Brayê Heca,
Samimi ifadelerin için sana teşekkür borçluyum. Seni her zaman değerli ve inançlı bir kardeşim olarak gördüm. Düşüncelerinden, tecrübelerinden yararlanılacak bir kürd olarak gördüm ve kabullendim. Güzel ifadelerin ve yaklaşımın yanılmadığımı, daha fazlasına layık olduğunu kanıtlıyor. Takdirde eksik kalmışsam bağışla.
Bir tek hususu dikkatine arzetmek istiyorum. Gerçekten ben sanıldığı gibi gaza gelen estikçe sinirlenen biri değilim. Birilerinin resmen sinir harbi yürüttüğü anlarda bile diğer dostlarımla sükunet içinde saygılı ve dostane yazışmaları, tartışmaları aynı anda götürebildiğimin sayısız örnekleri var.
Ben bahse konu insanlara hiçbir sataşmada bulunmadım. Hiçbir şekilde yazılarının altına istihzai mahlaslarla girip içerik olarak hakaretamiz yazılar yazmadım. Aksine uygarca ve saygılı bir yaklaşımı hatta dostane bir şefkati esirgememeye özendim. Uzlaşmaya açık olduğumu teşviklerimle, destek sunmamla açıkça belirttim.
Son yazımda da sadece HeK'in ismini verdim ve anılan kişiyi hatırımdan bile geçirmedim. yazdığım bir paragraf, HeK'e hak verir mahiyetteydi aynı kanaatimi hala muhafaza ediyorum. Benim ilgili yazımı muhakkak okumuşsundur. Kim ne kadar zorlarsa zorlasın ilgili şahsın yüklediği anlamları yüklemek mümkün olmaz. Çünki yönü ve içeriği son derece açık. Ben yazdığım zaman kendimi unutmuyorum. Yazdıklarımda, ifadelerimde özenliyim. Dikkatle seçiyorum.
Yapılanlar ortada ve benim bir kez daha yorumlamama aslında hiç gerek yoktu. Bu forum herkesindir. Hepimizle forum olma vasfı kazanacak. Kuralları ben koymuyorum ve koymadım. Böyle bir niyetim de yok. Açıklık, şeffaflık, serbestlik diyenler kendi dillendirdikleri ilkelere herkesten önce uyarak örnek olmalıydılar. Demokrasi hakaret etme özgürlüğü ise marksizmden daha yeni çark edip demokratlığın lafzını dahi doğru algılayamadan bunu küfretme, yanıltma, sataşma özgürlüğü olarak kavrayan yada yorumlayanlar demokratlığı yaşam tarzı haline getirenlerin demokrasiden "yararlanma" konusunda da kendilerinden mahir olduğunu anlayacakları ana kadar bu böyle devam edecektir. Ben ve sen istesekte değiştiremeyiz. Demokrasi kavramının temel taşı sınırsız özgürlük değil, herkesin hak ve hürriyetlerinin diğerlerininkiyle sınırlı olduğu prensibidir. Çoğulculuktan, katılımcılıktan arındırılmış bir demokrasi hürriyetlerin belli ellerde toplanarak sadece birileri tarafından kullanılmasıdır. Oysa demokrasi ki yüzü keskin kılıçtır. Kesmeye çalışan kendini de budar.
Burada yapılan nedir? Kendi cehlimizi, hoyratlığımızı hegemonya basamağı yaparız anlayışı seyrüseferde. İyi derler adama, devam et de görelim derler. Ya ötekilerin varolma hakkı? Ya ötekilerin aynı aynı haklardan ve araçlardan aynı ölçülerde yararlanma hakkı? Ya ötekilerin katılma ve sonuçlarını paylaşma özgürlüğü?
Demokrasi orkestradır. Herkes peşrevini sergiler. Benim zurnam öter diyenlerin çoğulculuk adına, ötekilerin hürriyetleri adına sesini keserler. Hakareti, sataşmayı dışlamanın ve baskının aracı olarak görenler ve sınayanlar sonuçlarına katlanmak zorundadırlar. Aksini düşünenler uygar demokrasinin istisnasız herkesi hakta ve hürriyet kullanımında eşit kabul ederek eşitler arasındaki ilişkileri düzenlemenin yöntemi olduğunu görebilmelidirler. Yükselebilmek adına başkalarının kişiliğini merdiven etmeye çalışanların paçasından tutar ve indirirler.
Konunun ahlaki boyutu senin de belirttiğin gibi çığrını aşmış vaziyette. Bizim tartışmamız gereken anlayışlar olmalıydı. Bilgiçlikten ve kendi "hünerlerini" sergilemekten medet umanların günlerdir yarattıkları ortamda buna fırsat bulamadık. Biz çıtayı yükselteleim dedikçe birileri aşağıya çekmekte ısrar gösterdi. Zorla dayatılan ısrar kırılır. Kimsenin hakaret ve çamur atma ayrıcalığı yok. Mütekabiliyet esastır. İnsani ilişkilerin özünü oluşturur. Devletler hukukunda da böyledir. Kötü mukabele görmek istemeyenler kimseye kötü davranmazlar. İyilikle mukabele görmek isteyenler iyiyi sergiler ve iyiye muhatap olurlar. Sonuçta herkes müstahak olduğu davranışa muhatap olur. Toplumlar için de böyledir.
Karşılıklı ilişkilerimizde insani olanı, uygarca olanı izlemekte, karşılıklı saygıyı gözetmekte hepimizin yarararımız var. Ben bunlara kapalı değilim. Seninle hemfikirim. Uyarılarını ciddiye almakla kalmıyor saygıyla ve şükranla karşılıyorum. Ben milletimin içinde kardeşçe ilişkileri savunuyor ve özlüyorum. Kimseye içten pazarlığım yok. Geçmişe takılıp kalmışlığım yok. Hiçbirimizin böyle bir lüksümüz yok. Üzgün olduğumu söylemeliyim. İlişkilerin bu mecrada ilerlemesi bana üzüntü veriyor. Milletim adına kaygı veriyor.
Tekrar teşekkür ediyorum
Hürmetlerimle.
Ézdi $ér'e