Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 14 February 2009

PKK'lilerden bir rıca!!!

Size karşı olduğunu düşündüğünüz
tüm Kürdlere yaşamı haram ediniz.
Hiç kimse evinde rahat etmesin.
Geçen yüzyılın 70'li yıllarından beri sizin ile birlikte
hareket etmeyen herkese saldırın.
Evlerinde oturan,
aydın geçinen,
siyasi söylem tuturup, pratikte uygun davranmayan herkese hadlerini
bildirin..
Bunların sayıları 10 binlerden fazla..
İkisi dahi aynı araya gelemiyor
ve hepsi size "düşman"..
Vurun bunları..
Rahat bırakmayın..
Onların her gittiği yerleri basın..
Halis'e yaptığınızı,
Selim'e düşündüğünüzü,
Beçikçi'ye söylediklerinizi daha artırın..
Bir umudum sizden,
siz olmasanız, bunlar hepsi cürüyecek..
Siz bunları vurdukca Kürd davasına hizmet edersiniz..
Siz bunları vurdukca bunlar kıpırdamaya başlarlar.
Siz bunları vurdukca bunlar birleşirler.
Siz bunları vurdukca bunlar sokaklara çıkarlar..

Size umut bağlamışım.
Ne olur devam edin..
Kürdlere yapacağınız en büyük hizmet bu olacaktır..
Listelerinizi daha uzatın..
Ve kimseyi rahat bırakmayın..
Bugün Kürdlerin içinde bulunduğu çaresiz durumdan bunlarda
suçlu..
Daha fazla üzerlerine gidin.
Size inanıyorum.
Kimseyi dinlemeyin.
Bazıları size yanlış yapıyorsunuz dediğinde
bilinki Kürdlere hizmet etmiyor..
Siz bildiğiniz yola devam ediniz..
Tek umudum sizsiniz..
Devam ediniz..

Ferzende Serhedi

Kenan Fani Doğan (not verified)

Sun, 2009-02-15 04:01

[b]Pencereden kuş uçtu, yandı yürek tutuştu..[/b] Kendisi olamayanların, önce birey olmayı kabullenemeyenlerin arazını anlamaya tıp yada psikoanaliz yetmez. Kürtlerin en önemli eksiklikleri arasında görülmesi gereken 'ben birey değilim, arkasında duracak bireysel hak ve hürriyetler yoktur, dahası bu kavramlarla ilgili değilim' tavrı, önemli bir hastalığı ortaya koyuyor. Millet bireylerden oluşur. Bireyleri hayalileşen yada güncel deyimle sanallaşan bir milletin kendisi de süreç içinde hayaletler ordusuna dönüşerek sanallaşır. İnternet, iletişimde imkanlar sağlamaktadır ama yanlış kullanımı her vasıtanın yanlış kullanılmasında olduğu gibi birilerinin elini kolunu yaralamasına yol açar. İnternetin yolaçabileceği mahzur bireylerde yaratması muhtemel kişilikten boşalma, giderek yoksun kalma olgusu şeklinde yansıyor. Kendisi olanla, kendisi olmayı başaranlarla muhatap olunur. Kendisinden çok uzakta bir portre çizmeyi ve gerçek kişiliği yerine zahiri bir görüntüyü işte ben buyum diye piyasaya sürmeyi insanoğlu çok eski dönemlerden beri biliyor. Babil ve eski yunan toplumlarında halkın tanrılarla konuşması geleneği/inancı vardı. Tanrıyla konuşma tapınaklarda yapılır, bu seanslar için tapınak görevlilerine önemli miktarda para ödenirdi. Cansız tanrı heykellerine sorular yöneltilir, dilekte bulunulur, cevaplar beklenirdi. Bu cevaplama işini tanrı heykelinin arkasına saklanmış hadımlar yada tapınak fahişeleri üstlenmişti. Kiliselerde günah çıkarma adeti bu geleneğin devamıdır. Tanrının sesini fahişelerden dinlemek inkar gelinmez bir şarlatanlık olarak herkesçe anlaşıldığından günümüzde papazları bir kafes yada perde arkasına oturtarak cevapları fahişeler yerine muhterem pederden alıyorlar. Şimdi tanrı heykeline bakmaya ve cevap beklemeye kalkışacak zamanımız yok. Kişiliğini, birey olmanın gerektirdiği ismi-cismi anatanrıçaya adayarak ululaştığını sananlar tanrının vahyini bizlere iletmeye kalkışacaklarına başlarını gökyüzüne çevirip tanrının kendileri için neler düşünmekte olduğunu ellerini apış aralarında tutarak sormalıdırlar. Benimki yerinde duruyor. Varlığından eminim. "Tanrım beni baştan yarat" beklentisi içinde değilim. "Tanrının beklentisi" yada tapınak gelirleri adına kendi iffetinden, kendi kişiliğinden boşalan tapınak orospularının tarihsel gerçekliği ise benim için bir çok konuda ayrıca öğretici olmuştur. Bizim tavrımız, tapınaklarda neler döndüğünü bilerek buradan çıkanların niteliğini özümsemiş olmanın şahsında topluma yeni ufuklar açmaya, tapınaklarda sakatlananları hak ve hürriyetleriyle insana yükseltmeye ve yüceltmeye çalışan akılcıların tavrına denk düşer. Tapınak hadımlarından yada fahişelerden binlercesi gelip geçtiği halde hiçbirinin adı sanı bilinmez ama "panta rei" diyenlerin ismi hala hafızalardadır. Uygarlığı günümüze onlar taşımışlardır. *** "[i]Penceremin önünde iki ağaç vardı, kuşlar konuyordu, ağaçları kestiler, kuşlar dağıldı[/i] " En azından ağacın birini biliyoruz. Ağaç ve kuş sevgisine sarmalanmış "[b]paket şifrenin[/b]" içeriğini de. Avukatlarına daha fazlasını açıkça anlatmışmıdır? İşte onu bilmiyoruz. [i]Bu işin çok daha ileri gideceğini yada götürülmek istendiğini kestirmek fazla zor değil[/i]. Buradaki ağaç kesilse "kuşlar" dağılırmı? Sanmıyorum. Ağaçlar o kadar çokki. Kuşlar kendi kanatlarıyla uçmayı biliyorlar. Bir ağaç olmazsa öteki. Örgüt adına yazı asıyorsunuz. Konuşan örgüt. Hepinizin yüreği suskun. İçinizdeki insanı konuşturmanız yasaklı. Beyin yıkama kurumlarına dönüşmüş, her birinde muhakkak bir konsolosluk nöbetçisi yada merkezi tayinle gönderilmiş İmralı adına hepinizi zaptu rapt eden "sorumluların" varlığında dernekleriniz, paltalklar, chatlaşmalar, telefonlaşmalar, siteler, forumlar, internet cafeler.. ve buraya yansımalarınız.. topluca süründürülmenin üç boyutlu aczi.. toplu dejenerasyonun resmi.. Hakaretler, tehditler, tacizler, bezdirmeler.. herbiri ayrı bir hastalığın dışavurumu. Bir yanda mabedi göçmüş, mabudu hiçleşmiş olmanın yarattığı çöküntü, öte yanda sosyal-kültürel-psikolojik kodlarıyla çürümenizi her gün biraz daha dozunu artırarak teşvik eden mültecileşme. Bir yanda tutunacak dalı olmamanın yarattığı güvensizlik, öte yanda yarın aç kalacağını bildiği halde kendini inandırmak için secdeye abanmış tevekkül. İki cami arasında sapıtmış iman. Tanrısını uçurmuşların boş sanılsamasıdır besbelli uğruna cezme düştüğünüz umarlık. Hangi secde tanrıyı gökten indirmeye yetti? Gelse de faydası yok. Tutunacak dalınız yok, uçmaya mecaliniz yok. Bizim kuşlar, gurbet kuşları.. Bir sürüngenin anaçlığında kanatları popülasyona uğramış bizim çocuklarımız. Berimizde hala bir dalımız var. Tanrı değil, ağaç bu.. Kuşlar için, çocuklar için, uçmayı isteyenler için. Yandı yürek tutuştu.. [b]Kenan Fani Doğan[/b] [url=http://www.serbesti.net/showentry.php?sNo=5913]15 Aralık 2008 tarihli yazımın linki[/url]

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.