Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 16 August 2008

Yaşar Kaya

Tarih: 16 Ağustos 2008 Cumartesi

Ergenekon davası ile dokunulmaz ve yüce devletin teknesinde açılan delik küçümsenemez. Tekne su aldıkça ya işe yaramaz ağırlıklar atılır, atılmazsa batışa doğru gidilir. İddianamede, Kürtlerle ilgili itiraflar var, tek tek ele alınmış olsa da bu cinayetlerin kimin eliyle, kimin döneminde nasıl ve ne şekilde işlendiği ortaya çıkıyor. Hukuk varsa bu cürümlerin de cezası vardır, hukuk yoksa o çete gider, başka çete gelir.

Oturulan yerden Kürtlere;

Siz bu işte taraf olmayın demek, bırakın Kemalist maskeli katiller yürüsün. Onların yoluna taş koymayın demektir. Bu talihsiz bir görüş, Kürt cinayetlerinin üstünden atlatmaktır, kim olursanız olun, kimsenin buna hakkı yoktur. Siz kendinizi Kürt tanrısı ilan etseniz de bu tarihi vebalden kurtulamazsınız.

Gerçeğe dönelim;

Otelden alınıp Sapanca'da öldürülen Savaş Buldan´in karısı şimdi Iğdır Milletvekilidir, arkadaşımız Necdet Buldan aile ve aşiret´i ile ayaktadır. Savaş Buldan ile katledilen Hacı Karay ve diğer arkadaşları da öyle, bunlar ailesiz değiller. Bunlardan başka Medet Serhat, Musa Anter, Vedat Aydın, Ferhat Tepe, Hafız Akdemir... ve diğer katledilenler ailesiz ve kimsesiz mi idiler ? Elbette ki hayır, bunlar hemen birer Avukat tutup bu davaya müdahil olmalıdırlar. Yılmaz Erdoğan, Mustafa Erdoğan öldürülen Amcalarını sormalıdırlar. Bu kanı kimse bağışlayamaz. Bunda boğulurlar bağışlamaya yeltenenler. Behçet Cantürk ile ilgili şeyler yazılıyor. Ben Ankara Ulucanlar ceza evinden çıkınca DEP kurultayının ardından İstanbul´a geldim; Bir akşam telefon edip bize gelmek istediğini söyledi. ’'Evdeyiz buyurun dedim,“ Geldi, yanında karısı ve küçük kızı Heval de vardı.

Oturduk söze o girdi;

“Ağabey kusura bakma, sen tahliye olalı bir ay oluyor, seni ziyarete ve geçmiş olsuna gelmedim, çünkü saklanıyordum, evvelki gece geldim. Dün bütün gece emniyette sorguda idim. Hem çok para verdim, hem de beni çok yordular,“dedi. Lafı benim nasıl korunduğuma getirdi.

“Hiç bir korunma tedbirim yok, nasıl olabilir ki, sabah evden çıkıp gazeteye gidiyorum. Sadece gece beni araba ile getirip eve bırakıyor arkadaslar, geçenlerde gece yarısı iki olamasana rağmen, bir araba bizi Göztepe´ye kadar takip etti,“ dedim.

Behçet Cantürk şöyle dedi:

“ Öyle olur mu, bak benim arabam zırhlı,( belinde çift silah taşıyordu). Silahlıyım, ancak özel kuvvetler beni öldürebilir. Yoksa başka kimse beni öldüremez,“ dedi.

Daha sonra yorgun olduğunu ve eve gitmek istediğini söyledi. Uğurladık gitti, bu son görüşmemiz oldu. DEP Genel Başkan´ı iken cenazesinde bulunduğum için basın bana saldırdı, iki gün de taziyesinde oturdum. Havlama ve zırvalara kulak asmadım. Behçet´le tanışmamız eskilere dayanmıyordu. Özgür Gündem´in ortaklar toplantısından önce tanışmıştık, arada bir yıl bile yoktu. O toplantı´da yüzde beş hissem var, ben bu işten anlamam, yarın onu da noterde Ağabey´e devredeceğim. Bir daha beni toplantıya beklemeyin dedi ve öyle de yaptı. Bu yüzde beş için gerek devlete ve gerekse yüksek hesap uzmanları kuruluna hesap verdim. Heval´in o gece babasının kucağımdaki zeytin gözlerindeki sevinci, Savaş Buldan'ın kızı Zelal´in kayıplar yürüyüşünde babasının resmini taşırken ki halinden ben hangi Ergenekon´a bağışlayabilirim?

Türkiye´de Kürt cinayetlerini ortaya koyan bir dava açılmışken Kürtler nasıl taraf olamazlar, böyle bir şey tarihi aymazlıktır. DTP onlarca avukatla bu davada müdahil olmalı. İfadeler, sorular, zabıtlar, itiraflar tarihi öneme haizdir. Parti eğer parti ise bunları arşivlemeli. Türkiye´de Ergenekon mahkumiyetinden sonra hiçbir sey eskisi gibi olmayacaktır. Yeni bir yapılanma, temiz bir devlet, Kürt Özgürlük hareketini de büyük çapta etkileyecektir.

Demokratik Kürt muhalefeti yeni bir görevle karşı karşıyadır, herkes kapısının önünü süpürürken soğuk savaş döneminin köhnemiş dünya dışı, kan ve barut kokan namluların ebediyen susması yollarını aramalıdır. O bakımından Kürd´ün işi daha zordur. Kürtler önümüzdeki günleri boş geçiremezler, böyle bir lüksleri yok.

Kutlu Savaş'ın raporunda sansür edilen on iki sayfa ortaya döküldü, Behçet´i polis öldürdü deniyor. Musa Anter ile ilgili bölüm de pişmanlık ve isabetsizlik tespit ediliyor. Çok iyi hatırlıyorum. Musa Anter'ín öldürülmesinden sonra Demirel söyle demişti: “Kendi aralarındaki hesaplaşmanın neticesidir.“ Ölen Kürttü; öldüren de Kürttü ve Demirel bunu biliyordu, çünkü siyasi cinayetler Devlet Başkanı´nın haberi olmadan işlenmez.

Musa Anter´in cenazesini kaldırdıktan sonra İstanbul´a dönüşümde, Başbakan Tansu Çiler´e bir açık mektup yazdım. Diyordum ki:

’'Sayın Başbakan bana ne zaman ateş edeceksiniz.''

Hiç birimizin kefen tedarikinin bile olmadığı günledi. Yerimiz uygun olsaydı okurlarımızın bu mektubu okumasını isterdim.

Anonymous (not verified)

Sun, 2008-08-17 01:39

ergenekona Trafsiz kalmak Demek Taraf olmak demektir neden eleyhulselam efendimiz Tarafsiz kalmamizi boyurdu mutlaka bir bildigi vardir ama biz kular bunu bilemeyiz bizim isimiz Eleyhulselam efendimizin dediklerine ibadet etmektir onun Sac telerine her kurd duaci olmalidir onun sac teleri kutsaldir bütün hastaliklara sifadidir Her kürt evin de Elehulselamin bir sac telini bulundurursa bütün belalardan kurtulur hic bir hastaliga yakalanmz bizim sacimiz onun bir teline kurban olsun Ergenekona Taraf olmak eleyhulselama karsi gelmektir bunun cezasi kutsal ayetlerde saklidir bir rivayete güre Elehulselam efedimiz bir gece ruyasin da sunu gürür benim bir sac telim siz kularimin canindan daha degerlidir sizin sacinizi benim icin kesmeniz gunahlariniz dan arindirmaz hele bu kadar bogazimda ki akinti icin sizler hala kendi bogazinizi kesmemis olmaniz sizlerin gunahkar olmanizin ispatdir ve bogazini kesmiyen munafik ilan ediyorum ha aklima gelmisken bütün kadinlara selamimi soyleyin Evli kadinlar oruspudurlar hemen bosansinlar Leyla icin soylemistim acaba bosanmadimi Daha. ben Atatürkücü olamadim ama yogun olarak üzerin de calisiyorum layik olmaya calisacagim o bir dahadir yanlis anlamistik bir aldiksa on kazandiririz Hayde Avukat kilifli Elcilerim Gidin Su Cati partisini kurun sizinle fazla zaman harciyamam devleten bir sey istemeyin devletin yeterin ce sorunlari vardir dilinizi konusmak istiyorsaniz gidin koy odalarin da konusun ben yetkililere soylerim size karismasinlar ama sakin sehirlerde konusmayin gürevliler kizar

نەناسراو (not verified)

Sun, 2008-08-17 02:09

baslik agirmi oldu nede olsa dedemiz 49 davasiyla dep baskanligiyla surgunde kurt parlemontosuyla.... ben ise seni 97-98 ozgur gundem, politika, ozgur politika vs. yazilariyla hep hatilayacagim. meskuldun sekreter baglamamisti ben ise kabina sigmiyacak kufurler etmek istiyordum. sen ise sek sek sekiyordun daha. gel dede anlat bize sen bu ergonokon denen canavarin kurt kanadina kan verdigin zamanlari gel anlat bize dede pkk'yi gel anlat bize dep surecini gel anlat bize kurd parlamontosunu gel anlat bize kongre-gel i gel anlat bize bekeadaki apo gorusmelerini gel anlat bize italyadaki gorusmelerini

Kürt Ergenekoncular konusundaki bilincli ve cesur tavrindan ötürü, gercekten kutlarim seni... Lakin, unuttugun tek nokta, Dennis Jan'in kim oldugu ve 1990'larda Özgür Gündem'de hic bir müridinin yapmadigi kadar, Tanrisi Avdo'ya yagdirdigi övgüler ve ilan-i ask !!! Acaba saf mi degistirdi, yoksa görüs mü; eski Kürt Ergenekoncusu bu hanim-beyimiz ?!.. Selamlar

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.