بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Sayin Şerafettin Elçi Nereye Koşturuluyor!

 Sömürge- sömürgeci devlet ilişkilerinde, sömürgeci devletlerin öncellikler listesinde, sömürge ülke ve halkı geçmişinden koparmak, köksüzleştirip hafıza olarak ‘’Beyinsizleştirmektir’’ Sömürgeci devletler bu konuda oldukça hassastırlar. Dört sömürgeci devletlerden özellikle Türk devleti diğer devletlere nazaran bu konuda daha acımasız, Osmanlıdan devr aldığı devlet ve sömürgecilik tecrübeleriyle de daha deneyimlidır. Türk devletinin Kürt bireyinin hafızasında yarattığı tahribatlardan dolayı unutkandır.  Sayın Şerafettin Elçi’ nin Akşam gazetesinde bayan Nagehan Alçı ile ( 03 .12. 2007) ile yaptığı röportajı okuyunca bir yandan normal karşılarken diğer yanda Kürt halkının ulusal davasını lideri gibi bir imaj çizince durum değişti. Sayın Elçi’ yle ilkez 91 yada 92 yılında Amed Belediye işçilerinin sendikası Belediye-iş’te gördüm. Daha önce de Ecevit hükümetinde Bayındırlık bakanlığı yaptığı dönemde bir köylümüzün bayındırlık bakanlığında bir kadroyu yanılmıyorsam 10 bin ( para miktarını net hatırlamıyorum) lira karşılığında satın almıştı. Sayın Elçi’ nin bakanlığı döneminde Kurdistan’ da binlerce kişi kadrolu olarak para karşılığı işe alınmıştı. Sayın Elçi Barzani ailesine yakınlığı ile de tanınır. Amed ve Kuzey Kurdistan 91 ve 92 yılların başında bir ateş çemberinde geçiyordu. 80 öncesi Kurdistan devriminin kaleleri, Silvan, Batman, Cizre, Siverek, Nusaybin...vs alanlar TC-Hüzbullah  ve PKK işbirliği ile birer birer düşürülüyordu. Yurtsever, yaratıcı, fedekar insanlar hizbullah, Kontr-gerilla ve ittirafçilar tarafından şehid ediliyordu. Psikolojik baskı ve korku her tarafa sinmişti. Bu ortamın yarattığı psikolojik gerginlik içersinde Sayın Şereffetin Elçi’ye neden sizin gibi aydın-yursever insanların Türk metrepollerinden  halka moral verip destek olmak için Kurdistan’ a gelip yerleşmediklerini sordum. Sayın Elçi Bana dönüp benim kim olduğumu tanımıyorsun diye çıkışmak isteyince kendisine çok iyi tanıdığımı ve Newroz Ateşi Amed temsilcisi olduğumu söyleyince sustu. Tabii bunlar bir anıdır ve benim kimse ile kişisel bir sorun yada kavgam yoktur, ama TC ile sorun ve kavgam vardır. Bu bağlamda benim sayın elçi ile kişisel bir sorunum yok ama Kürt ve Kurdistan bağlamında temsil ettiği misyon ve düşünce ile sorunum vardır. Sayın Elçi’ nin Bir Kürt partisi diye lanse edilen KADEP’ in genel başkanı olması, TC’ nin varlık ve sınırlarına saygı duyması başlı başına bir çelişki olarak orta yer dururken bu kezde Akşam gazetesinde yaptığı röportajla, Kürt ve Kurdistan’ ı hangi kulvarda temsil edeceğini bir kez daha TC ve Kürt halkına deklare etti. Sayın Elçi, Ahmet Türk’ ü MHP lideri Devlet bahçeli’ nin önünde eğilmesi ile Kürt halkını rencide ettiğini söylerken acaba kendisi de  Bahçelinin efendisi TC devletine Akşam gazetesi aracılığı ile verdiği mesajlarla  Kürt halkını kurbanlık koyun mu olarak sunmak istiyor yada öyle mi görüyor? Sayın Elçi Nagehan Alçı’ nın - PKK’nın sizin gibi barışçı Kürt siyaseti güdenlere zarar verdiğini düşünüyorsunuz. Size düşen görevler de yok mu bu konuda? Sorusuna nasıl cevap veriyor: Sayın Elçi: ‘’Var ama biz görevimizi yapınca başımız belaya giriyor. Parti kuruyoruz, partimiz kapatılıyor. Bir kere biz politika yapınca Kürtlerin hassasiyetlerine göre politika yapıyoruz, o da resmi tezlerle çakışıyor.’’ Sayın Elçi Kimin hassasiyetlerine göre politika yapıyor Tabii ki TC’ nin hassasiyetlerine göre politika yapıyor. Sayın Elçi Misak- Milliye saygılı, Sayın Elçi Ne Mutlu Türkiyeliyim diyor, Sayın Elçi Türkiye’ nin birlik bütünlüğünü savunuyor buna da Kürt hassasiyetlerine göre politika yaptığını zoru görüncede köşeye çekildiğini ifade ediyor.  Sayın Elçi Ne Mutlu Türküm yerine Ne mutlu Türkiyeliyim demekle Kürt sorunun çözüleceğini savunuyor ve buna inanıyor. Bayan Nagehan Alçi’ nın sorusuna verdiği cevapla Kürt, Kurdistan sorununa, Sömürge-sömürgecilik ilişkilerine bakış açısını ve sorunun neresinde durduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.Nagehan Alçi: Yani “Ne mutlu Türkiyeliyim diyene” desek problem kalkar mı?Şerafettin Elçi: Tabii kalkar. Mesela Suriye’ye bakalım. Bir Kürt Suriyeliyim demekten gocunmaz. Çünkü Suriyelilik Kürtlüğü inkâr etmiyor, bir coğrafya ismi.Sayın Elçi vermek istediği mesajla, Kürt ve Kurdistan sorununda nerede durduğunu, Kurdistan sorununa nasıl yaklaştığını net bir şekilde ortaya koymakta. Bu işin lamı cimi yok. Belki bazıları KADEP, HAK-PAR birlik görüşmelerine dahil edilmediğinden yakınmacı bir temelde konuyu duygusal olarak değerlendirebilir.  Ama  Sayın Şeraffetin Elçi’ nin birlik diye bir sorunu yok ve Şerafettin Elçi’ nin Kürt’ler arasındaki birlik sorunun temel kıstas ve şartı ‘’ Türkiyeli olmak ve Misak-ı Milli’ ye’’ saygı duymaktan geçer. Sayın Elçi’ nin Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesinin yükselişe geçtiği dönemlerde politika yapmamasının temelinde bu olgu yatmaktadır.  Türkiyeliliğin Kurdistan halkının içersinde teşhir olduğu dönemlerde Sayın Şerafettin Elçi’ nin Politika yapma zemini olmadığından ofisine çekilmektedir. Kuzey’ de Kurdistan ulusal mücadelesinin içinde geçtiği zorlu süreç, asimilasyon, Türk ve Türkiyeliliğin Kürt halkına dayatıldığı bir süreçte, Bir tek Kürt neferini bile dıştalamak, ulusal mücadele açısında büyük bir kayıp olduğu bir gerçekliktır. Kürt ve Kurdistan sorunun hiç bir dönemde ulaşamadığı zirveye günümüzde ulaşması, Kürt ve Kurdistan sorunun uluslararasılaşması ile, dünya politikalarına yön veren devletlerin gündemine girdiği bu dönemde, Kürt halkına Türkiyeliliği, Misak-ı Milli’ yi dayatmak, İmralı’ nın başka bir versiyonu olsa gerek. Sömürgeci Türk devletinin PKK’ yi bahane ederek, Güney Kurdistan’ ın kazanımlarına karşı yoğun tehditleri, Bush-Erdoğan görüşmesi ve dolaylı olarak Güney Kurdistan yetkililerine verilen mesajlar ile Kurdistan politikalarında yeni bir süreci başlatmıştır. Bu süreçte üst düzey ABD’ li generallerin TC’ ye gelmesi ile sürec hızlanmıştır. Bu sürece kısmende olsa PKK’ nin tasfiye edilme süreci de diyebiliriz. PKK’ nin özellikle de Öcalan’ın Türk genel kurmayın emir eri olduğu, Genel kurmaydan çıkan talimatlara göre hareket ettiği kanaatı AB ve ABD’ de genel kanıdır. Türk ordusunun, iktidarını sürdürmede Öcalanın piyon işlevini gördüğü, Kurdistan’ da savaşın devam ile Türk ordusunun, Türkiye’ de iktidarını pekiştirdiği düşüncesi Öcalan tasfiye edilmek isteniliyor. AB, Öcalan ve dolaysıyla PKK’ yi Türkiye yapılacak reformların engellenilmesi için Türk ordusuna zemin hazırladığı düşüncesine, ABD ise Öcalan’ ı Güney Kurdistan’ a sorun çikarmada engel görmekte. PKK ve DTP’ sini Öcalanın güdümünden çıkarmaya genelkurmay izin vermeyecektir. PKK’ nin Kuzey Kurdistan’ da tasfiye etmek mümkün görünmemekte, KADEP ve HAK-PAR’ ı alternatif olarak hazırlama ise negatif bir düşüncedır. KADEP ve HAK-PAR’ da egemen olan düşünce ve anlayış perpektifi Öcalan PKK’ nin  silahsız versiyonluğudur. ABD-AB-Genelkurmay ve Güney Kurdistan’ ın eklenmesi ile Kuzey Kurdistan’ da yeni bir dönem başlamıştır. Süreç nasıl sonuçlanacak, bir yanda dünya politikalarına yön verelen devletler diğer tarafta sömürgeci devletler ve Kuzey Kurdistan Öcalan ve Şerafettin Elçi önderliğinde gerçekleştirililmek istenilen yeni alternatif bir yapı. Türkiyeliliğe bağlılıkta kusur etmeyen Öcalan ile Şerafettin Elçi arasında sadece nüans farklılığı bulunmakta.  Öz itibari ile Kuzey Kurdistan çok varyantlı ve engebeli yeni bir döneme girmiştır. PKK-KADEP ve HAK-PAR’ ın dışında başka bir gücün olmaması, Kuzey Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesi açısında büyük bir kayıptır. Kurdistan’ ın bağımsızlığını her şart altında savunan örgütlü bir yapı oluşmadığı sürece, Kurdistan’ ın bağımsızlık gemisi su alarak yalpalaya yalpalaya o limandan bu limada doğru her batma tehlikesi ile yol alacaktır.    [email protected]

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.