Geçenlerde (15-16 Haziran 2010) Londra’da yapılan ticaret konferansı Kürd federe devleti açısından önemli bir lobi çalışmasına zemin oluşturdu.
Kürdistan bölge yönetimi başbakanı Berham Salih ve kabinesinin önemli üyeleri adeta Londra’ya çıkarma yaptılar.
Dışişleri bakanı, York Dükü gibi şahsiyetlerle görüştüler, Şark Al Awsat gazetesini ziyaret ettiler.
Kürd bölgesini uluslararası vitrine taşıdılar.
Celal Talabani’nin oğlu Qubat Celal Talabani de Amerika’dan kalkıp geldi ve konferansa katıldı.
Adı Türk petrol şirketleriyle yolsuzluk iddialarına karışan Kürd petrol bakanı Aşıti Hawrami ve danışmanı Prof. Xalit Salih, İçişleri Bakanı Kerim Sıncari gibi önemli şahsiyetler de konferanstaydı.
Aynı günlerde Kürd bölgesi başkanı Mesud Barzani de P
aris’te bulunuyordu. O’nun yanında da oğlu Mesrur Barzanı bulunyordu.
Paris ve Londra’da eş zamanlı olarak ortaya çıkan genç Barzani ve genç Talabani sanki şimdiden liderlik koltuğu için görücüye çıkarılmış gibiydiler.
Ama Qubad Talabanı bir süre önce yaptığı açıklamada YNK’de liderlik yarışında yer almadığını açıkladı.
Qubad Talabani, uzun sayılabilecek bir dönem Berham Salih ile birlikte çalıştı ve ‘ustası’nın liderliğini özümsemiş gibi görünüyor.
Aynı şeyi Neçirvan Barzani ve kuzeni Mesrur Barzani için söylemek için henüz erken.
Konferansa delagasyon olarak katılan çok sayıda firma olmasına karşın stand açan firma sayısı iki elin sayısını geçmiyordu.
Taq Taq’ta petrol çıkaran Genel Enerji gibi Türk firmalarının bu konferansa katkısı içeçek resepsiyonuna sponsorluk etmekle sınırlıydı.
Aralarında enerji gruplarından, global Pazar, güvenlik ve çeşitli iş kollarına ait şirketlerin ilgi gösterdiği bu konferansın daha küçük çaplısı ilk olarak Haziran 2004’te yapılmıştı ve o konferansa ise dönemin başbakanı Neçirvan Barzani katılmıştı.
Bu yıl yapılan konferans aslında geçen yıl 9-10 eylül’de yapılacaktı.
Diğer bir deyişle Neçirvan Barzani’nin Kürdistan bölgesi başbakanı olduğu dönemde planlanmıştı.
Konferansın geçen yılki programında da Qubad Talabani vardı.
Konferansta Britanya’nin Hewlĕr konsolosu Jeremy Macadie ve Britanya ticaret örgütünden Nicholas Armour’un yaptığı açıklamalar gösterdi ki Britanyalı firmalar henüz Kürd federe bölgesinde yatırım yapma konusunda fazla iştahlı değiller.
York dükü de Kürd heyetiyle yaptığı görüşmede Britanyalı firmalar için cazibe oluşturabilecek iş alanlarını sordu.
Kürdlerle ticaret alanında Amerikalılar daha istekli görünüyor gibi.
Britanya’nın ortadoğu İşlerinden sorumlu bakanı Alistair Burt,Türkçe de bilen ABD’nin Irak’taki ekip başkanı Andrew Snow, Lufthansa, HSBC, Paul Atherton (Heritage oil) Amerikan Ticaret Odası baş danışmanı Leslie M. Schweitzer gibi şahsiyetlerin katıldığı konferans bir ilk adım olması açısından başarılı sayılabilir.
Konferans sürerken Dr. Berham Salih bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Salih’in konferansına bir süre önce Hewlĕr’de vahşi bir şekilde katledilen genç gazeteci Serdeşt, namus cinayetleri, çok eşlilik , merkezi hükümetle ilişkiler, İran saldırısı damgasını vurdu.
Salih,merkezi hükümetin Kürd bölgesel hükümetinin imzaladığı petrol anlaşmalarını tanıdığını söyledi.
Berham Salih, Serdeşt’in katledilmesinin Kürd demokrasisine bir darbe vurduğunu, en üst düzeyde cinayetin kınandığını belirtti.
Ama nedense katledilen kişinin gazeteci kimliğini ısrarla gizledi ve ‘öğrenci’ olarak sözetti.
Doğrusu bu çok tuhaftı.
İran ve Türkiye’nin Kürd bölgesine yaptıkları harekat da hiç dillendirilmedi konferans süresince.
Kürd bakan Mustafa Falah Bakir ve Qubat Talabani Türkiye ile ilişkilerini öve öve bitiremediler.
Irak Kürdistanı Batı’ya Türkiye üzerinden açılma istek ve niyetini gizlemiyor.
Bu açıklamaları bu bağlamda yorumlamak mümkün.
Ama Türk ve İran müdahalelerinin halkta yarattığı rahatsızlık, Kürd isyaseti üzerinde de bir baskı oluşturuyor.
Mesud Barzani’nin Türkiye ziyareti öncesi, YNK kongresinde yaptığı konuşmada ‘kardeş savaşından dolayı özür’ dilemesi sanki Ankara’ya da verilmiş ince bir mesajdı. Barzani’nin sözleri Kürdler arasında memnuniyetle karşılandı.
Ama PKK ve PJAK nedeniyle Irak Kürdistan bölgesinin Tahran ve Ankara’nın atış poligonu haline çevrilmesi Kürdler arası ilişkileri oldukça geriyor.
Türkiye, Barzani’yi istenen ölçüde karşılamamasına rağmen, yapılan küçük jestler, tayyip Erdoğan2ın Kürdçe ‘hoş geldin’ demesi gibi sembolik jestler bile Kürdleri Türkiye ile ilişkilerde daha iyimser olmaya itiyor.
Türkiye’nin Hewlĕr’de konsolosluk açması da ‘istihbari faaliyetlerin koordinesi’nden öte bir anlam taşıyor Kürd yöneticiler için.
Kürd yetkililer Türkiye ile olan ticari ilişkilerin Türkiye’nin siyasetine de yansıyacağı umudu taşıyorlar.
Kürdistan’da faaliyet gösteren 1200 yabancı firmanın, 620 tanesi Türkiye mahreçli firma.
PUKmedia abonelerine 16 ağustosta BBC’nin Türk kaynaklarına atfen verdiği habere dayanarak ‘Türk güçlerinin isyancı Kürdleri takip amacıyla Kuzey Iraq sınırını geçip 4 militanı öldürdüğünü’ bildirirken sanki bir başka coğrafyanın haberini veriyor havası egemendi diline.
Londra’daki konferansta bu ‘takip’le ilgili bir sessizlik vardı.
Kürd yetkilileri PKK’den sözedilince ‘yakalarını silkiyorlar’ ve niye yeniden silaha sarıldıklarını anlamadıklarını söylüyorlar.
Kulislerde tartışılan en önemli konuların başında dolayısıyla PKK’nin Kürd coğrafyasının bir ateş alanına çevrilmesine yol açtığı şeklindeki görüşlerdi. Bazı katılımcılar İran ve Türkiye’nin Kürd federe devletine müdahalelerinden kaygıyla sözederken, Kürd hükümetinin fazla diplomatik davrandığını belirtiyor, ‘Barış iddiasında olan PKK’nin neden silahlı mücadele yürüttüğünü, Ak parti iktidarının asker tarafından zayıflatılma çalışmasına neden destek olduğunu’ merak ediyorlardı.
Dr. Salih’in konferans katılımcılarına yaptığı konuşmada benim açımdan verdiği en iyi haber yabancı üniversitelerde akademik çalışmalar için 100 milyon dolarlık bir fonun ayrılmasını bildirmesi oldu.
Tabii inşallah bu fon da Kürdlerin ödediği bedelleri pazarlayan; İsveç, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere gibi ülkelerde bolca bulunan Kürd orıjinli ‘simsar’lara peşkeş çekilmez.Burslar hakedenlere verilir, akraba hısım, ahbap çavuşlar parsayı toplamaz. ‘Simsarlar’ ve Kürd yönetiminde para vanasını elinde tutan aç gözlü ‘partizanların’ komisyon hesapları umut edelim ki Kürd akademisyenlerin yolunu karartmaz.
YouGov’dan Stefan Kaszubowski ıraq ve Kürd bölgesinde yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Ona göre kürdlerin %57’si Kürd yönetiminin doğru yolda olduğuna,%35’inin ise yanlış yolda olduğuna inanıyor.
Kürdlerin %43’ü su sorununun yönetiminden memnunken, %43 ise elektirik konusunda memnuniyetsizliğini ortaya koyuyor. Kürdler ısrarla ‘Kürd kimliğine vurgu yapıyorlar.
Irak genelinde yapılan araştırmaya göre ise%48 doğru yolda olunduğuna, %42 ise yanlış yolda olunduğuna inanıyor.
YouGov İngiltere’deki son seçimler hakkında yaptığı araştırmada doğruya yakın bir tahmin yapmasından sonra adından çok sözettirmeye başladı. Kurucusu da Nedim zahavi adlı bir Kürd ve şu anda milletvekili.
YouGov’un istatistiki bilgileriyle, YNK kongresinde yönetime seçilen kişilerin çoğunun YNK delegesinin yarısının bile güvenini alamadığı gözönüne alındığında ‘Kürd hükümetinin yanlış yolda olduğuna inanan %35’ çok önemli bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.
Konferans nedeniyle Kürd bölgesiyle ilgili bazı istatistiki bilgiler sunuldu.
Kürdistan’ın nüfusu 5 milyona yaklaşıyor. 0-14 yaş dilimi arasındaki nüfus %36. 63 yaşın üstündekiler %4 üstünde. 20’li yaşlar Kürd nüfusunda orta yaş durumunda.
Nüfusun çoğunluğu kamu sektöründe,inşaat ve ticaret sektöründe çalışıyor.
Kürdistan’ın 2010 bütçesi 9.7 milyar dolar ve bunun 3 milyar doları yatırım bütçesi olarak tasarlanmış.
1991’de okul sayısı 1320, öğrenci sayısı 550,000, öğretmen sayısı 21,291. Bugün ise 5,500 okul, 85,000 öğretmen, ve 1,400,000 öğrenci olduğu öne sürüldü.
Son zamanlarda uluslararası standartlara uygun eğitim için 120 milyon dolarlık bir kampanya başlatılmış. Temmuz ayından sonra 170 milyon dolar ev işlerine aktarılacak ve 7 bin ev yapılacak.
1991’de 27 hastahane ,1,150 doktor varken bugün 50’den fazla hastahane, 3,600 doktor var.
Hewlĕr ve Süleymaniye’de iki havaalanı var. Hewlĕr havaalanı ortadaoğu’daki en uzun, dünyada ise beşinci büyüklükte uçuş pistine sahip.
11 Elektrik santralı bulunuyor ve bunlardan üç tanesi 1,750 megawatt kapasiteyle çalışıyor. 96 adet de elektirk dağıtım şebekesi var. 1991’de evlere günde ortalama 2 saat verilebilen elektirik şimdi 18-20 saat verilebiliyor.
Ağustos 2007’de kabul edilen bölgesel petrol ve gaz kanunundan şu ana dek 17 ülkeden 40 tane uluslararası şirket Kürd bölgesinde faaliyet göstermeye başlamış.
Bunlardan bazıları Avusturya’nın OMV, Kore Ulusal Petrol Şirketi, ABD’den Hunt, Türkiye’den Genel enerji, Norveç2ten DNO adlı firmalar.
Coca-Cola, Pepsi-Cola, Mercedes Benz ve Lafarge gibi markalar, Lübnan’ın byblos bank, Kuveyt’in Real Estate gibi firmaları da Kürdistan’da faaliyet yürütüyor. Lafarge ve çelik sanayi devi ArcelorMittal çimento alanında işbirliği yapıyorlar.
2004 yılındaki banka kanunundan sonra bir çok uluslararası banka Kürdistan’da şube açmış durumda.
Son jeolojik araştırmalara göre Kürd bölgesinde 45 milyar varil petrol ve 3-6 trilyon küp doğal gaz olduğu sanılıyor. Kürd bölgesinde günde 100 bin varil petrol üretiminin yapılabileceği ve bu oranın bir kaç ay sonra iki katına çıkabileceği öngörülüyor. Yakın bir zamanda 8 yeni petrol yatağı bulunmuş ve bunlardan üçünün dünya ölçülerinde olduğu belirtiliyor. 3-4 yıl içinde günde 1 milyar varil üretimine geçilmesi öngörülüyor.
2007’de %1,5 olan büyümenin bu yıl %7 olması tahmin ediliyor. 2003’te Iraq genelinde kişi başına düşen gelir 465 dolar iken şu anda Kürd bölgesinde 4500 dolar, Irak’ta ise 3600 dolar.
Kürd hükümeti verimliliğini ölçmek için şeffaflaşmaya çalışıyor, bununla ilgili kurumlarını oluşturuyor ve şeffaflaşmayı kurumsallaştırıp toplumsallaştırmaya çalışıyor.
Avusturya, lufthansa, Ürdün Kraliyet Havayolları, Gulf Air, Etihad Hewlĕr’e direk uçuşlar düzenliyor.
Uluslararası Havayolları üyesi bir çok havayolu şirketinin de seferlere başlayacağı umut ediliyor.
Fakat Kürdler henüz de bir güvenceye sahip değiller.
Bu nedenle olsa gerek ki Berham Salih ‘Irak’ta gelecek hükümeti kuracakların yazılı garanti vermesini’ istiyor.
Salih, ister Maliki, isterse Allawi ile koalisyon kurmaları halinde desteklerinin şartlı olacağını, bu şartlar arasında petrol politikasının da yer alacağını vurguladı. Fakat petrol gelirinin ödemelerinin nasıl yapılacağı henüz açıklığa kavuşmuş değil. Salih, Irak’ın bir arada kalması için ‘Federasyonun şart olduğuna’ da dikkat çekti.
Berham Salih, İngiliz Dışişleri bakanı William Hague’ı ziyareti sırasında Kürd federe devletine gelmesi için bir davette bulundu.
Kürdlerin Londra çıkarması başlangıç itibariyle iyi geçti.
Ama PKK’nin siyasi amacı şüpheli silahlı savaşı nedeniyle Güney Kürdlerinin yüzü pek gülmüyor.
Irak’taki federalizmin Kürdleri siyasi sınırları içinde kontrol eden Ankara, Tahran ve Şam’da yarattığı rahatsızlık stratejik bir rahatasızlık. Irak’ta hükümetin bir türlü kurulamamasının da bu ortak stratejik rahatsızlıkla çok yakından bir ilişkisi var.
Kürd federe yönetiminin önündeki en önemli engellerden birisi merkezi hükümetle ilişkiler. Petrol gelirlerinin paylaşımı ve Kürdlerin payının aktarılmasındaki gecikme.
Bir diğer sorun ise PKK’nin Kürd federe devletini Öcalan’ın ağzından ‘2. İsrail olarak’ değerlendirmesi ve Türkiye ile İran’ın askeri müdahalelerine zemin hazırlaması.
Üçüncü temel sorun ise Kürd siyasetini, kamu yönetimini kasıp kavuran yolsuzluk iddiaları.
Görünmeyen, ama geleceği tehdit eden sorunlar da var.
Toplumdaki atıllık, üretimsizlik.
İran’dan devralınan monarşi hastalığı, Osmanlı’dan devralınan ağalık sistemi.
Kürdlerin temizlik sektöründe çalışmaması, bub sektörü Hindistan yarımadası ile Afrika kökenlilere bırakması da bu görünmez hastalığın bir sonucu olsa gerek.
Kaynak: Rizgari
Kürdistan Ticaret Konferansı’nın ardından