HALEBCE 'Yl UNUTMADIK!
Halebce’ yi asla unutmayacağız dedik bundan on yedi yıl önce!
Gerçekten de unutmadık (!) Nerdeyse dehlizlerde çürümeye yüz tutmuş arşivler gibi aklımızın bir yerinde, örgütlerimizin, partilerimizin “ dinamik ve can alıcı !” politik belirlemelerinde ve 16 Mart 1988 tarihin yıl dönümünde çiçek severler derneğinin gösterebileceği kadar bir reaksiyonla kaleme aldıkları yazılar ile tam bir acınası hale geldiklerini gördük.
Gözlerimize inanmıyoruz ne büyük bir manıet “ HALEPÇE’ YI UNUTMADIK!” Evet unutulmadığını görüyoruz.. Bir Kürd şehrinin adını bile bir Kürd partisi olarak doğru yazamıyor, Türkçeleştirilmiş haliyle yazıyor!
On yedi yıl sonra geldiğimiz noktadaki halimiz düşman başına. Bir türlü kendimizin nerde olduğunu göremiyoruz. Ne bir analiz, ne bir belge ve nede politik olarak o dönemin sürecini analiz edecek bir perspektif; hiçbir şey sunulmuyor!
Yine iki tane aklı evvel çıkar müritli kompleksiyle otuz yılın kahramanlığıyla övünür şakakçılık yapar.. elleri patlayıncaya kadar Mir’ini alkışlar ve Hazreti Mir’ide seyit olmanın gururuyla “ aferin .. aferin işte böyle direneceksiniz! “ deyip çanımıza ot tıkayacağız.
On yedi yıldır unutmadığımız Halebce’ de neler oldu? Halebce’ nin o hale gelmesinin koşulları neydi? Uluslar arası alanda kimlerin desteyi oldu bu katliama? Kimler ne kadar Kürdler’ in dostuydu? Niçin Kürdler sahipsiz ve yalnız kaldı öylesi bir cehennem ateşinin ortasında.?
Biz Kürd aydınları, örgütleri, partileri olarak bu jenosidin perde arkasını ne kadar sorguladık.. neler yaptıkı Hangi araştırma ve belgelerle uluslar arası alanda çaba gösterdikı Var mı böyle bir çabamız ?
Her yıl 16 Mart’da “HALEPÇEYI UNUTMADIK!” kısa bildirilerle mi unutmadığımız gösteriyoruz? Peki Kürdlerin kaderi nasıl değişecekı Hangi politika ve araçlarla bunu yapacağız? Daha bundan on gün önce yapılan “Ulusal Nitelikli Kuzey Kürdistan Konferası’ “nın sonuç bildirgesi bile yayınlanıp, gelişmeleri kamu oyuna açıklamadılar.. Ve tarihe hiçbir not düşülmeden sürece yayılarak unutulmaya yüz tutuluyor şimdi ..
Oysa Kürdler olarak Halebce katliamının perde arkasının aydınlatılması süreciyle uluslar arası alanda derin mevzilere gidile bilinirdi.. bu derin mevzilerin oluşması; oluşturulması mazlum Kürd ulusunun kaderinin değişimine hizmet edecekti, bunu yapamadık. Kendi açmazımızı, sorunlarımızı getirip bir ulusun çıkarlarının önüne koyarak oluşabilecek olan o derin mevzileri dinamitledik.
Bel kemiksiz Türk solunun vurdum duymaz Sosyal şoven tavrından tutunda orta doğunun “devrimci” örgütlerine.. Yaser Arafat’tan “gazeteci” Bülent Ecevit’inden Turgut Özal’ına kadar.. “ demokratik” Avrupa ülkelerinden Müslüman Arap devletlerine kadar olan Baas rejimine destek sunan ve Saddam Hüseyinin o al yanaklarından öperek Halebce de katledilen beş bin Kürdün cesedi üzerinde anti emperyalizm naraları atanlara ve elli yıldır dişiyle tırnağıyla direnen başta Peşmerge olmak üzere Barzani’nin işbirlikçi olduğu feodal gerici, ilkel milliyetçi olduğunu söyleyenlere karşı hangi düzeyde tavır aldık, geliştirdikı
Halebce niye bu kadar önemliydi Saddam Hüseyin için veya Bass rejimi içinı
Ulusalar arası düzeyde kimlerin ne çıkarları vardı bu jenosidin yapılmasında? Oysa ki iş sadece genel geçer klasik teorilerle açıklanacak gibi değil, aksine çok vahim bir yerde duruyor.
Kürdleri bitirme operasyonun asıl mimarları kimlerdi? Ve aynı şey Halebce ‘ den bir dört yıl sonra 1992 kışında Kurdistané –Sor’ da yaşanan katliam dünyanın gözleri önünde cereyan ediyordu.. ve Mirov dağında on beş bin Ezidi Kürd karda kıyamette donarak öldürülüyordu.. ve şimdi kim hatırlıyor bu katliamı? Bizim bir çok devrimci aydınımızın haberi bile olmadı!
Güneyli kardeşlerimiz Kuzey Kurdistan’a geçtiklerinde çektiği eziyet, yaşadığı çile roman bile olmadı, film’i bile yapılmadı ! Nizamedin Ariç’in Beko Amca’sı gösterime girdiğinde biz Kürdlerden gereken ilgiyi görmedi ve bir çoğumuzun haberi bile olmadı bu ilk Kuzey Kürdistanın uzun metrajlı Film’iydi, üstelik ltalyada ödül almıştı, fakat kimse tartışmadı, çünkü bizler çok büyük işler yapıyorduk, bu tür şeyler nedir ki?
Ve biz “ HALEPÇE’YI UNUTMADIK!”
Seneye gene aynı sloganı yazacağız, bundan kuşkum yok ve bir adım önde olamayacağız.. aynı sorunların yumağı içinde dönüp duracak, başkaları bizim adımıza politika yapacak ve bizler Kürdün tarumar edilmiş toprağından kopuk olarak şaşkın leylaklar gibi kök salmaya çalşıacağız..
Bunu da becere bilecek miyiz o da meçhul !
Metin ESEN