بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 16 March 2010

Bugün yine o kara günün yıldönümü.Yine daralır göğüs kafesim.Nefes alıp vermek
adeta işkenceye dönüşür.Nasıl anlatsam ? Kime anlatsam ? Hem kim anlarki bizi ?

Bugün 16 Mart 2010
Tam 24 yıl oldu.Hani yıllar her acıyı aşındırır derler ama neden hala acımız
bu kadar taze ? Yoksa yaramız çokmu derindi ? Yoksa yarayı açan kalleş değil,
kalleşler ordusunun marifeti(!) diyeymidi ?
Bilmiyorum.....
Belkide takvim 16 Mart 1988 de öylesine dondu ve öyle kaldı.Artık tüm yılların
16 Mart ı yoktu yüreğim için ...
16 Mart bir tek en son 1988 de yaşandı ve o gün katledildi.
Hayır , hayır ....
16 Martlar artık sonsuza kadar katledildi...

Ne zaman çocuklarım uyuya kalsa ve onları yataklarına taşısam öyle kendinden
geçmiş hallerine baksam, Hep Halepçe aklıma gelir.O babaki almış kucağına
çocuklarını ve öyle taşıyorsa varın siz düşünün nasıl ağır bir yük taşıdığını...

Düşünün dedim demesine ama hangi düşünce gücü bile bu ağır yükü kaldırır ?
Benim çocuğum , eğer Allah vadesini tamamlamamışsa sabah uykudan kalkacak.
Peki ya Halepçede babanın taşıdığı çocuk ? O kalkıp diğer gün babasına
dünyanın en güzel hediyesi olan gülücüklerini verebelicekmi ?

Hayır Bra ! Hayır Bra ! Hayır Bra ......

Şıvan ın 1981 de vermiş olduğu bir gecede " Ewé Kuda heré hérsa dılé mın ?"
şiirindeki o mısra adeta saatın tik-takları gibi durmadan tekrarlanır durur
dilimde....

Sonra gözyaşlarım eşlik eder.Söz geçiremem gözlerime...

Bak gözlerim , O nu yapan cellad belasını buldu.O yaşarken zulüm kalesi başına
yıkıldı.Sonra bir fare misali bir delikte kuyruğundan yakalanıp çıkarıldı.
O yaşarken, Halepçeli bir baba gibi evlad acısı, torun acısıda çekti ve derken
yaşamaması gerektiği içinde artık yaşamıyor.Artık ağlama desemde, dinlemezki
gözlerim beni.....
Dinlemez yüreğim, dinlemez gözlerim beni !
Sorarla bana ; O calladta Halepçeli babanın yüreği ve vicdanı varmıydıki ?

Uyuyun ve rahat olun ey şehidlerin Alası !
Bilinki siz şehidlere vadedilene eriştiniz.
Bilinki sizi zalimane katledenlerde , Zalime vaad edilene eriştiler.

Eğer ciğerimde birazcık bir hafifleme olmuşsa zalimin sonunu gördüğümdendir.

Bir kez daha Halepçe nezdinde , Tüm Kürdistan şehidlerini saygıyla anıyor ve
onlara Allahtan (c.c) rahmet diliyorum.

Merhaba Paloyê 1988 yılının 16 Martında Halebçe katliamı yapıldığı zaman ciddi cidde Üniversite'de okuyordum. Bayağı başarılı bir öğrenciydim. Olayı duyduğum zaman okuduğum Üniversitede o gün Prof. Dr. Toni Negri bizim derse girmişti. Toni Negri İtalyan solcularından biriydi. Aldo Moro öldürüldüğü zaman Parlamenterdi. O dönemler yazdığı bir kitaptan dolayı Kızıl Tugayların teorik beyni denilerek dokunlmazlığı kaldırıldı. Negri Paris'e sığınıyor. Okuduğum sürece hep Negri'nin derslerini tercih ederdim. İşte Halebçe kıyımını duyduğum gün Negri'nin dersi vardı. Bu eğitim süreci içinde aramızda bir hayli dostluk gelişti. Beni her gördüğünde benimle Kürdleri tarışırdı. İşte o gün kalktım Halebçe jenosidi üzerine konuşmaya başladım. Negri'de dersini bırakıp Kürdlere ve Halebçe'ye angaje oldu. Dersin tümü Halebçe oldu, Kürd oldu. DErs sonunda kendisine teşekkür etmek istedim.. "Bende senin gibi yurdumdan oldum... Geç teşekkürü" anlamında bir şeyler söyledi. Ders arasında da konuşmalarımıza devam ettik. Bir kaç gün sonra Birleşmiş Milletler önünde bir açlık grevini örgütledik. Bir kaç günlüğüne katılmayı düşünmüştüm. Fakat, ziyaretcilerin yoğunluğu, dil bilen arakadaşların eksikliğinden dolayı tam 21 gün açlık grevine yattım.. Tam bir kemik yığını olarak çıktım.. 1991 Raperin'inden sonra Halebçe'yi ziyaret ettim. Tam bir yıkıntı. Büyük Kürd şairi Goran'ın "Hawraman gülü" dediği Halabçe tam bir enkazdı. Orada kaldığım yıllar boyunca çok Halabçe'yi ziyaret ettim. En son 2007 yılında bir grup arkadaşla Halebçe'yi ziyaret ettik. Bizim ziyaretimizin hemen ardında 16 Mart'ta o büyük ve acılı olaylar oldu.. 1988 yılından beri kaldığım alanlarda Halebçe ile ilgili yapılan toplantıların hepsine katıldım. Bu yılda bir toplantı örgütledik. Her yıl Halebçe katlıyamını anmak için toplantı örgütleyen bir arkadaşım var. Kendisi Halabçeli.... ailesini kaybetmiş bir Kürd. Yıllardan beri Hallabja.İnfo diye ciddi bir dokumasyon çalışması yapıyor. Bu yıl ona dedim "sen videolarla ilgilen ben moderasyonu devralıyorum " dedim. Yanıma da bir başka Kuzey Kürdünü aldım. Farklı dillerde moderasyon yaptık, Halebçe'yi anlattık. İyi oldu.. Güneyli arkadaşlara da Dersim, Şeyh Said ve Ağrı kıyımlarının yıl dönemlerinde siz moderasyonları alın dedim. Halebçe şehidlerin şahsında Kürdistan'ın tüm şehidlerini anıyorum. Silav

Silav. Dünden beri Halepce katliamin yil dönüm itibariyle gerek bu forumda gerek degisik kürd forumlarda yazilar,protestolari okuyoruz ve olmasi gereken protesto vede yazilardirda! Ama ben dünden beri düsünüyorum acaba? gercekten bu yeterlimi? Yani protesto ediyorum deyip üstündeki farzi yapmis mi oluyoruz? evet diyeceksiniz ki kinamakta bir görevdir vede hayatini kaybeden insanlarimiza olan borcumuzdur diye. evet yapmak yapmamaktan daha iyidir Fakat Bunlar yeterli deyildir niye? Bazi arkadaslarin degindigi gibi daha Uno nun resmen kinamadigi bir katliam... daha kinanmamissa dünyada kabul edilen katliamlarin icinde yerinide almamistir! o halde! kendi kendimize kiniyorum deyip nereye varabiliriz? bunu kendimize deyilde daha duymiyan degisik milletlere mensup insanlara anlatma yolu yokmudur? Bilemiyorum dedimya iki gündür düsünüyorum vede daha yararli seyler yapilir diye düsünüyorum en azindan bu gibi anma vede protestolarda parca ayrimi yapmadan bir seyler yapmak belkide daha ses getirir diye düsünüyorum acaba yaniliyormuyum? özde halepce genelde katliama ugramis tüm kürdlerin yeri cennet olsun... saygilar Nemirdani

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.