Taşnak Partisi ve Ermeni dostlarımız Alişêr’i Şêx Ubeydullah Nehrî’yi , Ebdulrezak Bedîrxan’ı ve Cîhangîr Axa Êzîdî’yi Nasıl değerlendiriyordu?
Aso Zagrosi
	Şimdi   bazı arkadaşlar ve   Kürd   siteleri   Hovsep Hayrani’nin   bu  yazısını yayınlıyorlar.   Bu onların   hakkı.  Fakat,   benim  daha  önce   bir  dizi  makale de  gündeme  getirdiğim  Kürd-Ermeni  ilişkileri ve  kırılma noktalarının   anlaşılmasına    yardımcı olmuyor.
	Ben     o makaleler    dizisiyle  alışagelen   tarih anlayışına    çomak soktum,  Ermenilerin   Kürdlere ve  Kürdistan’a   ilişkin yaklaşımlarını    irdelemeye  çalıştım.
Ermeni çevrelerinin Rusya ve bazı batılı devletlere dayanarak Kürdleri Kürdistan’da çıkarmak istediklerini Ermeni kaynaklarına dayandırdım.
HovsepHayrani’nin yazdıkları ancak benim makalelerim bir bütünlük içinde okunduğu zaman bir anlam ifade edebilir.
Yıllardan beri Ermenilerin Alevi ve Êzîdî Kürdlerle dost ve esas olarak “Şafi Kürdlerle” sorunları olduğu çirokını belgelerle çürütüm.
	Karabağdan      Rewan’dan       Bitlis’e kadar     Rus  ordusu tarafından  işgal   edilen  tüm  bölgelerde     Kürdlerin  kovulması  gerektiğini    o dönem  Van’ın  başında  bulunan    Aram  söylüyor.( Aram     Ermenilerin  ulusal kahramanlarındandır)     Bu  konuda   yazılan   bazı mektupları da  yayınladım.
	Yine   Rus Ordusunun    Dersimli  Kürdlerle giriştiği   ilişkilere   ateş püskürten    Ermenilerdir.   Örneğin  “Aram’ın bumektubunu da 1919 yılında Paris’te “Le Livre rouge”adlı eserinde yayınlayan Gr. Tchalkhouchian hızını almayarak sözü Dersim Kürdlerinegetiriyor,Aram’ın ne kadar haklı Ruslarında ne kadar haksız olduğunu şöyle açıklıyor:
	“Rus Generallerin dar görüşlülüğü yüzünden Ermeni topluluğu içinde Kürdlerde kaldı. Bu Kürdlere “dostlarımız” gözüyle bakıldı ve kendilerine Rus silahları verildi.
Erzincan’ın alınmasından sonra Hınıs, Harput, Kiği, Mamahatun ve Egin arasındaki dağlıkbölgeyi kontrol eden Dersim Kızılbaş Kürdleri Rus Komutanlığından silah ve muhimat aldılar. Sonradan aldıkları silahlarla birlikler oluşturdular ve verdiğimiz silahlarla silahlandılar. Akabinden silahlarını bize çevirdiler.Başlarında da Alişer Bey vardı. Alişer Bey Rusların hizmetine alındı ve kendisine Dersim Bölgesi Komutanlığının yardımcılığı verildi. Onun örneğinden hareketle bölgenin bir şefini görevlendirdik. Ekim 1917 tarihinde General Baratoff’un insiyatifiyle Ruslarla Kürdler arasındaki karşılık ilişkileri düzenlemek amacıyla Osviakantse’de bir antlaşmaya varıldı. Bu antlaşma sonradan Kürdlerin bize karşı saldırıya geçmelerini engellemedi”(age sayfa 65-66)(yazdığım   yazı serilerine  bakınız)
Ben bu politikaları “Kürdistanı Kürdsüzleştirme politikaları” olarak değerlendirdim..
	Gündeme  getirdiğim     belgelerin   ezici çoğunluğu    Kuzey  Kürdleri için yeniydi.   Var  olan  eski  tarih  anlayışını yerle bir  edecek  belgelerdi. Fakat,  ne  yazık ki   Newroz.Com  gibi  Türkiye’de yasaklı  bir  sitede yazılarımı  yayınladığım  için      gereken   okuyucu  kitlesine ulaşamadım.
	Recep  Maraşlı   arkadaşın  başında    bulunduğu         Gelawej  sitesi  Hovsep Hayrani’nin    yazısını yayınlarken   benim bu konuda    yazdıklarımı da   okuyucularına  sunabilirdi.  Böylelikle  okuyucu  objektif bir  değerlendirmeye  gidebilirdi.
	Fakat,   ne yazık ki    Kürd  çevrelerinde       adil, tarafsız ve  vicdanlı   diyebileceğim  bir gelenek  yok.
	Daha  önce   Gelawej’de  dahil  olmak üzere   bir  dizi Kürd  sitesi  Evin Çiçek’in  “MirBedirxan  120.000   Êzîdî   Kürdünü  Öldürdü” adı  altında bir yazısını yayınladılar. Ben  belgelere  dayanarak  Pêşxabur ve  Musul  çevresinde  Êzîdî   Kürdlere yapılan   söz konusu katliamın    Mir  Bedirxan ile  ilişkisi   olmadığını,     Paşayê Kore,  Mîrê Kore dediğimiz   Soran Miri  tarafından  yapıldığını yazdım.   (Hatta daha  sonra    Keladani Piskoposun   o konuda  yazdıklarını yayınladım)Evin  Çiçek’in  çevirisini yaptığı  kaynaktan    120  bin değil,  1200(bin ikiyüz) kişiden  sözettiğini yazdım.  Başka  kaynaklara dayanarak     o katliamda   1200 kişiden   çok daha fazla  insanımızın   öldürüldüğünü  de   yazdım.
	Fakat  ne  yazıkki,      Gelawej     hala o  yazıyı    sitesinde koruyor ve  bir dizi  anti Kürd  çevrelerinin      bu yalan ve  yanlış bilgileri  kullanmasına  yardımcı  oluyor.   
	Şimdi  Kürd-Ermeni  ilişkileri açısında    birbaşka  yeni  belge sunmak  istiyorum.
	Taşnak  Partisi’nin  yayını  olan   Droschak  1916  yılında   Cenevre’de   Van  Direnişi   üzerine Fransızca  bir     kitapçık  yayınladı.
Taşnak Partisi, Enver, Cemal ve Talat Paşa’nın başında bulunduğu İttihat ve Terakki hükümetine çağrı yaparak “biz değil Kürdler size ihanet etti” diye yazmaya başladı..
Kimdir bu ihanetçi Kürdler?
Sözü Taşnak Yöneticilerine bırakalım:
„Birincisi, savaşın başlangıcında düşmanın önünde firar ederek Hükümete(burada sözü edilen İttihat ve Terakki hükümetidir. Aso) ihanet eden insan katili/öldüren Kürdlerdir. Bu Beyazid’in düşüşünde resmi olarak ispat edildi. Daha sonra yeni firarlar oldu. Kürd şefleri açık bir şekilde harekete katıldılar: Abdulrezak, Mustafa Bey, Hüseyin, Sadem Bey, Osman ve Necib Beyler, Yezidi Şefi Cihangir Ağa’yı burada not edelim. Abagha’da Kürd Bayrağını dalgalandırdıklarını unutmadık. Bu bayrak „Bağımsız Kürdistan“ sözü/sloganı içeriyordu.“(sayfa 26)
İşte burada insanın „insaf“ demesi geliyor. Abdulrezak Bedirxan tüm 1. Dünya savaşı boyunca Rus Ordusunun saflarında İttihat ve Terakki yönetimine karşı savaştı.. Savaş sonrası İttihat ve Terakki tarafından öldürüldü.(Leyla Bedirxan’ın babasıdır. Benim Leyla Bedirxan ve Abdulrezak Bedirxan Üzerine yazdığım yazılara bakabilirsiniz )
Beyazid’in düşüşünden sonra Osmanlı Ordusunu terk eden Şêx Ubeydullah Nehrîdîr.( bu konudakî yazdığım yazılara bakabilirsiniz)
Osman, Hüseyinve Necip Beyler Osmanlı devletinekarşı başkaldıran Bedirxan ailesinden gelen Kürd yurtseverleridir.
Cihangir Axa Êzîdî Kürd liderlerinden ve Ermenilere de bir hayli yardımcı olmuş kahraman Kürd liderlerindenbiridir.
Taşnakçılar tarafından İttihat ve Terakki yönetimine yağ çekmek amacıyla hepsi ihanetçi ilan edildi..
Ezberleri bozmak ve sağlıklı bir tartışma umuduyla.......
Aso Zagrosi