Yeniden Spartakus’un Kürdlüĝü üzerine
Ben, „Spartakus‘un Kürdüĝüne“ ilişkin makalesi yayinladıktan sonra bir çok Kürd çevresinin bu meseleyi tartışacaklarını ve yeni belgelerle bu meseleyi saĝlıklı bir zemine oturtacaklarını sanmıştım.. Ama ne yazık ki, „Rizgari Online“den HEK arkadaş ve Welatparez sitesinden Dicle, Solaxi, S. Bilgin, Tirigan, Şiyar ve isimlerini hatırlamadıĝım bazı dostlar bu meseleyi ciddiye alıp tartışmaya çalıştılar... Ama ne yazık ki tartışma başka bir alana kaydırıldı...Ben burada arkadaşların Spartakus’un ismini „Avestaya“ dayandırma girişimlerinden söz etmeyeceĝim.. Spartakus’un isim sorunu irdelenirken Meseleye dilsel, dinsel ve coĝrafi bazlarda yaklaşmak doĝru bir yöntemdir..Arkadaşların giriştiĝi tartışmaya ben bir başka sav veya hipotezle katılmak istiyorum.. Kürdistan’ın eski halklarından biri Lugal Animund döneminde(M. Ö 30.yy) Sümerlerin yazıtlarında „Subir“ olarak geçmektedir. Daha sonra Naramsin döneminde ise „Subartim“ olarak karşımıza çıkıyor. „Subartim“ Akadlar döneminde Elam’in kuzeyinden Amanos daĝlarına ve Adana’ya kadar yayılan bir ülkenin ismiydi. Bu isim Hamurabi tarafından bu bölgedeki baĝımsız olan bir topluluk içinde kullanılmıştı..Asuri kaynaklarında bu kelime „Subar“ şeklini alıyor. „Subari“ ismi çivi yazıtlarında „Subartu“, „Subar“ „Şubir“ ve „Şubur“ gibi bir kaç biçimde yazılmıştır..„Subari“ yada „Subartu“ların yaşadıĝı bölgeye ilişkin farklı görüşler var.. Bazılarına göre „Zagros daĝlarının batı yakasında“ yaşamışlardır.. Bu bölgeler daha sonra „Batı Med“ diye bilinmektedir... Yine bu görüşe yakın bir başka tespit var ki „Subari“ yada „Subartu“ların sınırını „ Zagros daĝlarıyla Habur’un doĝu yakası“ arasındaki bölgeye yerleştiriyor.. Bir başka görüşte „Subari“ yada „Subartu“ların M.Ö. 2000 yıllarında „Ararat daĝlarından batıya doĝru yayıldıkları“ yönündedir.„Subartu“lar ve Asurlar arasında bir çok savaş olmuş.. 1. Teglat Palazar M.Ö. 1100 yılında „Subartu“ların „Şuş“ kentini işgal ediyor.. Daha sonra „Subari“, „Karti“ ve „Muşki“ güçleri bu şehri geri alıyorlar..„Subari“ yada „Subartu“lar, M.Ö 10.yüzyılın ortalarında çok güçlü bir hükümet kurmuşlardı.. Fakat daha sonra Asuriler „Subari“ yada „Subartu“ yerine „Nairi“ ismini kulllanıyorlar.. Supartuların bir kolu olan „Nairilere“ ilişkin „Şemzinan“da ciddi veriler bulunmuştur.. Naireler bizim bugün Nehri yada Nehru dediğimiz Kürdlerin ataları olabilir... Yerleşim yerleride aynı...Yani kısacası tarihçilerin „Subari“lerin yada „Subartu“ların yerleşim yerlerine ilişkin ileri sürdükleri farklıda olsa, sonuç olarak hepsi Kürdistanı yerleşim yeri olarak gösteriyorlar..Asuri Kralı Birinci Teglat Palazar, „ 1115 yılında Qaria“yi... (Botan bölgesi) işgal ediyor Daha sonra „ Nairi’lerin 23 kralına saldırdıĝını“ „Nairi gölüne (Wan gölü) vardıĝını söylüyor ve ekliyor : „Ben Nairilerin büyük ülkesini enine boyuna hakim oldum.. Ben onlara boyun eĝdirerek, ayaĝıma getirdim“ ... Daha sonra 1200 at ve 2000 cıvarında diĝer hayvanları ganimet olarak alıp götürüyor..Neyse daha fazla tarihe girmeksizin „Subartu“, „Nairi“, „Urartu“lar süreçlerini daha sonra „ilk indo-Avrupa“ imparatorluĝu olan Medlere bırakıyor..Benim esas olarak vurgu yapmak istediĝim husus „Subartu“, „Subari“ kelimeleri dönüşüme uĝrayarak „Spartu“ şekiline dönüşebilmesidir.. „b“ ve „p“ harfleri bir çok dilde kolaylıkla yer deĝiştirebiliyor.. „S“ ve „P“ arasındaki „u“ ise Yunanlar tarafından kendi dil kuralları çerçevesinde ortadan kaldırılması kadar doĝal bir şey yok.... Çünkü „Sp“ latincede ve bir çok latin kökenli dilde diftong olarak kullanılmaktadır.. Spartakus’un sonundaki „ us“ yada „kus“ her dilde kendine has biçimleri olduĝu gibi Yunanlarda bu biçimde ismi yunanlaştırmışlardır.... „Subartu“dan „Sparta“ya giçiş yapmak kadar kolay bir şey yok .. Bu konuyu her halde Dr. Cemal Reşid’e sormak iyi olur. Kürdlerin eski dillerden Sumer, Akad, latin ve Asurice konusunda uzman olan „tek bir dilbilimcisi var.. O kişi ise Dr. Cemal Reşid“(Kemal Mazhar)Çünkü, Kürdlerin ulusal hafızasını oluşturmak ve zenginleştirmek için Spartakus gibi tarihi ve direnişçi bir kişiyi ona katmak bulunmaz bir fırsattır. Zaten Plutarch’ın „Spartakus ve eşinin Medlerden „ olduĝunu söylemesi kendi başına dahi çürütülemez bir belgedir..Dr. Cemal Reşid’in „ Subartu, Kürd milletinin yuvası“ adlı çalısmasıda var...Kaynaklar:1)Fazil Karadaxi, Kürdistan’ın eski tarihi, cilt 22)Qadir Ehmedi, Kürdler ve Tarih3)Hurmizi Bigleri, Zagros halkları,4)Keywan Azad Enwer, Kürd Tarihi [email protected]