Değerli Hanife,
PKK kürt halkının eseridir. Bu tartışma götürmez. Sorulması gereken PKK'yi kimin, hangi anlayışla yönetmekte olduğudur. Bu soruya verilecek doğru cevap kürt halkının özgürleşme mücadelesinin bugün genelkurmay karargahından yönetildiği gerçeğinin anlaşılmasına imkan sunar. Sonuçta kürt halkının mücadelesi son derece sinsi hatta hainane bir şekilde TC'ye yedeklenmiştir. Yedelenme işinin kürtler eliyle, bizzat bu örgütün liderliği eliyle gerçekleştirilmiş olmasına ilaveten dünyada benzeri olmayan bir şekilde İmralı'dan türk subaylarının gözetiminde savaş ve politika yönlendirmesi kürt halkın ait olan bir örgütün kimler tarafından ele geçirilip kime karşı kullanılmakta olduğuna tevil götürmez şekilde cevaptır.
[i]1. TC, Kurdlerin gercek mucadelesini PKK araciligiyla olduruyor. Sn. Fani bizler PKK oncesini de biliyoruz, hatirlayin lutfen kim, hangi orgut kasip kavuruyordu ortaligi ? Kabul edin ki PKK, kuzey Kurdlerinin en buyuk cigligi olmustur, baska hic bir Kurd orgutu onun basarilarinin onda birini bile yakalayamamistir. Bir de yakin zamana bakalim, yani PKK'nin gucunu kaybettigi donemlere. Apo'nun yakalanmasindan sonra –sizin teorinize nasil oturuyor bu durum bilemiyorum, yani Apo'yu kontrol edebiliyor idiyse TC illa da yakalamasina ne gerek vardi onu anlamadim demek istiyorum- biliyorsunuz uzunca bir sure PKK bocaladi. O donemde PKK'nin boslugunu dolduracak Kurd orgutleri cikti da benim mi haberim olmadi? Birakin yenilerini eskilerinden hangisi PKK'nin actigi boslugu doldurmak icin bir seyler yapti? Yani demem o ki, sizin teorinizin temelini “PKK disindaki Kurd orgutlerinin gucunu TC'nin cok onemsedigine“ dayaniyor ki ben bunu pek mantikli bulamiyorum. TC'nin basini fena halde agritan tek bir Kurd orgutu olmustur o da PKK'dir. O yuzden PKK silah birakirsa Kurd mucadelesinden inanilmaz bir patlama yasanacagi fikrine katilamiyorum.[/i]
Yukardaki paragrafınız benim yazdıklarıma cevap değil. Konuyu yazdıklarımın dışında tartışmışsınız. Önce PKK kürtlerin en büyük çığlığı olmamıştır. Kürtler tarafına mahsup olunmak üzere 40 bin insan kaybı, boşaltılan 7 bin yerleşme birimi, 4 milyon sürgün şeklinde açıklanacak bilançonun getirisi türk parlamentosunu kabul ederek bariz bir teslimiyetle parlamentoda yer almak, Türkiye'nin bütünlüğünü ve bölünmezliğini tescil, soykırım ve inkarcılık anlamına gelen Atatürk'ü ve resmi ideolojiyi kabule ilaveten kürtlere "öncü" örgüt aracılığiyla dayatmak sonucunu istihsal etmiştir. Ortada başka bir "kazanım" yok. Kürtlerin çığlığı bağımsızlık ve özgürlüktür. Bunun yerine devlete bağımlılığı vazeden "aşiti" nidasının ne kadar kürt çığlığı sayılması gerektiğini kürtlerin vicdanlarına havale ediyorum.
PKK, son yüzyılda ortaya çıkmış en önemli ve direngen kürt örgütüydü. Diğer örgütlerin özellikle silahlı mücedelede yeterince aktif ve fonksiyonel olamayışları gerçeği onların atıl ve işlevsiz oldukları anlamına gelmiyor. Hepsi hazırlık döneminde önemli roller oynadı. 1938 sonrası suskunluğun aşılmasında, kitlenin mücadeleye hazırlanmasında PKK dışındaki örgütlenmelerin önemli bir misyonu olmuştur. PKK, biraz da bu hazır ortamın varlığından güç almıştır.
Unutmayınız savaşı kürtler yada PKK başlatmadı. 1970 yılların başından itibaren kürtlere uygulanan baskılar giderek artırıldı. 1970'lerin ortalarına gelindiğinde haksız tutuklamalar, devletin asli güçlerinin yönettiği paramiliter güçlerin kürtlere uyguladığı 6 bin civarında sokak infazı ve 1980 yılına gelindiğinde Kürdistan şehirlerinin ağır silahlı ordu güçlerince kontrol edilmeye başlanmış olması 1984 yılında PKK'nin silahlı çıkış yapmasından 14 yıl öncesinden başlanarak kürtlerin savaşa zorlanmakta olduğunun kanıtlarıdır. Esasen Kürdistan'da savaş teyakkuzu her dönemi kapsayacak şekilde aralıksız devam etmiştir. 1980 askeri darbesi ile kürtlere uygulanan vahşet açık bir savaş ilanı olmasının ötesinde, devletin savaşma için ortamı uygun hatta hazır hale getirip savaşmaya başlamasının kanıtıdır. Devletin savaş davetiyesine yalnızca PKK icabet etmiştir. Burada çok önemli bir soruyu açmak zarureti hasıl oluyor. PKK, hangi ülkeden savaş yöneltmiş, askeri hazırlıklarını nerede ve hangi ülkede kimlerin nezaretinde tamamalamış, askeri ve siyasi önderliği hangi alanda ikamet etmiş, hepsinden önemlisi PKK kimler tarafından silahlandırılmıştır?
Hangi savaş olursa olsun savaşan güçlere kimin silah temin ettiği meselesi çok önemlidir, silahların sahipliği çok önemlidir. Kimin silahını tutuyorsanız onlar tarafından yönlendirilmek, savaşın dozunu onların taleplerine ve çıkarlarına uyarlamak zarureti savaşan güçlerin aşmak imkanından yoksun oldukları bir olguyu işaret eder. Bu mahzuru bertaraf etmek özellikle ulusal kurtuluş güçleri için azami dikkat gerektirir. Kürtlerin dört tarafının düşmanla çevrili olması gerçeği bu olguyu kürtler adına daha yakıcı hale getirmiştir. Bu aynı zamanda kürt silahlı mücadelelerinin rahatçı bir anlayışla gözardı etmeleri nedeniyle sonuçta tarihi handikapımız olma özelliği arzeden bir olgudur. PKK'nin başarılı ve diğer örgütlerin başarısız olduğunu tarih önünde söyleyebilecek durumdamıyız?
Kaldıki ben yazımda sizin iddia ettiğiniz gibi "PKK silah bırakırsa önemli bir patlama olacağını" öne sürmedim ve katiyen bu görüşte değilim.
[i]PKK silah bırakırsa bu kürtlerin silahlı savaşı durduracağı anlamına gelmez. Merkezin emirlerini dinlemeyecek olan yurtseverlerin Öcalan ve PKK'nin başına çöreklenmiş çetelerin kontrolü dışında geliştirecekleri savaş, genelkurmayın Öcalan aracılığıyla denetleyemediği bir savaş haline dönüşür. Diğer bir deyişle gerçek bir Kürdistan kurtuluş savaşına dönüşür. TC'nin savaşı PKK ile sürdürmek istemesindeki birinci ve en önemli neden bu.[/i]
PKK'nin silah bırakmasının devletin işine gelmediği için devletçe ve devletin kontrolündeki PKK yönetimince engellenmekte olduğuna dikkat çektim. Çünki bugünkü savaşma tarzı devletin işine yarıyor dedim. Burada tarza ve yönetime yöneltilmiş bir eleştiri ve kabul etmezliğin sözkonusu olduğu açıktır. Yine yukardaki paragrafta açıkça belirttim, devlet ve PKK yönetimi silah bırakmayı seçerse PKK'nin gövdesi bunu kabul etmeyecektir değerlendirmesini öne çıkardım. İkinci durumda, Öcalan yada genelkurmay için değil kürt talepleri için silah omuzlayan fedakarların mücadelesi devletin ve devlete endeksli yönetimini yönlendirmesinden çıkarak hatta bu şürekayı tasfiye ederek PKK'yi aslına rücu ettirir. PKK, ancak bu andan itibaren başlayarak sizin belirttiğiniz tarzda kürtlerin çığlığı olma özelliği kazanabilir. PKK'nin dışındaki örgütlerin fiiilen bitmiş oldukları gerçeğiyle birlikte gövdelerini oluşturan yurtseverliğini sizin de izlediğinizi gibi Kürdistan'ın kurtarılmasındaki samimi ve istekli duruşları bugün için kürtlerin birleşerek güçlerini ve mücadelelerini genişletmelerine, giderek patlama yapmalarına dünden çok daha fazla elverişlidir. Devlet bu birleşmeyi PKK yönetimi eliyle önlemektedir.
PKK ortadan kalkarsa kürtler bağımsızlaşır şeklinde bir düşünceye asla iltifat etmiyorum. Bunu söyleyenlerin kürt silahlı gücü oluşturma konusundaki yeteneklerini oldukça iyi bir biçimde bilmek ve izlemek durumundayım. Aynı şekilde PKK'nin adım-adım kürt silahlı gücü olmaktan alıkonduğunu ve kürtlere karşı kullanılan bir aparata dönüştürüldüğünü de bilmek durumundayım. Benim önermelerim açmazın aşılmasında izlenecek yolu ve prensipleri işaret ediyor. Konuyu Ergenekon popülizmi ve PKK'ye yeminli karşıtlık temelinde hiçbir zaman düşünmedim.
Savaş olmasa köyler yine boşaltılır ve sürgünler yine olurdu. Bu konuda sizinle hemfikirim. Benim anlatmaya çalıştığım bu değil. Önderliği ve tarzı aracılığıyla önce Suriye'nin taktiksel beklentilerinin yaşama geçirilmesine hizmet veren PKK Öcalan'ın yakalanmasından sonra genelkurmayın beklentileri hatta buyrukları doğrultusunda eylemlilik sürdürmesi sonucu nerenin boşalması ve sindirilmesi gerekiyorsa orada varlık gösterdi. Tıpkı bugün TC'nin Güney'e yönelmesinin gerekçelerine hizmet sunmakta olduğu gibi kürtlerin kazanım sağlamasına değil zarar görmesine müteallik bir siyasi ve askeri hattın izleyicisi oldu. Bu hat kabul edilemez.
Diğer bir yandan birçok milletin toplam nüfusunu aşan sayıda kürdün vatanlarından zorla koparılmış olmalarına dünyanın kayıtsızlıkla bakıyor olmalarını hesabınız katın. Acaba dünya bu kadar hissiyatsızmı dememek elde değil. Kuşkusuz dünya insani sorunlara yeterince olmasa bile asgari ölçülerde duyarlı. Ancak kürtlerin uğradıklarına asgari duyarlılığın bile gösterilmiyor oluşunu biraz da kürtlerin kendi siyasi örgütleri eliyle çıkmaza sokulmuş olmasında aramak ve bu konuları tartışarak berraklaştırmak gerekiyor.
Atatürk iyidir demek, kürtlerin soykırımdan ve sürgünden şikayetleri yoktur demektir. Türklerle kardeşiz demek, bizim vatanımız yoktur ve sürülmemiz sözkonusu değildir, sadece aynı ülkede yer değiştirmişiz demektir. Önde gelen siyasi örgütü aracılığıyla uğratıldığı vahşeti bu şekilde yorumlayan bir millet için hangi felaketin sözkonusu olduğunu uygar dünya nasıl değerlendirecek ve hangi gerekçeler tahtında duyarlılık gösterme şansını elde edecektir? PKK, batı dünyasına kürt yandaşlığına vesile olacak açık kapı bırakmaktamıdır?
PKK'nin söylemi, kürtlerin uğratıldığı insani felaketlere hümaniter yardımı bile bertaraf etme özelliği taşımakta, kürtlerin herkesin gözü önünde inkar edilip hırmapalanmalarına kayıtsız kalınması riskini öne çıkarmaktadır. PKK olmasa Türkiye Cumhuriyeti bu kadar azgınlaşamayacaktı, azgınlaşsa bile kürtler bu azgınlaşmanın bizim aleyhimize oluşturduğu gayri insaniliği haklı davalarına siyasi dayanak ve hareket alanı haline getirme avantajını kullanarak dünyada kabul görecek, yardım göreceklerdir. Vakit henüz geç değil.
Saygılarımla.
Re: PKK kürt halkının eseridir