Rojeva Kürdistan, et-tırnak E.J
Rojeva Kürdistan sitesine girdim,Kürdistani sitemiz, Cumali Cotkar'ın yazısını okudum.
Aklıma Saddam geldi.Mahkemede yargılanırken,idama giderken nasıl dik durduğunu, tavizsiz öldüğü hala gözlerimin önünde.
Kürt katilinin bu duruşu hayretime yol açmıştı.
Bırakalım "önder" gibi kelimeleri, sırdan bir devlet başkanın ölüme giderken tavrı, duruşu nasıl olmalı?
Eski Romanya devlet başkanının vuruluşu hala iz sürüyor zihnimizde,(Ceauşescu).
Diyarbakır zındanında, işkenceye direnerek siyasi savunma yapan, açlık grevine yatarak, ölümün üstüne üstüne giden Kürdistanın bağımsızlığını dillerinde düşürmeyen Kürdistan gençlerinin kahramanlıklarıda hala taze, canlı gözlerimizin önünde.
Bize cesaret ve gurur versin!
O her konuştuğunda biz yerin dibine giriyorduk!
Moralımız, direniş gücümüz tarı-mar.
Gazete manşetlerini okuduğumuzda utancımız, altına girecek, gizlenecek taş arıyordu.
Kendimizi tesseli etmedik değil, "herkes insandır, korku insani bir durumdur", kısaca bulduğumuz tüm insani duygu ve düşünceyi kendimize kalkan yaptık".
Onun yerine biz onu savunuyorduk, nasıl bir politika ise.
Hani şöyle bir değim vardır; bıçak yarası geçer, söz yarası geçmez. Biz gene her şeyi içimizdeki mezarlığa gömelim ve gelelim pratiklere:
Bir önceki yazıda, bize dönük yönüne değindiğim, TC yönünü es geçtiğim bir cümle vardı:
"Aradan çekiliyorum", cümlesi.
Gerçi biz kısaca, "önder, önderliğini bırakıp kaçtı" olarak okuyabiliriz.
Fakat TC, bu cümleyi nasıl okuyor!
TC'nın akademisyenleri, Laçiner ler, Çandar gibi diplomat kafalar, ne görüyor bu cümlenin içinde, özet ne?
Türk medyasının yalancılığı, Irkçılığı, Mit'ciliği hepimizin işlediği konu, burda sorun yok!
Fakat bazı gerçeker, bazı kelimelerin içinde iki dudak arasında gizlidir.
Bizim bazı gerçekliğimiz tc medyasındadır.
Taptan çöpe atılmaz!
Laçiner, Apo için ona Diyarbakır'da ofis açmakta gecikildi anlamında değiniyor, üzülüyor..
Demek İmralidaki gelişmeler yağlı olsaydı Türkler için proje akademisyenlerin hazırda beklettikleri bir araçtı.
Gerek Kürt, gerek Türk siyasi analistleri açık akılla gördükleri; PKK pratiklerinin, İmrallı sürecine uymadığıydı.
Bizzat birkaç gün önce Karasu açıklama yaptı; özerklik bizim son ineceğimiz noktadır, dedi. İşte burada, İmralı beklenmeden özerklik ilan edildi. Herkesin, alel-acale bulduğu özerklik ilanının içi boştur, diye.
Evet ana hatlarıyla içi biraz dolduruldu. En kötüsünü önlemek amacı ile yetersizde olsa siyasi oyuna bir sınır çizildi.
Ardından ne mi oldu? Savaş oldu.
"Bağımsızlıktan vaz geçirttik, dağdan indirir teslim alırız", düşüncesi tuz buz oldu'da savaş çıktı.
Gerilla, ne teslim olmuş, ne de sillahını teslim etmiş. Ne de koyun gibi bir yerde toplanıp dağıtılamamış.
Özerklik ilanı, savaşın ana nedeni iken, şöyle bir cümleyi hatırlıyalım; "her iki taraf beni taşron olarak kullanıyor."
Yani PKK her dediğimi yapmıyor! Yine akkılara düşen şöyle bir durum var. Eğer İmralı'da gerçekleşen süreç, PKK tarafından olduğu gibi kabul edilirse, "Apo'ya ev hapsi", veya özgürlüğüne kavuşma gerçekleşecek.
Peki Apo Özgürlüğüne kavuşunca, dağdakilere ne olacak! Onlardan bazıları içeri girecek, hem'de tüm tarihi sorumluluklar, cezalar onların boyunlarına bindirilecek. TC yapmasa bile, diş siyasi hukuk bu tarihi yamayı kapatması lazım, uluslar arası hukuk bir suçlu bulmak zorunda. ABD, PKK merkezinin abd ve Avrupadaki hesaplarını donduracağını söylüyordu. Oysa,PKK merkezinin tek dolarlık hesapları yok!
Dağıtılacak gerillalar için en güvenlikli yer Güney Kürdistandır. Güneye yerleşecek merkez!ABD, "ben onların hesabını dondurdum, şu bu suçtan, uyuşturucudan onları yargılyacam", der bindirir Güney'in kafasına ve alır.
Öcalana özgürlük, PKK merkezine, Kuba'daki "Guatanamo" esir kampı.
O ünlü cümleye dönersek, "aradan çekiliyorum", bir nevi istifa!
Laçiner nasıl yorumlar "aradan çekiliyorum" cümlesini. PKK, imralı'ya rağmen tavrını koymuş, özerklik ilan etmiş, caydırıcı ufak eylemler gerçekleşmiş.
Laçiner, parmağı şakağında, Apo, "aradan çekiliyorum, beni dinlemiyorlar, taşron olarak kullanıyorlar", diyor.
"Aradan çekiliyorum, ne yaparsanız yapın.."
Ağızlarını gözlerini dağıtın, ehlileştirın yanıma getirin", mi
demek istiyor.
O zaman, F-16 lar, TC medyası, dindarı, demokratı, faşisti seferberlik ilanı, terörist olu veriyoruz yine!
Cumali Cotkar'ın APO-PKK-BDP et tırnak gibiler örneği hiçte mantığa uygun gelmiyor, gelişen pratiklerle uyuşmuyor.
Hatta PKK merkezi açıklama ve pratiğede denk düşmüyor bu et-tırnak örneği.
"Öndermizi koruyacağız, onun için ayrı bir hazırlığımız var, savunacağız, fakat Kürdistan özgürlük mücadelesi için kendimizi hazırladık, bu mücadele sürecek " anlamında son açıklama yine Karasu'dan.
Demek Kürdistan sorunu, Öcalan özgürlüğü ayrıştırlımış.
Yine Karayılan, Öcalana karşı yapılacak imha girişimlerine karşı, TC devlet adamları hedeflenecek uyarsı bir haftalık süreyi geçmiyor.
"Müzakere aracı olmayacağız" söylemini hatırlarsak; kimse müzakare aracı olmayacak!
Not: Elbette bu süreçte böylesi bir yazıyı yazmak istemezdim. Et-tırnak örneği mecburyeti yok. Herşey farklıdır, farklı değerlendirilmelidir. Sorun Kürdistalı olmaktır, PKK'lı, BDP'li olmak değil. Hele hele Öcalanc'ı olmak Kürdistanlı olmak değildir.
Yalçın Küçük, A. Altan, C. Çandar, Kürkcü bunlar Öcalan'cı olabilir, ama Kürdistanlı
olamazlar.
Dileğim, düşünce farklılığımın hor görülmemesidir.