Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi on 2 March 2012

Daha fazla detaylara girmeksizin Ermeni “Tehcir ve Taktil”ini gerçekleştiren İttihat ve Terakki kadrolarının Divân-ı Harb-i Örfi mahkemelerinde yargılanması meselesine gelelim.
Bilindiği gibi Ekim 1918 tarihinde Talat Paşa Hükümeti istifa ettikten sonra Ahmed İzzet Paşa başkanlığında 14 Ekim’de yeni bir hükümet kuruluyor.
2 Kasım 1918 tarihinde Enver Paşa, Cemal Paşa, Talat Paşa, Dr. Bahadin Şakir, Beyrut Valisi Azmi Bey, Dr. Nazım ve daha başka İttihat ve Terakki önderleri bir Alman denizaltısıyla ülkeden kaçıyorlar.

Sultan Vahdettin’in olağanüstü mahkeme kurma istemine bağlı olarak Meclis-i Vükela 14 Aralık 1918 tarihinde Divân-ı Harb-i Örfilerin kurulması kararını alıyor.
16 Aralık 1918 tarihinde İstanbul’da ilk Divân-ı Harb-i Örfi kuruluyor ve heyeti tayin ediliyor.(Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam, İttihad ve Terakki’nin yargılanması 1919-1922, İst. Bilgi Üniversitesi Yayınları, İst. 2010, sayfa 133) Bu arada 21 Kasım 1918 tarihinde Ermeni Tehciri ve katliamlarının yapıldığı bölgelere tahkik amaçlı heyetler gönderiliyor.

Mahkemenin ilk başkanı Ferik Mahmut Hayret Paşadır. Bu mahkemenin azalarından biri de Mustafa Paşa Yamulki dir.
İstanbul’dan kurulan Divân-ı Harb-i Örfi’den sonra Tekfurdağ, İzmir, Antep, Bursa, Van, Beyazid, Samsun gibi şehirlerde 20 Ocak 1919 tarihinde Divân-ı Harb-i Örfi’ler kuruluyor ve yetkili olacakları bölgeler tespit ediliyor. Fakat süreç içinde İstanbul dışındaki mahkemeler işlemiyor.
İstanbul Divân-ı Harb-i Örfi’nin Ermeni katliamları ve tehciri ile ilgili ilk ele aldığı dava 6 Şubat 1919 tarihinde başlayan Yozgat davasıdır. O dönem mahkemenin başında bulunan Mustafa Paşa Yamulki değil, Mahmut Hayret Paşadır.

“Tehcir ve Taktil”inden dolayı bazı tutuklamalar gerçekleşiyor. Kuzey Kürdlerinin çok yakından tanıdığı Diyarbekir ve çevresinde Ermeni katliamını örgütleyen, Lice Kaymakamı ve Beşiri kaymakam vekilini öldüren Diyarbekir Valisi Dr. Reşit Bey 5 Kasım 1918 tarihinde tutuklanıyor. Yine Kuzey Kürdlerinin çok yakından tanıdıkları Elazığ Valisi Sabit Bey 2 Aralık’ta; Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey 21 Aralıkta tutuklanıyor.
Bu arada İttihat ve Terakki Hükümetlerinde bakanlık yapanlar Meclisi Mebusan tarafından oluşturulan Beşinci Şube tarafından sorgulanıyorlardı.. Fakat bu sorgulamalarda fazla bir şey çıkmıyordu.

Ermeni soykırımını örgütleyen ve pratiğe aktaran İttihat ve Terakki yöneticilerine karşı en büyük tutuklamalar, Tevfik Paşa’nın 13 Ocak 1919 tarihinde kurulan ikinci hükümeti döneminde başladı.
Oluşan yeni hükümette Evkâf Nazırı İzzet Bey’in Dahiliye Nezaretine de vekâlet etmesiyle birlikte operasyonlar en üst boyutlara çıktı.

İzzet Bey Xandan, Mustafa Paşa Yamulki’nin kayınbraderi, Kürd Said Paşa ve Suleyman Paşa’nın kardeşidir.

Yüzyıldan beri eski ve yeni İttihad ve Terakkicilerin Mustafa Paşa Yamulki’nin yanında hedef tahtasına oturtukları bir başka Kürd şahsiyeti de İzzet Bey Xandandır.

Dr. Ferudun Ata, İzzet Bey Xandan hakkında şöyle yazıyor:
İzzet beyin en çok eleştiri ve hücuma uğrayan Nazır olmasının sebebi, onun şahsi ve liyaki hakkında ileri sürülen olumsuz düşüncelerdi. İttihatçılara karşı takındığı tavırda bu iddiaların haklılığını göstermiştir. Çünkü İzzet Bey’in, İttihatçıları cezalandırma konusundaki arzuyu karşılayacak birisi olmanın yanında, hükümet ile İngilizler arasında ‘Özel Elçi’ gibi bir görev üstlenmesi de dikkat çekmiştir. Nitekim, İzzet Bey NEOLOGOS Gazetesine verdiği demeçte; mahkemelerin bir an evvel başlaması için, tutuklu olan İttihatçılar hakkında şikâyetleri olanların acele etmesini isteyerek, “emr-i adâletin haklarında pek şedit olacağını’ beyan etmiştir. Ayrıca ‘Caniler hakiki Müslüman değil, dönmelerdir’ yollu garip bir ifadede bulunmuştur. İzzet beyin sık sık İngiltere Sefarethanesinde Baş Tercüman Ryan ile görüşmesi, emirleri doğrudan İngilizlerden aldığı konusundaki düşünceleri güçlendirmiştir. Nitekim, Muhtelit Mütareke Komisyonu reisi Galip Kemali(Söylemezoğlu, İzzet Bey Dahiliye Nazırı iken, ne vakit İngiltere Sefarethanesine gitsem, İzzet Bey’i Baş Tercüman Ryan’ın yanında yahut kapısında nöbet beklerken görürdüm demektedir.. Ayrıca Dahiliye Nazırı Vekili İzzet Bey’in tutuklu listelerinin hazırlanmasında İngilizlerle birlikte çalışması da, onun hakkındaki bu düşünceleri pekiştirmektedir.” (Ferudun Ata, Divan-ı Harb-i Örfiler ve Ermeni Tehciri Yargılamaları, Konya 2003, Doktora Tezi, sayfa 75-76)

Ferudun Ata’nın İzzet Bey Xandan’a ilişkin Eski ve Yeni İttihatçıların eleştiri ve küfürlerini haklı göstermek için İngilizlerle girdiği ilişkilere bağlaması fazla bir şey ifade etmiyor.

Çünkü, o dönemler İttihatçıların bir çok kesimi İngiltere ile ilişki arıyor.. Sultan Vahdettin ve o dönemler iktidara gelen tüm Sadrazamlar İngiltere ile ilişki içinde görev başına geldiler.
Bundan dolayı İzzet Bey’i suçlamak mantıklı değil.
Ermeni soykırımına katılan İttihat ve Terakkiciler ve daha sonra Kemalistler adı altında birleşen İttihat ve Terakki’nin kırıntılarının İzzet Bey’e ve eniştesi Mustafa Paşa Yamulki’ye bu denli takmalarının esas nedeni kırım sorumlularını yakalama ve yargılama meselesidir. Ayrıca İzzet Bey Xandan ile Mustafa Paşa Yamulki’nin katliamlara uğrayan Ermeni ve Yunan çevreleriyle olan yakın ilişkileri İttihat ve Terakkicilerin tepkilerini bu denli çekmelerine neden olmuştu. Bunun dışında gösterilen sebepler yüzyıldan beri yürütülen dezinformasyon politikasının bir parçasıdır.

Mütareke döneminde İstanbul’da kurulan hükümetlerin oluşumu , aynı zamanda çeşitli etnik grupların yarışmasıdır. Ermeniler, Rumlar ve Kürdler arasında gelişen yakınlık ve dostluk ilişkileri hem İstanbul’daki “Türkçü” kesimleri ve hemde yargılamalardan kurtulmak için Kürdistan’a sığınan ve oradan ittibaren “Milli Mücadele” veren İttihat ve Terakki artıklarını rahatsız ediyordu.

Hatta Mustafa Paşa Yamulki’nin üyesi olduğu Kürdistan Teali Cemiyeti’nin İstanbul merkezinde bir Ermeni gazetesine İttihat ve Terakkicileri suçlayan, Ermeni katliamları gündeme getiren söyleşisinden dolayı yargılandığını da biliyoruz. Aslında Mustafa Paşa Yamulki’nin mahkemedeki savunması, bugün tartışılan Ermeni Soykırımının ilk resmi teşhiri olarakta tarihe geçebilir.(daha sonra bu meseles üzerine duracağım)

Bir de tam o dönem İzzet Bey’in kardeşi Kürd Said Paşa’nın oğlu ve aynı zamanda Mustafa Paşa Yamulki’nin kayınbraderinin oğlu olan Şerif Paşa Ermeni delegasyonu başkanı ile Paris’te ortak hareket ediyorlar.

İttihat ve Terakkicileri ve Balkan ve Kafkasya’dan kovulan ve yeni bir vatan peşinde koşan devşirme Türkçüleri rahatsız eden bazı Kürdlerle, Ermeniler ve Rumlar arasında gelişen dostluk ilişkileriydi.
Devam edecek

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.