Çeşitli  nedenlerden  dolayi   son günlerde  Doğu Kürdistan'daki Kürd  ulusal  hareketi  ve   özellikle  “Simko Hareketi“  üzerine  yoğunlaştım.
Kuzey  Kürdistan'da   Simko'yu  ve  onun   önderdiğindeki  hareketi  konu alan   tek  bir çalışma  yok.  Sadece  Kürdistan'ın  genel tarihi  üzerine yazan  yerli ve yabancı  yazarlar,   kitaplarının   Doğu  Kürdistan  bölümünde     kısa  bir  şekilde   Simko'ya  yer vermişler.
Hata ve   doğrularıyla  yaşamını  Kürd ve Kürdistan davasına   adamış  bir   Kürd   kahramanı    olan  Simko Şikak  bunu  haketmemiştir.
Simko Şikak   30  Haziran  1930   tarihinde   İran  devleti  tarafından  görüşmek için  çağrıldığı Şino'da   alçakca    katledildi.   30  haziran    Simko'nun   79. Ölüm  yıldönümüdür.
Ben  bu kısa yazıda   Simko'nun yaşamını,  çeşitli devletlerle  olan  ilişkilerine,  Kürdistan'ın farklı  parçalarındaki    Kürd  örgüt ve şahsiyetleriyle girdiği ilişkilere  değinmeyeceğim.
Zaman bulursam   Simko'ya  ve  onun önderdiğinde  gelişen harekete  dair  elimdeki   belgeleri   Newroz.Com  okuyucularıyla  paylaşacağım.
Bugün   değinmek istediğim konu  da  Simko'ya  dairdir.
Fakat  işin  içinden çıkamadığım bir sorundur.  Bu konuda   Türkiye ve Kürdistan'da  bulunan  arkadaşların   bana   yardımcı  olacaklarını  düşünerek   Simko'nun  oğlu  Xusrew'in     meselesini  gündeme  getireceğim.
Bilindiği gibi  Doğu Kürdistan'ın   büyük bir  kesimi   Birinci  Dünya Savaşı  döneminde   Simko   önderliğindeki   Kürd  hareketi  tarafından  Fars   ordularından     arındırılmıştı.(Simko'ya ilişkin yazı serisinde  bu   dönem üzerine geniş bir şekilde  duracağım)
Ağustos   1922 yılında  Fars devleti  bir  dizi    devletin  yardımıyla    Simko'nun  denetimi altında  bulunan “Özgür Kürdistan“ı  yeniden   işgal ediyor.
Simko'nun  önderliğinde   bir dizi  savaşçı ve   Simko'nun   yakın çevresi     o dönemler    Türk devletinin  denetimi altında  bulunan     Wan'ın   Başkale   kazasına  geçiyorlar.
O  tarihe  kadar  Simko ile   iyi geçinen Kemalistler   Simko'nun  bu yenilgisini  değerlendirerek  onun şahsında   Kürd  hareketine  bir “son  nokta“  koymak istiyorlar.
Kemalistler,  Simko  güçlü olduğu zaman  onu  karşılarına  almamak  için,    bir  dizi  dostluk  gösterileri ve  yalanlarıyla  onu    tarafsız  kılmaya  çalışıyorlardı.
Simko yenilgi aldığı zamanda Kemalistler  “bir beladan kurtulmak“ amacıyla   onu  fiziki  olarak  yok etmek  için   harekete  geçtiler.
Simko  hiç beklemediği bir  anda  Türk  Birliklerinin  saldırılarına  uğruyor.  Türkler,  bu saldırı sırasında  Simko'nun bir dizi   yakınını,  savaşçısını,  aşiretlerin  ileri gelen  yaşlı  adamlarını ve  eşi olan  Cewahirxan'ı  öldürüyor.  Türkler  bu  saldırı esnasında  Simko'ya  ait   servetlere,   ağır silahlara  el koyuyor ve  o  dönem   10 yada  12  yaşında  olan   Simko'nun  oğlu  Xusrew'i esir alıyorlar.   Simko'ya  yönelik  bu saldırının  emrini veren   Mustafa Kemal  ve Kazım Karabekir gibi  Kemalistlerin  önderleriydi.
Simko  ve  önderliğindeki   bir grup savaşçı   Türklerin   kurdukları  çemberi yararak    önce  Şemdinan  mıntıkasına   ve  oradan   Şêx Ebeydullah'nın  torunu    Seyyid  Taha  aracılığı ile      Güney Kürdistan'ın  Rewandiz    mıntıkasına  geçiyorlar.  Bu arada   Simko  İngilizlerle  bir dizi görüşme yaptıktan sonra   Suleymaniye  geçiyor. O,   Suleymaniye'de   tam bir  Ulusal Kahraman  gibi    büyük bir törenle   karşılanıyor.
Şêx Mahmud ile  görüşüyor.   Simko,  Şêx  Mahmud'u     Türklerle  imzadığı    caymaya  çalışırken   Şêx  mahmud  onu  “ikna“ ediyor.(yazı serisinde değineceğim)
Aynı   dönem bir Türk  delegasyonu da   Suleymaniye'dedir.   İki taraf   arasındaki  görüşmelere  katılan  şahıslardan  biride    Osmanlı Ordusunda  subay  olan    Ahmed  Teqidir.  Ahmed Teqi    anılarında   uzun  bir şekilde  bu  görüşmeler  üzerine duruyor.
Simko  yeniden  Başkale'ye  geçiyor.   Refik  Hilmi(Şêx Mahmud'un  danışmanıydı) ve Ahmed  Teqe   görüşmeleri sürdürmek  için Ankara  yolunu tutuyorlar.    Bu arada   Ahmed Teqe, Simko'nun   oğlu  Xusrewi   bulmak için  Kazım  Karabekir'in   yardımcısı  Ali  Said Paşa'yi  bulmak için  Sarıkamış'a  gidiyor.
Ahmed Teqe'nin  görüştüğü bu  Ali Said Paşa   o  dönemler   tümgeneraldı.    Çerkez   asılı   olan  bu şahıs  daha sonraları   Ali Sait  Akbaytugan   soyismini  alıyor.
Ahmed  Teqe  anılarında   Ali Said Paşa ile   olan görüşmesini  şöyle  anlatıyor: “ Biz  Sarıkamışa vardıktan sonra  Kazım  Karabekir Paşa'nın vekili olan   general Ali Said Paşa'yi gördüm.  O  dönemler   10 yada 12  yaşlarında  olan   Xusrew   bir   subayın  eşliğinde      askeri elbiseler  içinde  getirildi.  Ben  elini  sıktım  ve durumunu sordum.  Xusrew  Türkçe konuşuyordu. Ali Sait  Paşa bana ’benim ve  eşimin  çocuğu  olmuyor, Xusrewi   kendimize  evlatlık olarak aldık.  Şimdi  askeri okulda okuyor, en  iyisi  benim  yanımda  kalsın' dedi.
Bende  kendisine   Simko  oğlunu  merak ediyor,  en iyisi  oğlunu   ona gönder ve   kendisi   okul için yeniden  sana  göndersin  dedim.“
Sonuç olarak   Ali Said  Paşa  Xusrewi    Simko'ya  geri gönderiyor.   Ahmed   Teqe  bu  arada     Cıbranli  Xalid Bey ile Erzurum'da  görüşüyor.  Xalid Bey  Simko'ya  Ahmed  Teqe  aracılığıyla   Rusya ile ilişki kurması için  şifreli  bir mektup gönderiyor.  Ahmed Teqe   mektubu  Simko'ya   götürüyor ve Simko'nun  talimatıyla   Ruslarla ilişki kurmak amacıyla  Urmiye'deki   Rus  Konsolosluğuna  gidiyor.(yazı serisine bırakıyorum)
Daha  sonra  Simko  oğlu  Xusrew ile beraber  Doğu Kürdistan'a  geçiyor.
30 Haziran  1930 yılında   İran devleti  bir tuzak neticesinde  Simko'yu  şehid ederken  Xusrew'de    orada  bulunuyordu.
Bir çok yerli ve yabancı  tarihçi  Xusrew'inde   o  pusuda   katledildiğini yazıyorlar.
Bugün  elimizdeki belgelere  göre  Xusrew   o pusudan  yaralı  olarak  kurtuluyor.
Xusrewi   Türkiye geçiriyorlar.   Simko'nun ailesi  darmadağan oluyor. Bu  ailenin  trajedisine  tekrar   değineceğim.
Xusrew  Türkiye'de    askeri okulda  okuyor ve  Türk ordusundan  subay olarak  emekliğe ayrılıyor.   Mamoste    Muhammed Resul Hawar     “Simko,    İsmail Axay Şukak  û    Bizutnewey  Netewayeti Kurd“ adlı eserinde   Xusrew'in  1994  yılında      yaşadığını yazıyor.  Ayrıca   Mamoste Hawar  Simko'nun  kızıylada  görüşüyor.
Acaba  Xusrew   hâlâ  yaşıyormu?   Simko'nun şehid  edilmesinden sonra  yeniden Ali  Said Paşa'nın yanınamı döndü?
Çocukları varmı?
Yaşamını  Kürdistan davasına   adamış  bir Kürd  kahramanı  olan  Simko Şikak'ın  anısına   sahipsiz   kalan çocuklarının    yaşadıkları  trajediyi   Xusrew'in  şahsından   gündeme   getirmeye çalıştım.
  Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yaşıyan  Kürd aydınları ve   araştırmacıları   Xusrew ile  yada  ailesiyle   ilişkiye geçseler    Kürdün yaşadığı  trajediyi  kısmen  açığa çıkarmaya  katkıda   bulunurlar.
Aso Zagrosi
        
    
      
Re: Simko'nun Oğlu Xusrew Türk Ordusunda Subaymı Oldu?