بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 5 November 2008

Değerli Kajin,

Yazınızı geç farkettiğim için cevap vermekte geciktim. Bağışlayın lütfen.

Ben gri rengin farkındayım. Ayrıca fikri sabitte ısrar yerine farklı alternatiflere açık olunmasını teşvik eder tutumumla grinin gerekli olduğunu hissettirmeye özen gösteririm.

Ben sorunları uç noktada tartışmıyorum. Yazdıklarım kimseyi rencide etmeye yönelik değil. PKK dışındakilerin de en az PKK kadar şaibeli olduğunu, gerek kadroları ve gerekse ideolojik şekillenmeleri itibarıyla PKK'den farkı bulunmadığını söylüyorum. Tabii bu "dışındakiler" ifadesi PSK paralelinde legal siyasete soyunanları ve Melik Fırat'ın geriye bıraktığı partiyi kapsıyor. Dikkat ediniz bu çevrelerin ve kadroların PKK ile DTP ile flörtü, seçim işbirlikleri oldukça eski. Bu konuda benim tavrıma nisbet atar bir pratikleri var. Sabıkaları var. Ama Benim tartışmaya çalıştığım bu değil. Bu yapıların DTP'den daha işbirlikçi olduğunu, dolayısıyla kürtlere alternatif bir çıkış yolu sunmaktan uzak olduklarını söylüyorum.

Esas ağırlık verdiğim konuyu bilginize sunarken DTP tabanının bizzat DTP yönetimi ve PKK tarafından kıskaca alındığını, bu yolla kürtlerin ulusal-demokratik hak taleplerinin saptırılmak, önüne geçilmek istendiğini söylüyorum. Bu taban çoğu okuma yazması olmayan mağdur ve mazlum insanlardan oluşuyor. Bu insanların miyonlarcası sürgünde açlığa ve sefalete mahkum edilmiş vaziyetteler. Dahası bu insanlar Kürdistan'ın en yurtsever yörelerinin insanları. Bugün başka bir alternatif olmadığı için Öcalan ve şürekası tarafından bir nevi avlanmış durumdalar. Demokratik güç olarak, sayı olarak neye muktedir olduklarının bilincinde olsalar işbirlikçileri anında partiden kovarlar. Hepsi yurtsever insanlar. Binlercesi evlatları dahil herşeylerini Kürdistan için feda etmiş ve daha da etmeye hazır insanlar. Bunların hiçbiri Öcalan'ın hatırı için yurtsever olmadı, Öcalan tarafından yaratılmadı. Öcalan'dan onlarca hatta yüzlerce yıl öncesinden beslenen bir geleneğin izleyicileri. Hepsi Kürdistan ateşiyle yanan insanlar. Bu sözcüklerim duygu sömürüsüne filan yorumlanmasın. İşin gerçeği bu.

Dahası bu insanların Öcalan'ın martavallarını tındığı da yok anladığı da.. Meydanları hınçla dolduruyorlar, Öcalan'ın sergerde imamları sloganları ve pankartları önceden hazırlamış. İmam ne vazediyorsa cemaatten o tekbir yükseliyor. Görünüm bu diye içeriği de aynı renge boyamamak lazım. Sizin dediğiniz gri renk esas burada bu can alıcı noktada gerekli. Bu insanların hepsinin Apocu olduğuna hükmedip benim tavrımdan Apoya hayır apoculuğa evet anlamını çıkarmanız yanlıştır. Bu kitleler apocu değil ama bugün apocu çetelerin yönetiminde ise bu benimle sizin suçumuzdur. Benimle sizin sorumluluğumuzdur.

Aslanı kediye boğdurmak meselesi var. Gönlünde aslan yatanları kediye mahkum ettiğimiz yetmezmiş gibi, yerel seçimlerde hiçbir alternatif sunamayıp karşı kampta yer alarak bir de Fethullah şürekasına boğdurtmayı benim hafsalam kabul etmiyor.

Seçimleri tümden reddederiz yollu yaklaşımlar var. Kürtlerin yerel temsilini, kitlelerin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya müteallik organlarda görev almalarını reddetmek, bu imkanları halktan esirgemek gibi aşırı sol bir yanılgıdır, bir sapmadır. Bu yaklaşım sadece formel bir tavra tekabül eder. Kitlelerin ihtiyaçlarını karşılamadığı için pratikte işlemez, kabul görmez. Dahası yerel temsil müesseseleri ve yerel seçimler kitlenin tecrübeler edindiği demokrasi okuludur. Katılımı esirgemeniz demokratik bir tecrübenin birikmesini, demokratik bir geleneğin oturmasını engeller. Öcalan ve şürekasını tasfiye edecek olan bu demokratik tecrübedir. Yoksa benim yada bir başkasının vaazları değil. Geleceğin politikacıları ihanetle yurtseverliğin, müritlikle özgür birey olmanın alt-üst oluşlar yaşadığı bu ortamda filizleneceği gibi, kürtlerin katılım ve tercih konusundaki performansı bu süreçler aracılığıyla pekişecektir. Kürtlerin yegane çatısının bugün haramiler tarafından ele geçirilmiş olması bu süreci tersine çevirmeye yetmeyecektir.

DTP içinde yer alan kitlelerin Öcalan ve DTP yönetimine oranla bizlerin janrımıza daha yakın olduğu, bizlerle daha fazla ortaklıklarının bulunduğu ise önemle üzerinde durulması gereken bir husustur. Niçin bu kitleyi ısrarla hatta inatla karşı kampa itiyor, Öcalan ve hempaları, olmazsa devlet tarafından parsellenmesine suç ortaklığı yapıyoruz?

Bu bizim halkımız değilmi? Tavrımızın halkı itmekle ilintisini, etkilerini ve sonuçlarını hesaplamak zorundayız. Teorik yaklaşım herşeye kadir değil.

Geriye DTP'yi harcayıp harcamayalım, yıkıp yıkmayalım sorusu kalıyor. Önce istesekte yıkamayız. İkincisi, bizler özgür bir ülkede demokrasi mücadelesi vermiyoruz. DTP, kürtlerin PKK tarafından da kuşatılmış olduğu gerçeği karşısında halkın son tutunma noktasıdır. Yurtseverliğin legal planda son tutunma noktasıdır. Yerine yenisini inşa etmeden yıkmaya kalkıştığımızda hepimiz bu göçüğün altında kalırız endişesini taşıyorum. Bu endişem doğru karşılıkla giderilmediği sürece tavrımı muhafaza edeceğim.

Hürmetler.

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.