Ana içeriğe atla

Kerkük Kararı Kürd davasına hizmet etmiyor!!

Rojgar Merdoxi

Yıllardan beri Güney Kürdistan ile Irak merkezi hükümeti arasında var olan temel çelişkiler, son aylar ve günlerde yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladılar.
Bu çelişkileri en üst boyutlarlarda kendilerine göre çözmek için ilk harekete geçen Kürdler değil, Irak Araplarıydı. Farklı cephe ve yelpazelerden bir araya gelen Araplar 22 Temmuz günü Irak Parlamentosunda “Mahali seçimler ve Kerkük'e ilişkin“ kararla sürece açıkca müdahale ettiler.
Kürd tarafı çeşitli Arap çevreleri ile imzaldıkları dörtlü ve üçlü “stratejik antlaşmalara“ rağmen, kendisini tek başına Parlamentonunun kapısında buldu..
Arapların bu girişimi geç oldu,ama çok iyi oldu..
Araplar aldıkları Parlamento kararıyla:

1) Irak'ın 14 vilayetinde mahali seçimler yapılacak..
2)Kürdistan “Bölgesini“ oluşturan Duhok, Hewler ve Suleymaniye'de seçimler öngörüldüğü gibi önümüzdeki yıl yapılacak..
3)Kerkük seçimleri ertelenecek.
4) Kerkük iktidarı Araplar, Kürdler ve Türkmenler arasında %32 oranında paylaştırılacak ve geri kalan %4 ise Hıristiyanlara verilecek..
5) Peşmerge Güçleri Kerkük'ü terkedecek.
6) Irak'ın Güney ve Orta kesimlerinden Arap askerleri Kerkük'e yerleştirilecek..

“22 Temmuz Grubu“ olarak kendilerini adlandıran bu çevrenin aldığı söz konusu karar Irak Cumhurbaşkanlığı Konseyinin vetosuna takıldı ve geri parlamentoya gönderildi.. Güney Kürdistan'ın tüm şehirlerinde yüzbinlerin katılımı ile bu karara karşı tepki gösteri ve yürüyüşleri oldu.. Kerkük halkı tepkisini büyük bir yürüyüşle ortaya koyarken onlarca şehit verdi.. Arap ırkçılarının ve Türk devletinin bu katliamda aldıkları rol herkesçe bilinmesine rağmen, soruşturma süreci hâlâ gizli tutuluyor!!!!..
Kerkük Vilayet Meclisi oy çoğunluğu ile “eğerli“ bir karar alarak Kerkük'ü Kürdistan'a bağlama talebinde bulundu.. Kerkük Vilayet Meclisinin aldığı bu kararın Bağdat rejimi üzerine baskı kurmayı amaçlandığı biliniyordu.. Kürdistan Parlamentosu, Kürdistan Başkanı, Kürdistan hükümeti ve Kürdistan siyasi parti ve kuruluşları bu karara ilişkin olarak tepkileri yazılı ve sözlü olarak ifade ettiler.
Kürdler bu son beş yıl içinde en temel ulusal istemlerini stratejik bir plan dahilinde sistemli bir şekilde hayata geçirmeleri gerekirken, Arapların zaman kazanma taktiklerine takılıp oyalandılar.. Araplar kısmen kendilerini toparladıktan sonra 22 Temmuz kararı ile saldırıya geçtiler.
Yine Kürdler her zaman yaptıkları gibi “tepki“ ve “reaksiyonlarla“ kendilerini ifade ettiler..
Irak Başbakanı Maliki, Amerikanın desteği ve yardımıyla Basra ve Orta Irak'ta elde ettiği “askeri başarılarını“ Kürdistan'a karşı tekrarlamak için Celawla, Qeretepe ve Xaniqin'e karşı askeri saldırılara başladı.. Bir çok görüşmeden sonra Peşmerge güçlerinden oluşan 34.Tugay Celawla ve Qeretepe mıntıkasından çekilerek, Xaniqin çevresine yerleşti.. Arap askerleri, daha önce Sadam Hüseyin rejimi tarafından tahrip politikalarına tabi tutulan bu Kürd yerleşim birimlerinde Baas rejimi döneminden farklı davranmadılar.. O alanda bulunan tüm Kürd partileri eskide yerleştikleri kamu binalarını terketmek zorunda kaldılar.. Sanki Arap partileri etkili oldukları yerlerde Saddam döneminde “kamuya ait binalara“ yerleşmemiş gibi....... Xaniqin meselesinde ise Kürdler ve Araplar ortak bir antlaşmaya vardılar.. Peşmergeler ve Irak ordusu şehire girmeyecek.. Eğer Xaniqin kaymakamı talep ederse ordu şehre girecek..

Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Adil Abdulmehdi bu sürecte yaşanan krizi “başarı krizi“ olarak adlandırıyor. Evet, Abdulmehdi'nin sözü ettiği kriz Amerikalıların dayatması neticesinden modus vivendi diye adlandırabileceğimiz bir antlaşma ile sonuçlandı..
Bu antlaşmanın geçici olduğu açıktır. Irak yönetimi, Araplar ve Kürdler arasındaki askeri güç dengesinin nerelere varılabileceği kestirmemesi Amerikan seçimleri, ramazan ayı vb. vb.. nedenler ortalığı geçici bir sükünete yada fırtına öncesi sessizliği bıraktı..
Araplar şimdi açık bir şekilde Kürd askeri güçlerinin Şengar, Xaniqin, Kerkük, Mexmur ve Musul'un bazı bölgelerinden çekilmesini talep ediyor ve Irak ordusunun bu alanlara yerleşmesini istiyorlar.. Bu tip sesler geçmişte çok cılız ve zayıftı.. Son dönemlerde bu yönde ciddi tok sesler duyuluyor..
Aslında Araplarla Kürdlerin “Irak devletinin“ kuruluşundan günümüze kadar yaşadıkları “ortak tecrubeyi“ kısmen bilen hiç bir mantıklı kimse bu yaşananlar konusunda hayrete düşemez.. Asırlara dayalı “Celat-kurban“ ilişkisini yeniden tekrarlamak istiyorlar.. Kurbanlar celatlarından merhamet ve demokratlık beklerlerse yaşıyacakları şey yeniden eski statükolarına dönmeleridir.
Geçenlerde Irak Başbakan yardımcısı Dr. Berhem Salih Ayetulla Sistani ile yaşanan son gelişmeler üzerine ikili bir görüşme yapmıştı.. Güney Kürdistan basını, daha doğrusu “resmi basını“ bu ikili görüşmenin olumlu yanlarını ön plana çıkararak kamuoyunu yönlendiremey çalıştı.. Sistani'nin yakınlarından biri bir arap gazetesine yaptığı açıklamada “Sistani'nin Dr. Berhem'e Irak ordusunun Irak'ın her karış toprağına girme hakkı var“ dediğini söylüyor..

Kürdlerle Arapların çatışma pozisyonu aldığı bir ortamda Sistani Irak ordusuna yeşil ışık yakıyor. Sistani'nin gücü biliniyor.. Milyonlarca Arap onun bir sözü için ölüme gidebiliyor..

Eyalet seçimlerini için Irak Parlamentosunun çıkardığı 22 Temmuz kararı Kürdlerin tepkisi ve Irak Cumhurbaşkanın vetosuyla karşılanınca Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Irak özel temsilcisi Steffan Di Mestura devreye girdi.. Di Mestura anti Kürd cephesinin 22 Temmuz aldığı karar ile Kürdlerin istemlerini göz önüne alarak iki tarafı razı edebilecek bir proje sundu.. Bu arada ABD'nin taraflar üzerine ve özellikle Kürd tarafı üzerine çok ciddi bir baskısı vardı.. ABD Bağdat Büyük Elçisinin Kürdistan Başkanı'nı Hewler'de ziyareti ve Irak Cumhurbaşkanı ile ABD'de yapılan görüşmeler ve Dr. Behmen ile görüşmeler sadece bunlardan bir kaç tanesidir.. 24 Nisanda Irak Parlamentosu yeni seçim yasasını çıkardıktan sonra başta Başkan Bush olmak üzere bir çok ABD yetkilisi Irak Parlamentosunu kutlama mesajları fırtınasına tabi tutmalarının altında yatan gerçeklik yukarıda vurguladığım husustan kaynaklanıyor.
Di Mestura hazırladığı yasa tasarısının taslağını Irak Parlamentosuna ve taraflara sunduğu zaman Kürd tarafı “bazı çekincelere“ rağmen taslağa sahip çıktı ve değiştirmemek şartıyla kabul etti.. Arap ve Türkmen çevreleri taslağa karşı fırtına koparmaya başladılar..
Sonuç olarak geçen Çarşamba günü Kürdistan Başkanlığının Diwan Başkanı sayın Fuad Hisên'in “tarihi bir karar“ olarak değerlendirdiği karar oy çokluğu (bir çok çevrenin oybirliği demeleri yanlış)ile kabul edildi..

Di Mistura'nın hazırladığı taslakta değişiklikler yapıldı.. Bunlardan en önemlilerinden biri Di Mestura'nın hazırladığı taslağın 4. Bölümünde “Federal hükümet, Kürdistan hükümeti, Federal Hükümetin Başbakanı ve Kürdistan Başkanı komisyonun işlerinden başarılı olması için gereken tüm güvenlik, mali ve idari ihtiyaçları sağlar“ ifadesi değiştirildi. Bunun yerine “lokal hükümet ve federal hükümet“ kavramları konuldu.. Taslakta başka değişikliklerde yapıldı..

24 Eylülde çıkarılan yasayi Kürdler “büyük başarı“ ve “22 Temmuz komplosunun tarihe gömülmesi“ olarak değerlendirdiler..

Ama gerçekte bu karar Kürdler için bir başarımıdır?

Daha önce 22 Temmuz anti Kürd kararın bazı temel maddelerini aktarmıştım.

24 Temmuz kararında ise:

1)Kerkük'teki idari, güvenlik ve diğer genel görevlendirler Kerkük'ün etnik yapılamaları arasında “adil“ bir çekilde paylaştırılacak... Kerkük valiliği, vali yardımcılığı ve Kerkük Eyalet Meclisi başkanlığı Kürdler, Araplar ve Türkmenler arasında paylaştırılacak..
2)Irak Parlamentosunda bulunan Kerkük parlamenterlerinden bir komisyon oluşturulacak.. Bu komisyona 2 Kürd, 2 Arap, 2 Türkmen ve 1 Asuri katılacak.. Bunlar bir dizi çevrenin yardımıyla ve yine aynı oranlarda söz konusu etnik yapılamalara bağlı teknik elemanları yanlarına alabilecekler..
3) Bu komisyon Kerkük'ün 2003 yılının 4 Nisanında önce ve sonra mülk, nüfusun durumu, arazi gaspları vb.... vb.. konularda uzlaşı temelinde raporlarını 31 Mart 2009 yılına kadar Irak Parlamentosuna teslim edecekler.. Parlamento Kerkük için bir yasası çıkarıcak..
4) Ayrıca bu kararda “komisyonun hazırlayacağı raporun Irak Anayasasının Kerkük'e ilişkin hiç bir maddesine ters düşmemesi gerekir“ diye bir tespit var..
5) Eğer komisyon bir rapor konusunda anlaşmasa Irak Parlamentosu Kerkük için özel bir seçim kanunu çıkaracak.. Eğer Parlamento karar çıkarmasa bu sefer Irak Başbakanı, Cumhurbaşkanı ve Parlamento Başkanı Birleşmiş Milletlerinde yardımıyla bir çözüm arayacaklar..

Kısaca özetlemeye çalıştığım hususlarda açık bir şekilde gösteriyorki Kürdler seçimle elde ettikleri Kerkük iktidarını “adil“ bir şekilde paylaşıyorlar... Ne “adil“ değilmi? Halkın oylarıyla elde edilen kürsüler halka rağmen başkalarına peşkeş çekiliyor. Bu iktidarı paylaşma olayı Kerkük meselesini dahada çıkmaza sokacaktır.. Araplar neden Bağdat'ta böyle bir şeye razı olmuyor.. Neden Bağdat'ta Kürd, Şii ve Sünni Araplar arasında böyle bir paylaşıma gitmiyorlar? Sonuçta Kerkük Türkmenlerinin bir kaç katı Kürd Bağdat'ta yaşıyor.
Mülk, nüfus ve araziler meselesi ise Araplar ve Türkmenler “Kürdlerin haksız bir şekilde Kerkük asılı olmayan insanları bölgeye yığdığını ve başkalarının toprak ve mülklerini gaspettiklerini“ söylüyorlar... Bu komisyonun inceleyeceği konulardan biride bu olacak..

Kerkük ile ilgili bir parlamento kararı var.. Kerkük'teki tüm idari görevlerin detaylarına giriyorlar, ama Kerkük'ün kaderine ilişkin 140.maddeden açık bir şekilde sözetmiyor... Çok kapalı bir şekilde “Kerkük'e ilişkin anayasal madelerden“ sözediliyor..

Görünen o ki Kerkük meselesi gittikçe karmaşıklaşacak ve çıkmaza sokulacak.. Araplar, Kürdlerden bir dizi taviz alarak sorunu dahada çözümsüzlüğe götürmeye çalışıyorlar.. Kerkük'te çoğunluk ve azınlık önemli değil herkese eşit pay diyenler, neden federal Irak'ta bunu yapmadılar? Kürdleri Irak Parlamentosunun aritmetik çoğunluğunun insafına bıraktılar.. Bu konuyu neden Kürd siyasi eliti gündeme getirmiyor anlamıyorum. Araplarda “Kürdistan“ kavramına dahi tahamul edemiyorlar.Bu komisyonda işe yaramayacak.... İş Birleşmiş Milletlere kadar gidecek... Zaten BM bugünde işin içindedir.. Bağdat Kürd grubu ve Kürdistan hükümeti yaşanan gelişmelerin ve Amerikanın oynadığı rol hakkında gerekli bilgileri verirlerse olay dahada netleşir... Ama bir gerçek var: Kerkük ve diğer işgal altındaki Kürdistan toprakların geleceği gittikçe belirsizleşmeye doğru gidiyor.. Güney Kürdleri mevcut politikalarıyla süreci dahada kötüleştiriyorlar..

Rojgar Merdoxi

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.