Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 9 January 2010

Uzun bir aradan sonra merhaba. Ne zamandir cevirmeyi istedigim raporu nihayet vakit bularak cevirebildim. Turk basininda bu rapor ’acilimin arkasindaki rapor' diye lanse edildi. Belki bugun izledigimiz olaylari daha iyi anlamamizi saglayabilir diye cevirisini yaptim. --- Hanife
---------------------------------------------------------------------------------
Kurdistan Uzerine Catismalari Engellemek

Henri Barkey –Subat 2009

Ozet (Aynen Cevirildi, kisaltilmadan)
2003'deki Irak isgalinin sonuclari hic kuskusuz daha yillarca tartisilacak. Ama isgalin bir sonucu simididen cok net: Savas, dort ulkeye -Turkiye, Irak, Iran ve Suriye- dagilmis Kurdlerin uzun yillar bastirilmis milliyetciliklerini –geri donulemez sekilde- uyandirdi. Irak'da, Saddam Huseyin'in devrilmesinden yararlanan Kurd bolgesi konumunu federal yapi icinde saglamlastirdi. Kurdistan Bolgesel Yonetimi (KRG) bir gercek, ve Kerkuk sehri ve Kurdlerin cogunlukta oldugu diger bolgeleri kendi sinirlari icine almayi amaclayan bir guc. KRG'nin varligi ve istekleri daha simdiden Irak'in komsularini ve Bagdat'I alarma gecirmis durumda. Sorunlar cozumden hala cok uzakta. Eger ihmal edilirlerse veya kotu idare edilirlerse Kurdlerin amaclari Irak ve otesinde istikrarsizliga, siddete neden olabilir.

ABD icin, Kurd sorunu bir cok hayati meseleye dokunmakta; Irak'in gelecekteki birligi ve istikrari, Amerikan muhabere guclerinin cekilmeleri, Avrupa Bilrigine girmek isteyen, NATO muttefiki Turkiye ile iliskileri, ve daha genel olarak enerji guvenligi konusunda belirsizligin oldugu bir donemde petrol zengini bolgenin guvenligi. Bu rapor Washington'un bir cok boyutu ic ice gecmis olan Kurd sorununa ve ozellikle var olan catisma olasiligina dikkat etmesi gerektigini berlitmektedir. Washington bolgenin zengin ve istikrarli gelecegini gozeten, bunun icin gerektiginde nufuzunu kullanmayi gerektiren cok kapsamli bir yaklasim gelistirmeli. Bu rapor, Kurd sorununun bir cok cephesinin hemen cozulebilecegini onermemektedir, daha ziyade Washington'un bir bolgedeki gelismelerin –ve basarisizligin- baska yerdeki hareketleri nasil etkileyecegi konusunda dikkatli olmasini belirtmektedir. Ozellkle Kerkuk'un gelecegi ve Irak'in anayasal federal yapisinin guvenceye alinmasi konularinda, Ankara ile KRG arasinda isleyen bir iliskinin gelistirilmesi ile sorunlarla yakindan ilgili.

Giris

(Raporun bu kisminda kisa bir giris yapildiktan sonra bolgede catismaya neden olacak Kurd sorununun boyutlarina gecilmis.Kisa giris kismindan sonrasini aynen ceviriyorum.

Kurd bolgesinde catismaya neden olabilecek birbirine baglanmis uc potensiyel kaynak var. Ilki, Kurdlerin ve KRG'nin Irak'da oynayacaklari rol ve KRG'nin federal sinirlari icine alacagi bolgenin buyuklugu (petrol zengini Kerkuk dahil). Merkezi hukumetin ve onun muttefiklerinin, Kurdlerce ortaya konan temel istekleri karsilamada yetersiz kalmalari durumunda ortada ciddi bir bolunme tehlikesi var. Kurd'lerin Kerkuk'deki iddialarina karsi koymak, Kurdlerin ayrilmasi ve diger senaryolar Irak'I bir ic savasa itebilir.

Ikinci potensiyel catisma kaynagi, Turkiye'de devlet ile kendi Kurd azinligi arasinda gittikce yukselen gerilim. Ankara KRG'nin kuzey Irak'daki basarisini kendi toprak butunlugune karsi tehdit olarak algiliyor. Kendi Kurd azinliginin daha guclu politik hareketinden, daha guclu bir PKK'den (Turkiye'de dogmus direnis gurubu, yaklasik olarak savascilarinin yarisi kuzey Irak'da konumlanmis) korkmakta. Turkler kuzey Irak'da, guclu, atonom Kurd bolgesine siddetle karsi cikiyorlardi. Bu zaten hale hazirda Turkiye-ABD iliskilerinde temel rahatsizlik unsuru olarak ortaya cikmis durumda. Gecen sene, Washington, Ankara'dan gelen inanilmaz baski sonucunda Turkiye'ye kuzey Irak'da PKK'ye karsi sinirli bir operasyon icin yesil isik yakti. Aralik 2007'den beri Turk ucaklari PKK'ye karsi operasyonlar yapiyorlar, bu operasyonlar bir keresinde kara harekati ile de desteklendi. Bu operasyonlar Turk isgalini (ki Irak'in diger komsulari da aynisini yapabilir) de iceren bir Turk-Kurd catisma riskini artirmakta.

Ucuncu catisma kaynagi ise Iran ve Suriye Kurdlerinin komsularindaki gelismelere tepkileridir. Tahran ve Sam uzun yillar Kurd arzularini bastirmis, hem birbirleriyle hem de Turkiye ile anlasarak Irak'daki Kurdlerin gelisimini bozmaya calismislardir. Her ne kadar Iran ve Suriye Kurdleri Turkiye ve Irak'daki soydaslari kadar ilgi cekmemis olsalar da, bolgesel gelismelerden onlar da etkilenmektedir. Yukselen Kurd hareketi, ve Suriye ve Iran'daki siddet eylemleri her iki rejimi de alarma gecirmis durumda. Onlar da Irak'daki gelismeleri kendi toprak butunluklerine tehlike olarak algilarlarsa, kuzey Irak'a mudahale etmeye kalkabilirler.

ABD icin bu uc catisma nedeni problemleri artirmaktadir. Siyasi istikrarsizlik, siddet, veya Irak'daki bir ic savas hic kuskusuz ABD askerlerinin Irak'dan cekilme ve komsu ulkelerin isgal planlarini etkileyecektir. Bir ic savas ABD'nin bolgedeki cikarlari icin tam bir felaket olacaktir. Kendi icindeki sorunlari bariscil yolla cozmeyi becerememesinden dolayi ice kapanmis bir Turkiye, ne Orta Dogu'da yapici bir rol oynayacak ne de AB'ye girmede basarili olacaktir (ki Washington partiler ustu bir sekilde 20 yildir desteklemektedir). Bu nedenlerden dolayi, Obama yonetimi Kurd meselesini, Irak'dan cekilme planlarini ve nihayetinde ABD'nin Orta Dogu'daki basarisini etkileyecek temel olarak sorun olarak gormelidir.

Kuzey Irak'da Kurd isteklerin ve realitesinin yarattigi sorunlar goz korkutucu, ama Washington liderligi ele almak zorunda. Bolgede su anki sikintilarina ragmen, hala bu sorunu cozmek icin taraflarin cogunlugu uzerinde en buyuk etkiye, kaynaga ve nufuza sahip tek guc ABD'dir.

Herseyden once, Irak'dan nasil cekilecegi Kurdistan'daki gelismeleri tumden etkileyecektir. Bu rapor ABD'nin bolgedeki ve ozellikle Irak'daki politikalarinin Kurd sorunundan dolayi bozulmamasi icin yeni ABD yonetimine bir yaklasim sunmaktadir. Bu rapor Irak, Suriye, Iran ve Turkiye'deki Kurd sorununun degismez sekilde birbirine bagli oldugunu ifade etmekte olup bu yuzden Washington'un amaclarina ulasmak icin bu baglari taniyan ve gerektiginde bu baglari kullanabilecek cok kapsamli bir yaklasim gelistirmesini soylemektedir. Bu rapor, cok yonlu Kurd sorununun “Big Bang=Buyuk Patlama“ seklinde bir anda cozulebilecegini onermemektedir, ama Washingtonu bir bolgedeki gelismelerinin –veya basarisizligin- diger bolgedeki hareketleri nasil etkileyecegi konusunda uyarmaktadir. Temel oncelik ve onem, Kerkuk'un geleceginin cozulmesi ve Irak'in federal yapisinin guvence altina alinmasidir. Butun bunlar Ankara ile KRG arasinda isleyen bir isbilirliginin gelismesiyle de ilintilidir. Her iki tarafin da ortak iliskiye girmek icin mecburiyetleri var, ve boyle bir isbirliginin, Turkiye'nin kendi Kurd sorununda yatistirici etkisi olabilir. Iran ve Suriye bu asamada ucuncu rolu oynayabilirler, her ne kadar kendi Kurd problemleri hem nitelik hem de icerik olarak artacak olsa da. Bu rapor Orta Dogu'daki Kurd sorununa genel bir bakisla basliyor ve Irak, Turkiye, Iran ve Suriye'deki Kurdlerin durumlariyla devam ediyor. Ayrica ABD'nin amaclari ve umutlari isiginda bir analiz ve ABD politakasi icin oneriler sunuyor.

Gecmis ve Icerik

Bu kisimda Kurdlerin Osmanli'daki gecmislerinden kisa bir ozet gecilmis. 1916 yilinda zaten Osmanli-Iran hattinda ayrilan Kurdlerin bir de Irak ve Suriye sinirinda ayrilmalarinin empoze edilmesine deginilmis. Buna karsilik Kurdlerin Wilson'un 14 maddelik onerisinin kendilerinin ayri bir millet olarak taninma ozlemlerinin nasil Turkiye Cumhuriyet'nin kurulmasi ile nasil cabucak sondugu anlatilmis. “Ironik bir sekilde Kurdler Ataturk'un Osmanliyi bitirmek icin savasan ’gavur Yunan ve digerlerine karsi“ savasma onerisine cok buyuk istekle karsilik verdiler' denmis. Kisa sure sonrada Kurdlerin yeni kurulan TC ile yasadiklari hayal kirikligindan bahsedilmis.

I. Dunya savasindan sonra Kurdlerin dort ulkede ugradigi baskilar, bu ulkelerin Kurdleri baskiyla da olsa nasil kontrol altina alabildikleri, Kurdlerin nasil tek bir lider etrafinda toplanamayip kendi iclerinde bolundukleri anlatilmis. Daha sonra ulke ulke ele alinmis. Ben Turkiye ve Irak uzerinde yogunlasacagim ceviride.

Irak

Kisa bir ozet gecildikten sonra 2003 yilindaki ABD isgaline gelinmis. Burada oncelikle bildigimiz seyler tekrarlanmis. Anayasanin 140.maddesi, referendumun ertelenmesi, komsu ulkelerin ozellikle Turkiye'nin endiseleri dile getirilmis. Turkiye'nin kerkuk konusunu ’kirmizi cizgisi' olarak niteledigi belirtilmis.

Turkiye

Kisa bir Kurd isyani ozeti verildikten sonra Apo'nun Kenya'da ABD'nin yardimiyla yakalandigi anlatilmis. Soyle devam edilmis:

“Ankara bir muamma ile karsi karsiya kalmis durumda: Bir yandan AB'ye girmek isterken- ki demokratiklesme, insan haklari ve liberallesme konusunda onemli reformlar gerektiriyor- diger yandan artan Kurd milliyetciligini nasil ele alacak? Bugune kadar PKK ile savas tamamen askeri terimlerle aciklanmis vaziyette. Siyasi reformlar anlamsiz ve kozmetik amacli dil ve yayin haklari ile sinirli kalmistir. Bu durum Turkiye Kurdlerinin ve onlarin temsilcilerinin kutuplasmasina neden olmustur. Ayni zamanda “yetkililer Kurd partilerini ardi ardina PKK sempatizani olmakla suclayarak kapattilar“ denmis.

AKP iktidarinin da Kurd sorunu karsisinda hareket etmedigi anlatildiktan sonra Turklerin PKK konusunda ABD uzerine yaptiklari baskidan ve yapilan operasyondan bahsedilmis.

ABD Cikarlari ve Amaclari

Kuzey Irakda, Federal Yapi ve Yasal Kurd Varliginin Insaasi

ABD'nin en onemli amaclarindan birinin Irak'in birliginin korunmasi oldugu belirtildikten sonra, Irak'in birliginin de Kurd halkinin federal yapiya basarili bir sekilde entegrasyonuna bagli oldugu, bunun icin Iraklilarin daha cok calismalari gerektigi, ABD'nin de daha dikkatli bir sekilde angaje olmasi gerektigi soylenmis. Kurdlerin kendi bolgelerinin kurumlasmasina aslinda 1991 ilk korfez savasindan itibaren basladiklari, iki Kurd partisinin gunumuzde uyum icinde calistiklari anlatilmis. Irak'in 2005 de kabul edilen anayasanin 117. Maddesinin, KRG'yi tanidigi belirtilmis. Irak Kurdlerinin kendi alt yapilarini nasil gelistirdikleri, yabanci yatirimcilari kendi bolgelerine nasil cektikleri anlatilmis. Ama federal yapinin, bolgeye yabanci oldugu, bu yuzden 2005 anayasa tartismalari sirasinda diger Arap ulkelerinin federal yapiya karsi cikarak Irak'in Arap kimliginin yok edilmeye calisildigini iddia ettiklerine deginilmis. Arap dunyasinda, Arap olmayan bir olusumun, musluman da olsa bir diger Israil olacagini fikrinin hakim oldugunu, bu yuzden Kurd otonom yapinin Arap dunyasinin bolunmesi, zengin petrol yataklarinin bolunmesi anlamina geldigi aciklanmis. Irak'in Arap olmayan komsularinin da –Turkiye ve Iran- federal yapiya kendi Kurd azinliklarindan da ayni istekler gelebilecegi korkusu ile karsi ciktiklari anlatilmis. “Ama federali yapi Irak Kurdlerinin Bagdat hukumeti ile isbirligi yapmasina ve cogu zamanda vazgecilmez bir denge rolunu oynamasinin olanak saglamistir“ denmis. Celal Talabani, Hosyar Zebari ve Barham Salih'in basarili calismalarindan bahsedilmis. Ama KRG'nin tum olumlu gelismelere ragmen hala tam olarak demokratik olamadigindan, bu yuzden gelecekte Islamci veya daha fazla milliyetci veya ayrilikci olma tehlikelerinin soz konusu oldugundan bahsedilmis.

Sonra soyle devam edilmis:

“Federal yapi, ya birbirilerinden farkli gruplari –isteksiz olsalarda- bir devlet catisi altinda tutmak icin kurulur, ya da politik birimlerin kendi istekleri ile bir araya gelmelerinden olusur. Kurdlerin durumu cok net bir sekilde ilk gruba yani ’tutma' kategorisine dahildir. Tartismali Kerkuk'u dahil etmesek bile, su anki Kurdistan siniri icindeki uc bolge homojen bir yapiya sahip degil, onemli sayida Turkmen ve Hristiyan Asurlulara sahip. Buna karsilik Kurdler, etnik acidan Kurdleri tanimlamaktansa daha sarmalayaci bir Kurdistanli tanimini gelistirdiler. Cok guclu ayrilikci duygularin oldugu ’tutma' kategorisindeki federal yapida, merkezi yonetimle bolgeler arasinda huzursuzluk cikmasi normaldir. Irak Kurdistan'in ayrilmasi yonundeki dusunce cok guclu olup, halkin 95%i 2005 yilinda bagimsizligi desteklemistir. Bolgesel yonetimin, merkezi yonetimin –kendi sinirlari icinde ve kisa sureli de olsa- ’uysal' politikasina karsi daha hircin durus sergilemesi supriz degildir. Bu yaklasimlarin kaniti Kerkuk sorununun, anayasanin 140 maddesinin ve son olarak da petrol yasasi uzerindeki tartismalarda gorulebilir. Bagdat ve KRG arasinda bu konudaki anlasmazliklar federal sistem konusundaki karmasayi da ortaya koymaktadir. Tarihsel olarak Saddam'in petrol gelirlerinden Kurdistani ozellikle mahrum birakmasi, ve Kurd yetkililer ile merkezi hukumet arasindaki guvensizlik taraflarin petrol yasasina yaklasimini etkilemektedir. Petrol ihracatindan elde edileecek gelirlerin merkezi hukumette toplanmasi konusundaki anlasmaya ragmen, gecmisteki haksizliklarin tekrarlanmasini onlemek icin Kurdler petrol arastirmasi icin imza yetkilerini koruma konusunda israr ediyorlar. Buna karsilik merkezi hukumet de denetimsiz uretimi engellemek icin ulusal bir petrol yasasini istemektedirler. Butun bunlar KRG'nin uluslararasi petrol sirketleriyle (Turkiye'den Norvec'e ve guney Kore'ye kadar uzanan bir yelpazedeki sirketler) anlasma yapmasina engel olamadi.

Gucun bolgelere devredilmesi her zaman merkez kac guclerini azaltmaz. Ispanya ornegine bakarsak, Bask ve Katalan otonom bolgeleri kendi guclerinin artirmak ve merkezi zayiflatmak icin surekli mucadeleye devam etmektedirler. Hic kuskusuz Avrupa'dan cok farkli olan Irak'da, ozellikle Araplarla, ’Irak'a ihanet eden' ve “ABD isbirlikcisi' olarak gorulen Kurdler arasinda federal yapi insaa etmek cok daha zordur. Kurdlerin ayrilma olasiligi bir gercek. Bagdat ve komsulari bunu ya ekonomik baskilarla veya askeri mudahalelerle zorla engelleyebilirler ya da Kurdleri federal yapi icinde tutabilmek icin cesitli tesvikler sunarak tatlilikla yapabilirler. Tatlilikla ikna etmek her ne kadar istenilen secenek ise de, o da kendi icinde tehlikelerle doludur: Irak'da federalizmi gerektiren kosullar (federal yapi) ayni zamanda Irak'in toprak butunlugu icin bir tehlike olusturmatadir. Her turlu cekilme takvime karsin, ABD Kurdlere ve Irak'in diger parcalarina federalism konusunda yardim ederse, kendine yardim etmis olacaktir. ABD Irak Kurdistan'nin istikrarini degismez (bir turlu uygun turkce kelime bulamadim, degismez diye kullandim ama asil anlatim ’cantada keklik' gormek anlaminda) gormus ve orada kurumlarin yerlesmesi icin uygulanan programlari ne yazik ki gerektigi kadar desteklememistir (maddi olarak, parasal acidan). Iki partinin yonetimdeki tum ilerlemelerine ragmen, aralarindaki bir cok farkliliklar sadece hasiralti edilmsi vaziyette. Bu farkliliklar gerilimli ortamlarda her an tekrar su yuzune cikabilir.

Kerkuk Sorununun Barisci Cozumu

Irak hukumeti, ABD ve BM tarafindan yasal bir cozum hazirlanmazsa, Kerkuk etnik catisma acisindan patlamaya hazir beklemektedir. Boyle bir catisma Irak'in tartismali diger bolgelerine de sicarayabilir. O zaman Kerkuk ABD'nin Irak'daki cikarlarinin merkezidir. Kerkuk sorunun cozumunu zorlastiran ise, taraflar arasinda uzun suredir var olan nefret (zalim Saddam rejimi tarafindan ozellikle siddetlendirilmis), etnik ayrimcilik, buyuk petrol yataklari, ve disaridan yapilan mudahaleler ve bunlarin karisimidir. Kerkuk'un KRG'ye katilmasi onerisine, Turkiye, Suriye ve Iran tarafindan ortaya konan temel iddia, Kerkuk petrol gelirlerinin KRG'ye bagimsiz olmak icin gerekli maddiyati saglayacagidir. Kerkuk sehri ve cevresi 12%lik petro rezervi ile, Irak'da en fazla petrol ureten ikinci bolgedir. O yuzden sehir ve cevresi uzerindeki asil cekisme, bu kaynaklari kontrol etmenin yol boyunca ne anlama geldigi uzerinedir.

Kurdler sehirde, Saddam'in Araplastirma amaciyla uyguladigi surgun politikasindan once kendilerinin cogunluk oldugunu iddia etmekteler. Hem Kurdler hem de Turkmenler kendi iddialarini kanitlamak icin sayim sonuclarini kullanmaktalar. Turkiye tarafindan desteklenen Turkmenler, Kerkuk'un bir Turk sehri oldugunu iddia etmektedirler. Mesela Turkmenler, az da olsa Kerkuk sehrinde kendilerinin cogunluk oldugunu gosteren 1957 sayimina dikkat cekmektedirler. Ama sehir ve ilcelerini dahil eden ayni sayim sonuclari ise Kurdlerin cok onemli bir cogunluga sahip oldugunu gostermekedir. (%48 Kurdler, %28 Araplar, ve %21 Turkmenler). ABD isgalinden bu yana Kerkuk hala tartismali durumdadir. Iki Kurd partisi Kerkuk sehrine askeri olarak yonelmis ve Saddam'in Araplastirma politikasiyla goce zorlananlari geri donmeye tesvik etmislerdir. Turkmenler ve Araplar, Kudlerin ’’Kerkuk'un normallesmesini' istemelerini (sinirlerin yeniden cizilmesi ve eski sakinlerin yeniden sehre yerlestirilmesi) kendi zararlarina ’toprak kapma' olarak nitelemekteler. Anayasanin 140.maddesinde belirtildigi gibi genel sayimdan sonra yapilacak bir referandumla sehrin geleceginin belirlenmesi bugunku catismanin merkezini olusturmaktadir. Turkiye, Sii ve Sunni Arap millieyetciler tarafindan desteklenen Turkmenler Kurdlerin isteklerine siddetle direndiler. Irakli Kurd liderler de kendi unsurlarinin ve Kerkuk'de daha fazla gelisme isteyen Kurd milliyetcilerinin baskisi altindalar. Kurdlere karsi yogunlasan tum suclamalara karsi, Uluslararasi Kriz Grubunun bir raporu Kurdlerin aslinda genelde cok dikkatli davrandiklarini ortaya koydu. Sonucta, Kerkuk'un ’normallesmesi' ve sinirlarin yeniden cizilmesi, Bagdatin ayak diremesi ve Irak'daki istikrarsiz kosullar sonucunda ertelendi. Bagdatin bu konuda adim atmamasinin nedeni sadece zayifligindan degil, ayni zamanda Kurdlerin de suphelendigini gibi, 140.maddeyi yerine getirmeyi istememesinden kaynaklanmaktadir. Catisma olasiligi simdilik BM temsilcisi Staffan de Mistura'nin onerisini 6 ay daha uzatmasi nedeniyle ertelenmistir. Gercekte ise bu oneri ’suresiz' bir sekilde ertelenmistir.

Kurdlerin Kerkuk'un normallesmesi isteklerine disaridan gelen muhalefet Turkiye uzerinde merkezilesmistir. Iran ve Suriye yuksek sesle itiraz etmemelerine ragmen, bu konuda agir yuku Ankara'nin kaldirmasini tercih etmislerdir. Ankara gerek ABD ile yakin iliskilerinden, gerekse kuzey Irak'da oynayabilecegi kendi etnik karti (Turkmenler kast ediliyor) oldugundan bu konuda en agir yuku ustlenmistir. 1995 yilinda, Kurdlerin isteklerine karsi denge olusturmak icin Irak Turmen Cephesini olusumuna yardimci oldular. Turk liderler zaman zaman Kerkuk'un KRG kontrolu altina girmesi durumunda Turkmenleri korumak icin mudahele edecekleri tehditinde bulundular. KRG'ye karsi Turkiye'den yapilacak bir askeri mudahale muazzam bir uluslararasi tepkiye neden olacaktir. Ayni zamanda basari sansi cok az bir askeri maliyeti de olacaktir. Bununla beraber Turkiye Kurdlerin kuzey Irak'a giris ve cikisi saglayan en onemli ticaret yolunu ablukaya alarak KRG'nin ekonomisini engelleyebilir.

Turkmen karti gercekte ne kadar onemli? Turkmen Cephesi Turk ordusunun vesayeti ve destegi altinda, Turkiye'de ic ve dis politika olusturulmasinda etkili bir kctor olarak ortaya cikmistir. Ama Irak'daki resim, en iyi deyimle ’karisiktir'. Turkmen Cephesinin Irak'daki desteginin cok sinirli oldugu, 2005 yili secimlerinde toplam oyun sadece 0.87'sini almalari ve parlamentoya sadece 3 uye gonderebilmeleri ile ortaya cikmistir. Buna karsilik Kurd ve Sii listelerinden daha fazla Turkmen secilmistir. Bunun nedeni, Turkmenlerin %50'si Sii olup, siyasi olarak Sii partilerini takip etmektedir. Ayrica Kurd bolgelerinde yasayanbir cok Turkmen de Kurdlerle gayet iyi iliskilere sahiptir. Turkmen Cephesinin etkili oldugu yer, Sadristler dahil yerel Araplarla muttefiklik kurdugu Kerkuk sehri ile sinirlidir. Turk hukumeti kotu secim sonuclarindan sonra kendini Turkmen Cephesinden uzaklastirmasina ragmen, Turkiye'nin kuzey Irak politikasindan en etkili orlu oynayan Turk ordusu Turkmen Cephesini birakmada tereddut etmistir. ABD ve Kurdlerin onayi ile 1990'larin sonlarindan itibaren Kurd bolgelerinde konuslanmis olan yaklasik 1200-1500 Turk askeri, her ne kadar PKK yi gozlemek icin bulundugu soylense de- asil Turkmen Cephesine omurgasi olma gorevini ustlenmistir. Turk hukumeti ve Turk ordusu gerek ic politikada gerekse Irak Kurdlerine karsi gelistirilen politikalarda anlasmazlik icindedirler. Turkmen Cephesnini hala ’koruyucularini' savasa cekmek icin provakatif eylemler yapma yetenegine sahip olmasina ragmen, bunu yapma konusunda o kadar hevesli olmayabilirler. Turkiye acisindan, Kerkuk sorununa beceriksiz yaklasim veya Turkmenlerin Ankara icin sorunlar yaratmasi, Turkiye'nin baska bir ulkenin ic islerine bir azinlik adina mudahale ettigini ve Kerkuk'u isgal etmek gibi gercekci olmayan isteklerini desifre edecektir. Turkiye Irak'in, Turkiye Kurdleri adina ayni seyi yapmasina izin verebilir mi?

Kerkuk icin yapilacak referandum Kerkuk disindaki bolgelerde de etnik catismayi atesleme riskini tasimaktadir. Boyle bir etnik catismanin Musul'a sicrayacagi kesindir. Musul etnik catismanin yaygin oldugu bir sehir olup, onemli sayidaki Kurd azinlik komsularinin baskisi altindadir. Boyle bir etnik catisma hem Irak hukumetine hem de ABD askerlerine buyuk bir darbe olur. Kurdler BM temsilcisi Mistura'ya 3 asamali bir plan cercevesinde calismaya sans vermeyi kabul etmislerdir. Sinirlar konusunda, degisim en az tartismali ve sakinlerinin konumlarinin degismesini istedigi bolgelerden baslayacaktir. Bu sinir ayarlamalari Kurdlerin isteklerini guclendirmek icin organize edilmediler, bu degisim ayni zamanda Arap sakinlerinin Kurd bolgelerinden uzaklasmasini da saglayacaktir. Sinir degisimleri, anlasmasi daha zor degisimleri yapabilmek icin guven saglayici adimlarla devam edecektir. Kucuk kucuk adimlarla soruna yaklasiminin yanisira, Mistura'nin onerisi butun taraflara pazarliklara baslamak icin zaman kazanmalarini saglamistir.

Kurdlerin ikilemi aslinda Irak'in Kurdlerle ikileminin de bir aynasidir. Kurdler ya Kerkuk konusundaki isteklerini zorla kabul ettirmeye calisirlar ya da tatli dille, garantilerle, ikna yoluyla ve tesviklerle KRG'ye baglanmasini saglarlar. Ikincisi inanilmasi zor olan bir oneri degil, ozellikle Kurd bolgesinin cok zor kosullarda dahi gosterdikleri basarilar goz onune alinirsa. Her ne kadar liderlerinin kendi yakinlarini kayirma (torpil dedigimiz sey) tavirlarina ragmen, KRG kendi vatandaslarina Irak'in diger bolgelerinden daha ahenkli bir politika ve istikrar sunmaktadir. Ama Kurdler oncelikle, KRG'nin kendi sinirlari icindeki azinliklara net garantiler veren son anayasasini onaylamalilar.

Aslinda ABD Kerkuk konusunda kendi ikilemini yasamaktadir. Kisa vadede, temel amac catismayi engellemek. Uzun vadede ise, sorunun yasal cozumu onemlidir. Ama eger Irak sonucta bolunurse, ABD'nin dogal muttefiki olan –sonucta Turkiye'nin de, muttefiki olan Kurdlerin petrolu kontol etmeleri tercih edilmez mi? Washington kendisini ne gibi risklere karsi hazirlamalidir? Cevaplar ilk bakista acik degil...ABD Kerkuk'un 3 asamali planinin adil olmasi icin kendi yetkililerini gorevlendirerek, BM planina acik ama surekli destek vermeli, taraflarla direk goruserek ve arabuluculuk yaparak yardimci olmalidir. Var olan mecburiyetler ve kosullarin baskisiyla taraflardan biriyle gizlice anlasmalar yapmak gibi yeni hatalar yapmamalidir. Endiseli Irak'lilara ve komsularina sonuclari kabullenmeye yardimci olabilir, ya da daha buyuk BM planlar icin zorlayabilir, onceki Yugoslavyadaki Brcko'da oldugu gibi. (Subat 1997'de, Brcko'da Hirvat ve Sirplar arasinda anlasmanin imkansizligi anlasildiginda, Brcko her iki taraftan da alinarak uluslararasi denetim altina alindi. Zorla goc ettirilen insanlarin savas oncesi evlerine donmesine saygi gosterilmedigi anlasildiginda 1999 Mart ayinda, farkli etnik kurumlari ve polis gucu olan ayri bir devlet denetimi altina girdi). Ama su anki kosullarda Washington cok dikkatli adim atmali. Kerkuk sorunu uzerine taraf tutmaya zorlanmayi goze alamaz. Bazi Kurdler ABD'nin konumunun Kerkuk'de kendilerine iltimas gecmedigini ve uzlasmanin butun taraflar icin gerektigini anlamaktadir. De Mistura'nin onerleri –hala tartismali olsalar da- referanduma karsi bir kac alternatif oneriler sunmakta, ya da statuskoyu koruyacak politikalara devam etmek ve karar vermeyi engellemeyi onermektedir. Hala eyalet secimleri sorunu durmaktadir. Turkmenlerle isbilirgi yapan Turkler, Kerkuk'un toplam temsilci sayisinin Araplar, Kurdler ve Turkmenler arasinda esit olarak bolunmesini onerdi. Her biri koltuklarin %32'sini alirken, daha kucuk azinliklar %4'u alacaklar. Kurdler boyle bir dagilimi kabul etmeyi istemiyorlar, cunku eyaletde net bir cogunluga sahipler. Gercekte de eger eyalet sinirlari yeniden cizilirse Kurdler cogunlugu alacaklardir. Hatta 2009 yilinda 32-32-32-4 bolumu eyalet secimlerinde kabul edildiginde, Kurdler baskanlik konseyi araciligiyla bu kanunu veto ettiler ve secimleri 2009'un Ocak ayina kadar ertelediler.

Diger bir secenek Uluslararasi Kriz Grubu tarafindan ’toprak karsiliginda petrol' adiyla sunulan oneriydi ki, bu oneride Kurdler Kerkuk'un kontrolunu gecici bir guc paylasimi anlasmasina birakacaklardi, daha fazla ekonomik kazanimlar, ozellikle petrol kaynaklarinin gelisimi ve isletilmesi karsiliginda. Uluslararasi Kriz grubunun bu onerisi BM Irak Yardimci Grubu (UNAMI) tarafindan Kerkuk konusunda bariscil cozum icin zaman tukeniyor varsayimiyla hazirlanmisti. Kurdlerin bu oneriye tepkisi olumsuz oldu, cunku bu onerinin -dogru veya yanlis- referandumun yapilmasini engellemek ve sinirlar sorununu cozmeyi onlemek icin ortaya atildigi dusunuldu.

Eyalet secimlerini yapmak, ABD'nin muttefiklerinin koltuk kaybetmesine veya bazi bolgelerin kontrolunu kaybetmesine neden olsa da ABD'nin cikarinadir. Nitekim Irak parlamentosunun Kerkuk ve KRG disindaki diger bolgelerde secimlerin Ocak ayinda yapilmasina karar vermesi gayet yerindedir. Bazi bolgelerde catismalar olsa da, bu islemin suresiz olarak ertelenmesi ABD'nin isine gelmez. Isin ilginc yani eyalet secimlerinden en fazla kazanacak olan Sunni ve Sii partilerin bu kilitlenme durumunu yaratmasi.

Turkiye Ile KRG Arasinda Isleyen bir Isbirligi Kurma

Turkiye ve KRG'nin isbirligi yapmasi ABD'nin basarisi icin cok onemli. Her ikisi de ABD'nin yakin muttefikleri olup, jeopolitik cikarlari paylasmaktadirlar ve itiraf etmeseler de ortak yanlari cok. Ankara ve Washington Irak'da benzer amaci istemektedirler: her ikisi de birlesik ve zengin, olabildigince demokratik ve Iran rejimine karsi koyabilecek bir ulke istiyorlar. Uzun vadede, Ankara-Bagdat ekseni Iran Korfez bolgesinin istikrari icin Tahran rejimini dengeleyecek karsi guc olusturabilir. Ancak, boyle bir eksenin olusabilmesi icin Turklerin Kurd baskenti Erbile seyahat etmeleri gerekmektedir. KRG'nin boyle bir yaklasimi baslatma yenetegi vardir, engelleme yetenegi oldugu gibi. Benzer sekilde, Washington Irak'da yapici bir Turk rolu istemelidr. Cunku boyle bir rol Korfez ulkelerinin Iran'in bolgede oynadigi role karsi endiselerini giderecegi gibi, olasi Kurd ayrilikciligini da engelleyebilir. Turkiye Irak Kurdlerine, Kurdlerin kendi komsularina karsi duydugu guvensizligi azaltacak, guvenilir koruyucu bir bag sunabilir.

Irakin isgalinden bu yana, ABD surekli Turklerin kendi politikasina gostedigi tepkiyle, ve Turk-KRG cekismesiyle ugrasmaktadir. Bu problemler cogu kez koalisyon guclerinin gunluk islerini etkiledi ve Washington ile Ankara arasinda gecimsizlik yaratti. Ayni zamanda Turk kamuoyunda ve siyasetcilerinde zaten dusuk olan ABD'ye olan itibarin ve guvensizligin daha da artmasina neden oldu. Kisacasi, Turkiye olaylarin kendi Kurd azinligini etkilemesinden korkmaktadir. Yeni genelkurmay baskani Ilker Basbug, Turkiye'nin tehditleri onem sirasina gore aciklarken, olasi bagimsiz Kurd devleti, Kerkuk'un Kurd devletine baglanmasi ve PKK diye siralama yapti. Turkler genelde olasi Kurd bagimsizligini abartiyorlar. Herseyden once, bagimsiz bir Kurd devleri olsa bile, Turkiyenin toprak butunlugune tehlike sinirli cunku kaybedilen topraklari basari ile geri alan hareketler gercekte cok azdir.

Aslinda Turkiye-KRG-ABD ucgenindeki huzursuzlugun ana nedeni, Turkiyenin kendi Kurd sorunudur ama bu sorun, Irak Kurd federal yapinin bagimsizligini kazanmasi olarak kendini beyan etmektedir. ABD ve KRG, PKK'nin Turkiye ile olan iliskilere zararli etkisini idrak etmekte yavas kaldilar. Ama PKK da Turkiye'nin guvenligine ciddi bir tehlike olmaktan coktan cikmistir. O sadece Ankara'nin o kadar kaynaga ragmen 20 yillik direnisi yenememesinin sessiz bir hatirlaticisi o kadar. Turkiye-Irak sinirinin her iki tarafinda yaklasik 2000-2500 savascisi olan PKK'nin Turkiye'de kontrol edebildigi bolge olmamasina ragmen, surekli Turk askeri guclerini rahatsiz etmekte ve kayiplar verdirerek acilara neden olmaktadir. Bu kayiplar her toplumda olacagi gibi, gerek kurumlar gerekse siyasiler uzerinde ters tepki yaratmakta, Turk-Kurd dusmanligi yaratarak sosyal yapiyi zedelemekte.

(Daha sonra PKK“nin Kandil dagina yerlesmesinden, ABD'nin PKK konusunu pek onemsemedigini, KRG'nin de sorunun kendiliginden kaybolmasini umdugu belirtilmis. KRG'nin Ankara'nin onerilerine gerekli cevap vermemesinde Ankara'nin Irak'da bir federal Kurd yapiya karsi cikisinin ve kendi kamuoyunun PKK ile bir savasa karsi cikmasinin neden oldugu anlatilmis. Ayrica Kurdlerin artik “Kurdlerle savastan' kacindiklarini, bu yuzden PKK icin hic bir sekilde adam kaybetmeyi goze almadiklari belirtilmis. Turklerin Irakli Kurdlerle ilgili soylemlerinin cok sert ve cogunlukla ’karalama' mahiyetinde oldugu belirtildikten sonra donum noktasinin 2007'deki askeri harekat oldugu belirtilmis. Sonra soyle devam edilmis)

PKK Irakli Kurdler icin istikarari bozucu bir element, cunku Turk hircinligini ve askeri harekatleri davet etmekte. PKK'nin fanatik bir sekilde tutuklu Abdullah Ocalan'a bagliligi onu sagi solu belli olmayan bir orgut hale getirmekte. Ani bir sekilde silahini Kurdlere dogrultabilir. Onun silahli varligi KRG'nin kendi sinirlari icinde ve kendi gucu ile otonom bir yapi olarak alginlanmayi hakettigi iddiasini zayiflatmaktadir. PKK'nin ataklari, bir yerde KRG'nin zararina Turk-ABD yakinlasmasina neden oldu. Bu yuzdendir ki Irakli Kurd liderler PKK'ya karsi elestirilende daha sesli olmaya basladilar. Celal Talabani acikca PKK'yi elestirdi ve Irak topraklarini terk etmesini soyledi.

Ne buyuk celiskidir ki, Turkler ve Kurdler birbirlerine ihtiyac duymaktadirlar. Irak Kurdistan'I Turkiye'nin ekonomik ve siyasi destegi olmadan yasayamaz. Turkiye, kendi Kurd azinligina karsi sergiledigi tavra karsin, Irak'in dger komsularina gore daha demokratik, daha zengin, bati ile muttefik, Avrupa ve otesi ile direk ticaret olanagi sunmaktadir. Gunumuzde Kerkuk'den Ceyhan'a iki boru hatti var. KRG yonetimi Nabucco'ya veya Dogu-Bati enerji koridor kabul edilen alana gaz vermekle ilgilenmektedir.

IrakIi Kurdler bolgede yatirim yapmalari icin Turk sirketlerine oncelik verdiler. 2007'yilinda, Turkiye'nin kuzey Irak'daki yillik ticareti 5 milyar dolara ulasti. Turkler, 2003-2007 yillari arasinda 2 milyar dolar tutarindaki insaati tamamladilar. Iclerinde 900 insaat firmasinin da oldugu 1200 Turk sirketi havaalanlarindan kultur merkezlerine, universitelerden karayollarina kadar bir cok tesislerin insaatinda yer aldilar. Habur sinir kapisindan gerceklesen ticari alisveris daha cok Turkiye'nin fakir guneydogusu icin is uretti. Turkiye-KRG gerginliginin en cok yukseldigi doneminde, Ankara sinir otesi ticareti durdurmayi goze alamayacagini anladi.

Turkiye'nin KRG'nin istikrarindan buyuk cikari var, sadece ticari nedenlerden oturu degil, ayni zamanda kuzeydeki istikrarsizlik Irak'in her tarafina yayilacagindan, Irak'in guclenmesi engellenecek ve dolayisiyla Turkiye-Irak iliskilerinin gelismesi mumkun olmayacaktir. Irakli Kurdler acisindan baktigimizda, onlar da tipki Turkler gibi geleceklerini batida goruyorlar. Kurdler de laik ve Irak'in Sii ve Sunni'lerinden gelen ’kokden dinci' baskilara karsi direniyorlar. Ayrica Kurdler, onlarca yil suren merkezi hukumetin baskisindan oturu, kendi Irak'li vatandaslarina guvenmemektedir. Ulkedeki kokden dinci akimlara karsi bir denge ve bir siper olarak, hic kuskusuz birlesik Irak icinde KRG cok onemli bir rol oynayacaktir. KRG ne kadar guclu olursa, KRG-Turkiye iliskileri ne kadar guclu olursa, Ankara'nin Bagdat uzerindeki etkisi o kadar guclu olacaktir.

Son olarak, Turkiye'nin kuzey Irak'dan elde edecegi bir baska fayda ise, Turkiye'deki bir cok kisinin dusundugunun tam tersine, KRG ile gelismis iliskiler Turkiye'nin Kurd bolgelerindeki gerginligin yok olmasina neden olacaktir. Turkiye'nin kuzey Irak'a yaptigi operasyonlar Turkiye Kurdlerinde tepki yaratmaktadir ki bu da iki Kurd bolgesi arasindaki bagi gostermektedir. Turkiye'deki Kurdler, KRG'nin basarilarindan artan bir sekilde gurur duymakta ve Ankara'nin Erbil uzerine baski kurmasina tepki gostermekteler. Hala bu bagin mahiyeti Turkiye icin bir sans, engel degil. KRG ile iliskilerinin gelistirerek Kurdler arasindaki itibarini gelistirebilir tipki onceki cumhurbaskani Turgut Ozal'in 1990'li yillarda yapmaya calistigi gibi.

(Daha sonra ABD'nin Turkiye-KRG dostlugunun gelismesi icin cok fazla sey yapmadigi, 2007 yilinda emekli general Joseph Ralston'u ozel temsilci olarak gorevlendirdigini, Turk meslektadasi ile birlikte kendisine son derece nahos bir gorev verildigi, gorevin PKK'nin kuzey Irak'dan Turkiye'ye ataklarin engellenmesi icin ortak harekat edilmesini icerdigi anlatiliyor. Aslinda bu gorevin sadece zaman kazanmak icin ortaya atildigi, bunun sonucunda gerek Amerikali generalin gerekse KRG icin son derece sinir bozucu oldugu belirtilmis. Bagdattaki siddetle mesgul Bush yonetiminin gerek Turkiye'nin gerekse Irakli Kurdlerin iliskilerin daha beter bozulmasini engellemek icin alternatifler aradiklarinin isaretlerini farketmedigi belirtilmis. Bu alternatifler arayisi sirasinda, basbakanin izniyle MIT baskani Emre Taner'in defalarca KRG liderligi ile gizlice bulustugu soylenmis. Her iki tarafinda aslinda direk gorusmelere gecmek istedigi ama bunun hem PKK'nin eylemleri hem de TSK tarafindan engellendigi belirtilmis. Sonra soyle devam edilmis:)

Turkiye-KRG dostlugunun karsi alternatifi kaos: Ankara'nin PKK'ya karsi tek basina kuzey Irak'a mudahalesinden ya da olasi bir Kurd devletinin bagimsizligini engellemek icin yapilmis ve diger komsulari da kendi cikarlari icin ayni seyi yapmaya davet eden bir hareketin sonucunda ortaya cikan, Turk-Irakli Kurdler arasinda bir catisma. ABD icin bir baska itici guc de, Kurd sorununun Turkiye'deki asker-sivil bolunmesine etkisi ki bu bolunme her zamankinden daha kotu durumda. AKP hukumeti gerek ic gerekse dis politikadaki reformlardan yanayken, Kurd sorununu rejime karsi bir tehlike olarak goren gerek sivil gerekse askeri sertlik yanlilarindan gelen direnisle karsilasiyor.

Yakin haftalarda, Turk hukumeti oyle gorunuyor ki KRG ile iliskileri duzeltme gorusmeleri baslatmis durumda. Irak Ozel Temsilcisi Murat Ozcelik KRG baskani Barzani (ve ayni zamanda basbakan Nechrivan Barzani) ile defalarca gorustuler. Bu durum daha onceki hukumet yetkililerinin ve askeri komutanlarin “PKK kuzey Irak'da kaldigi surece KRG ile asla gorusulmeyecegi“ yonunde yapmis olduklari aciklamalarla son derece celisen bir durumdur. Bu ilk adimlarin nedeni, AKP iktidarinin belediye secimlerinde Kurd guneydoguyu ve son zamanlarda Kurd eylemlerinin cok yogunlastigi onemli guneydogu sehirlerini kazanmak istemesidir. KRG baskani Barzani de taktik degistirerek Ankara'ya karsi yaptigi elestirilerinin tonunu dusurdu. Ozellikle Washington'da degisen siyasi durumdan, ve Barack Obama'nin secilmesinden sonra ’isbirligini' aramaya basladi. Son olarak, gorunen o ki PKK'nin saldirilari karsisinda agir kayiplar veren TSK da bazi taktikleri tekrar gozden gecirmekte.

Bu adimlar hala belirsiz olup her an durabilir veya tersine donebilir gelisecek bir olayla. ABD hem Turkiye hem de Irakli Kurdler uzerinde nufusu olan tek guc. Isin ilginc yani, Turkiye ve KRG arasindaki bu adimlarin atilmasina, ABD Turkiye'ye ’sinirli' olmak kosuluyla PKK'ya karsi sinir otesi harekata yesil isik yakarak katkida bulundu. Bununla Ankara hukumetine Irakli Kurdlerle dikkatli bir politika gelistirmesi icin gereken oz guveni sagladi. Bu Washington icin bir sansdir. Yeni yonetim Turkiye ile KRG arasindaki iliskilerin gelistirilmesine yogunlasmalidir. PKK'nin eylemleri, Turkiye;deki ve Kerkuk'deki gerilim her an bu adimlari raydan cikarabilir. ABD tarafindan baslatilacak iki tarafin direk gorusmeleri hem olasi catismalari engellemek hem de ’karsilikli guven' saglayici mekanizmalari olusturmak icin bir adim olacaktir. Ne Kurdler ne de Turkler olasi bir catismayi onleyecek veya cozume yonelik calismalari baslatacak kadar birbirlerine guvenmekteler.

Turkiye'nin Kurd Sorununa Bariscil Cozum Icin Bastirmak

Turkiye'nin istikrari ABD'nin cikarinadir. Turkiye, 50 yillik muttefik olup stratejik acidan (cesitli bolgelerin kesistigi yerde bulunmakta) cok onemli bir devlet. Hic bir sorun, Turkiye'yi Irak Kurdlerinin gelecegi sorunundan daha fazla Amerika'ya yabancilastirmadi. Amerika Irak siyasetinin gerektirdileri ve Turkiye'ye sadakati arasinda sikisip kaldi. Turkiye'nin olasi bagimsiz Kurdistan korkusu, Turklerin Amerika ve onun Irak'daki misyonunu algisini etkiledi. Bu durumu PKK'nin ABD kontrolu altindaki Irak'daki varligi daha da kotu etkiledi. Turkiye'nin kuzey Irak'a yaptigi operasyonlar PKK“yi yok edemez. O yuzden bu orgutun silahsizlandirilmasi icin bir yol bulunmazsa sorun oldugu gibi devam edecek. Amerikan siyasetcilerinin anlamasi gereken sudur ki, Turkiyenin kendi icindeki Kurd sorunu yillarca bu ulkenin guvenligini zayiflatti, ic ve dis politikalarina onlarca yil pranga vurdu. Sorun yakin zamanda yok olacak gibi de durmuyor. Tam tersine, bu sorunun devami daha fazla siddeti atesleyebilir, baska terrorist gruplari da olusturabilir, Ankara-Avrupa iliskilerine zarar vermeye devam edebilir ve Ankara'nin Irak'da bozucu nitelikte bir rol oynamasina neden olabilir.

Turkiye'nin bir cok icsel karisikligi kendi inatciligindan kaynaklaniyor. Turkler PKK'ya karsi verilen mucadelede 40,000 insanin hayatini kaybettigini ileri suruyorlar. Kurd sorunu, Turk hukumetinin Kurd aktivistlerini rahatsiz etmek, mahkum etmek, ifade ozgurlugunu kisitlamak gibi eylemler de dahil olmak uzere yasa gucunu keyfi kullanmasina, 1990'lardaki Kurd muhaliflerine suikastlar duzenlenmesi gibi yasal olmayan yollara basvurmasina neden oldu -ki bu kendi kurumlarini ve hukukun ustunlugunu yok etti. Turkiye Kurdleri cok guclu sekilde Turkiye'nin KRG ile iliskilerini gelistirmesini istiyor. Onlar icin, Turkiye'nin KRG'yi tanimasi, kendilerinin farkliliginin kabulu olacak. Bu sorun globallesme ile yok olacak bir sorun degil, hic bir azinlik kendi kimliginden, kulturel ihtiyaclarindan vazgecmez, ozellikle baski altindaysalar.

Turgut Ozal'in kisa sureli baskanligi doneminde (basbakanligi suresince yaptiginin aksine) kendiliginden onerdigi reformlar disinda, Turkiye'nin demokratiklesmeye dogru attigi adimlar ya uluslararasi sisteme entegre olmak ya da dis guclerin direk baskisiyla gerceklesmistir. Ama gercekci olmak gerekirse, Washington'un Turk ic politikasini etkileme yetenegi oldukca sinirlidir. Turk siyasi yapisi ozellikle disaridan gelen etkilere karsi oldukca kuskuyla yaklasmakta ve ABD'ye supheyle bakmakta. Bununla beraber, ABD Turk-Kurd hikayesinin aylak takipcisi de olmamistir. PKK konusunda, oldukca atesli bir sekilde Turkiye'nin yaninda yer aldi. PKK'ya, finansal kaynaklarina karsi harekete gecmeleri ve PKK'yi Avrupa'nin terrorist listesine alinmasi icin oldukca yogun calismalar yapti. En onemlisi, 1999 yilinda Washington, PKK lideri Abdullah Ocalan'I Kenya'da saklandigi yerden Turklere teslim etti ki bu PKK'ya karsi en buyuk darbe oldu. Ayni zamanda Kurdler uzerindeki baskiyi azaltmalari icin Turk yetkililerini ha bire durtukledi ve Ankara'yi direnise karsi verdigi sert karsilik icin elestirdi.

Turk-Kurd sorununun Turkiye'deki sivil-asker iliskisine ve AB uyeligine etkileri Amerika icin oldukca onemli. Kendini Turkiye Cumhuriyeti' nin bekcisi ilan eden ordu, geleneksel olarak Kurd etnik varliginin kabulune ve Kurdce'nin okullarda veya mdeyada kullanmanin onunu acacak reformlara karsi oldukca isteksiz olmustur. Ordu gerek icerde gerekse disarida Kurd sorunu konusunda en etkili aktor olmustur. Bazi zamanlar, oldukca gaddar, zalimce onlemler tasarlamistir. 1960'lardaki askeri cunta, Kurdlerin belli bir cografya'ya bagliligini kirmak icin, muazzam bir nufuzu goce zorladi. Bugune kadar, Turk-Kemalist kurum, ki oduda, yargida, sivil buroksinin bazi kesimlerinde ve medyada yapilanmistir, Kurd sorununda statukoyu korumayi basarmistir. Ama Kurd siyasi partileri ve AKP bu devlet gidisatini sorgulama basladi. Her ne kadar Islamik parti olarak gorulse de, AKP 2007 Temmuz secimlerinde Kurd bolgelerinde oldukca iyi bir performans gosterdi ve DTP'yi gecti. Buna ragmen, DTP bagimsiz adaylarla secimlere girerek, parlamentoda grup kurmayi basardi. Sivil-askeri yapi Kurd sorunununda AKP iktidarina guvenmemekte. Parti ve liderligi guclu Turk milliyetci soylemlerini benimsemesine ragmen, parlamentoda cok sayida Kurd uyeye sahip, ki bunlarin bazilari Kurd kimliklerine oldukca bagli. Dahasi Basbakan Recep Tayyip Erdogan sadece sozle de olsa bazi Kurdlerin sikayet ettigi sorunlara cozum arayisini dile getirdi. Yargi tarafindan AKP'yi kapatmak icin getirilen 2008 iddianamesinin direk sebebi olmasa da, AKP'nin Kurd sorunu icin yaptigi atilimlarin Kemalist yapi tarafindan algilanisinin da katkisi oldugu acik. Dava, her ne kadar AKP tarafindan kazanilsa da, partiye gereken uyariyi da yapmis oldu.

Amerika'nin AKP'yi hem KRG'ye hem de Turkiye Kurdlerine karsi daha cesur adimlar atmasini desteklemesinden elde edecegi cok fazla kazanci var. Guven olusturucu adimlarin bir parcasi olarak, AKP Avrupa Insan Haklari Mahkemesinin karari cercevesinde kaldirilan devlet guvenlik mahkemelerince hapsedilmis kisilerin durumunun tekrar incelenmesini isteyebilir. ABD ayni anda Irakli Kurdlerle calisarak, Irak'daki PKK'nin cekirdek kadrosu uzerinde, onlari sivillestirmek icin giderek artan bir baski uygulayabilir. Surekli yapilan Turk hava saldirilari PKK'yi kuzey Irak'da savunma durumunda birakti. Irakli Kurd yetkililerine teslim olacak PKK uyelerine cesitli tesvikler sunacak af da dahil olmak uzere, tam olcekli bir siyasi stratejinin uygulanmasi ilk onemli adim olabilir.

Diger onemli nokta, Turkiye'nin AB'ye girme sureci. Amerika Turkiye'nin uyeligini coskuyla destekledi ve her firsatta Turkiye'nin adil tavir gormesi icin AB devletleri nezdinde calismalar yapti. Turk-AB iliskileri dar bogazdayken, Washington Avrupalilarin Ankara'ya bir sans daha vermeleri icin hatiri sayilir sekilde nufuzunu kullandi. Gerek bu calismalarin gerekse AKP'nin Kibris sorunu gibi dis politikalarda, ve yurticinde kisisel ozgurlukleri iceren iddiali reformlarinin etkisiyle nihayet 2005 yilinda AB, Turkiye'ye daimi uyelik gorusmelerinin onunu acti. Turkiye icin diger engeller hala oldukca urkutucu, ama hic biri ordunun Turk siyaseti ve cozulemeyen Kurd azinlik sorunu uzerindeki yogun etkisinden daha buyuk degil. Avrupa ulkelerindeki buyuk sayidaki Turk ve Turk-Kurd nufusundan oturu (ozellikle Almanya'da), Kurd sorunu Avrupa'ya ihrac edilmis durumda. Avrupa'nin bu sorundan kacisi soz konusu olamadigina gore... 75-80 milyonluk Musluman bir ulkeyi icine alma konusunda tereddutleri olsa da, Avrupa'nin Kurd sorunu cozulmeden Turkiye ile anlasabilecegini dusunmek bu yuzden zor.

Turkiye gibi hayati onemi olan bir ulkenin tecrit edilmesinin ve istikrarsizlasmasinin ABD icin stratejik sonuclari cok ciddidir. Benzer sorunlar bolgedeki diger ulkelere de sicrayabilir. Sagda yabanci dusmani MHP'den, ordu mensuplarina ve solcu ulusalcilara kadar uzanan yelpazede yer alan bir cok Turk milliyetci unsur, Turkiye'nin AB'ye Kurd sorunu yuzunden girememesi durumunda uzulmeyecektir. Nitekim bu durum yakin zamanda emekli generallerden, gazetecilerden, siyasetcilerden ve akademisyenlerden olusan, ve askeri cuntayi suikastlar ve siddet yoluyla getirmeyi planlayan karanlik ceteye karsi getirilen iddianameyle daha netlesti. Tartismasiz olarak, Turkiye'deki Kurd toplumundaki gelismeler, Irak'daki gelismelerden etkilenen, daha gozu pek, daha politik, ve cok daha fazla kendine guvenen yeni bir stratejiye dikkat cekmekte. Farkli siyasi goruslerdeki Kurdlerle yapilan yakin zamandaki roportajlar uc yonde birlesen istekleri gosteriyor: Turk devleti tarafindan Turkiye'nin farkli etnik yapilari barindiran yapisinin taninmasi (Kurdleri ayri bir etnik grup olarak belirtmeden); kulturel haklar konusunda kararlilik, ozellikle Kurdce'nin kullanim ozgurlugu; ve bazi yetkilerin yerel yonetimlere devredilmesi. Bu isteklerin cozumu askeri cuntanin alalecele cikardigi 1982 anayasasinin koklu revizyonu ile mumkun olmasina ragmen, reform paketi zor ve yakin zamanda gerceklemesi mumkun gorunmuyor.

Turkiye Kurdleri catismadan yorulmus durumdalar ve cogunlugu cocuklarinin daglardan (PKK kamplarindan) ve hapishanelerden geri gelmesini istiyor. Bu herseyden once PKK'nin silahsizlandirilmasini ve dagitilmasini gerekli kiliyor. Hala PKK;ya ve Abdullah Ocalan'a destek yuksek. Dogru veya yanlis, bir cok Kurd hala PKK'yi Turk devletini zorlayacak tek gercek guc olarak goruyor. Kurdler arasindaki bu bolunme sadece DTP icinde degil son secimlerde AKP'yi kucaklayan Kurdler icinde de gorulmekte, ki bu ikinci grup Kurdler acikca olmasa da hem KRG ile iliskilerin gelismesi hem de ic reformlar konusunda soz verdiler. Secmenler de gayet yerinde bir kararla, DTP'nin aksine AKP'nin iktidardaki parti olarak bu konudaki sozlerini tutmada daha gercekci bir sansa sahip oldugunu anladilar.

Kurd politikasindaki degisimler her ne kadar bariz olmasa da ince firsatlar sunmakta. Turk hukumetinin yeni yukumluluklerini almadigi durumda, Kurd sorununun daha kutuplasmasi ve daha kavgaci olma riski var. Boyle bir atmosferde, milliyetci retoriklerle mucadele etmek cok daha zor ve icten ice kaynayan etnik gruplar arasinda surtusme kacinilmazdir. Zaten hala hazirda bunun isaretleri gorunuyor. 2007'deki ulusal secimlerden sonra, AKP hukumeti Kurdlere verdigi sozleri, ozellikle yurticindekileri, yerine getirmeyince, Kurdlerin yogun oldugu guneydoguda gerilim artti ve gelismis batidaki onemli sehirlere sicradi. Genc Kurdlerden olusan gruplar duzenli olarak tepkisel siddet ve sindirme hareketiyle caddelere cikmakta. Hukumet AKP politikalarinin referandumu niteligindeki 2009 Martindaki yerel secimlerine kilitlenmis durumda. Disarida KRG ile iliskilerini gelistirirken iceride herhangi bir riske maruz kalmak istemiyor.

Diyar AYDIN (not verified)

Sat, 2010-01-09 15:27

Silav Uzun bir zanadır bizleri o, değerli yazılarınızdan mahrum bırakmıştınız, buda bir çok katılımcıyı üzmüştü. Umarım kendinize has, o estetik yorumlarınızı bizden esirgemezsiniz. Aramıza tekrar hoş geldiniz. Saygılarımla Diyar Aydın

Onların raporları doğal olarak,kendi ülkelerinin çıkarı ile ilişkilidir.kendi açılarından böyle olması gerekiyor.Buna diyeceğim yok. Ama bizim çıkarlarımız bu değil.Kürdistanda bizim ülkemiz.Onların çıkarı için her şey mubahsa,bizde bunu engelemek için her yolu mubah sayacağız. Kurdistan bir bütündür.Tc/abd\'nin çıkarları gereği krg ile anlaşmak olmalıymış.Diğer taraflarıda bastırın öylemi?Yada kırıntılarla idare edin? Krg kürt halkının gücüdür.her parçaya bir krg lazımdır.öylede olacak. işgalciler ülkemizden çıksın.Bu süreç tamamlanıncaya kadar,kürt halkının savaşacağından kimsenin kuşkusu olmasın.Onların planları bizi, biraz geciktirir.hepsi bu. başkada bir şey değil. saygılar.

Amerikali kendi cikarindan once Kurdlerin cikarini dusunseydi sahsen benim cok garibime giderdi. Ama sizde haklisiniz, Kurdler yillarca acikca kendi cikarlarini savunmaya dahi utandilar Benim hala hafizamdadir ABD'nin Irak isgalini savunabilmek icin bahaneler arayan Kurdlerin 'uzun uzun' yazilarini. "Bu isgal Kurdlerin cikarinadir o yuzden savunulmalidir" diyemiyorlardi. Ne diyelim, tum Kurdlerin en az Amerikalilar kadar kendi cikarlarini 'utanmadan, sikilmadan' savunabilmesi dilegiyle. Hanife

نەناسراو (not verified)

Sat, 2010-01-09 19:00

Kürt hareketini,ilgilendiren degerli bir ceviri,el emegi,göz nuru.Cogu insanin holding basinlara yüklü para karsiligi yaptigini karsiliksiz yapmaniz kendi basina saygiyi hak ediyor. Size kisa bir önerim olacak.Bu calismanizi belli araliklarla ayri bölümler halinde yayinlasaniz daha iyi olmazmi.Bunu su acidan söylüyorum.Kabul etmeliyiz ki insanlar uzun yazilari bütünlüklü olarak okumazlar.Arada pragraf atlar,yada bir süre sonra yazidan kapup okumayi keser. Benimkisi bir öneri. Saygilar

Anonymous (not verified)

Sun, 2010-01-10 03:53

uzun bir aradan sonra, sizi, tekrardan foruma kürdistanda görmek elbetteki sevindirici. sade merhaba diyerek gelisinizi, bende sade hosgeldiniz diyerek ,size bir sorumla birlikte, Naçizane bir önerim de olacak. bizleri ilgilendiren bir konu hakkinda, nihayet vakit bularak cevrisini yaptiginiz, bizi bilgilendirdiginiz raporun orjinal halini de yayinlaya bilirmisiniz. Henri Barkey-Subat 2009 tarihli raporunun, sizin cevriniz kadar bire bir örtüsmesede, farkli,eksikte olsa basina yansiyan , yorumlarlan karisik halini okuduk. tabiki bu kadar ayrintili bir bilgilendirme degildi okuduklarimiz. geciken emeginiz icin tesekkür ederken, Naçizane önerimde söyle olacaktir. emek vererek cevrisini yaptiginiz rapor hakkinda yorumunuzu alabilirmiyiz. saygilar

Barkey AKP'den önce konuştu Kürt açılımı hakkında tartışmalar devam ederken Carnegie Endowment adlı kuruluşun Türkiye ve Ortadoğu uzmanı ve CIA elemanı Henri Barkey de "fikrini" açıkladı. Carnegie Endowment adlı kuruluşun Türkiye ve Ortadoğu uzmanı ve CIA elemanı Henri Barkey, Amerika'nın Sesi (voA) Radyosu'na, AKP'nin Kürt açılımı hakkında konuştu. Bu yılın Şubat ayında "Preventing Conflict Over Kurdistan" (Kürdistan Üzerinde Çatışmayı Önleme) adlı raporu hazırlayarak PKK'nın tasfiyesi ve Kürt sorunu konusunda Obama yönetimine yol haritası niteliğinde öneriler sunan Barkey, açılımın ayrıntılarına ilişkin ser verip sır vermeyen AKP'den önce, olası somut adımları sıraladı. "Son derece komplike bir tasarı olacak" Henri Barkey, Kürt açılımının somut adımlarını şöyle sıraladı: "Anayasa'daki vatandaşlık kavramını biraz genişletmek gerekecek. İkinci önemli konu, kültürel konularda reformların yapılması... Sırf devlet denetimindeki bir Kürtçe televizyon kanalının ötesinde Kürtçe yayıncılığın serbest bırakılması, Kürtçe eğitimin serbest bırakılması, Kürtçenin tanınması, isimleri değiştirilen köylerin ve kasabaların bazılarının eski isimlerinin yeniden kabul edilmesi gibi... Üçüncü konu da, yerel idarelere daha fazla güç verilmesi gerekecek... Bütün bunların dışında bir de PKK sorunu var. Bunun için Kuzey Irak Kürt Hükümeti ve ABD ile ne gibi bir işbirliği yapacak... Hapiste ve dağdaki PKK'lilerle ilgili 'af' demesek bile 'topluma kazandırma' konusunda yeni bir yasanın çıkması gerekecek." "Kürt açılımının zamanlaması ABD planlarına uygun" Henri Barkey, yedi yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin Kürt açılımını neden şimdi başlatma gereği duyduğu ve açılımın Kuzey Irak'taki siyasi gelişmelerle bir bağlantısı olup olmadığı sorusunu, "Şüphesiz bağlantısı var, konjonktür çok uygun. Ama bir de ABD'nin Kuzey Irak'tan çekilme planı var. Ortadoğu bunu pek beklemiyordu, ama Obama ile birlikte bir geri çekilme planı ortaya konuldu. Aynı zamanda da, Türkiye, Kuzey Irak politikasında büyük bir değişiklik yaparak Kürt bölgesi yöneticileriyle iyi geçinmeye başladı. Kuzey Irak'taki doğalgaz ve petrol Türkiye için çok önemli. Kuzey Irak Kürt Yönetimi ve ABD, PKK'den bir an önce kurtulmak istiyor. Tüm bunlar Türkiye için büyük bir şans oldu. Bu sorun Türkiye'nin AB'ye girmesinin de önünde büyük bir engel, çünkü Kürt sorunu Avrupa'yı da etkiliyor. Türkiye bir hamleyle bu sorunun çok önüne geçebilecek bir durumda" şeklinde yanıtladı. "Türkiye büyük devlet olacak"! Henri Barkey, Kürt açılımının bir ABD planı olduğu yönündeki görüşlere karşılık, "Türkiye Kürt açılımını ABD istiyor diye yapmıyor. Türkiye bugün büyük bir devlet olma çabasında, böyle bir ülke gidip başkasından emir alacak değil" dedi. Barkey, Abdullah Öcalan ve AKP'nin Öcalan karşısındaki tavrı konusunda ise, "Öcalan olumlu ve pozitif mesajlar verdiği müddetçe hükümet bunlardan yararlanmaya çalışacak... Fakat hükümetin Öcalan'ın katkısı olmayacağını söylemesi gerekiyor tabii. 'Öcalan'la birlikte yapıyorsunuz' intibaını verirseniz, halk bunu kabul etmeyecek. Ama öte yandan, Öcalan (PKK'nin) silahlı mücadeleyi sona erdirmesi gerektiğini söylerse, hükümetin bunu kullanması gerekecek" dedi. TSK ve MİT, ABD'ye düzenli rapor mu verdi? Kürt açılımının artık bir hükümet politikasından çok devlet politikası olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Henri Barkey'nin, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve TSK'ya ilişkin "yakın" gözlemlerinin yanı sıra MİT'le ilgili de çok şey bildiği gözden kaçmadı. TSK'nın Kürt açılımını desteklemesi konusunda, AKP hükümetinin TSK'nın yardımı olmadan bu açılımı halkın gündemine getiremeyeceğine dikkat çeken Barkey, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un konuya çok duyarlı yaklaştığını ve uzun bir sürece yayılan pek çok görüşme gerçekleştirdiğini belirtti. Barkey, bir hafta önce Sabah gazetesine verdiği demeçte de, "Türkiye'de Genelkurmay Başkanı çok önemli bir konumda. İlker Başbuğ Kürt sorununa çok ciddi bir şekilde eğildi. Başbuğ'daki değişim bir gecede ortaya çıkmadı, ciddi bir çalışmanın sonucu... Ama orduyu ne kadar değiştirdiğini ve Başbuğ'dan sonra gelecek olan Genelkurmay Başkanı'nın nasıl tavır takınacağını henüz bilmiyoruz" demişti. Barkey, devlet yapılanmasının bir diğer ayağı olan MİT konusunda ise, "MİT de çok uzun zamandır çalışma yürütüyor. MİT Müsteşarı Emre Taner iki buçuk senedir, Kuzey Irak'taki liderlerle konuşuyor, Türkiye ile Kuzey Irak ilişkilerinin çok kötü olduğu dönemlerde bile oraları dolaşıyor, ortam hazırlamaya çalışıyordu. Yani MİT zaten planı destekliyordu, sonra TSK da desteklemeye karar verdi" diye konuştu. Barkey'nin övgüyle söz ettiği MİT Müsteşarı Emre Taner, 1998-2005 arasında MİT Müsteşarlığı yapan Şenkal Atasagun'un yardımcısı iken, Abdullah Öcalan'la İmralı'da, müsteşar olduktan sonra da Mesud Barzani'yle defalarca görüşmüştü. Emre Taner'in, "PKK'ye af ve siyasi çözüm planları" konulu Temmuz 2005 tarihli bir raporun, hemen ardından Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin neden resmen tanınması gerektiğine ilişkin belgenin ve Mayıs 2009'da Kürt açılımına zemin teşkil eden 50 sayfalık raporun arkasındaki isim olduğu söyleniyor. Abant Cemaati ve Henri Barkey Henri Barkey'nin devlet ve hükümet katındakiler dışındaki Türkiye bağlantıları arasında, beklendiği gibi Fethullah Gülen ve ilişkili kurumları da bulunuyor. Fethullah Gülen cemaatinin Nisan 2004 tarihli ama mekan olarak Vaşington'un seçildiği Abant toplantılarının "İslam, laiklik ve demokrasi: Türk tecrübesi" konulu yedincisine Henri Barkey'nin de katıldığı, ve ne tesadüftür ki Abant güruhunun, Barkey'nin Kürt sorunu raporunun resmi olarak açıklandığı 2009 Şubatında toplanmak için Erbil'i tercih ettiği biliniyor. Çok ses getiren Erbil'deki Abant toplantısı, hatırlanacağı üzere, "Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak" başlığıyla yapılmıştı. Henri Barkey'nin Obama yönetimine hazırladığı resmi rapor öncesinde de, bugün Kürt meselesinde inisiyatif üstlenmeye çalışan aktörlerin somut bir planının bulunduğuna ve yürürlükte olduğuna işaret eden ilişkiler bütünü, bugün AKP hükümetinin devletin tüm birimlerince sahiplenildiğine vurgu yaptığı Kürt çözümü paketinin patentinin aslında ABD'nin elinde olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor.

Selamlar, Oncelikle raporun orjinalini okumak isteyenler icin asagidaki linki vereyim: http://carnegieendowment.org/files/preventing_conflict_kurdistan.pdf Benim kendi kisisel goruslerime gelince; Raporun en dikkat ceken ozelligi, ilk kez Kurd sorunundan "Orta Dogu" sorunu olarak bahsedilmesi. Yani daha once tek tek Turkiye'nin, Iran'in, Irak'in Kurd sorunu ayri ayri ele alinirdi. Guneydeki gelismelerden sonra ilk kez bir rapor artik Kurd sorununun tek tek ulkelerin degil, tum cografyanin sorunu oldugu gercegini ortaya koyuyor. Bu da Kurdlerin onune gecilmez mucadelelerin bir sonucu olarak karsimiza cikiyor. Raporun cevirmedigim kisimlarimda Suriye ve Iran Kurdlerinin durumu da ele aliniyor. Zaten rapor da bu ulkelerdeki Kurdlerin mucadelelerinin su anda Turkiye ve Irak'daki gibi olmadigini belirtse bile acikca 'gorunen koy kilavuz istemez' seklinde oradaki mucadelelerin nereye gidecegini de gosteriyor. Ikinci nokta, acikca belirtilmese de hatta ABD yonetimine 'aman Kurdlere iltimas gecmeyin, zorunluluktan gizli anlasmalar yapmayin' dense de, Amerikan politikacisinin eninde sonunda soracagi soruyu sormus olmasi. "Eger sonucta Irak bolunurse, petrol zengini Kerkuk'un kontrolunun ABD muttefiki Kurdler de kalmasi ABD'nin cikarana midir?". Buna "hayir" diyecek tek bir Amerikali politikaci bulamazsiniz. Bana gore rapor guney acisindan son derece olumlu. Tabii ki kuzey Kurdleri ve PKK acisindan bakarsaniz olumsuz oldukca.. Sonucta ABD'nin yine bariz sekilde TC'nin yaninda yer alacagini ve buna engel olarak gorulen PKK'ya 'ortak isbirliginin' devam edecegi anlasiliyor. PKK'nin tasfiye edilmesi gerektigine inananlar elbette bunu olumlu bulabilirler ama ben o gruba dahil degilim. Hanife

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.