Skip to main content

Ateş = Kes + Me...!!!

Kuzey Kurdistan ulusal mücadele arenasındaki dağınıklık ve umutsuzluğun gelişmesine pararlel, kavram ve içerikler de farkılaşmaya başladı. Günlerdir hepimiz meşgul eden, Ateş Kes, Ateş kesme söylemleri zihnimde ‘’ Aşağı Türkürsen sakal Yukarı tükürsen Bıyık’’ tekerleme şaşkınlığı yaşanılmaktadır. Savaşan güçler arasında ateşkesın olabilmesi için bir takım şartların oluşması gerekmektedir. Bazı kesimler, Güney Kurdistan’ daki kazanımların korunması için PKK tarafından kayıtsız şartsız ateşkesin ilan edilmesinin elzem olduğu şeklinde görüş ve düşüncelerini açıklıyorlar. Bu çevre, genel çerçeve içsersinde T.C’nin kısa vadede Kerkuk-Musul sorunu ve uzun vadede de Güney Kurdistan’daki kazanımları yok etmek için öne sürdüğü gerekçeleri ortadan kaldırmak ve Demokratik güçlerinin ellerinin güçlendirilmesi, AB yolunda önemli mesafeler alınması, Kürt sorunun demokratik çerçeve içersinde çözülmesi için fırsat verilmesi...vs gerekçeler öne sürüyorlar. Bu çevrelerin bakış açıları kısmen doğru olmakla birlikte gerçeğin tamamı değildir. Değerlendirmeler, genelde ABD ve Güney Kurdistanlı Politik liderlerin istem ve söylemleri çerçevesindedir. Güneyli Liderlerden Mam Celal’ ın özellikle bu konuda aktif olarak rol almak istemesi ABD endeksli olmasından kaynaklanmaktır. Uzun bir dönemdir Çandarli Halil’in torunu Cengiz Çandar’ ın Kürt ve Türkiye sorunlarına ilişkin yazmış olduğu makalelerin YNK basınında tercüme edilip yayınlanması bir tesadüf mü bilmiyorum. Ama bir gerçek vardır ki Cengiz Çandar’ ın deyimi ile Mam Celal’ le ilişkilerinin çok iyi olduğu hatta bazı konularda Mam Celal’ e danışmanlık yaptığı söylenilmektedir. YNK’ nin Kuzey Kurdistan’ a ilişkin bir politikasının olmadığı ortadadır. Bu sevgili H.H Yıldırımın söylediği gibi Kuzeydeki Örgütsüzlükten kaynaklanmamaktdır. Güneyde kaldığım süre içersinde YNK basınında Türkiyede demokratik alanda olumlu gelişmelerin olduğu Kuzeyli Kürtlerin bu çerçeve içersinde sorunların çözülmesi için epey propağanda ediliyordu. Mam Celal’ın PKK’ nin ateşkes ilan etmesi için yoğun çaba içersinde olmasından dolayı bir-iki kelime ile YNK cephesindeki bakış açısını ifade etmek gerekirdi. Mam Celal’ ın çabalarının ABD endeksli olsa da... Çünkü T.C, PKK’ nin ateşkes ilan etmesini istemiyor....PKK’ nin ateşkes ilan etmesi, T.C nin planlarının sekteye uğrayacağı şeklinde yanlış bir anlayıştan da kaçınmak gerekir. Yeniden Ateşkes meselesine dönersek, gerçi PKK’ nin ilan ettiğ son ateşkes daha önceleri defalarca tekrarlanılmıştı. Yani PKK ateşkes konusunda bir nevi kendi kendine gelin güvey oluyor yada dönemsel olarak birilerinin işareti ile PKK böyle bir tutum takılmak zorunda kalıyor. Biz de, Kuzey Kurdistan ulusal mücadelesi saflarında hiç bir şey sağlıklı ve kendi ayakları üzerinde durmadığı için, nerede nasıl davranılması gerektiği konusunda da epey kafa karışıklığı çıkmakta kavramların anlam ve içeriği ters-yüz edilmektedir. Ateşkes, savaşanlardan birinin lehine yada savaşan iki tarafın durum değerlendirmesi yapmak, kendi konum ve pozisyonu gözden geçirmek, savaş araç-gereçlerinin tanzimini yeniden düzenlemek, cephe gerisinin stoklerının ihtiyacını karşılamak, yıpranan güçlerine nefes aldırmak, karşı tarafa savaşa neden olan sorunların çözümü için yeniden düşünmesi ve durum değerlendirmesi için zaman tanımak, uluslararası arabulucular yada komuoyunun karşı taraf üzerinde bir baskı oluşturması için fırsat vermek...vs için yapılır. Ateşkes sürecinde ateşkesin yapılmasının asgari temel şartı dolaylı yada direk olarak muhatap olunması da, Ateşke koşulunun bir parçasıdır. Uluslararası arenada, savaşan güçler birbirlerini dolaylı da olsa muhatap kabul etmeleri sonucu dialog için kısmen ateşkes ilan edilir. İstinasız olarak bütün sömürge ve sömürgeci devlet arasında bu süreç, ateşkes süreci yaşanılmıştır. Bu sürec, İran ve Irak’ ta Kurdistan ulusal kurtuluşçu güçler ile sömürgeci devlet arasında da yaşanılmıştır. Ateşkes ve muhatap alınma sorunun sahibi olarak görülme açısında bir zorunluluktur. İngiltere-İRA, İspanya-ETA, Fransa-Korsika, Etopya-Eritre, Endonezya-Doğu Timur, Sri Lanka- Tamil....vs yerlerde taraflar doğrudan yada ilk etapta gizli arabulucular vasıtasıyla sorun ve çözüm için muhatap olma konusunda ilk adımları atmışlar. Kuzey Kurdistan ulusal kurtuluşçu güçleri ile T.C arasında süren mücadelede, uluslararası arenada gelişenlerin tersi bir durum yaşanılmıştır. Sömürgeci Türk devleti halkların soykırımı üzerinden inşaa edildiğinden günümüze dek, bir tek koşul öne sürmüştür: Teslim olma, Türkleşme yada yok olma. T.C tarihinde Ateşkes diye bir kavram yoktur ve PKK’ de ateşkes kavramının içeriğini ters-yüz ederek kendi kendine gelin-güvey olmaktadir. PKK’ nin bugüne kadar güya barış ve diyaloga bir şans tanıyalım çağrıları bırakalım T.C devletini, aydın ve demokratları tarafında ciddiye alınmış mıdır? Bu konuda kendi kamuoylarında ateşkesin T.C tarafından tanınması ve sorunun çözümü için bir adım atılması için herhangi bir etkinlik düzenlenilmiş midir? Bir kaç kişinin söylem ve makalelerinin dışında..! Kuzey Kurdistan halkı çaresizdir, Kuzey Kurdistan halkı örgütsüzdür, Kuzey Kurdistan halkınin balansı bozulmuştur, Kuzey Kurdistan halkının ekonomik durumu sıfıra indirgenmıştır, Kuzey Kurdistan’ da ahlakı çöküntü ve dejenerasyon had safhaya ulaşmıştır ve Kuzey Kurdistan’dan Türk metrepollerine bilinçli ve planlı bir zorunlu göç akını yaratılmıştır. Kuzey Kurdistan’ ın demografyası sarsılmıştır, Kürtçe bilmeyen Magazinci ve apolitik bir nesil yetiştirilmektedir. Silahlar sussun, barişa ve demokratik çözüme şans verilsin; boş ve hayal, boş ve hayal olduğu kadar, T.C’ nin Kürt ve Kurdistanı, Türk ve Türkiyelileştirme planlarını gözardı etmedir. Öcalan’ ın görevini tamamlayıp asli görev alanına döndüğünden beri, AB ilişkisinden kaynaklı gözboyama demokratikleşme süreci, Kurdistan sorununu demokratik yollardan çözme yanlılarının ellerini güçlendirmediği gibi, Kürt halkı tarafından da muhatap alınmasına imkan verilmemiştır. Kürt halkı, Kurdistan ulusal sorununu sistem içersinde çözme yanlılarına kredi vermemiştir. Dolaysıyla, bu tür çözümler peşinde olanlar kitlelerden kopuk bir şekilde elit bir tabaka olarak kalıp ciddiye alınmamışlardır. PKK’ nin Ateşkesi yada Savaşı sürdürmesi bir anlam ifade etmemektedir. T.C ve PKK arasındaki ilişki ve savaş tarzı ve şuan PKK’ nin varlığı T.C açısında bulunmaz bir ganimettir. Sadece PKK’ nin varlığı değil ayni zamanda Federasyoncu ve Bağımsızlıkçı güçlerin de içinde bulunduğu konum, örgüt( süzlük)lenme tarzları ve Vatan- Millet-Sakarya Edebiyetlari T.C’ nin plan ve programlarını yaşama geçirme açısında bulunmaz bir dönemdir. T.C kurulduğundan beri hiç bir dönem bu denli kendinden emin bir şekilde Kürt asimilasyon planlarını yaşama geçirmemiştir. Tuhaf, PKK teslim olmak istiyor. T.C kabul etmiyor! Bazı kesimlerin, PKK’ nin bu dönemde ateşkes ilan etmesi ile T.C’ nin Güney Kurdistan’a ilişkin planlarını yaşama geçirme ve Güney Kurdistan’ a müdahele etme zeminini oartadan kaldıracağı ayada en azından zayıflatacağını iddia etmektedirler. Bu kişiler bilerek yada bilmeyerek, Kuzey Kurdistan’ a ilişkin görev ve sorumluluklarından arazi olmak için  ‘’kendi kendini tatmın etme’’ yolunu seçmişlerdir. T.C nin Güney Kurdistan’ a müdahelesi demek, ABD’ nin Ortadoğudaki hüsrani ve dolaysıyla dünya üzerindeki hegemonyasına darbe vurmakla eş anlamlıdır. Fransa, Rusya, Çin, Almanya gibi devletlerin yapamadığını T.C yapabilir mi? Yoksa, Kuzey Kurdistan Ateşkes maskesi altında bir kaç kırıntı karşılığında hibe mi ediliyor? T.C’ nin nazi bundan mı kaynaklanıyor?    [email protected]  

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.