TAŞERONLAR BURADA PATRON NEREDE... / İbrahim Aksoy
Başkalarının adına iş yapanlara taşeron denir. Apo taşeron olduğunu itiraf etti ama Gülen Hoca Efendi ile Başbakan Erdoğan hala taşeron olduklarını itiraf etmediler. Merak etmeyin onlar da yakında Kemalistlerin taşeronu olduklarını, itiraf edeceklerdir. İtiraf etmeseler bile, gerçekleri gizleyemezler. Üç taşeronun ortak özelliği, haklarından yayınlanan görüntüler ve konuşmaların montaj olduğunu iddia etmeleridir. Yalakaları ise hala bunları göklere çıkarmaya çalışıyor ve montajdan bahsediyorlar.
Hoca efendi, eğer kemalislerin taşeronu değil ise şu sorulara cevap versin.
Hoca Efendi, 12 Eylül döneminde, arananlar listesindeydi. Kemalistler tarafından aranırken, üç yıl boyunca, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlisi olarak, her ay bodrosunu imzalayarak, hiç bir iş yapmadan maaşını aldı mı?
Saidi Kurdi için ‘Ben hala anlamadım, Bedîuzzaman gibi bir insan, nasıl olur da Kürd olur’ diyen Gülen Hoca Efendi değil mi?
Yine ’12 Eylül Anayasası’na din dersi mecburiyeti koyduğu için, Kenan Evren’in yeri, Cennettir’ diyen Hoca efendi değil mi?
Böylece de darbe ve darbecileri öven Gülen değil mi?
Bu gün yaptığı işler dün yaptıklarından daha kötü. Hayatı din adına Kemalistlere taşeronluk yapmakla geçti. Bu pislikler içerisindeki bir insan, dini temsil edemiyeceği gibi, dindar bile olamaz. Çünkü yaptığı iş saf ve dürüst Müslümanları, Kemalislerin emir ve komutası altına almak.
Erdoğan 27 yaşında, Erbakan’ın İstanbul İl Başkanı, 30 yaşına da İstanbul Belediye Başkanı, Kazlı Çeşme meydanında 200 bin kişi ile vedalaşarak, kodesin yolunu tutan, Baykal’ın sayesinde Başbakan olan Erdoğan değil mi?
Bu yolları Kemalistlerle beraber yürüdüğünü kendisi çok iyi biliyor. Başta Gülen’in adamı olduğu imajını veren Erdoğan değil mi ?
Roboskide 33 Kürd gencinin bombalanması emrini veren Erdoğan değil mi?
26 Mart 1994 Yılında Şırnak’ın Koçağıllı ve Kuşkonar köylerini bombalayan ve 38 köylünün öldüğü olayın üstünü kapatan eli kanlı, Erdoğan değil mi?
Şimdi de “taşeronun, taşeronu olmak istemiyorum”, diyerek taşeron olmak istiyor. Bu nedenle de Taşeron Gülen ile kapışmış, bende “taşeronum” diyor.
Baştan beri Apo’nun Kemalistlerin namı hesabına çalıştığını söyledik. Sonunda kendisi de bunu itiraf etti. Apo yalakalarının, görüntüleri montaj deyip geçiştirmeye çalışmalarının hiç bir anlamı yoktur. Çünkü Apo ile ilgili, daha binlerce görüntü, arşivlerde bekliyor. Ortadoğu ile ilgilenen dünyadaki bütün istihbarat örgütlerinin elinde, Apo görüntülerinin olacağı da son derece doğal ve herkes de bunu bilmeli. Bu gösterilenler en mazlum olanları, hem de Apo’nun dostu, Periçek aracılığı ile. Bu konuda biz hala parça seyir ediyoruz. İleride daha çok değişik görüntüler izlersek ben hiç şaşırmayacağım. Bazı yalakalar kendi görüntülerinin olmadığını da düşünmesinler.
Apo’nun ortaya attığı “Bağımsız Kürdistan’” sıloganı, Kürd Milletinin dikatini çekti. Çünkü Kürdler özgürlük ve bağımsızlığa susamışlardı. Sayısız Kürd genci, bu slogana inandı ve dağa çıktı. Tarihte hiç bir millet, Kürdlerin savaşçısına verdiğini vermedi. Apo “Ulus devlet modası geçti” diyor, arkasında Halifesi Murat Karayılan “Biz devleti, çevresini saran düşmanlarından koruduk” diyor. Bu çok açık ve net itiraflarından dolayı, Kürd Milleti her ikisine de minetterdır.
Apo hiç bir zaman Bağımsız Kürdistan için savaşmadı. Bazıları PKK’yi İRA ve ETA’ya benzetmeye çalışsalar da aralarında hiç bir benzerlik yoktur. İRA İrlanda’da mezhepler arası savaşın, bir parçası. ETA hiç bir zaman, dağa çıkıp açık alanlarda, düzenli ordu ile savaşmadı. Hep yer altı örgütü olarak faaliyetlerini sürdürdü. Halbuki PKK 30 yıldan beri açık alanlarda, düzenli ordu ile savaşıyor görüntüsü veriyor. Bu çatışmalar, Kürdleri yormaktan ve Kürdistanı terörize etmekten öteye gitmedi. Kürdistan’da savaş bütün hızı ile sürerken, Türkiyenin Akdeniz sahilleri, Akdenizin en huzurlu tatil merkezleri idi. Kürd Milleti kıtlık ve sefaleti yaşarken, batı hızla kalkınıyor ve bu alanda, dünya ile yarışıyor. Hakkari’de yıllarca hiç bir öğrenci Ünivesiteye giremiyor ve diğer Kürd illeri bundan daha iyi değildi. Dersim ve Hakkari başta olmak üzere Kürd illerine birahaneler açılıyor ve Türk illerinden kızlar getirilip çalıştırılıyor. Kısacası Apo sistemi zora sokacak hiç bir faaliyette bulunmadı. Uzun süre savaşı Şam’da telefonla yönetti, şimdide Ada’da savaşı yine telefonla yönetmeye devam ediyor.
Apo sadece Kemalistlerin taşeronluğunu yapmadı, İran, Irak ve Suriye rejimlerinin de taşeronu idi. 1992 yılında Saddam’dan aldığı yardımların belgelerini, Alman FOKUS dergisi yayınladı. İran’da Humeyni rejimine yardımcı olduğu, bilinen bir gerçek. 15 yıl Şam’da devlet mahallesinde oturması neyin karşılığı idi. Türkiye’nin rızası olmadan, Şam Apo’un orada kalmasına izin verir miydi? Hapishanede Hatip Dicle bana; “bütün için parçadan vazgeçilir. Biz bu nedenle Suriye parçasından vaz geçtik” demişti. Çünkü o sıralarda Apo, Suriye Kütdlerinin buranın yerlisi olmadığını ve Türkiye’den kaçıp geldikleri açıklamasını yapmıştı. Aynı Hatip Dicle, şimdi de tamamından vaz geçtiklerini söylüyor. Bu sahibinin sesi değil de nedir?
1991 yılında Saddam geri çekilmiş, Kürdistan’ı çekirge sürüsü geçmiş gibi kurutmuştu. Kürdler evlerine geri döndüğünde ne ev, ne de yiyecek vardı. Bölgeye açlık ve kıtlık hakimdi. Batının baskısı sonucu, Özal yiyecek taşınmasına izin verdi. Kemalistler bunu istemediği için, Taşeron Apo’yu devreye soktular. Apo Türkiye’de yol kontrolünü ele aldı, Kürdistana yiyecek taşıyan kamyonları, Nüsaybin, Cizre ve Silopi’de yaktırıyordu. Kürdlere yiyecek taşınmasına engel oluyordu. Ben Nüsaybin’in bu tarafındaki karakola 300 m mesafede yüklü kamyonların ve bir yolcu otobüsünün, öyleden sonra saat 16 civarında, Apocular tarafından yakıldığını ve hala dumanların tüttüğünü gördüm. Olay yerinde gördüğüm subay’a; “bu araçlar burda yakılırken, siz neredeydiniz” diye sordum. “Biz görmedik” dedi. Ben ilerideki karakola parmağımı uzatarak, “siz bu karakolda değil misiniz” dedim. “Ben karakolu görüyorum, siz de herhalde burayı görmek istemediniz” dedi.
Görüldüğü gibi Apo hayli karışık, karmaşık, dolaşık ve karanlık bir insan. İşgalcilerin dışında, bölgede siyaset yapan herkes Apo’dan rahatsız. Apo’yu bölgeden çekip çıkaranlar, daha sonra anlaştıkları gibi, Apo’yu getirip Kahire hava alanında MİT yetkililerine teslim ettiler. Kemalistler verdiği sözü tutmadı Apo’yu daha kötü işlerde kullanmaya başladılar ve bu da batının işine gelmedi. Yaşadıkları sonuç ortada ve pişman olmuş gibi görünüyorlar.
Görüldüğü kadarı ile Kemalistler, hayli deşifre olmuş bu üç taşeronu siyasetin dışına çekecekler. Bu aynı zamanda batının da isteği. Kemalistler sözünü tutarmı bilmem. Çünkü benim Kemalistlere güvenim yoktur. Ne zaman ne yapacaklar, kestirmek zor.
Patron ve taşeronları ne yaparsa yapsın, Kürd Milleti özgürlük ve bağımsızlık taleplerinden, asla vaz geçmemelidirler. Günümüzde, bu talepleri, batıdan da büyük destek görüyor. Büyük Kürdistan, her Kürdün rüyası değil, hakkı ve talebi olmalıdır. Çünkü bunun önünde hiç bir engel kalmadı.
Mart 2014
Kaynak: peyamaazdi com