KERKÜK
Bugün yine gazete sayfalarinda Türk Milli Güvenlik Kurulu’nun „sivil“ genel sekreteri Yigit Alpdogan benim üzerime konusuyordu... Gecmiste bu kurumun basinda olan askerler , „beni kirmizi cizgileri“ ilan etmislerdi.... Her gün bana iliskin tehditler ve saldirilar düzenliyorlardi... Yillardan beri benim bagrima kanli bir hancer olarak yerlestirdikleri ajanlari sayesinde her türlü kaosu ve terör olaylarini örgütlüyorlardi... Hâlâ da bu faaliyetlerine devam ediyorlar. Sonra Avrupa Birliginin dayatmasiyla birlikte Askerin yerine „ sivil“i getirdiler.. „Sivil“ general askerden pek farkli degil, cünkü ham maddeleri benim düsmanligimin temelinde yogrulmus..Benim kendi kültürel ve demografik yapilanmami yeniden örgütlenme girisim, onlari korkutuyor.„Sivil“ general Alpdogan’in ne dedigine bir bakalim...„Kerkük giderse Irak gider“... „Kerkükle ilgili Anayasa maddesi degistirilmeli, referandum ertelenmeli... Yapiliyorsa dahi tüm Irak capinda yapilmalidir“ diyor ....Hayir.. hayir.... bir seyler eksik madem ki, „sivil“ general bu kadar benim gelecegimi düsünüyorsa, tüm dünya Türkleri de bana iliskin olan referanduma katilsin.. Cünkü ben Türklerin korkulu ruyasi ve bash belasiyim..... Benim ben olmam ve kendime sahip cikmam, tarihsel bashkenti oldugum Kürdistan’a yeniden geri dönmemden korkuyorlar..Ben, daha Türklerin ismi Mezopotamya’da duyulmadigi, barbar kavimlerler olarak Orta Asya’da saga sola saldirdikleri ve cinlilerin korkularinda „Cin Seti“ni olusturmasindan binlerce yil önce Kürdlerin atalari olan Hurrilere, Gutilere ve Mittanilere baskentlik yaptim. Gutiler 3500 yildan cok önce beni baskent olarak sectiklerinde , Summerlere saldirarak, denetim altina aldilar.. Guttiler Smmerleri bir yüzyil civarinda idare etmelerine ragmen, benim baskentligiminden vaz gecmediler, tüm servetlerini bana tasidilar... Daha sonralari Medler geldiler... Onlarda asirlarca benim topraklarimda hüküm sürdüler.. Daha sonralari benim topraklarim Asya, Ortadogu ve hatta Avrupa’dan gelen isgalci ve yagmaci güclerin saldirlarina hedef oldu... Persler, Yunanlar, Mogollar , Araplar ve Osmanlilar sadece bunlarin bir kacidir.Araplar ve Türklerle tanismam tam bir felaket ve trajediydi... Bu iki isgalci gücün alana gelmesi bir kac yüzyilik olmasina ragmen, yaratiklari tahribat ve yikim tarihin hic bir döneminde olmadi... Islamiyetle birlikte Araplar, Arap yarimadasindan kalkarak bugünkü Irak’a ve Kürdistan’a saldirmaya basladilar..... Ondan önce alanda Arap diye bir sey yoktu... Benimde bir cok Kürd sehri gibi 3 mahalem vardi.... Yahidi, Hiristiyan ve Zerdesti mahaleleri... Araplar alana geldikleri zaman, beni, yani Kerkükü talan edip harebeye cevirdiler.. Zerdüstilerin tapinaklarini yakip yiktilar... Binlerce yil öncesinden Araplarin gelisine kadar kesintisiz bir sekilde yanan Zerdestilerin ateslerini söndürdüler.... Araplarin elinde gelseydi, Babagurgur’un asirlarca yerden fiskiran atesini dahi söndüreceklerdi.... Araplar Daniyal peygamberin kiliselerine karsida saldirilar düzenlediler, yikimlara giristiler... Onlar resime, dekora, her hangi bir yere islenen en basit sanat eserinde bile düsmandilar... Kiliselerdeki tüm resimleri yok ettiler.. Kerkük kalesine islenen resimler de bundan paylarini aldilar.. Muzikte onlarin korkulu ruyasiydi...Yani kisacasi Araplar her seyi renksizlestirmeye, yavanlastirmaya, soluklastirmaya calistilar.. Ben Kerkük tam bir Gulistandim... Bugün dünyada „multikulti“ dedikleri sey bende asirlar öncesi cok dogal bir seydi... Hiristiyan, yahudi, zerdesti vs..vs.. benim cesitli renglerim ve güllerimdi... Kürdlerin farkli asiretleri de gelenek ve görenekleriyle baska bir renk bana katiyorlardi.. Ben, kendi kendime yeten bir dünya gibiydim.. O dönemler benim kalemde daha görkemli ve daha diriydi... Kalenin dört bir yaninda bulunan tanrilarimiza kimse dokunmuyordu.. Ama Araplar geldiginde hepsini yakip yiktilar.. Cünkü heykel düsmaniydilar... Sizde hatirlarsiniz, Afganistan’da Talabanlarin Buda heykellerine yaptiklarini Araplar Kerkük’te yapilar..Ama tüm bu barbarliklara ragmen, onlar bana hep yabanci kaldilar... Onlardan kacanlara hep kucak actim... haricileri, Isakcilari felsefecileri ve zulümden kacan herkese kapilarimi actim..Simdi Türk „sivil“ generali Alpdogan yine benden söz ediyor.. Bilmiyor ki, benim Türklerle tanismisligimin 500 yillik bir mazisi var... Sefeviler ve Osmanlilar arasindaki Caldiran savasinda, Idrisi Bitlisi sayesinde Kürdler Sefevilere karsi tavir aldilar... Kürdistan’in ezici cogunlugu oldugu gibi bende Kürd Mirlerinin denetimine girdim.. Yine bölgede Türk yoktu.. Biz kendimiz Sefevilere karsi tavir aldik..Daha sonra Türkler yavas yavas asker getirip Kaleye yerlestirmeye basladi... Istanbul’dan Bagdat’a giden yol güzergahina Türkleri yerlestirmeye basladilar... O dönemde Kale’ye yerlestirdikleri askerler halktan korkuyorlardi... Aksam oldugunda Kaleden cikmiyorlardi.. Kendileride cok iyi biliyorlardi, kimse onlari burada istemiyor. Özellikle Osmanlilarin Balkanlardaki yenilgilerinden sonra, tüm güclerini Kürdistan’a yigdilar, Kürdistan otonom yapilari olan Botan, Behdinan, Baban ve Soran Hükümetlerini birer birer kanli bir sekilde yok ettiler ve Kürdistani harebeye cevirdiler. O dönem Kerkük’te Türklerin katliamlarinda payini aldi.. Kerkük’ün bas egmez büyük ve direnisci asiretleri Türkiye’ye, Balkanlara, Kuzey Afrika’ya , adalara sürgün etmeye basladilar... Ayni ailenin evlatlarini dahi birbirlerini görmemeleri icin ayri ülkelere sürdüler.Türkler alanda iktidar oldugundan dolayi, kendilerine ait olan herseyi topluma empoze ediyordu.. Türkcede bunlardan biriydi.. Onlarda o dönemler, Kürdleri Türklestirmeye calistilar... Bu yönde büyük basarilarda elde ettiler.. Bugün Kürdistan’da bazi Türkmenlerden söz ediliyorsada bunlarin büyük cogunlugu o dönemlerde asimile edilen Kürdlerdir.. Kerkük „Türkmenleri“ ne kadar Mogollara benziyor? Balkan yesil ve mavi gözlü „Türkler“ ne kadar Türklerin gurur duyduklari „Cekik gözlü“ ,„yayvan yüzlü“ „yecuc ve mecuc“ sulalesine (Hz. Muhamed) benziyor?Türkler ve Araplarin tarih boyunca Kerkük’e karsi giristikleri tahrip ve demografik yapilamayi degistirme girisimleri hep bosa cikti..19. yüzyila gelindiginde büyük Avrupali gücler, Kerkük’te petrol kokusunu almaya basladilar.. Onlardan önce Büyük Iskenderin alana M.Ö 300‘lerde yaptigi sefer esnasinda tarihciler petrolü tanimadiklarindan olacak ki „camur“ dan söz ediyorlar.. Almanlarin „Berlin- Bagdat“ demir yolu projesi, Fransa ve Ingiltere arasindan imzalanan „Syckes- Pico“ antlasmasinin en önemli duragi yine Kerkük petroleriydi..Kerkük tarih boyunca hem ilgi cekti ve bir o kadar da korku kaynagi oldu...1920‘lere gelindiginde Irak ve Güney Kürdistan Ingilizlerin isgali altindaydi. O zaman Kerkük’ü Kürdistan’dan ayirma girisimleri dahada tirmanmaya basladi.. Ingilizler bir deve sirtinda Irak’a getirdikleri ve „kral“ ilan ettikleri Faysal’la Suleymaniye gibi Kerkük’te restosunu cekti ve referandumu boykot etti.. Cünkü Kerkük’ün de krali Shêx Mahmud Berzenci’ydi... Kerkük, Kürdistan kralinin safinda yer aldi... Kürdistan krali da Kerkük’ün icinde olmadigi bir Kürdistan düsünmüyordu... Bu konuda bir dizi talebi oldu... Ama, Ingilizler, Faysali zorla da olsa „kral“ yapmaya kararliydilar. Faysal ise „Kerkük olmadan, Irak gövdesiz bir bashtir“ diye tuturmustu... Türkler ise zaten Kuzey Kürdistan’da milyonlarca Kürdle basa cikamiyordu, birde Güney Kürdistan’in Türkiye bütünlesmesi durumunda büyük bir Kürd ulusal hareketiyle karsi karsiya kalacagini biliyordu. Bundan dolayi "Kerkük’ü satarak“ sonradan paralarini pesin aldi... Ingilizler ise Kürdistan Kralinin direnisini napalm silahlariyla bastirdi.. Ama, Kürd direnisi hic durmadi.. 1961 yilinda General Barzani önderlliginde baslayan „Eylül Devrimi“ Kürdistanin ezici cogunlugu kurtardi.. 1970 Antlasmasi imzalandi.. Ama sorun gelip Kerkük’e takilip kaldi..Kerkük’ün Kürdistanligi yönündeki Kürd devriminin israri neticesinden, büyük Kürdistan devrimi yenilgi aldi..General Barzani o dönem ben „Kerkük’ün Kürdistaniligi üzerine pazarlik etmem... Öldügümde kimsenin Kerkük’ü satti diye benim mezarima tükürmesini istemem“ diyor..Cünkü, ona göre „Kerkük Kürdistanin kalbiydi“ ve Kürdistan kalpsiz yasiyamazdi... Daha sonra baslayan yeni devrimle beraber Mam Celal’da „Kerkük Kürdistan’in Kudüsdur“ diyerek Baas rejimine karsi yeniden mücadele bayragini acti...Ama sonuc olarak, tüm dünya Kürdleri tarihsel baskentleri olan Kerkük’e yeniden kavusmak icin bir asirdan beri kesintisiz mücadele ediyor.. Tüm Antlasma girisimleri Kerkük’ten dolayi kesintiye ugradi. Hatta gecenlerden Kürdistan Baskani kek Mesud bir konusmasinda „gerekirse Kerkük icin mevcut olan kazanimlarimizi da kurban ederiz“ dedi..Türk „sivil“ generali Alpdogan bu sevdayi, bu hasreti anlayamaz.. Cünkü kendi tarihlerinde Kürdlerin Kerkük icin verdigi bedellerin binden birine layik ve hakli bir davalari yok.... Isgaller, talanlar, yikimlar dan gayri fazla bir sey icin kavga etmediler... Jenosidlere tabi tutuklari halklarin cocuklari onlari simdi yargilamak icin dünya capinda faaliyet icindeler..Kerkük, Kürdistan baskenti, kalbi, Kudüsu olarak 20.yüzyil boyunca ugradigi sistemli haksizliklar, kiyimlar ve yikimlar kadar dünyanin hic bir sehri tanik olmadi..Irak devletinin kurulusundan itibaren, Kerkük’ü Kürdsüzlestirme politikalari basladi.1937 yilinda Arap asiretleri bölgeye yerlestirmeye calisildi.. Petrol tesislerinde calismak bahanesiyle disardan Araplar getirilmeye baslandi... Yine tesisleri koruma bahanesiyle Arap askerler alana yigilmaya calisildi.Bunlarda yetmiyordu... Petrol bölgesi bahanesiyle Kürd köylerini yikmaya basladilar..1977 öncesi Kerkük vilayeti Cemcemal, Kelar, Kifri, Xurmatu, Hewice ve Dubz kazalariyla 21009 kilo metre kare üzerinde kurulmustu...1977 sanrasi Kerkük’ün Kürd kazalari olan Cemcemal, Kelar, Kifri, Xurmatu baska sehirlere baglandi...Kerkük vilayetinin yüz ölcümü 9659 kilo metre kareye düstü.. Yani 11350 kilo metre kare eksildi..1976 ve 1977 yilari arasinda bölge de bir cok Kürd köyü yiktirildi.. Fazla detaylara gerek yok. Sadece 1987 ve 1988 yilari arasinda 781 köy yakip yikildi, 6 nahiye ayni akibeti paylasti, 39178 ev yikildi... 40777 aile zorunlu göce tabi tutuldu....Baas rejiminin Kürdistan’da giristigi kimyasal saldiri ve Enfal operasyonlarindan ölen 182.000 kisinin %90‘i Germiyanliydi... Yani Kerküke ve cevresine ait olan Kürdlerdi..Baas rejimi Kerkük icindeki Kürdleri kovmak icin her türlü cag disi yöntemleri kullamaya basladi. Kürt mahelesin olan Sorece’nin tam ortasinda ana cadde yapti ve binlerce Kürdü göce zorladi... Disardan birileriyle evlenen tüm Kürdleri sehirden cikmaya mecbur etti.. Kürd memurlarini Kerkük disinda baska sehirlere göndermeye basladilar.... Kerkük’te is vermediler.. Baska sehirler Araplari Kerkük'e getirerek, arazi ve 10000 dolar vererek yerlestirmeye calistilar... Kürdlerin mal ve mülk satin almalarini yasakladilar... Daha sonra Saddam’in cikardigi 199 numarali kararla, Arap oldugunu kabul edenler kalabiliyordu... Kürdlere yönelik tam bir trajedi yasaniyordu...Ama, Kerküklüler tarih boyunca hep Kürd kaldilar ve Kürdistan davasi icin büyük bedeller verdiler... Germiyan Pesmergeleri tüm parti ve gruplar icinde en fedekar ve savasci kesim oldular... Güney Kürdistan, Irak ve Avrupa’ya yayilan yüzbinlerce Kerküklü, Kürdistan ulusal kurtulus mücadelesi icin hep ön saflarda oldular.. Bu anlamda sadece iki Germiyanli sehidi örnek olarak vermek yeterli olacaktir: Mamrisha ve Leyla Kasim....Kerkük sadece sehidlerin ve yikimlarin diyari degildir.. Ayni zaman hepsine kaynaklik eden Kürdistan kültürü, edebiyati ve yazarlarinin da diyaridir..11.yüzyilda yasiyan, Pîr Ahmedi Kerkuki, 1300‘lerde yasiyan Sey Sehabudini Sharezuri, 1700 lerde yasiyan Xemnaki, 1800 lerde yasiyan Mirza Sefiqi Camrezi, 1700 lerde yasiyan Mir Ahmed Bege Zengene, ayni dönemde yasiyan Mela Omeri Rencuri, Sey Abdulqadir Esiri, Sabri ve Mela Cebari (1806-1876)vs..vs... Kürd kültürüne kendi ana dillerinde büyük degerler katabildiler..Xidir Baram Cawes(1870-1939), Abulrahman Mahmud Heybetullah (1941-1993), Mirza Xelil Muneveri Kakayi(1878-1923), Feqi Resid Zengene(1850-1966), Haci Omer, Feqi Qadir Hemewend(1247-1315), Mine Caf(1911-1965), Xudadad Eli(1912-1987), Pakize Refiq Hilmi(1924-2003), Bekir Sidiqi(1885-1937), Sêx Heseni Qerecewar(1847-1906), Mehemed Emin Esiri(1900-1974), Mela Fedos(1863-1919), Sêx Maruf Berzenci(1921-1963) ve ismini burada sayamayacagim yüzlerce edip, sair ve yazar Kerkük ve mintikasinda yetisti, Kürd dil ve edebiyatina büyük katkilar sundular..Bundan dolayidir ki, Kürdler Kerkük’e Kerkük Kürdistansiz olamaz.. Bundan dolayidir ki, Kürdler Kerkük icin yüzbinlerce sehit verdiler..Simdi Türk „sivil“ generali cikiyor.. „ Referandum ertelensin“ yada „tüm Irak’ta“ yapilsin diyor... „Kerkük giderse Irak gider“ diyor.. Biliyoruz sizlerin derdi Irak’in gitmesi degil, Kürdlerin kendi topraklari üzerinde özgür olmasindan korkuyorsunuz... Cünkü siz 20 milyon Kürd’ün cesedi üzerine varliginizi bina etmissiniz.. „Kerkük giderse Türkiye gider“ diye düsünüyorsunuz..Saddam rejimi yikildiktan sonra, hem Allawi ve hemde Caferi Hükümeti Kürdlerle yaptiklari antlasmalari, TAL’in 58.maddesini hayata gecirmediler.. Cünkü bu madde Kerkük’ün durumunu normallestirmeyi öngörüyordu.. Ama buna ragmen, Ocak 2005 yilinda yapilan mahalli secimlerde Kürdler oylarin %63.5‘ni alarak hem Kerkük valiligini ve hemde vilayet Meclis Baskanligini aldilar.. Bu son secimlerde ise 9 milletvekilinden 5‘ni aldilar..Hâlâ Kerkük kazalari Kerkük’e geri dönmemesine , hâlâ isgalci Araplar yasaya göre alani terketmemesine ve hâlâ Awareler Kerkük’e geri dönmemesine ragmen Kerkük durumu budur.. Bu ise Türk „sivil“ generalin hosuna gitmiyor..Kürdlerin Kerkük aski, Kerkük’ün Kürd sevdasi sömürgecilerin ve onlarin yandaslarinin kavrayabilecegi bir olay degildir. Bu ikilinin sevdasi Mem û Zin, Siyabend û Xecê’nin asklari gibidir.. Gecenlerde „Kerkük Kardeslik Listesinin“ Kerkük valisi Abdulrahman Mustafa ve Kerkük Il Meclisi Baskani Rizgar Ali’nin de icinde bulunduklari, Kerkük Il Meclisine secilen tüm üyeleri, Mam Celal ve Kek Mesud’a Kürdistan Hükümetinin birlesmesi vesilesiyle bir mektup göndermislerdi... Kerkük’ün Kürdistan’a geri dönmesi icin stemlerini ve izlenecek yol haritasi konusunda önerilerini sunmuslardi..Mektuplarinda „artik tek hükümet var ve birlesebilecegimiz adres aciktir“ diyorlardi..Ama ben Kerkük olarak cocuklarima alabildigine kizginim.. Cünkü benim baskent olmami tartismali duruma sokuyorlar.. 1992‘de hazirlanan Kürdistan Anayasa taslaginda „Kerkük Kürdistan’in baskanetidir“ deniliyordu.. Simdi ise beni degil Hewlêri baskent olarak Anayasa’ya koyuyorlar.. Gerekce olarakta „yasa acisindan sorunu“ ele aliyorlarmis, „Kürdistan’a dahil olamayan bir yeri „baskent“ yapamazlarmis... Ben „Hewlêre kizmiyorum.... Ben ondan daha eski bir sehirim... O benim kücük kizimdir. Cünkü bir dönemler ben Sharezorun Merkezi oldugum zaman o benim kazamdi.. Ben onun yigitligi „Holakobezligini“ unutmam. Ama bu ülke icin benim kadar sehid veren, benim kadar harebeye cevrilen, benim kadar dünyanin üzerine hesap yaptigi, tartistigi baska bir sehir varmidir? Böyle bir sehir varsa bana söyleyin ve bende bu sifatimdan vaz gecmeye razi olurum..Filistinliler yarim asirdan fazladir „Kudüsü hep baskent“ olarak görüyorlar.... Hangi yasadan söz ediliyor.... Benim verdigim yüzbinlerde sehitten daha bu yasa varmidir? Kizginim, kirginim inanmiyorsaniz gelin Imam Qasima, Sorece’ye, Kale’ye ve yine inanmiyorsaniz Kerkük mezarlilarina, türbelerine ve tarihe sorun.... Herkes benim baskent oldugumu tastik edecek..Cünkü, BEN KERKÜK’üm.... BABAGURGUR ATESI buralarda hic sönmedi... Söndügünü bir bilen varsa beri gelsin ve söylesin.... Eger BABAGURGUR sönerse....bende yeniden düsünürüm..Not: Ben bazen Kerkük ve bazen de ücüncü kisi olarak derdimi Türk „sivil“ generalina anlatmaya calistim.. Ama uzadikca uzadi... 26.01.2006