Ana içeriğe atla

YAŞAR KARADOĞAN 20 Mart 2012   Kürd siyasetinin, daha doğrusu Kürd siyasetsizliğinin tanınmış ‘ustası’ Şerafettin Elçi abimiz, Kemal Burkay’ın ‘gözünde çöp arama’ faaliyetine giriştiği sırada O’nun yakasından hiç bir zaman düşmeyecek bir gafa imza attı. Dedi ki: ‘PKK sadece itirafçıları ve hainleri öldürüyor!’ Öyle mi? Siz olsanız der misiniz, bilmem. Ben kendi payıma demem. Çünkü ben mebus değilim. Siz de Öcalan’ın mebusu değilsiniz. Bu nedenle söylemezsiniz. Zira ne ben ne siz TBMM’nin kaymağından hiç yemedik. O kaymağı biz yesek acaba biz de değişir miydik diye kendi kendimden şüphelenmiyor değilim. Fakat altıncı hissim bana, benim böyle bir şey diyemeyeceğimi, demek istesem bile, söylemeye başlamadan boğmaca türü bir hastalığa tutulup öleceğimi söylüyor. Elçi abimizin Yeni Ülke gazetesinde filan affedersiniz eşeğe benzetilen karikatürlerinin yayınlandığı yıllarda, hatta daha öncesinde, O’na ait bir yalanlamayı dağıttığımız için hedef tahtasına oturtulduğumuz yılları unutsak.. Elçi abimizin, Dara Bilek Ve Cemal Batun isimli şahıslar tarafından yönetilen Stockholm toplantısının basılmasını bilmesek. Şimdiki başkan yardımcısı ve kirvesi Lütfi Baksi’nin kıravatının boyununa dolanıp boğulmaya çalışıldığı zamanı, merhum Mahmut Baksi’nin İsveç Tvlerinde ‘toplantıyı MİT bastı’ türünden pişkinlik yaptığı açıklamalarını, sevgili Lütfi Baksi’nin bizzat bana iletilen video kasetinde izlediğimin üstüne bir bardak su içsem.. Şerafettin abimiz doğru mu söylüyor? Farzı mahal, PKKnin o saldırısı sırasında kendisi öbür dünyayı boylasa, yada Lütfi Baksi sakat kalsa, kendisi ve Baksi ‘hain ve itirafçı’  olarak addedilecekti? Şerafettin Elçi’nin söyledikleri açık bir iftira. Kendisi gibi dini bütün bir Müslümana yakışmayacak gerçek dışı bir iddia. Öcalan, kendi içimizde 15 binden fazla öldürdük diyor. Halepçe’de 5 bin Kürd öldürüldü. Buna ‘soykırım’ diyoruz. Peki ya 15 bin kişinin öldürülmesine ne diyeceğiz? Yani 15 bin kişi MİT’çi ve itirafçıysa, ve devlet görevlisilerse, bunlar herhalde aç karnına devlete çalışmıyorlardı! Mutlaka maaştan başka sosyal hakları da vardı! Elçi gibi bakanlık yapmış bir zevat bunu bilmez mi? Kod adı ‘Durnas’ olan bu abimiz niye bukadar miyop? Biz olgulardan bahsedelim. PKK denen  ölüm makinası nasıl çalışıyor? Nasıl adam öldürüyor? Onları önce nasıl ‘hain ve itirafçı’ ilan ediyuyor? Mızrak çuvala sığmayınca da nasıl ‘itibarlarını iade’ etme adı altında günah çıkarıyor. Elçi ağabey ve PKK’ye katılan son hacı kafilecikleri için PKK’nin 1995 yılında yaptığı 5.Kongre kararlarından aktarıyorum. Ki bu kongre kararları, bir dönem Nazlı Ilıcak’ın oğlunun Almanya’daki tesislerinde basıldığı iddia edilen Serxwebun gazetesi tarafından tefrika eidlmiş ve sonra da kitap olarak yayınlanmıştı. Şerafettin abimiz beceremiyorsa, Nizamettin Maskan arkadaşımıza veyahut da Yüksel Avşar’a filan söylesin. Onlar Şerafettin abimiz için download etsinler. Onlar beceremezse, Lütfi Baksi abimizin yolu Stockholm’e düşerse arşvinden bulup çıkarsın,Şerafettin abimiz de yaldızlı bir çerçeveye koyup bu ibret vesikasını gelene gidene göstersin. Ki Allah günahlarını affetsin. Fazla zaman gerektirmese de ben bir iyilik yapıyorum. Şerafettin abimiz için, şu bütün araştırmacı yazar gibi bir sürü yazarımız, akademisyenimiz, dublörlerimiz için hafızalarını tazelemelerine fırsat vermek için PKK 5.Kongre kararlarından PKK’nin Kürd gençlerinin kanına nasıl girdiğini aktarıyorum. ‘MARDİN EYALETİ: 1- Hawar: Saflara yeni katılmış olan bu şahıs, eve gitmek istemesi gerekçe gösterilerek cezalandırılmıştır. Yurtsever olarak ilanına.. 2- Kemal (Kawsan köyü-Savur): Milislik yaptığı sırada kendisinin kanalından saflara sızan bir kontrayı bilinçli bir şekilde sızdırdığı gerekçe gösterilerek cezalandırılmıştır. Yapılan araştırmada böyle bir durumun olmadığı sonucuna varıldığı için şehit ilan edilmiştir. 3- Ahmet (Bismil): Bismil’de milislik yaparken, buradaki faaliyetin gelişmemesinin nedeni olarak gösterilip cezalandırılmıştır. Haksız yere cezalandırıldığından dolayı şehit olarak ilan edilmesini karar altına alır. 4- Zeki: Mardin’de yersiz bir şekilde cezalandırılmış olduğundan, yurtsever olarak ilan edilmesini karar altına alır.. Ayrıca geçen sürede yanlış yaklaşımlar veya çözümsüzlükler sonucu az sayıda da olsa intihar olayları ile kazalar yaşanmıştır. DERSİM EYALETİ Xıdır(Ovacık-Sefkan köyü): Milis olan bu şahıs ajan olduğundan şüphelenilerek cezalandırılmıştır. Yapılan araştırmada böyle bir durumun olmadığı ve haksız yere cezalandırıldığı ortaya çıkmıştır. TOLHILDAN EYALETİ Hacı Doymaz: Adıyamanlı yurtsever bir aileden olup, Terzi Cemal unsuru tarafından ajan olduğu iddiasıyla cezalandırılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu gerçek dışı olduğu anlaşılmıştır. GAP EYLETİ 1- Mehmet Özkul, Beşir (Bloka-Emrut şoförü) 2- Mehmet Yavuz (Mazıdağ-Simali köyü): Kontra ve ajan olan şahısların verdiğiş yalan ifadelerden dolayı suçlanarak ölümle cezalandırılmışlardır. Mehmet Özkulu eyalet şehid ilan etmiştir. Bunun onaylanarak, her iki şahsın da yurtsever olarak ilan edilmelerini, 3- Siverek-Karakoyun köyünden biri milis olan 4 kişi bir çocuğu düşmana teslim ettikleri gerekçesiyle ölümle cezalandırılmışlardır. Bu nedenle herd ördünün de yurtsever olarak kabul edilmelerini... 4- Berxwedan: Eve gitmek için cezalandırılmıştır. Bu haksız bir uygulama olup, yurtsever olarak ilan edilmesini.. AMED EYALETİ RAMAZAN (Ergani-Gisgis köyü): Yanlışlık sonucu vurulmuştur. Yurtsever olarak ilan edilmesini.. ERZURUM EYALETİ Filit BULUT (Bulanık-Arıcak köyü): Bir aşiretin ileri gelenlerindendir. Hiçbir soruşturma yapılmadan, devletle işbirliği yaptığı gerekçesiyle cezalandırılmıştır. Bu nedenle yurtsever olarak ilan edilmesini.. BEHDİNAN EYALETİ 1- Şervan(Başkale): Rubarok eyleminin geri çekilmesinde BKC silahını taşımadığından dolayı başka bir yoldaşa vererek, onun silahını ve şehit düşen bir yoldaşın silahını almıştır. BKC silahını verdiği yoldaş şehit düşmüş ve silah alınamamıştır. Bu gerekçeyle eylem sonrasında hemen cezalandırılmıştır. Şehit olarak kabul edilmesini.. 2- Zagros(K.Güney): Helena eyleminde  görevini tam olarak yapamadığı için, bazı yoldaşların şahadetine neden olmuştur. Bu savaşçı suçu işlemiştir ama böyle bir cezayı da haketmemiştir. Şehit olarak ilan edilmesini.. 3- Hasan(D.Beyazit): 1991’de Xankurke’de ülke pratiğine gitme istemleri yerine getirilmeyerek kervancı yapılmıştır. Buna tepki olarak kendisini yaralamıştır. Bu olay gerekçe gösterilerek cezalandırılmıştır. Şehit olarak ilan edilmesini.. 4- Rojhat(Serhat): 1993 yılı sonlarında saflara katılmıştır. Xankurke alanında kaçma teşebbüsünde bulunmasından dolayı ıslahevine konmuştur. Buradaki şartların olumsuzluğundan dolayı hastalanarak yaşamını yitirmiştir. Bundan dolayı şehit olarak kabul edilmesini.. 5- Ferik ve Cafer adlı 2 kardeş (Çukurca-Marufan köyü), bir kardeşlerinin saflardan kaçması üzerine kendilerinin de kaçacağından şüphelenilerek cezalandırılmışlardır. Haksız yere cezalandırıldıkları için şehit olarak kabul edilmelerini.. MARDİN EYALETİ 1- Zeki(Burhan-Savur Cizre köyü): Bazı arkadaşların haksız yere sürgüne gönderilmesinden etkilenerek akli dengesini yitirmiştir. Eve gönderilirse partiye zarar verir düşüncesiyle bölge yönetimi tarafından ölümle cezalandırılmıştır. Haksız bir cezalandırma olduğundan Mardin davasında itibarının iadesi istenmiştir. Bu öneri doğrultusunda şehit ilan edilmesini. 2- Şevger(Savur Deriş köyü): Yaşamdan etkilenerek eve gitme istemi üzerine kendisinden şüphelenildiği için saflardan kaçar. Ancak imkan olmasına rağmen düşmana gitmez. Daha sonra bölge güçleri tarafından yakalanarak ölümle cezalandırılır. Mardin davasında itibarının iadesi ve şehit ilan edilmesini. AMED EYALETİ Farqin, Azad, Mazlum, Şahin:Bu şahıslar şehit Haydar Karasungur eğitim kampında yeni savaşçı olarak eğitim görürken partiden uzaklaşan yönetimin yanlış yaklaşımları sonucu ajan oldukları öne sürülerek cezalandırılmışlardır. İade edilen itibarlarının onaylanmasına. GARZAN EYALETİ 1- SalihKendal (Wan): 1994’te kaza ile vurulmuştur. Şehit olarak kabul dilmesini. 2- Sozdar(Siirt): 1991-1992 kışında haksız yere cezalandırılmıştır. İtibarının iadesi ve şehit olarak kabule edilmesini. Neçirvan(Silvan):1994 yılında alan özgülünde gelişen operasyonlar sonucu yıpranmış ve bunalıma girmiştir. Yönetimden de gerekli desteği görmeyince intihar etmiştir. İtibarının iadesi ve şehit olarak kabul edilmesini..’ ** Bu kadar örnek yeter herhalde! Serwxwebun’un her sayısında böyle onlarca cinayet var. İbrahim Güçlü,’devlet, PKK, Hizbullah ve JİTEM gibi elementleriyle Kürd halkına karşı bir katliam yürütüyor’ deyince. Hepimizin bildiği isimleri eşkere edince birileri yerlerinden zıplıyorlar. Şerafettin abimiz Kemal Burkay’ı itibarsızlaştırma görevine talip oluyor Bayram Bozyel ile birlikte. Devlet, Asi Resul olayında, Mutki’de, 2. Ağrı olayında basit hırsızlık olaylarını filan gerekçe göstererek Kürdlere karşı katliamlar yaptı. İşte en son örneği başlı başına bir Kürd yanılsaması olan PKK gerekçe gösterilerek Roboski’de onlarca Kürd katledildi devlet tarafından. Polisin lügatında zanlılardan bahsedilirken ‘şahıs’ tiplemesi ve tanımı vardır. Ne ilginçtir.PKK’nin ‘itibar iadesi’ kararlarında da katledilenlerden ‘şahıs’ olarak sözediliyor. Polis ‘havaya ateş açtı, 2 Kürd öldü’..Ya da ‘terörist kaçarken vuruldu’ senaryolarına ne kadar benziyor PKK’deki cinayet sebepleri. ‘Yaşama dayanamadığı için intihara’ teşebbüs ediyor Kürd genci.. Terhisin hiç olmadığı bir mekandan eve gitmek istediği için öldürülüyor Kürd genci. Hal böyle olunca, Murat Karayılan’ın, Cemil Bayık’ın bu kadar geniş belli olmaları da savaşın fizik kondisyon şartlarına aykırı değil mi? Gerilla komutanı dediğin çakı gibi olur değil mi? Ama izlediğimiz videolarda bu komutanlar artık ayakta bile ne bulurlarsa atıştırıyorlar. Çok otantik gerillalar ya! Hasan Cemal’e hazırladıkları sofranın menüsünü okudunuz mu? En değme İstanbul restorantında var mı bu menü? ** Şerafettin abimiz, son hızla yeniden ‘hacı’ olma provaları yapanlar, popülizmin son kompartımanında kişisel ikbal arayanlar, PKK’nin şu adam öldürme sebeplerine bir daha baksınlar.. Sözümona gönüllü olması gereken bir ‘ulusal kurtuluş mücadelesinin’ şu haline bakın hele.. Bu kadar cinayet yetmemiş ki yeni cinayet fermanları veriyorlar. Ve Avrupa’da bile bu cinayet mekanizmasını olumluyan, bu cinayetleri bir ‘kaza’ olarak gören, ‘mücadele hatası’ olarak gören vicdanını yitirmiş miyoplar bir daha kendilerine baksınlar.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.