldılar. Mektupta, 1916'da Osmanlı yönetiminin, Ermenilere destek oldukları gerekçesiyle yaklaşık bir milyon Êzîdî'yi öldürdüğü ifade edilerek Obama'dan Türkiye'ye Êzîdîlere uygulanan vahşetin soykırım olarak kabul edilmesi için baskı yapması istendi. Bu gün Êzîdîlerden haraç alan Şêxanlılar ve Êzîdîlerin topraklarını devlet desteğiyle işgal eden Dudukanların devletin resmi söylemini tekrarlaması, inkarcı davranması, kendi haksız kazançlarını meşrulaştırmanın zorunlu bir sonucu olacaktır. Bunların ve bunlar gibilerinin objektif bir değerlendirme yapmaları beklenmediği için de söylemlerinin ciddiye alınması düşünülemez. Devlet, yaptığı soykırımlarda farklı milliyetleri bir birine karşı kullandığı gibi aynı milliyetin farklı inançlarını da yedeğine alarak kullanmıştır/kullanıyor. Müslüman olmayan tüm halklara karşı yapılan soykırımlara karşı sessiz kalanlar, ya haksız kazançlarını meşrulaştırma çabasındalar ya Osmanlı'dan devralınan zihniyetin esaretinden kurtulamamışlar ya da soykırım kapsamına giren suçların ne olduğunu bilememektedirler. . Dersim başta olmak üzere birçok defa soykırıma uğramış Kürdlerin diğer (Müslüman olmayan) halklara karşı yapılan soykırımları inkâr etmesi, Osmanlı zihniyetinin bazı Kürdler üzerindeki etkisine bağlamak gerekiyor. Kürd halkının yüz yılı aşkın bir süredir verdiği özgürlük mücadelesinin ve ödediği bedellerin küçük çıkar çevrelerince ve Osmanlı zihniyetindeki bazı insanlarca lekelenmesine izin verilmemelidir. Kürdler, bu coğrafyanın asli unsurlarıyla (Ermeni, Süryani, Êzîdî...) birlikte hareket ederek devlete karşı mücadelesini gerçek bir özgürlüğe dönüştürebilir ancak. Bu birlikteliğin sağlanması güven ortamının oluşmasına bağlıdır. Bunun için de geçmişle ciddi bir hesaplaşma yapılarak Osmanlı'dan kalma inanca dayalı, ’hak ve meşru' zihniyetinden kurtulmak gerekiyor. Tarihle, romantik ve utangaç bir tarzda yüzleşenler sadece kendilerini kandırmış, mutlu etmiş olurlar. Bu coğrafyada hala yaşayan ve yaşamak isteyip geri döneceklerin (tüm milliyetlerin/inançların) özgürce yaşayabilmesi için tarihle gerçekçi bir şekilde yüzleşmek gerekiyor. Tarihle bu gerçekçi yüzleşme, Kemalizm ile Osmanlılık arasında bir tercih yapmakla değil, her ikisinde de varlığını koruyan soykırım zihniyetinin mahkûm edilerek tarihin çöplüğüne atılmasıyla olanaklı olur ancak. [email protected]

deyim gayet guzel. burdan baslayip devam edersek bir metafor la ifade edersek diyelim ki hastahaneye gittin ve br sikayetini anlatacaksin. doktor da seni dinliyor. sikayetini anlatirken derdini gercege yakin bicimde anlatmak duruken abartirda anlatirsan doktor seni elbete kovmaz hasta oldugun elbette anlasilir ama senin lafinin itibari -belkide hastaliga en dogru teshise -en kisa careye giden yola katki sunacak hastanin ifadelerinin itibari azalir. diagnos yavaslar hatta hatali bir mecraya bile girebilir. abartma hafife alinacak bir sey degil-ermenilerin durumunda onlara fatura olarak geri donmeye bilir ama ezidiler de kendi ifadeni sana fatura bile edebilirler. gereksiz abarti, hele hele ezidiler gibi imkani az ahalilere zarar verebilir, ani abartma bu durumda senin sundugun kadar zararsiz degil. alakasiz gorunebilecek ama iyice dusununce alakali bir ornekle kapatayim mevzuyu iskandinavya da mahkeme sonuclari uzerine yapilan ilginc bir arastirmada guzel -cekici kadinlarin ayni turden suclara ragmen cirkin kadinlara kiyasla belirgin bicimde cok az ceza yediklerini tesbit etmis arastirmaci grup. Bu olayin iskandinavya gibi her alanda dunyanin baska yerlerine kiysala egaliterlige daha fazla kafa takmis bolesinde olmasi da ayrica ilginc. ne kadar saglam arastirma bu ayri br konu ama-yok mu yani boyle bir trend? garibana sofrada yer verilmedigine dair -ye kurkum ye- tabiri bu durumlar icin cikmis. ezidiler bu gariban durumlari ile ise baslarken abartiyla baslar ise, baslarina gelecek cirkin kadina veya fakir koyluye gosterilen sey benzeri olabilir. isleri uzar, gec dikkae alinirlar vs vs. asikar bicimde ise yaramayacak hatta zararli bile olabilecek yonteme sapmani alemi var mi? ozet bila hindik be, bila rindik be! neseli ve saglikli gunler murat

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.