SÖMÜRGECI DEVLETLERIN CIKMAZI !
Modem dünya sadece özgürce haberlesme agina, herseye daha çabuk erisme, müdahale etme imkanina yaramadi, büyük dünya devletlerinin ekonomik, teknolojik üstünlük rekabetini bir hayli artirdi. Müttefik arayislariyla dünya imparatoru olma çilginligi bütün insanligi tedirgin etme vaziyetini sürdürüyor. Teknoloji, bilim ve teknigin gelisimiyle insanlararasi esitsizlik, dengesizlik giderilemedi, giderilecege'de benzemiyor. Fakat tecrubeli, burjuva demokrasisine sahip büyük devletlerin simartiklari küçük devletleri daha yakinda kontrol etmeleriyle beraber kapali katliamlarin önlenmesi veya azalmasi için önemli bir etap oluyor. Mevcut gelismelere hazirliksiz yakalanan statokocu, klasik sömürgeci, seriatçi fasist devletler eskisi gibi yönetemiyorlar. Türkiye, Iran, Süriye örneginde oldugu gibi panik içinde birbirlerine sarilarak çözülmelerini engelleyemiyorlar. Agir ekonomik yapisal sorunlarin yaninda çete, mafiya dinamizmi ile siddet kültürünü içsellestiren; kürt sorununda, kadin sorununda, genel olarak demokrasi ve insan haklari sorununda sicili bozuk türkiye gibi ülkelere müdahale edilmeden düzelmesi imkansiz gibi görünüyor. Siyasi, ekonomik dengesizlige sahip TC tipi Devletlerin bunalimi yönetilen kademelere oldugu gibi yansiyor. Kürtler sahsinda ulusal, siyasal kimligin inkari, ekonomik olarak açlik, sefalet, manevi olarak kendine güvensiz, psikolojik bir drama götürüyor toplumu. Söz konusu ulusal, toplumsal sorunlarin kaynagina inilmezse, çözümüne ilgi gösterilmezse yönetenlerde huzur içinde yasamayacaklardir. Mevcut hosnutsuzlugun objektif zemini kürt ulusalligi ekseninde ortadogu'da son asamasina gelmistir. Sinif ekseninde ise Nepal, Kolombiya ve benzer ülkelerde olgunlasacaga benziyor.Tabi subjektif güçler ortak konseptle devlet yönetme ve sosyal ekonomik projelerle iktidara aday performansini dogmatik, ideolojik argümanlarla heba etmezlerse. Ortadogu'da eski iktidarlara ve isgalci devletlere karsi demokratik dinamiklerin, köklü degisikliklerin dogasina sahip kürtler; ulusal bagimsizlik ve demokrasi mücadelesi için agir bedeller ödeyerek demokrasi temsilinin aktör gücü durumuna geliyorlar. Güney Kürdistan halki milli demokratik devrimini gerçeklestirerek isgal altindaki cografyasini kurtarmistir. Özgür Kürdistan; ABD, AB, BM ve diger devlet temsilcilerinde hazir bulundugu bir açilisla Kürdistan ulusal bayragi ve milli mars esliginde demokratik federatif hükümetini kurmus ve bütün insanlarla baris içinde yasama arzusunu deklare etmistir. Güney Kürdistan hükümetinin egemen devletlere ihtiyaci yoktur, bilakis onlar Güney Kürdistan hükümetine muhtaç olmuslardir.Türkiye, Iran ve Süriye sömürgeci devletlerin çikmazi, bagimsiz Kürdistan sendromuyla yatip kalkma krizine tutulmalari çare çare olmayacaktir. Güney Kürdistan bagimsizliginin ilan edilmemesi için ABD ve AB nezdinde her türlü yalvarma ve hilekârliga bas vurulmaktadir. Kürt bagimsizlgina karsi süriye ve Iran'in uluslararasi sözcülügüne soyunan türk devleti AB ile var olan sorunlarina yenilerini eklemekten baska bir ise yaramayacaktir. Büyük dünya devletleri zengin kürdistan cografyasinin bilincindedirler. Fakat Türkiye, Iran ve Sürye'nin kürt sorununu çözemeyecegine iliskin bütün kürtlerin bilmesini, tamamiyla güvensizlesmesini ve herhangi bir müdahale durumundan kendilerinden baska bir güce siginmamayacaklarindan emin olmak istemeleri sadece söz konusu süreci yavaslatir ama durdurmayacaktir.Bölgesel savaslara kontrollu vize veren büyük devletler bu durumdan fazla rahatsiz olmayacaklar, bilakis birbirleriyle dövüstürüp kendilerine daha güçlü baglamalari için gereklidir. Ancak Dünya devletlerin birbirleirni kontrol ve paylasim rekabetleri bölgesel savaslarla da artacaktir. Gelecek yillarda dünya iki merkez güç tarafindan idare edilmezse baris içinde bir arada yasama imkani mümkün olmayabilir.Yeni bir nükler savasin göze alinmasi herkes için bir felaket olacagi bilinci hakim görünüyor. ABD ve AB Cin ve Rusya'yi yedekleyerek basaracaklarmi henüz belli degildir.Sömürgeci yönetme kültürü, ayirimci yasam mantigi, egitim ve ögretim ayricaligi ve irkçi aliskanliklar; toplumda ruhsal bozukluga, devlet politikasinda linç felaketlerin sekillenmesine götürürür. Türkiye bu manada örnektir. Demokratik anlayisi sosyal, siyasal, ekonomik temelleriyle birbirini besleyen bütünlük hale getirenler dünya'ya hükmetmeye aday görünüyorlar. Vahiy ve dogmalarla oturan, toplumsal sorunlarina orta çag zihniyetiyle yaklasan devletler, söz konusu gelismeler kapiyi çalmadigi müddetçe allah büyüktür mantigiyla beklemeleri Saddam yöntemini hatirlatiyor.Büyük devletlerden yönetme vizesini alan Türkler, Araplar ve Persler; Kürtleri inkar siyasetiyle yönetme kapasitesine sahip olamadiklarini bütün dünya'ya kanitlamislar.Saddam örneginden'de ders almadilar. Irkçilik çigirtkanligiyla"bir türk dünya'ya bedeldir" naralarini atan ordu baslari elli yillik müttefikleri tarafindan çuvallandilar. Ermeni jenosidinden mahkum oldular. Kibris isgallerine son verildi. Kürtlere düsmanlik yapmanin bedelini ödemeye devam edecekler. Sövenizm hastaligini canli tutmaya çalisan türk yöneticileri; kurtlar vadisi filmiyle namusunu kurtarma çabasindalar. Bu isgalci devletlerin yikilmalari veya hizaya getirilmeleri öncelik siralamasina göre hedeflenmistir. Arap,Türk, Pers yöneticilerin kürt inkarindan israr etmeleri ve bu gerçekleri iç kamouyunda seçim malzemeleri hesabiyla degerlendirmeye devam etme sövenligi kitlesel bogazlasmaya götürecege benziyor. Son yirmi yilda ortaya çikan devletlere bakmak gerekir. 80 yildir kürtlerin sirtinda savas kazandiniz. Kürtlerin nöbetiyle san söhret sahibi oldunuz. Kene gibi kürt kaniyla beslendiniz. Ekonomilerini talan ederek metropollerinize yatirdiniz. Kürtlerin ulusal, demokratik, baris istemlerini katliamla bastirdiniz. Linç partilerini düzenlediniz. Öldürmeye ve öldürdüklerinizi inkar etmeye devam etiniz, sonuç degisti mi? Türklerin Kürt sorununa yaklasimi akil, mantiktan çok içgüdüsel bir aliskanliga dönüsmüstür.Türklerin Kürt meselesinde saglikli reflekslere, sahip olamamasi, davranis bozuklugu zengin bir toplum sendromuna götürdü. Elbette bu basari türk yöneticilerinindir. TC yöneticilerinin Kürdistan sorunuyla ilgili açiklamalari bu gerçegin en açik kanitidir.Türk basbakan R.T. Erdogan'nin, 06/05/2006 tarihli Diyarbekir konusmasiyla Demirel'in "kürt realitesini taniyoruz." Mesut Yilmaz'in AB yolu Diyarbekirde geçer söylem ve yaklasimlarini hatirlatti. Kürt davasiyla ilgili TC yöneticilerin söyledikleri yalanlarin hadi hesabi yoktur.Türk sövenizmin etkisiyle birlikte kisa bir hafizaya sahip türk toplumu kendi yöneticilerini cezalandirma meziyetine nail olamadi. Kuzey Küristan toplumu'da kendi dusürülmüslügün etkisiyle alternatifsiz, çaresiz ve dogru bir ulusal önderlikten yoksun bir biçimde türk toplumuna belli yanlariyla benzemek zorunda kalmistir. Türk yöneticileri iktidar olmak için, birbirleriyle yarisarak yaptiklari "vatanseverlik" Kürtlerin inkari ile sekillendi. Kürt inkari bütün türk yöneticilerin ekmek teknesi oldu. Ordu Komutanlari, polis sefleri, özel tim, Mit, gazeteci, üniversite hocalari vb için; vurgun, kariyer, san söhret ve zenginlik oldu. TC yöneticilerin, Genelkurmay'in ve Mit'in organizesi ile belli araliklarla dözenlenen linç partilerin amaci kürtlere gözdagi vermek, "vatan elden gidiyor" hilekarligiyla dönen dolaplarin görülmesini engellemek, görüntüyü kurtarmak ve Türk sövenizmini devlet eliyle gelistirerek vurgun ve hortumlamalarini hasiralti etmektir. Ve elbette kürtleri 80 yil daha asker, köle olarak küllanma santajidir.Türkiyede kürtlerin ulusal, siyasal haklarini din kardesiyiz safsatasiyla inkar etmek kaniksanmistir. Simdi de özellikle son yillarda kürtlerin türkiye metropollerinde linç girisimi kaniksandi ve linç girisimleri kürtlerin normal yasamin bir parçasi haline getirildi. Kürtlerin azinlikta oldugu bazi türk bölgelerinden linç edilmeleri bir devlet politikasidir. Kürdistani harabeye çeviren türk ordusu, simdi de jandarma ve sivil polis esliginde türk metropollerinde saldiriyor. Sadece Izmir Kemalpasa Mahlesinde onlarca kürt ailesinin evi jandarma esliginde talan edilerek, terke zorlanilmasi ve çadirlarda yasamak mecburiyetinde birakilmalari bir vahsettir. Kürt yurtseverleri ve devrimci örgütleri her türlü araçla halkimizin nefsi müdafasini yapmak için birlikte mücadele etmeliler. Bu hayvanlasmanin önüne geçilmezse yeni örgütlenmelerle türk metropolleri cehneme dönecektir.