Ermeni Soykırımında Bir Halka
Merkezi İstanbul’da olan Ermeni Agos gazetesi genel yayın yönetmeni ve başyazarı Ermeni aydını Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Hrant Dink’in katledilmesi Türkler tarafından yüzyıldır Ermeni milletine karşı planlı olarak sürdürdükleri soykırımın son halkası olur mu bilemem ama bugünkü halkasıdır. Hrank Dink'in katledilmesi sıradan bir cinayet değildir. Bilinçli seçilmiş bir hedef olması açısında sayısız mesaj yüklü bir cinayettir. Herşeyden önce Ermeni milletinin soykırımdan geçirilmesi projesinin bugünkü halkasıdır. Sorgulanması ve tavır alınması gereken boyut budur. Sorun kimin tetik çektiği sorunu değildir. Patrik Mutafyan, “Devletimin bu hain suikastin faillerini yakalayarak adalete teslim edeceğine tüm kalbimle inanıyorum” meselesine indirgenmesi Ermeni milleti açısında kabul edilemez bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.Dink’in katledilmesinin ismini doğru koymak gerekir. Bu hem Dink, hem Ermeni milletine karşı saygının gereğidir. Dink’in “Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim” dediği için “Türklüğü aşağılamaktan” yargılayanlar, onun kalemini çoktan kırmışlardı. Dink’in Agos gazetesi’nin genel yayın yönetmenliğini ve yazarlığını yapması, kendi mantığı çerçevesinde Ermeni milletinin uğradığı soykırım ve uğradığı haksızlıkları makul bir sesle dile getirmesi Türkiye’de katledilmesine yeterli nedendi. Ki kendisininde her an beklediği ölüm geçikmedi.Hrant Dink’in katledilmesine yol açan mantık birbuçuk milyon Ermeniyi soykırımdan geçiren mantıktır. Dink’i katledenler, daha evel onu defalarca tehdit ve kamuoyu önünde linç edenlerdir. Hakkında onlarca dava açıp “vatan hainliği” ile suçlayıp “Türklüğe hakareten” cezalandırıp, onu hedef gösterenlerdir. Bunlar, bilinmeyenler değildir. Bunlardan adalet beklemek işlenen suçu hafife almaktır.Eğer dikat edilirse Dink’i katledilmesine yol açan mantık sahipleri, her ne hikmetse ardında timsah gözyaşları döküyorlar. Bu, oynanan oynun bir başka izah tarzı olsa gerek. Anıyla sanıyla Ermeni Hrant Dink’in katledilmesinin ardında “Ulusumuza başsağlığı dileklerimi iletiyorum.” diyen Devletinbaşı ve “Türk milletine başsağlığı diliyorum” diyen sözde adalet bakanına ne demeli? En hafif bir tanımlama ile Hrant Dink ve Ermeni milletine saygısızlıktır.Hrant Dink, Ermenidir. O, aidetine sahiplenmeyi onur bilmiş, bunu her koşulda ifade etmişti. Bundan daha doğal bir şeyde yoktur. Ama Türk egemenlik sahipleri bunu “Türklüğe hakaret” sayıyor. Böyle bir mantık olur mu dememek gerekir. Kendilerine Türk diyen saygısızlar bunu politıka edinmiş bulunuyor. Hrant Dink, demokrat bir insandı. Halkların kardeşliğine inanmış bir kişiydi. Türk egemenlik sahipleri birbuçuk milyon Ermeniyi soykırımdan geçirmesine rağmen o, Türklere barış elini uzatıyordu. Birlikte kardeşçe yaşamasını istiyordu. Ama Türkler, bunu elinin tersiyle itiyordu. Ona Ermeniyim dememeyi „Türküm“ demeyi dayatıyordu. O, bunu reddediyordu. Türklerde bunu „Türklüğe hakaret“ sayıyordu. Hakkında davalar açıyordu. Mahkeme kapı ve salonlarında linç edilmek isteniliyordu. Topluma „Türk düşmanı Ermeni“ olarak lanse ediliyordu. Hedef gösteriliyordu. Valiliğe çağrılıp ölümle tehdit ediliyordu. Binlece tehdit mektubu kendisine gönderiliyordu. Sonuçta katlediliyordu. Yaşamında ona kabul ettiremedikleri Türklüğü katledildikten sonra „Türk milletinin başısağolsun“ denilerek onu „Türk“ ilan ederek bu ettiketi ona yapıştıracak kadar kendi iğrenç yüzlerini sergiliyorlardı. Sağlığında resmi ve sivil kurum ve kuruluşları ile tehdit ve linç edilen Hrant Dink’in katledilmesiyle yaşamı boyunca onurla taşığı Ermeni millet kimliği yok sayılarak “Türk milletine başsağlığı diliyorum” payesi çıkaranlar, Hrant Dink’in ölüsünede saygısızlık ediyorlar. Katledilmiş Hrant Dink’i bir kez daha linç ediyorlar. Onun şahsında bir kez daha Ermeni milletine saygısızlık ediyorlar.Saygısızlık sadece devlet katında gelmiyor. Memetleşen köksüz ucube toplumun geneline münhasırdır. Gazeteci kılıklı aydın bozuntusu kalemşörler, eğer utanmadan “Hrant’a sıkılmış kurşun Türkiye’ye sıkılmıştır.” “Hatırladığım kadarıyla ilk defa bir Ermeni vatandaşımız bu kahpe kurşunların hedefi oldu.” diyorlarsa soykırıma uğramış birbuçuk milyon Ermeniye saygısızlık ediyorlar. Karşımızdakiler, zaten toplum olarak sazgısızdırlar. Herkes şunu biliyor ki, Hrant’a sıkılan kurşun onun şahsında milli kimliğine, Ermeni milletine ve onurluca bunlara sahiplenilişine sıkılmıştır. Mesele bu kadar açık olmasına karşın, hem adamı katledin, hemde Türklük ve Türkiye için bir şeyler kurtarabilir miyiz malzemesi yapın. Bu, iğrençe bir tutumdur. Varlıklarını başkalarının yokluğu üzerine inşa etmiş, hergün “dağıldık ha dağılacağız” krizi geçiren bir toplumun ruh hali normal olamaz. Korku içinde yaşayan bir toplumun gerek kendisiyle, gerek komşusuyla barışık halde yaşaması mümkün olmuyor. O, “asarım keserim, kodumu oturturum” diyen ve gereğinide yapan barbarlaşmış bir toplumdur. Bu mantık egemen olduğu müddetçe daha çok Hrant Dinkler katledilir. Hrant Dink şahsında yaşananlar, Hrant Dink ve onun gibilerin bu kaniçici toplumla birlikte insanca yaşam koşullarının olmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bunu bugünden sonra Hrant’a anlatamayız. Ama Hrant gibi düşünenlerin bunu bir kez daha düşünmesinde fayda vardır diye düşünüyorum. Hırant Dink’ in katledilmesini kınıyorum. Dink'in ailesinin, sevenlerinin ve Ermeni milletinin başı sağolsun. Dink’in toprağı bol olsun.20 Ocak 2007