TURK DEVLET SISTEMI APARTHEIDTIR !
TURK DEVLET SISTEMI APARTHEIDTIR !
Mehmet MUFIT
Bir çok insan « apartheid »tin sistem olarak Guney Afrika’da ortaya çiktigini ve yine orada son buldugunu sanir. Oysaki, Turk apartheidçiligi 20. yuzyil baslarinda ortaya çikarak Turk cumhuriyetinin temelini olusturdu. Irkçiligi anayasal duzeyde kurumlastiran ilk devlet Turk devletidir.
Apartheid, kelime manasi bakimindan Afrikaan diline aittir ve Guney Afrika’yi sömürgelestiren beyaz azinligin kullandigi dile mahsustur. Apartheid su manaya gelir : Kanunlarla sistematik bir sekilde pratik olarak uygulanan ve anayasal duzeyde kurumlasmis irkçi distalama ( ségrégation raciale institutionnalisée).
Turk devleti dogusundan itibaren, jenosid ve katliamlarla Anadolu ve Kurdistan’da kök salarak irkçi distalama temelleri uzerinde kurularak guçlu bir apartheid sisteme donustu. Anayasal butunluk kazanan Turk rejiminin bu niteligini hepimiz biliriz. Ne var ki ; son çeyrek asirda butun bilgiler ve tarihi gerçekler bu irkçi rejimin çikari dogrultusunda altust edilerek taninmaz hale getirilmistir. Kurd halki, kendi içinden çikartilan ama kendisine dusmanlik yapan PKK hareketi ve onun etrafina kumelenmis olan çikar çevreleri araciligiyla, tamamiyla savunmasiz hale getirilerek Turk apartheid rejimin butun etkilerine ve propagandalarina açik vaziyete getirilmistir. Ve maalesef bu sureci tersine çevirecek yeni bir milli direnisi örgutleyecek ve Kurd milletini yeniden ayaga kaldiracak bir baska alternatifte olusmamistir.
Bundan dolayi, Turk apartheid sistemini teshir etme, karsit politikalar ve örgutlukler yaratma iradesi ve istegi terk edilmistir. Asil kötuluk, Kurd milletinin var olma esaslarina dayanan kultur direnisi bir tarafa birakilarak vahsi Turk asimilasyonuna butun kapilarin açilmasi olmustur. Kendini koruma refleksi köreltilerek irkçi Turkluk empoze edilmektedir ; « Kurd kimligi Turk kimliginin bir parçasidir » yada « Turkiye kimligi Kurdlerin de ust kimligidir » safsatalari esasinda irkçi rejim kulturunun Kurd milletine siringa edilmesinin yollarini açmaktan baska bir sey degildir. Bu konuda çok kisi ve kurulus çok sey yazdi elbette. Ancak ; bilinmesi gereken sudur ; millet olma esaslarini koruyamayan halklar yok olmayi asla engelleyemezler. Içinden geçmekte oldugumuz bu zorlu kosullarda özellikle vurgu yapilmasi gereken iki olgu sozkonusudur , birincisi ; Kurdler bir millettir, ikincisi ; vatanlari olan Kurdistan topragi uzerinde yasamaktadirlar. O bakima, millet ve vatan yani toprak esaslari olmaksizin ve buna hayati duzeyde sahip çikilmaksizin milli kurtulus hareketi yeniden yaratilamaz.
Sorunumuzu bulaniklastiran ve pratik seçeneklerin ortaya çikisini engelleyen asil etken, Turk devlet sisteminin sömürgeci olusu ve apartheid niteliginin tamamiyla bir tarafa birakilmasidir. Kurd milleti, kultur direnisini ve politik mucadeleyi esasta en alt duzeyde tutmaktadir. Boylelikle kendisini gittikçe, dusmani olan apartheid Turk sistemine yakinlastirmakla kendi sonunu hazirlamaktadir. Albert Memi’nin de tespit ettigi gibi; zorda kalan somurge milletler kendilerini dusmanlarina benzetmeye ve ona yakinlastirmaya çalisirlar. Bizim zorda kalisimiz bir asirdan beri surmektedir ve biz millet olarak gittikçe daha çok asimilasyona ugramaktayiz. Irkçi Turk devletinin, bayraginin ve butun karsit degerlerinin benimsenmesi Kurd milli direnisininde yok olus zeminini yaratacagini gormek gerekiyor.
Esasinda olay, Kurd milletinin varligina dair oldukça ciddi boyutlarda tehlikeler tasimaktadir. Turk apartheid sistemi yuklendikçe legal Kurd hareketi kuçulmekte ve kendisini Turk sistemine kosulsuz teslim etmektedir. Ruhunu teslim etmenin siniri yoktur, teslimiyeti seçenler ihanete duserler. Teslimiyetle Kurd milletinin siyaseti yapilamaz. Millet ve ulke olma esaslari temel alinmadan apartheid Turk sistemine mukabil siyaset yapilamaz. Bizim dedigimiz budur.
Turk apartheidçiliginin yeniden kesintisiz teshir edilmesine donulmelidir. Sadece Kurd oldugundan dolayi linç edilmek istenen kitlelere saldiriyi Turk ordusunun hazirlayip devreye soktugu açikça gorulmektedir. Ordu genel kurmay baskaninin kendi gruhuyla Diyarbakir’a gidip orada, Kurdistan’da Kurdleri tehdit etmesini hepimiz gorduk. Linç politikasini, „Etnik milliyetçilige“ karsi „Turk milletinin dogal tepkileri“ olarak yorumlayan „en birinci“ genarelin açiklamasini takiben, bu seferde „ikinci“ duzeydeki general Yasar Buyukanit açiklamada bulunarak „Ulusu sevmeyenden nefret edecegiz“ dedi. Bu, Kurd milletine yonelik bir baska tehdittir. „Ya sev ya terk et“ fasist saldirganligin bir baska versiyonudur bu.
Yasadigimiz sureç, Turk devletini iknaya çalismanin ve politikasini yumusatmayi ummanin butunuyle yanlisligini ortaya çikarmistir. Turkiyecilik yapanlarin ve Avrupa Birligi’nin olusturdugu „Kopenhag Kriterleri“ni Kurdistan ulusal kurtulus hareketi’nin temel siyaseti haline getirmeye çalisanlarin Kurdistan’da siyasi hukmu olmayacaktir. Ne var ki; yeni siyasi alternatif ortaya çikmadigi muddetçe bu durum da degismeyecektir.
Öncelikle hersey yeniden yerine oturtulmalidir; millet ve ulke olmanin esaslarina geri donulmelidir. Vatansever Kurd siyaseti bu esaslar uzerinden yurutulmelidir. Apartheid Turk devlet sistemine karsi baska bir yol yoktur. 27.09.05
Mehmet MUFIT