Skip to main content

Kırılma Noktası

İlk yazılamaya çıktığımda, heyecanım had safhadaydı. Amed suriçi sokak ve mahaleleli oldukça dar ve geçit vermez birer mevziydi bizim için. İlk yazıda  ‘’ Yaşasın Bağımsız Birleşik Kurdistan ve Sosyalizm’’  sloganını Amed Suriçi sokaklarına yazmıştım. Heyecan, sevinç, coşku had safhadaydı. O kadar heycanlıydım ki, Yeni almış olduğum yeşil uzun parkemin boyaya bulandığı hiç fark etmemiştım. Eve gelip ışığı açtığımda ne göreyim her tarafım boya olmuştu. Ama hiç umrumda değildi bıyıkları yeni terlemiş, duvarları Kurdistan’ ın özgürlüğünü haykırmış mutlu bir Kürt genciydim.   Amed Suriçi, Alipaşa, Şehitlik, Xançepek, Melikahmet ...vs semtler Kawa’ nın kurtarılmış semtleri sayılırdı. Sömürgeci Türk devletinin işgalcı güçleri, Polis, asker..vs’ lerin girmesi mümkün değildi. Unutmam, Newroz’ da polis ve askerleri suriçi dar sokaklarına çekmek için, karakolların karşısına polisleri çekmek için lastiklari yakıp karakollarına kapısına doğru fırlatırdık. Çarşı karakollu, Amed’ te sömürgecilerin en önemli işgal merkezlerden biriydi. Bir kaç arkadaşla, çarşı karakolunda bulunan polisleri dar sokaklara çekip çatışmak için  tekerlekleri yakıp çarşı karakoluna doğru sürüyorduk...nafile polisler karakoldan çıkmamak için inat ediyorlardı.   Amed’ in yoksul ve orta halli semtleri devrim ve mücadelenin anamerkezleriydi. Sadece Kawa’ nin değil diğer Kurdistani parti ve örgütlerin en fedekar ve yiğit militanları bu semtlerden, Suriçi, Şehitlik Bağlar’ dan çıkmiştı.   Hiç unutmam ve hiç bir zamanda unutmayacağım bu semtlerde yaşayan halkın 7’ den yetmişe nasıl fedekar olduğunu. Sömürgeci Türk develetinin şehit ettiği Vedat Aydın’ ın cenazesi Maden yakınlarından Amed’ e getirildiği gün ( 10 Temmuz 1991) Amed kayniyordu yüzbinlerin kin ve öfkesi Temmuz sıcalığı buluşması ve attığımız sloganlardan dolayı dil-damağımız kurumuştu, susuzluktan dudaklarmızı çatlamaya yüz tutmuştu. Sıcak ve susuzluk dayanılmaz boyuttaydı, tam da bu anda, Suriçi halkı Urfakapıdan Mardin kapıya kadar bizi zılgıt ve sularla karşıladı.    Dünya’ nın her tarafında olduğu gibi Kurdistan’ da da devrim ve mücadelenin temel dinamikleri yoksul emekçi kesimleridır. Kurdistan’ ın bütün paçalarında ulusal bağımsızlık mücadelesinin temel ana gücü olan yoksul kesimler, devrim ve mücadelenin zaferinden en az yararlanan yada yararlanamayan kesimleri, yenilgide de payını en fazla alan kesimdır.   Avrupa’ dan Amed’ e hasret gidermeye gelen yurtsever-aydınlarımız Suriçi ve diğer yoksul semtlerde rahat gezememekten şikayet etmeketdirler. Ama hiç kimse devrim ve mücadelenin kaleleri olan bu semtlerin neden bu duruma düştüğünü sormaz, irdelemez. Mücadeleye kan can veren, mücadelenin ana temel gövdesini oluşturan bu kesimlerin neden bu duruma düştüğünü irdelemediğimiz sürece Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesi tekrar kendi ayakları üzerinde dikilebilir mi?   Hiç zannetmiyorum!   Kurdistan’ ın kuzeyinde, ulusal mücadelenin kaosa sürüklenmesi, örgütsüzlüğün had safhaya ulaşmasındaki temel öğe bu kesimleri kaybetmemizden kaynaklanıyor. Oysa bu semtlerin insanları malını, canını bize vermekten, en kutsal varlıklarını Kurdistan’ın bağımsizliğı için gözlerini kırpmadan feda ediyordu. Bu semtler en zorlu günlerde bizleri bağrına basıyordu, şimdi nasıl oldu da, neler değişti de, yurtsever-aydınlar can-mal güvenliğinden dolayı, bu semtlerde dolaşmaktan çekiniyor?   Kurdistan devriminin temel dinamiklerinin mücadeleden uzaklaşmasının nedenlerini irdelemeden, kopan ilişki ve bağ kurulmadan, bu yaşanılan kaos ve örgütsüzlük giderilemez. Salonlar, Hotel lobilerinde yapılan kulisler çözüm değil ve olmayacaktır da kaybedilen bu insanlarla bağ kurulmadığı sürece...   Gönüllü yada gönülsüz bir şeyi ittiraf etmemiz gerekir ki Sömürgeci Türk devleti bu alanda başarılı oldu ve biz başarısız olduk....! Aslında bu bir kırılma noktasıdır.    Sömürgeci Türk devleti yıllardır, üzerinde titreyerek büyük bir konsesusla yürüttüğü plan başarıya ulaştı. Bu planların başarıya ulaşmasında, Türk devleti bütün kamuoyunun desteğini arkasına alarak başarıya ulaşırken, bizimde bunda büyük bir katkımızın olduğu unutulmasın. Türk devleti bu kesimleri devrim ve mücadele saflarından uzaklaştırmak için büyük bir çaba harcarken, bizim bu kesimlerle olan bağlarımız koptu ve ilişkilerimizde büyük uçurumlar oluşup yabancılaştık.   Sömürgeci Türk devleti, ekonomik, siyasi yalıtma politiklarının yanında, basın-yayın, sinema, müzik, tv dizileri...vs’ lerde bilinçleri bulanıklaştırarak, dejenere ve apolitik kültürü egemen kılarak, kitleleri ulusal kimliğine yabancılaştırdı. Toplumda yaygınlaşan yoksulluk, yabancılaşma, yoz-arabesk kültürünün yanyınlaşmasının altenatifi de yine Türk devletinin eliyle İslam öne çıkarılıp palazlanmaktadır.   Düşürelen kaleler  kazanılmadan, Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesi gerçek kimliğini kazanamaz. Önümüzdeki acil görev, Sömürgeci Türk devletinin geliştirdiği yozlaşma-yabancılaştırma kültürü ve Türk- İslam sentezine karşı alternatif açılımlar yapmak.  ‘’Kürt’’ kimlikli İşbirlikçiler aracılığı geliştirilenTürkiyelileşme ve sistem içi çözüm arayışlarının önüne çekilecek set, kaybedilen bu yoksul kesimleri kazanmak ve mücadele arenasında elele vermekten geçer... Gerçek Kurdistani ruh ve düşmanından merhamet dilemeyen politika ve örgütlemenmeleri oluşturmanın yolu da budur...ötesi düşmandan merhemet dilemek alçalmaktır.    Kutsal insanı değerler taşıyanlar ile Büktüğün Eli Kıracaksın, Bükemediğin Eli Öpeceksin kültürü ile yoğrulanlar aynılaştıralamaz. Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesi açısında, hayati dönüm noktasi bu ili olgu arasındaki farkı anlayıp ona göre tedbir almaktan geçer. Suriçinde rahat dolaşmanın teminat ve garantisi de budur.    

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.