Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 13 November 2008

Değerli Newroz.com okuyucuları,

Bu yazı Ergenekon dosyasından alınmıştır. Diyarbakırlı bir MİT ajanının Ergenekon tutuklusu Kemal Kerinçsize gönderilmiştir. Elyazıından blogkurdistan.com alınmıştır.

Selamlar...

blogkurdistan.com

Muhterem Üstadım,

Ben genelkurmay'a bağlı Askeri Haberalma'ya bağlı asli kadroda çalışan bir istihbaratçıydım. Ama Diyarbakır 2. tak. hav. kuv. komutanlığına bağlı NATO biriminde kalifiye işçi kadrosunda çalışıyordum. İşçi kadrosu gerçek kimliğimi ve görevimi gizlemek için, kamufle için yapılan bir görevlendirmeydi. Görevim xxx xxxxx askeri üssün iç ve dış güvenliğini sağlamak. Gelen emirler doğrultusunda ilgilileri takip edip sicil raporu hazırlamak. Özel görevler için yurt dışına ve yurt içine gidiyordum. Dışarıda görünen görevim işçi olduğu için kimse benden şüphelenmiyordu. Bu ülke için çok şeyler yaptık.

1999 de Apo Suriye'deydi. Türkiye savaş kararı almıştı. Biz tüm istihbarat görevlileri uyarıldık. Askeri üslere büyük saldırı yapılacaktı. İlk hedef Diyarbakır 2. taktik. hv. kuv. komutanlığı idi. Suriye gizli servisi el-Muhabharat ile İran gizli servisi SAWAMA saldırı ihalesini PKK ye ihale etti. PKK bazı siyasi ve askeri üst düzey yetkilileri kullanarak üsse sızdı. Bunlar yapacakları büyük saldırı öncesi halen istihbarat çalışması yaparken ben durumu farkedip durumu askeri ve emniyet yetkililere bildirdim.

Olay önlendi. Ama hiç kimseyi gözaltına almadılar. Oysa girenlerin hepsinin sorgulanması gerekirdi. Bu kişilerin üsse girmesini yasaklayıp olayın üstünü örtmeye çalıştılar. Beni de aktif görevden alıp, pasif göreve atayıp, hergün geçici göreve atıyorlardı. Baktım olacak gibi değil, malulen emekli olmak için kendimi Ankara'ya sevkettirdim. Hastane bana 1 (bir) yıl rapor verip kararı rapor bitimine bıraktı.

Ben olayın peşini bırakmadım. Arkadaşlarla elele verip altı aylık çalışmayla 43 kişiyi içeri attırdık ama patrolarına kimse dokunamadı. Bunların patronları da benim sağlık dosyamı imha edip “sekiz aydan beri işe gelmiyor“ diye savunmam dahi alınmadan Anayasa'nın 129. maddesinin 2. bendi ihlal edilerek beni işten attılar. İşten atıldığımı 6 ay sonra öğrendim. Hiç bir merci atlamadım. Diekçeler verip müfettiş istedim. Ne soruşturma açan oldu, ne de cevap veren oldu. Artık iş çığırından çıkmıştı. Biz direk cumhurbaşkanlığa bağlı olarak çalışıyorduk.

üst düzey bir yetkili durumu A. Necdet Sezer'e iletti. Gelen talimatla A. Necdet Sezer'e müracaatım emredildi. 2004 yılında yazılı müracaatla, tüm belgelerimle konuyu Sayın Sezer'e ilettim. Sayın Cumhurbaşkanı dilekçemi 23 günde yazılı kesin emirle iç işleri bakanlığına gönderip 3713 sayılı yasa kapsamında gereğinin yapılıp bilgi verilmesi emredildi. İçişleri bakanı ne soruşturma açtı ne de bilgi verdi.

60 günlük süreç geçince kalkıp Ankara'ya gittim. Dönemin içişleri bakanı müsteşar vekili Şehabettin Harput ile görüştüm. Gelen dosyanın gereğinin neden yapılmadığını sordum. Bana aynen şunları söyledi:

-“MİT mi siniz, it misiniz, yoksa it oğlu it misiniz belli değil benim için.“

Hanımı türbanlı, tarikatlarla bağlantısı var. “Bu adam müsteşar olamaz“ diye rapor yapıyorsunuz, cumhurbaşkanı asaletini onaylamıyor. Bir de bana yazılı emir veriyor.

-“A. Necdet Sezer'in emri burda sökmez. Git sana generallerle Sezer sahip çıksın. Şimdiye kadar kime uşaklık ettiysen onlar sahip çıksın“ dedi.

Ben de kendisine;

-“Ben kimseye uşaklık yapmadım, devlete hizmet ettim. Gereğini yapmazsanız yargıya giderim.“ dedim.

Bana;

-“Şimdiye kadar kim hakkını alıp dava kazanmış ki sen kazanasın. Yargıya benden de selam söyle.“ dedi.

Diyarbakır'a gelip dava açtım. 6 ayda sonuçlanacak dava tam 4 yıl 6 ay süründürüldü. Mahkeme soruşturma açılmasını hukuken aykırı bulup işlemi iptal etti. Tazminat talebimi “Bu aşamada kabulüne olanak bulunmamaktadır“ diyerek, idarece takdir edilmesine karar verip, bir hukuk skandalına imza attı. Karar 28 şubat 2007 de içişleri bakanlığına tebliğ edildi. İçişleri bakanlığı gereğini yapmadı.

Diyarbakır 2. idare mahkemesinde tekrar dava açtım. Yine siyasi davayı önce esasta ve adli yardımda kabul etti, savunmaya çıkarttı. Gelen savunma saçma sapan bir savunmaydı. Bana tebliğ etmediler. Ara karar çıktı, hem de iki defa.

Amaç süreyi uzatmak. 11 08 2007 tarihinde içişleri bakanlığına mürcaatta bulundum. Yine gereği yapılmadı. Diyarbakır'da yine dava açtım. Tevzide yine Diyarbakır 2. Mhakeme'ye düştü.

İki dosyamda tam kapsamlı fotokopilerini eksiksiz tüm belgeleri size iki ayrı dosya olarak size gönderiyorum.

Dört defa öldürmeye teşebbüs ettiler. Başaramadılar.

Sayın Keriçsiz, bu suikastler olunca bir de sağlık sorunları çıkıyor. Sabit bir işyerine gidip çalışamıyorum. nakdi sermayeler için defalarca valiye başvurdum, hiç bir gerekçe göstermeden red ettiler. 17-12-2007 tarihinde tekrar yargıya başvurdum, yine red ettiler. Belgeleri yolluyorum.

Değerli Üstadım,

Şimdi aş evinden haftada üç gün yemek alıp karnımı doyuruyorum. Beş kuruş param yok. Size gönderdiğim fotokopileri de bir arkadaşımın bürosundaki fotokopi makinasından çekip gönderdim.Kargoyu da karşıdan ödemeli gönderdiğim için özür dilerim, zira hiç param yoktu.

Değerli Üstadım,

Bizler bu ülkenin geleceği için hayatımızı ortaya koyuyoruz. Ama devlet kapıdan kovuyor. Bu ülkenin düşmanları Avrupa'da milyonlarca dolarlık ev, araba teklif ediyorlar. barzani Kuzey Irak'ta istihbaratçı yetiştirmem için adamlarıya haber yolluyor. Kabul etmiyorum. Ama devlet bana 4000 YTL. yi çok görüyor. Sonuna kadar vatanıma bağlı olduğum için, hukuka bağlı olduğum için, hakkımı hukuk önünde aradığım için.

Barzani Güneydoğu'da istihbarat örgütü kurmuş, adamlarına ayda 4 000 dolar aylık maaş veriyor.

Değerli Üstad'ım, sizden bazı ricalarım var. Şayet yardımcı olursanız, hem bana yardımcı olmuş olacaksınız, hem de devlete ve millete yardımcı olmuş olacaksınız.

Üstad'ım; ben halen burada gerek emniyet olsun, gerek jandarma ile olsun; bu kurumdaki arkadaşlarla irtibat içindeyim. Topladığım istihbaratları el altından onlara veriyorum.

Bu ülke bizim, sahip çıkmak gerek.

Değerli Üstad'ım; ben hukuki tüm dava dosyalarımı yazabiliyorum, tez yazabiliyorum. Ama bunlar için ne bilgisayarım var, ne yazıcım ve ne de diğer araç ve gereçlerim. İstediğim malzemeler ve bir miktar da nakitim olsa hem geçimimi sağlarım, hem de istihbarat alanında ve hem de devlete çok hizmetlerim geçer.

Burada Cizre, Şırnak, Nusaybin, Silopi ve Nusaybin taraflarından faturalı ithal çay ve benzeri eşyalar alır satar, tez ve dava dilekçeleri yazarak ayda bir asgari ücret kazanabilirim. Hem de istihbarat toplarım, görüntü alırım, ses kaydı alırım. Gün hizmet günü.

Benim ihtiyaçlarımın hepsi 4 000 YTL yi geçmiyor. Sizin çevreniz geniştir. İstediğim malzemeler elime geçse, 1 500 YTL nakdi sermayem olsa, hiç kimseye muhtaç olmadan hayatımı sürdürür, hukuk mücadelemi sürdürürüm. 8 kişi bir araya gelse, 500 YTL yardımcı olsa sorunum çözülür.

Yazdığım gibi sizin hem çevreniz geniş, hem de imkânlarınız. Gerisini takdirlerinize bırakıyorum.

Ben internetten, Gold firmasından bana lazım olan araç ve gereç listesini çıkartın, banka hesap numaramı da aşağıda yazıyorum. Cevabınızı dört gözle bekliyorum. Gazeteci Hüzün Yücel hanimefendinin size çok selamı var.

Saygılarımla.
Doğubey Akıncı

imza.

Adres

Peyas Cad. 488. sok. Adsay A

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.