PKK, parti olmadan önceki grup yapısıyla da bir dava partisi olmadığını, savunduğu görüşleri, izlediği strateji ve taktikleri, halkçı güçlere ve aydınlara düşmanca olan yaklaşımlarıyla ortaya koymuştur. PKK, üniter Türk ulus devleti ve sömürgeci sistem karşı muhalefet etme ve mücadele geliştirme yerine, Kürtlerin yönetici sınıflarını (ağaları, beyleri, şeyhleri, zenginleri), yurtsever aydınlarını, Kürt hareketlerini düşman görmüş, onlara karşı fiziki silahlı mücadele geliştirmiştir. Bu nedenle, aşiretleri birbirine kışkırtmış, ağaların sahip oldukları güç odaklarını çarpıştırmış, o çatışmada taraf olmuştur. Kürt yurtseverlerini hem tek-tek ve hem de örgütlü yapılarını karşı alarak yok etmeye çalışmıştır. Kürt yurtsever hareketlerine karşı olan silahlı saldırısı, yüzlerce Kürt kadrosunu yok etmesi, Siverek’teki, Hilvan’daki, Ceylan Pınar’daki, Nusaybin’deki, daha sonraki tarihlerde Hakkari’deki halk güçleriyle çatışması hafızalarda yer eden önemli olaylardır. KUK, DDKD, TKSP, KAWA ile çatışması. Rizgarî'ye saldırması unutulmuş olaylar değildir. Halk güçlerine yönelik bu saldırısını, kendi içinde de halkçı ve yurtsever unsurları muhalefet ediyor diye katletmesi ile uygulama alanına soktu. Aydınların eleştirilerine, şiddet ve tehditlerle cevap vermesi unutulmuş değildir. Kürt aydınlarını, Kürt hareketlerini ajan ve işbirlikçi göstererek saldırmasına rağmen, bunun yanında sömürgeci devletlerle (İran, Irak, Suriye ile açık, Türkiye ile dolaylı) işbirliği yapan kendisi olmuştur.
PKK’nın, Kürt halk güçlerine, aydınlarına, Kürt yurtsever hareketlerine saldırısı, Kuzey Kürdistan sınırlarını aşarak, Güney-Doğu-Güney Batı Kürdistan sırlarına taşmıştır. Özellikle Güney Kürdistan’da KDP ve KYB ile çaplı/kapsamlı çatışmalara girişmiştir.
Görünen o ki, son günlerde PKK’nin şefleri, PKK’yi eleştiren, PKK’nın yeni döneme ve koşullara, halkın çıkarlarına göre yeniden yapılanmasını isteyen aydınları, Kürt yurtsever çevrelerini tehdit etmektedir. PKK, kendisi ile ilgili eleştiri yazılarına yer veren basın organlarına baskılar uygulamakta ve baskınlar yapmaktadır. Kürt aydınlarını ve yazarlarını direk ve en direk tehdit etmektedir.
PKK’nın bu tutumunun ve tehditlerinin kabul edilmesi olanaklı değildir.
PKK’nın bu tutumu, düşünce özgürlüğüne, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine, Kürtlerin ulusal çıkarlarına aykırıdır.
PKK’nın bu tutumu, aynı zamanda yeni felaketlerin habercisidir de.
PKK’nın tutumu, Güney Kürdistan’da çatışma çıkarmanın verilerini sunmaktadır. Devletin çıkarlarına uygun olan, yeni yurtsever ölümlerinin işaretlerini vermektedir.
PKK’nın bu tutumu, kendisine bir yarar sağlamayacağı gibi, sonunu hazırlayacaktır.
PKK şunu çok iyi bilmelidir ki, soğuk savaş koşullarının kendisine tanıdığı olumsuz fırsatların ve manevra kabiliyetinin koşulları kalmamıştır. PKK’nın kendisine çeki düzen vermesi, Kürt ulusunun çıkarlarına uygun kendisini yeniden yapılandırması gerekir.
PKK bilmelidir ki, aydınların susması, geleceğin kararması, halkın susması anlamına gelecektir. Aydınların susması, öncelikle de PKK’nın sonunu hazırlayacaktır.
Tüm aydınların ve yurtsever güçlerin PKK tehditlerine karşı durması, bu tehditleri etkisiz hale getirmesi, ahlaki olduğu kadar yurtsever bir görevdir de. Geleceğimizi koruma ve yeniden demokratik tarzda kurmadır.
Re: Terörün İki Yakası